Salı, Haziran 14, 2011

HZ. SÜLEYMAN TAPINAĞI VE SEBE MELİKESİ

Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman Dedi ki: "Gerçekte bu saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml Suresi 44)

 Kuran'da yer alan Hz. Süleyman ve Sebe Melikesi'nin buluşması ile ilgili tarihsel kayıtlar Güney Yemen'deki eski Sebe ülkesinde yapılan incelemeler sonucunda gün ışığına çıktı. Kalıntılar üzerinde yapılan incelemeler MÖ 1000 ile 950 seneleri arasında burada bir "melike"nin (kraliçe) yaşadığını ve kuzeye (Kudüs'e) bir yolculuk yaptığını gösteriyordu.

 İki hükümdarın aralarında geçenler ülkelerin ekonomik ve siyasal gücü yönetim şekilleri ve bazı detaylar Neml Suresi'nde anlatılmıştır. Neml Suresi'nin büyük bölümünü kapsayan kıssa Hz. Süleyman'ın ordusuna dahil olan Hüdhüd'ün Hz. Süleyman'a haber vermesiyle birlikte Sebe Melikesi'nden söz etmeye başlar. Hüdhüd Hz. Süleyman'a şu bilgileri verir:

 

 Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: 'Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi ben kuşattım ve sana Sebe'den kesin bir haber getirdim. Gerçekten ben onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var. Onu ve kavmini Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar. Ki onlar göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilen Allah'a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar). O Allah O'ndan başka ilah yoktur büyük Arş'ın Rabbidir. (Süleyman 'Durup bekleyeceğiz doğruyu mu söyledin yoksa yalancılardan mı oldun?' dedi. (Neml Suresi 22-27)

 Hz. Süleyman Hüdhüd'den bu bilgileri aldıktan sonra ona şu talimatı verir:

 Bu mektubumla git onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş böylelikle bir bakıver neye başvuracaklar? (Neml Suresi 28)

 

 Süleyman Mabedi

 Kuran'da bundan sonra Sebe Melikesi'nin mektubu almasından itibaren gelişen olaylardan da bahsedilir:

 (Sebe Melikesi) Dedi ki: 'Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı. Gerçek şu ki bu Süleyman'dandır ve şüphesiz Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyladır. Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin' diye (yazılmaktadır). Dedi ki: 'Ey önde gelenler bu işimde bana görüş belirtin siz (her şeye) şahidlik etmedikçe ben hiçbir işte kesin (karar veren biri) değilim.' Dediler ki: 'Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir artık sen bak neyi emredersen (biz uygularız).' Dedi ki: 'Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar böyle yaparlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım elçiler neyle dönerler.' (Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: 'Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır siz hediyenizle sevinip övünebilirsiniz' dedi. 'Sen onlara dön biz onlara öyle ordularla geliriz ki onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.' (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman 'Ey önde gelenler onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce sizden kim onun
 tahtını bana getirebilir?' dedi. Cinlerden ifrit: 'Sen daha makamından kalkmadan ben onu sana getirebilirim ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim.' dedi. Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: 'Ben (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.' Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: 'Bu Rabbimin fazlındandır O'na şükredecek miyim yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse artık o kendisi için şükretmiştir kim nankörlük ederse gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır Kerim olandır.' Dedi ki: 'Onun tahtını değişikliğe uğratın bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi yoksa bulmayanlardan mı olacak?' Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: 'Senin tahtın böyle mi?' denildi. Dedi ki: 'Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk.' Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o inkâr eden bir kavimdendi. Ona: 'Köşke gir' denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki: 'Gerçekte bu saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir.' Dedi ki: 'Rabbim gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum'. (Neml Suresi 29-44)

 

 Süleyman Mabedi yıkıldıktan sonra mabedin ayakta kalan tek duvarı Yahudiler tarafından "Ağlama Duvarı"na dönüştürüldü. 7. yüzyılda Kudüs'ü fetheden Müslümanlar ise mabedin eski yerine Hz. Ömer Camii ve Kubbet-üs Sahra'yı inşa ettiler. Kudüs hala bu durumdadır. Yanda Kubbet-üs Sahra ve hemen yakınındaki Ağlama Duvarı görülüyor.

 HZ. SÜLEYMAN'IN SARAYI

 Sebe Melikesi'nden bahseden sure ve ayetlerde aynı zamanda Hz. Süleyman'dan da bahsedilir. Kuran'da Hz. Süleyman'ın muhteşem sarayı ve hükümranlığı hakkında bir çok detay verilir.

 
Hz. Süleyman'ın sarayı döneminin en ileri teknik özelliklerine ve üstün bir estetik anlayışına sahipti. Üstteki planda Hz. Süleyman zamanında Kudüs'ün merkezi gösterilmiştir. 1)Güneybatı kapısı 2) Kraliçenin sarayı 3) Hz. Süleyman'ın sarayı 4) 32 sütunlu giriş 5) Adliye 6) Lübnan ormanı 7) Yüksek rahipler evi 8) Tapınağın giriş kapısı 9)Tapınağın avlusu 10) Tapınak
 Bu bilgilere göre Hz. Süleyman'a Allah tarafından döneminin en ileri tekniği verilmişti. Sarayında gözalıcı sanat eserleri ve görenleri hayran bırakıp etkileyen değerli eşyalar vardı. Sarayın giriş bölümünün tabanı da camdan yapılmıştı. Kuran'da bu estetik yapı ve bunun Sebe Melikesi üzerinde yaptığı etki şöyle vurgulanır:

 Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki: "Gerçekte bu saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum. (Neml Suresi 44)


 Hz. Süleyman'ın sarayının ismi Yahudi literatüründe "Süleyman Tapınağı"dır. Sarayın ya da tapınağın bugün yalnızca "Batı Duvarı" ayaktadır ve burası aynı zamanda Yahudiler'in "Ağlama Duvarı" olarak adlandırdıkları yerdir. Hz. Süleyman'ın sarayının ve Kudüs'teki birçok yerin yıkılmasının sebebi ise Yahudiler'in bozguncu ve kibirli oluşlarıdır. Kuran'da bu sır şöyle haber verilir:

 Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Nitekim o ikiden ilk-vaid geldiği zaman oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü. Sonra onlara karşı size tekrar 'güç ve kuvvet verdik' size mallar ve çocuklarla yardım ettik ve topluluk olarak da sizi sayıca çok kıldık... Sonunda vaad geldiği zaman (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi 'kötü duruma soksunlar' birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini 'darmadağın edip mahvetsinler. (İsra Suresi 4-7)

 Bundan önceki bölümlerde bahsedilen tüm kavimler Allah'a isyanları ve O'nun nimetlerine olan nankörlükleri sebebiyle azabı hak etmiş ve başlarına muhakkak bir felaket gelmiştir. Yüzyıllar boyunca yurtsuz ve devletsiz oradan oraya göç eden ve Hz. Süleyman döneminde kutsal topraklarda yurt edinen Yahudiler yine haddi aşmaları bozgunculukları ve itaatsizlikleri nedeniyle yıkıma uğradılar. Yakın tarihte kendilerine tekrar aynı yerleri yurt edinen Yahudiler aynı birinci vaatte olduğu gibi bozgunculuk çıkararak "büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenip yükselmiş" durumdalar.
                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder