Cuma, Nisan 15, 2011

İlkçağ öncesi kültürlerde altı köşeli yıldız

İlkçağ öncesi kültürlerde altı köşeli yıldız
İlkçağ öncesi kültürlerde altı köşeli yıldız
Sembollerden birçoğu zamana yenik düşmüş, bir kısmı ise farklı medeniyetlerde çeşitli anlamlar yüklenerek günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz evrensel değerini her zaman koruyacak olan altı köşeli yıldız. Eski Mısır’dan Hindistan’a, Kızılderili Kabileleri’nden İslamiyet öncesi Türkler’e kadar altı köşeli yıldızın kullanımına rastlamak mümkün. Bu haftaki sayımızda sembolün ilkçağ öncesi kültürlerdeki kullanımını okurlarımıza sunuyoruz
İdil TÜRELİ (*)
Bu yazımda altı köşeli yıldız sembolünün ilkçağ öncesi kültürlerde tarihine, hangi uygarlıklarda ne amaçla; hangi anlamlarda kullanıldığına ışık tutmaya çalışacağım.
Medeniyetin temel taşı olan insanoğlu duygularını ve düşüncelerini ifade etmenin yollarını sürekli aramıştır. Bu anlatım yollarının en etkili araçlarından biri de sembollerdir. İnsanoğlu varoluşunun hemen hemen her döneminde kendi benliğini simgeleyen çeşitli semboller kullanmış bu sembollere dini, mistik, sezgisel ve ideolojik anlamlar yüklemiştir. Bu sembollerden birçoğu zamana yenik düşmüş, bir kısmı ise farklı medeniyetlerde çeşitli anlamlar yüklenerek günümüze kadar gelmiştir ki; bunlardan biri de hiç kuşkusuz evrensel değerini her zaman koruyacak olan altı köşeli yıldız sembolüdür.
Tarihte altı köşeli yıldız figürünün ilk olarak kimler tarafından kullanıldığı bilinmemekteyse de bu figürün Bronz Çağı’na dayanan bir geçmişi olduğuna ilişkin görüşler vardır. O dönemde bu şeklin örneklerine Mısır’da, Kuzey Amerika’da ve Hindistan’da rastlanılmıştır. Ayrıca bazı araştırmacılar bu sembolün ilk örneklerini Taş Devri’ne dek uzatıp, İskandinavya’da da kullanıldığını söylemektedirler.
Son zamanlarda bu kronolojik kullanım görüşünün doğru olduğuna kanaat getirilmiş; altı köşeli yıldız sembolünün Bronz Çağı’nda ve Bronz Çağı’ndan daha önceki devirlerde Avrupa ve Ortadoğu’da beş köşeli yıldızla birlikte özellikle süs ve büyü işareti olarak kullanıldığı iddiaları ortaya atılmıştır. Başka bir araştırmacı ise sembole örneklerini çoğaltarak bu şekle; İskandinavya’da Taş Devri’ne ait bir toprak kasede, Eski Mısır’da, Orta Amerika’da, Yukatan güneş stelinde, Batı Nevada’da bir kaya resminde ve Hindistan’da rastlanılmış olduğunu ifade etmektedir.
Altı kollu yıldız motifi İslamiyet öncesinde Türkler arasında teşekkül eden Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’nde de bir burç sembolü olarak gösterilmiştir. Yine aynı şekilde Hun ve Uygur sehpalarından birinin üzeri altı kollu yıldızlarla ve altıgenlerle bezenmiştir.
Ön Türk boylarında Tamga olarak da kullanılan sembol iç içe geçmiş iki üçgenden meydana gelmektedir.
Kün-Eki sembolü iç içe geçmiş ters-yüz iki üçgendir, altı köşeli yıldız olarak da bilinen bu şekil İdil-Ural bölgesinde ve Kumanlarda görülmektedir. Bu sembolün Proto-Türkçe’deki adı “Uçu-Eki” olup Gök İkilisi anlamına gelmektedir; sembolün M.Ö 3000 yıllarında Ortadoğu’ya indiği sanılmaktadır.
Ön-Türk tarihinde, iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan bu yıldız Yaradanı ve Yaradılanı ifade etmektedir. Ön-Türk boylarında bu yıldız Temur Kazık’ı simgelemektedir. Daha sonra bu yıldızın adı bazı Türk boylarınca “Çolpan Yıldızı” olarak adlandırılmıştır. Çolpan Yıldızı tüm Türk boyları tarafından Tanrı’nın bir lütfu ve kendilerinin yol göstericisi olarak kabul edilmiş ve kırmızı renkli sabit yıldız (Temur Kazık) olarak isimlendirilmiştir.
Bunun dışında altı köşeli yıldız Alpler’de kaya resimleri olarak görülen; büyü ile ilgili yazmalarda bir güç simgesi olarak beliren bir semboldür. Daha sonraki dönemlerde bazı kültürlerde adı geçen yıldızın sembolünün Yukarı Mezopotamya ve Britanya’nın bazı bölgelerinde Demir Çağı’na ait örnekleri de bulunmuştur. Ayrıca Elephania Mağarası’nda ve Barbaria (Afrika’da bir bölge) Duvarları’na kadar uzak yerlerde dahi bu yıldızın izlerine rastlamak mümkün olabilmektedir. Bu sembol çeşitli uygarlıklar tarafından çarkıfelek ve güneş kursu gibi şekillerle birlikte de kullanılmıştır.
Bu iç içe geçmiş ters ve düz iki eşkenar üçgen şekli insanın belki de varlığının başlangıcından beri ya da en azından ilk şehirleşme ve medenileşme hareketinin başladığı “Çatalhöyük”’ten beri pek çok yerde görülür ve artık sembol olarak temelde “erkeği” ve “kadını” remzettikleri genel kabul görerek oturmuştur. Bu yıldız, sadece kadın-erkek sembolizması dışında sonradan yüzlerce veya binlerce farklı anlama da gelebilecek şekilde tanımlandırılmıştır. Başka bir görüşe göre ise; Eskiçağ dünyasında yıldızın Tanrılarla ilişkisi sözkonusudur. “Buna göre çocukluktan çıkan erkeğin yaratımdaki rolünün keşfedilmesi sonucu özellikle bebek Dionysos figürü ile bu yıldız ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle M.Ö 900’lerde Anadolu’nun önce batısında daha sonra ise doğusunda bu yıldız Dionist-Zionist bir yıldız şeklinde algılanmaya başlanmıştır. Altı köşeli yıldız motifinin Roma’da kullanılışının örnekleri Baalbek’teki Bakkhus mabedinde ve Tauroentum’daki yer döşemelerinde görülmektedir.
Hint kültüründe güneşi sembolize eden altı köşeli yıldız bu kültürde Yantra olarak adlandırılmakta; sembol eski Hint geleneğinde yaratıcı Vişnu üçgeni ile yıkıcı Şiva üçgeninin birliğini ifade etmekte başka bir deyişle Kutsal Evliliği simgelemektedir. Böylece maddi dünyanın yaradılışına ve yıkılışına göndermede bulunur. Hint kültüründe belirgin bir önem taşıyan bu yıldıza Hint mabetlerinde, mezarlıklarında ve hatta Hint gemilerinin sancaklarında rastlamak mümkündür. Hint kültüründe Yantra’ya benzeyen bir diğer altı köşeli yıldız şekli ise “Mandala” olarak isimlendirilmektedir.
Bir merkez çevresinde düzenlenmiş simgesel bir görüntü olan Mandala; hem bir evren simgesi, hem insan ruhunun bir tasviri, hem de derin düşüncenin kutbu olan ve merkezde yer alan Tanrı’nın mucizevi bir biçimde görünür hale gelmesidir. Bu sözcük Hindu ve Budist ayinlerinde mistik bir diagram oluşturmak için telaffuz edilen ve en hızlı yayılan sembollerden biri olup; sembolün yüzlerce çeşidi vardır. Mandalaların çoğu bir çember ve ortasında bir kareden oluşmaktadır. Mandala aynı zamanda, töreni düzenleyen sihirbazın sihirli halkası ve çevrelenmiş kutsal mekan (imago mundi) anlamına da gelmektedir. Anahat çakra, yedi enerji merkezi arasında aracılık ettiği için özel bir önem taşır. Havanın etkisi altında bulunan “mandala”sı, karşıtların birliğini simgeleyen ve birbirine geçmiş iki ters üçgenden oluşan altı köşeli bir yıldızla temsil edilir. Başka geleneklerde olduğu gibi “kalbin yeri” ve kendini adamanın merkezidir.
Bazı Uzakdoğu kültürlerinde altı köşeli yıldız şekli itibariyle eril-dişil ilişkileri simgelemektedir. Nepal’de ruh ve madde arasındaki ilişkiyi simgeleyen bu yıldız kralın tacına işlenmiştir.
Kuzey Amerika’daki Kızılderili kabileler de Nepal’deki gibi; altı köşeli yıldızı ruh ve maddenin birleşimi anlamında kullanmışlar ve bu şekilde “yukarısı ne ise, aşağısı da aynıdır” düşüncesinin simgesini bulmuşlardır.
Çin okült kitaplarından “Yi-King” tamamen altı köşeli yıldızlar üzerine kuruludur. Yi-King şekilleri “Değişimler” kitabı adı altında toplanmışlardır. Hexagramlar her biri altı çizgiden oluşmuş sembollerdir. Emirleri (buyrukları- düzenleri-kaideleri) kayıt eden; evrensel düzen veya taoyu temsil eden bu çizgiler veya sıralar devam etmeyi veya etmemeyi açıklamıştırlar. Ayrıca Çin’de bunlar Yin (dişil prensip) ve Yang (eril prensip) olarak görülmüşlerdir ki böylece yerle göğün evliliği temsil edilmektedir; bu da bereketin ve edebiyetin talebi anlamına gelmektedir.
Bu yıldız iki eşkenar üçgenden oluştuğuna göre sembolizmasını da yine üçlem olarak incelemek yerinde olur. Hemen hemen her millet ve kültürde üç sayısı, kutsal, simgesel veya mistik anlamlar taşır. Üçgenin simgelediği kavramlara örnek olarak; anne-baba-çocuk kapsamında aile, geçmiş-şimdi- gelecek kapsamında zaman, toprak-hava-su kapsamında doğa, katı-sıvı-gaz kapsamında madde ve proton-nötron-elektron kapsamında atom üçlüleri gösterilebilir.
Batı okültüsleri, özellikle simyacılar sembole çok önem vermişler ve hakkında dört unsurla, evolüsyon-envolüsyon ilkesiyle, pozitif ve negatif güçlerin senteziyle ilgili değişik, sayısız yorumlar yapmışlardır.
Altı köşeli yıldızın içerdiği dört temel elemandan tepe noktası yukarıda olan üçgen Ateş’i, tepe noktası aşağıda olan üçgen Su’yu, su üçgenin taban kenarı ile kesişen ateş üçgeni Hava’yı, ateş üçgeninin taban kenarı ile kesişen su üçgeni ise Toprağı göstermektedir.
Tüm bunların bir altıgen içinde birleşmeleri ise evreni oluşturan elemanların uyum ve beraberliğini dile getirmektedir. Öte yandan; her iki üçgenin taban kenarlarının uçlarına yerleştirilen ve maddenin dört özelliğini oluşturan sıcak-kuru, soğuk-yaş durumları, dünyayı oluşturan ve sayıları yine dört olan hava, su, ateş ve toprak elemanlarının bulundukları yerlerle de uyum sağlamaktadır. Su ve ateşin, düşman unsurları arasındaki ahengi ifade eden bir simya simgesi olarak kullanımı XVII. yüzyılın sonlarına doğru yaygınlık kazanmıştır. Simyacılara göre kükürt merkezi ateştir; her varlıkta bulunur ve içten dışa doğru tesir ederek tekamülü ve düşünceyi sağlar. Tüm organizmaların konstrüktif prensibidir. Ateş üçgeni yukarıya yöneliktir, çünkü alev hep yukarı çıkmak ister. Su üçgeni ise, suyun dökülmek istediği yöne bakar ve ateşi keserek onu söndürür. Ateş sıcakla kuru, su yaşla soğuk, toprak soğukla kuru, hava ise yaşla sıcak arasındadır. Sonuçta bu bileşimlerin; değişmedeki karşıtlıkların, zıtlıkların, kozmik birliğin ve onun akıl almaz ve karmakarışık ifadesinin bir sentezi olduğu kabul edilmektedir.
Zıtlıkların birliği yoluyla nefis “sıvı ateş” ve “ateşli su” haline gelir ve aynı zamanda diğer unsurların olumlu niteliklerini de elde eder. Bu yüzden su “sabit” ve “yakmayıcı” hale gelir. Çünkü nefsin “ateşi” onun “su” yuna sabitlik verendir. Bunların yanında nefsin “su”yu “ateş”e “hava”nın yumuşaklığını ve her yerde bulunuşunu verir. Bazı simya kitaplarında ise altı köşeli yıldız içtiğimiz su için kullanılmaktadır.
Çeşitli yorumsal açıklamalara yol açan, bu düzendeki faktörlerin seçiminde maddi plandan manevi plana geçiş olduğu kadar, erillik ve dişillik prensiplerinin bir kaynaşması ve tam olmayandan tam ve mükemmel olana doğru sürüp giden bir gelişmenin rol oynadığı sanılmaktadır.  Modern hermetik büyücülükte altı köşeli yıldız Güneş ve gezegenleri temsil etmekte olup, Makrokozmos veya Evreni sembolize etmektedir.
Hermetik geleneğe göre altı köşeli yıldız Makrokozmosun veya Evrenin sembolüdür. Ay bir gezegen kabul edilip, Venüs, Jüpiter, Saturn, Mars, Merkür altı kolun herbirine yerleştirilmekte, ortada ise Güneş yer almaktadır. Ayrıca altı köşeli yıldız Hermetik geleneğe göre yedi temel metali (metallerin tümünü) ve göğün tümünü özetleyen yedi gezegeni içinde toplar; her gezegen bir elemente karşılık gelir.
Şöyle ki: En üstte Ay - gümüş, altta Satürn - kurşun; sağ yukarıda Venüs - bakır, sağ aşağıda Merkür - civa, sol tarafın uçlarında Mars - demir, Jupiter - kalay çiftleri ve yıldızın ortasında da güneş-altın yer alır; yani güneş altındır.
Simyanın tüm düşüncesi ve işi, çevrede bulunan kusurlu ve değersiz elementlerin, ortada bulunan ve altınla Güneş’in simgelediği tek bir mükemmelliğe dönüştürülmesinden ibarettir; bu ise altı köşeli yıldız da ifadesini bulur.
Heksagram Yunanca’da altı harfli sözcük veya altı çizgili anlamlarına gelir. Ancak, burada, bu altı harfin hepsi de “A” ya da Alpha’dır. Buna göre Heksagram Heksalfa ile özdeşleşir. Çünkü Grek alfabesinin ilk harfi olan Alpha’nın sembolü altı yerden okunur. Alpha harfinin altı kez tekrarlanmasının kendine özel bir anlamı vardır. Bu altı kez tekrar “başlangıçta Tanrı, yeni hayat, ışık, en yüksek tekâmül, en yüksek hedef ve Tanrısallık” anlamlarına gelir.
Hemen hemen her sembol gibi Heksagram’da en eski zamanlarda bile bir kült olarak farklı kıta ve kültürlerde yer almıştır.
Bir görüşe göre o devirlerde böyle bir yıldızın sihirli bir güce sahip olduğuna inanılır, yıldız kötü ruhları kovan ve insanları kötülüklerden koruyan bir tılsım olarak kullanılırdı. Mısırlılar’da yıldızın piramit şeklinde Firavunu, yani Tanrı’yı temsil ettiği, piramitteki üçgenlerin merkezi noktalarında Firavunların mezarlarının bulunduğu, piramitteki üçgenlerin ise dünyanın giriş ve çıkış kapılarını temsil ettiği belirtilmektedir.
Efsaneye göre, Büyük İskender’in askerleri, Mısır Seferi sırasında Gize’nin Büyük Piramidi’nin içinde bu konuyla ilgili bir metin bulmuşlar. Tanrı Hermes’in mezarı da bu piramidin içindeymiş. Buna göre Hermes bir elmas uçla, zümrüt bir levhanın üzerine bir metin kazımış. Zümrüt Tablet’in ilk cümlesi şöyledir:
“Yalan söylemeden, çok doğru ve gerçektir ki: Yukarıda olan aşağıda olanla, aşağıda olan da yukarıda olanla aynıdır.”
Hermes Trismegistos’un yazıtının anlamı, her bireyin makrokozmu andıran bir mikrokozm olduğu ve böylece yaşamında kendine çizeceği yolun da kendine özel olacağıdır. Bu ifadenin sembolü de bir ucu aşağı ve bir ucu yukarı bakarak kesişen iki eşkenar üçgendir, bu da altı köşeli yıldızın tarifidir. Trismegistos, “üç kere büyük” veya “üç kere güçlü” anlamına gelir. “Alemin üç kısmı”, “evrenin üç büyük bölümüne” yani manevi, psişik ve cismani sahalara (bunların sembolleri gök, hava ve topraktır) denk gelmektedir.(*) 03.01.1982 tarihinde İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi, Yüksek Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Bölümü’nde “Türk Sanatında Altı Köşeli Yıldız”  tezini hazırlayarak yaptı.
Kaynakça:
Dinsel Bayramlar - Dinsel Kavramlar - Dinsel Gereçler  Yahudilikte Kavram ve Değerler , Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş., (2),  İstanbul 2001, s.219.
ATASAĞUN Galip, İlahi Dinlerde (Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da) Dini Semboller, Sebat Ofset Matbaacılık, Konya 2002.
AYFER Murat Özgen, “Heksagram”, Ansiklopedik Mason Sözlüğü, C.1, Cem Yayınevi, İstanbul 1992.
BAYRAM Sadi, “Mühr-i Süleyman ve Türk Kültürü’ndeki Yeri”, Sanat Tarihinde İkonografik Araştırmalar, Güner İnal'a Armağan, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Armağan Dizisi 4, Ankara 1993.
BESALEL Yusuf, “Magen David”, Yahudilik Ansiklopedisi, C.2, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş., 2001.
BUCKLAND Raymond, İşaretler, Semboller ve Alametler (Maji ve Ruhsal Semboller Rehberi), Çev: Derya Engin,  Kozmik Kitaplar, İstanbul, Nisan 2005.
BURCKHARDT Titus, Astroloji ve Simya, Çev. Mehmet Temelli, Verka Yayınları, İstanbul 1999.
CAZANAVE Michael,  Dictionnaire des Symboles, Paris 1996.
ÇAM Nusret, “Türk ve İslam Sanatlarında Altı Kollu Yıldız (Mühr-i Süleyman 1)”, Yılmaz Önge Armanağanı, Konya Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, Konya 1993.
ERSOY Necmettin, Semboller ve Yorumlarla Görünenden Görünmeyene, Zafer ve Sena Ofset Matbaacılık, İstanbul 1990.
SCHOLEM G., “Magen David” Encyclopadia Judaica, C.11, Keter Publishing House, Jerusalem, y.t.y.
HORSLEY J.W., “Solomon’s Seal and the Shield of David Traced to Their Origin” Ars Quatuor Coronatorum, C.XV,  H.Keble, Printer Margate 1902.
LAFFONT Robert,  Dictionnaire des Symboles, Robert Laffont and Editions Jupiter,  1969.
LAYIKTEZ Celil, “Altı Köşeli Yıldız”, Tesviye Dergisi, Yenilik Basımevi, S.59, Mart-Nisan İstanbul 2004.
LIUNGEMAN Carl G., Dictıonary of Symbols, Oxford 1991.
MACHATE Walter, “Altı Köşeli Yıldız”, Mimar Sinan Dergisi, S:120,  Yenilik Basımevi, İstanbul 2001.         
“Magen David”, Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, C.15, Ana Yayıncılık A.Ş. ve Encyclopadia Brıtannica, Inc. İşbirliği ile yayınlanmaktadır, İstanbul 1989.
“Mandala”, Memo Larousse, C.1, Aydın Kitaplar, İstanbul, 1991.
MASQUELİER Ysé Tardan, “Anahat Çakra”, Théma Larousse Tematik Ansiklopedi, C.1, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1993-1994.
O.R.A., Eınführung in dıe symbolik,  Münih 1959.
OĞUZ Burhan, Mezartaşında Simgeleşen İnançlar, Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları, İstanbul 1983.
OĞUZ Faik, Mühr-i Süleyman-Süleyman’ın Mührü (kendi notlarından).
ÖGEL Bahaeddin, “Türklerde Tuğ ve Bayrak (Hunlardan Osmanlılar'a)” Türk Kültür Tarihine Giriş, C.6, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1984.
ÖĞEL Bahaeddin, “Türklerde Ev Kültürü (Göktürlerden Osmanlılar'a)”, Türk Kültür Tarihine          Giriş,   C.3, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1978.
SALT Alpaslan - Çobanlı Cem, Dharma Ansiklopedisi Ansiklopedik Sözlük, Dharma Yayınları, İstanbul,  Ekim 2001.
SCHIMMEL Annemarıe, Sayıların Gizemi, Çev: Mustafa Küpüşoğlu, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, Nisan 1998.
TÜRKKAN Tahir, “Uçu-eki veya Mühr-ü Süleyman”, (Çevrimiçi) http://www.angelfıre.com/tn3/tahir/trk.92k.html (04.0 1.2006)
WARD J.S.M., An Explation of the Royal Arch Degree, The Baskervılle Press  Lımıted London, y.t.y..
ZENGIN Kadir, “Çolpan Yıldızı”, (Çevrimiçi)        http://arsiv.hurriyetim.com.tr/akdeniz/turk/12.10.1999 (04.01.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder