Salı, Kasım 22, 2011

küfeki taşı

Küfeki taşı : Basınç altında kaynaşmış kum taneciklerinden oluşmuş,işlenmesi nispeten kolay olan ve su geçirmeyen bir taş cinsi.

yüzyıllardan beri istanbul ve trakya'nın yapı taşı gereksinimini karşılayan; "lümaşelli kalker'', "maktralı kalker'' ya da "bakırköy taşı'' adlarıyla da bilinen; deniz kabuklarının -çoğunlukla da istiridye kabuklarının- oluşturduğu bir kalker. açık bej-beyaz tonlarında, ince taneli ve kumlu görünümde, kolayca çizilebilir, kopma ve kesme özelliği çok yüksek, kompakt bir kayaçtır. bileşimindeki karbonat oranı yüksek olduğu için, asitle reaksiyonunda hızlı bir köpürme izlenir. bol fosilli, boşluklu, kalsit özellikli bir dokusu vardır. diğer önemli bir özelliği, doğadan çıktığı anda her türlü işleme uygun olması ve kolay işlenmesi; havayla temastan sonra ise bünyesine karbon dioksit alarak ikincil bir hidratasyonla sertliğinin artması, dayanıklılık ve güç kazanmasıdır. su içinde bulunduğu durumlarda da özellikleri değişmez. roma, bizans ve osmanlı dönemlerinde genellikle bakırköy çevresindeki (yeşilköy havalimanı, bakırköy, sefaköy, yeşilköy , şirinevler, merter ve çevresindeki yerleşim alanları altında kalan) ocaklardan elde edildiği için daha çok "bakırköy taşı'' denilen küfekinin üretimi -oldukça sınırlı olmakla beraber- bugün de sürdürülmektedir. küfeki taşı, sinan ve diğer osmanlı mimarlarının eserlerinde daima ana yapı malzemesi olmuş; kaba işlenmişlikten kesme taş ve yoğun bezemeli düzeye kadar değişik, zengin bir kullanım alanı bulmuştur. yalnızca örgü ve dış cephe malzemesi olarak değil, iç mekanlarda, döşeme kaplamalarında, kemerlerde, portal, mihrap ve minberlerde de kullanılmıştır. süleymaniye külliyesi yapımı sırasında haznedar köyü yakınlarındaki mehmet paşa ve lütfü paşa çiftlikleri civarında bulunan devlet taş

kilicli magara

668 yılında karadeniz sahilleri emine burnu pomariye kenti kuzeyinde
181 kişilik çetemle birlikte karaya bastık. aylardan teşrin evvelin on beşinci günü bir ikindi vakti güney doğuya doğru yönelerek osmanlı diyarlarına esas hareket ettim. dimitrovgrad hasköy suvelingrad polovdiv laskigrad eyaletlerinden topladığım muhteşem ordumla 51 mühendis 40 mimar 28 papaz ve okutman 42 kaşif 6 gemici tayfası 17 top uzmanı ve ateşci 18 aşçı ve hizmetçi yamağımı 181 kişilik çeteme dahil ettim. 7 koldan yedi bazının yedi bölgede iz ve nişanlarımız olup 366 adet yekunen de kabul eder bunlardan sadece 66 adedi dolu olup 300 adedi ise sahte ve son derece oyalayıcıdır benim ikinci çıkışım konstantinapolis eyaleti site kentinin marmaraya vakıf olan sakin bir kuytusudur 3 üncü hareketim eğe denizinin edremit körfezi koylarına olup halen uygarlığınan kol gezdiği diyarlardır.4 üncü taarruzum gürcü diyarında batı karadeniz kıyısından pani şarlarından olup güneye münhasırdır posof hanek borçka fnark şehri taraflarından yay çizerek ermeni ahalisinin bol olduğu civarları ihtiva ede 5 inci harekatım sinyone burnundan başlayarak arap ı suriye bölgesine kadar siyaret eder. ve osmanlı topraklarını çiğner geçer . kara deniz üsküdar sahilinden doğuya dönerek bu denizin kıyılarını tarar geçerim. 7 inci bölgeme kaim olan işgal hareketim grek toprakları içersinde cereyan etmiş olup aleksandropolise yi başlangıç merkezim olarak tasarladım . karatepe kara burun 1669 senesi teşrinsani vakit sabaha karşı karaya ayak bastığımızdan itibaren tahriben tahminen iki saat yaya yürüdük yeşil akan ince bir suyun boylarına vardık tam iki gün iki gece konakladık. dimitrov ve petrey iki sadık adamım 100 yıllık bizansın sanat şaheseri bir MAĞARA’ keşfettiler kapısında çift kılıç resmi olup ağzı son derece dardır içeriye sürünerek girilir dardır ve loş karanlıktır tahminen yarım saat emekliyerek yürürüm . karşıma geniş bir galeri gelir bu galerinin tam ortasında yuvarlak ve halis mermerden bir havuz mevcuttur.suyu eksik olmaz galerinin sağ ve solunda bizansca yazılar vardır .7 adedi tuzaklıcınasına kapının üzerinde + işareti yapılmıştır ve kabartmadır diğer kapıların üzerindede + olup oyma yani çizgi halindedir sakın aldanmayın ana kapıdan girersem 25 adım atarım hemen sağ tarafıma bakarsam duvarda bir kabartma maymun resmi bulurum maymun aynen kasılmış muz yer vaziyette bize bakar . maymundan 71 adım ileride karşıma demir kalın bir kapı gelir anahtarını üzerinde bıraktım . yalnız ben anahtarı sola çeviririm şayet sağa çevirirsem bir ok fırlar ve de beni vurur. tam 15 ton ağırlığında tahminen ölçtüğümüz altın gümüş bronz hellen heykel ve silahları buradadır .ayrıca mahzenimin sağ ve sol cenaplarında birer salkım üzüm resimleri ile iki adet atinalı askerin kabartma şekilleri şahaserce resmedilmiştir bana lazım olan sadece ikiadetgeçici tekne ve halattır piliçli tavuk . bu bölgede bir tavuk ve 5 adet yavrusundan ibaret olup kabartma olarak plançev tarafından yapılmıştır . 5adet yavru sair 5 bölgemi ana tavukta benim bu birinci bölgemde olduğuna delil sayılır şayet bulursanız muvaffak olmamanız için hiç bir neden yoktur baktım ana tavuktan 70 mil kuzeye yürüdüm . siyah ama simsiyah bir kayada sade tek bir karayılan resmi gördüm ağzı şimale bakar boyu 27 cm yi bulur . bu diyara kılıçlı MAĞARA’ yahut çifte kılıçlı MAĞARA’ derim papaz mişigan iki adet tam 180 okka tanasi çeken platin iki kılıcı derince deresi yahut çamlık mevkiinde dar sarp vahşi bir çatak içinde bulunan kaşif işi derin ama dar MAĞARA’ya getirdi mühendisim olan reçko petroviç 111 parmak uzunluğunda paslanmaz krom çelik yayları kılıçlara vurguladı MAĞARA’nın sağ ve sol cenaplarına yuvalar açarak kılıçları buraya vurguladı yayların altında 135 okka her biri çeken iki ağırlık boşluğa sallandırıldı şimdi iki keskin kılıç sürekli olarak bu MAĞARA’nın kapısında haretet halindedir katiyetle içeri kiseyi bırakmaz bilmeyene bin bir kere lanet getirir zaten benim yapacağım iş zor değildir ama benim yaptığımı çözecek benden çok zeki bir şahıs olmalıdır MAĞARA’nın önüne geldiğimizde kılıçlar çalışır belirttiğim sahaya ayak basmak gerekir ancak ve de ancak MAĞARA’nın sağ sol tarafından muvaffak olmak gerekir taşları çıkartırsanız yaylar boşalır ve kılıçlar etkisiz ve de zararsız hala gelir kılıçlı MAĞARA’nın üzerinde kabartma kılıç resimleri vardır içeriye girirsek sağ ve sol cihetlerde muhtelif ebatlarda put resimleri görürüz MAĞARA’nın ağzından 122 adım içeride 7 yol mevcut olup aslında her bir yol biri birine bağlantı ve komplekstir başını ve sonunu katiyen bulamassınız başınız döner ve içeride 7 ci yol en hatasız ve en basit yoldur doğru mala ***ürür. yıllarını bana adamış kaşif şöyle der( ver de gözünü doyur al de adamlarını doyur )bu sözleri beğendiğimden MAĞARA’ya içersine kazıttırdım ve de yazdırttırdım insanın zevkli anlarını yazması kadar gayet hoş bir şeyi hayatta tasavvur edemem ben kendim mimarım aslım arnavuttur bulgar için çarpışırım onun için vuruşurum ölürüm öldürürüm tabi kendimide doyururum (not el yazısı notların 8 nci sahifesi burada bitmiştir 9-10-11-12 sahifeler kayı olmuştur).

tekrar oturak taşımızın yanına geldik ve oturdum. (devamı) düşünürken şelalanin üst tarafında bir iri balık resmi olduğunu gördüm. balık MAĞARA’nın işaretiydi derhal harekete geçmeleri için adamlarımı bir araya toplayarak lüzum eden emirleri verdim . netice arzuladığım şekilde idi bizanslılardan kalma kral mikail MAĞARA’sından 80 kazan dolusu envai çeşit ziynet altını çıkardık adamlarımı bir sevinç aldı ateş yakılması için emir verdim hem balık tutuyoruz hem içiyor hem de eğleniyoruz gece yarısı çoktan geçmişti eğlenceyi yarıda kesmeleri için emir verdim onlar yatmak için dağılırken bende değirmenin ismini vermiştim (arkacık değirmeni)yahut doğancık değirmeni yalnız bu değirmenin ismini arkacık değirmeni olduğunu benden başka bilen yoktur adamlarım burasını kazan dere değirmeni olarak bilirdi bu değirmen sahte olup anadolu yarım adası içersinde olan diğer 6 adet değirmen aynı ismi taşımakla beraber sahtedir boştur ve oyalayıcıdır ertesi gün şafakla beraber yola koyulduk bir ara gurubun en önüne gelerek geriye döndüğümde bir baktığım zaman 300 atlı bir süvari grubun üzerimize doğru hızla at sürdüklerini farkettim .değirmenin üst tarafına dönerek patika yoldan hızla ileri fırladım adamlarımda beni takip etmekle vakit kaybetmediler poyraz istikametinde at sürerek kara orman mevkiine geldik buraya pusuya yattık ve gelen grubu kara orman mevkiinde yenerek katlettik bu arada 5 kişi kayıp verdiğimizi öğrendim pek çok ganimetin yanında 300 at sahibi olmuştuk sırp sarlarında bu yağız atları pek fazla akçe osmanlı altını verırlerdi
muazzam büyük bir kayanın yarısını kırdırdım bu kayaya tek bir istavroz işareti vardır .ve adını kesik kaya koydum bu kayanın hemen sağ tarafından bir su gelir dönemeci alırken batar yok olur sol tarafında ise 3 veya 4 kişinin sığınabileceği taş kovuğu vardır bu kovuğun altını oyarak mahzen yaptık (.....)adet heybe dolusu altını buraya koydurdum ve 17 kişi ile burasını kapattırdım kovuğun içinde ve solunda kabartma bir tosbağa resmi görmezseniz içeriye girmeyiniz bu sırada sakin ve keyif içinde kendime has bir kroki çizerek hazırladım kalıptan çıkan mahalkanın içersine teslim ederek oyuğun karşısına geçtim hava kararmış yağmur neredeyse yağmak üzereydi. muazzam kenarının cephe kısmını işaret ederek halkayı oraya çaktırdım ölçüm zirveden iple 6 metre gelir gelmezse 18 arşın noksan olabilir bu kaya halkalı kayadır daha ileride arnavut kaldırım döşenmiş bağdat yolunu görürüz bu yolu arkamıza alarak ona paralel olan ince bir dereden karşıya geçtik hafif meyilli bir yokuşu tırmandık o sırada yağmur hızla yağmaya başladı yolun sağında eski bir harabelik yere sığındık burada konakladık yer bizanslılardan intikal etmektedir bir gece orada konakladık adamlarımın can sıkıntısından olacak pek çok nişanlar yapmışlar bazı yerlere kendi paralarından yerleştirmişlerdir bunlar her biri adamlarımın kendilerine ait ufak emanetler olup yerlerini kayıtlarıma almadım yalnız kafası çalışan her şahsın tahminim keski çekiçle bu paraları çiçeklerden bal toplar gibi toplayacağından eminim

.......ben panov endruspelye vasil dimitrov petrov alevtodev cercis yuvanni vasilevski kumandasındaki 780 kisilik bir birliğim 1672 yılı kasım ayında mısırın iskenderiye limanından nevale alarak dirlenmiş dinçleşmiş taş gibi geldi yer ........ vasileveski baltimorlu karayılan tahta bacak jak bastiyan edremitli kör sarku adriyatikli defterdiyan hepsi ama hepsi bir arada bulunuyordu 3 parca gemide 90 ton ağırlığında nevale bariz tıka basa doluydu birleşik kırallığın osmanlı devletin hediyeleri arap şeyhlerinin hazineleri bir arada toplanmışlardı çok büyük bir korsan yapısı MAĞARA’nın önüne gemileri demirlediler tam 80 gün devamlı çalışma ile 1200 kişi bu malı korsan yapısı MAĞARA’ya taşıdık halatlarla gemi yaptık ben geminin kumanda mevkiinde vasilevski ile beraberdim baltimirli karayılan ikinci gemide idi işimiz bittiğinde yorgunluktan ölüyorduk yatıyor ertesi sabah erkenden başlıyorduk böylece tam 80 gün ve gece çalışmakla emanete aldık gemiler emren talimatlarımla imha ettirip denizin içersine çökerttik ayrı ayrı ve bir üçgen halinde denizin en sarp yerindedir burası tamamen kuzeye cephelidir müstakiliyeti ilelebet payidar olacaktır 18 metre yüksekliğinde ve de 11 adım eninde kapısı vardır bir yelkenli ile rahatça içeri gireriz içerisinde bir delikten 131 merdivenle yukarı çıkarız ve bir odaya gireriz 550 okrure badna yakın genişliği olan bir yerdir mallarımız ıçlarımız hepsi burdadır bu yol kapılıdır açması ise fevkalede zordur bunun için odanın kenarından kapısı olup horasanla sıvalıdır bu bana göre çok kolaydır yalnız yukarıdan 21 kulaç sarkmak külfetini gerektirir murç ve bir çekiçle kırarak içeri girebilirim bu işin marifeti neticesinde kumandanlarıma muazzam bir ziyafet verdim onları mükafatlandırdım zeki ve kurnaz dedo yuvanniyi çatal sakalın yanına yolladım aynı günün muhtelıf vakitlerinde adamlarımı kendi bölgelerine gönderdim yalnız adriyatikli lefter hastalandıktan mutevellit iki daha yanımda istirahat etti.not gemilerin boşaltıldığı yer karadeniz sahili midye civarı kuzeye tam cepheli bir yerdir.
ertesi günü öğle üzeri haramiler deresi civarını tetkik için bazılarından sadık adamım odev ve sair 7 kişiyi gönderdim biz o sırada iri bir yerli taşı oymaya başladık ikindi vakti odev geldi ileride ufak gölcüğün ince ayağının haramiler deresine karıştığını anlattı derhal bir kağnı arabamı hazırlattım içersine 1500 okka altın bulunan nevaleyi yüklettim ben atıma atladım yanımızada 34 kişi alarak sarı göle geldik bu gölün ayağından başlayarak 40 adet döşenmiş taş görürsünüz içlerini yoklamadan geçmeyin yalnız birisinde oyuk işareti olup esasında sadece o sahtedir aradan 3 gün 2 gece geçti o akşam yerli ana taşa soldan büyük taşlardan yapılmış 3 basamağı olan ve birinci taşın basamağı çatlak olan değirmen yapılmıştır ve bitmiştir bu değirmene düz girilir 3 basamağı vardır yerle birdir domuzun ayağının içinde sağ ayağına bakarsınız 9 civcivli tavuk resmini görürsünüz ufak yavru anasının üzerine çıkmış bir yılan onlara saldırır vaziyettedir ansının üzerindeki yavru doldurulmadır tek bir bizans altını içindedir değirmen suyunun sağına gelen tarafta def ile ayı oynatan bir ayıcı ile ayı resimleri tarafımızdan fevkelade güzel çizilmiştir ...... talimatım şu şekildedir ayının 23 adım karşısında gri bir taş vardır bu taşta ayının ayağının resmi vardır değirmenin önünde bir binek taşı vardır
.......sabah gün pırıl pırıl berlamüti harabelerinden erken saatlerde ayrıldık önden ilerliyerek bir kayalığa tırmandım burada kalıptan çıkma bir oturak taşı gördüm oturdum baktımki halkalı kayaya çaktığım halka buradan gözlük şeklinde gözüküyor aşağıya indim ve tekrar halkalı kayaya geldik bu sefer sağ taraftan dar bir boğazda bir çeşme gördük buda konstantin yapımı suyu ayakta rahatlıkla içilebilir oluğu taş bu çeşmeyi sabit nişan olarak karşısındaki sırta geldik bir MAĞARA’ içeride üç beş at leşi olup sinekler vızıl vızıl uçuşuyor dedimki adı sinekli MAĞARA’ olsun içeriyi girerseniz tam ortasında bir dikili taş bulursunuz taşın alnında oyma bir delik sağında nal resimleri görürsünüz bu taşı kaldırın ve bakın nalların yönünde yani devamlı sağ cenabı izleyerek daha ileride sol yolu görmezlikten gelerek ilerledik sol cihetten giren iki adamımın acı feryadı kulağımda cınladı yolu kestim tuzaklıdır dedim sağ cenabı kısa bir süre takip ettik 4 adet ufak odalarla karşılaştık bir odayı tamamen kapattırdım soldan 3 na odayı tamamen olmasada doldurduk denilebilir ağzı kapılıdır biz 6 saatte 40 kişi ile kapattık siz üç saatte 80 kişi ile açamazsınız bir kişi 240 saatte veya 10 günde devamlı çalışmaları ile bitirebilir odaları geçerseniz meydanlıkta orta yerinde taştan örme bizanslılardan kalma içersinde mallar doldurulmuştur bir kuyu görürsünüz ve her taşında bir istavroz görürsünüz yolun devamını izliyerek MAĞARA’dan çıkarız patika yoldan izlerseniz yol ikiye ayrılır bir yol bağdat yoluna gider diğeri aynı şekilde ters dönüp dolaşıp halkalı kayama ulaşır biz bağdat yolunu takip ettik kıble cihetinde ilerliye ilerliye akşam gün batarken vezir köprüsünden geçtik vezir hanlarına konakladık bol tavuk eti ile şarap içtik ve yedik eğlendik sabahleyin çimenika kalesine vardık bu kalede agzına kadar dolu kör bir kuyu ile ortada bir sandık dolusu altınımız bulunan 7 adet yar yaptık tam o sırada bizi izlemeye kalkan hancıyıda öldürerek kuyuya attık kuyunun üstü taşlarla örtülü olup zahmeti gerektirir ağzı dört köşe olup 21 kulaç derinliğindedir. ...... kurt kalesi.

Goncasıyla açılmış gül dalı ve bağdaş kurmuş beşik salar vaziyetteki Kadının hakkında çözüm. Kadın bağdaş kurmuş beşik salar vaziyete (Oyma) yerli kaya üzerinde goncasıyla açılmış gül dalı bir tepsi büyüklüğünde (kabartma)
Çözüm: Güneş doğar doğmaz tepsinin kayasına isabet eder. Kayanın tam üstündeki tepe beşik salar kadının karşısına isabet eder ve bu tepeye mal gömülmüştür. Bir mezara gömülmüştür.

ÇİFTE GÖVERCİN

Büyük yerli kayanın üzerinde ve kayanın kuytu yerinde ayrı kayada heykel şeklinde uçar vaziyete ağzı açık yapılmış, bu kayanın dibinde çıkan su içilir. Kaya MAĞARA’dan çıkan su içilir. Yanında dere boyunda ayrı ayrı kayalar üzerinde çifte güvercin uçar.

İKİ NÖBETÇİ

Büyük kalenin üzerinde resmi çift nöbetçi ve Ayı heykeli vardır. Burada Deve bağırtan yokuşu bulunur. Kervan yolu takip edilerek kapı kayaya inilir. Kapı kayanın bir duvarı kendinden düz olup, üzerinde bir çok resim bulunur. Burayı geçince pamukçu bayırın sağında bir çeşme vardır. Bayırın üzerinde 3 dikili taş bulunur bu taşlar gayrı tabidir. Posta yolu kavşağında 2. Çeşme vardır. Birinci eğilmeden su içilir. O biri dizlerini koyarak su içilir. Bunlara çırçır çeşmesi denir.

ANA KADIN

Köklü kaya üzerinde beşikteki çocuğunu emziren ana kadın (kendinden Karşıdan) karşıdaki kayada 7 Koyunlu çoban resmi vardır. Kabartma yapılmıştır.

KANTARLAR

Kantarlar yerli kaya üzerinde kantarlar ve bilek kalınlığında yapılmış olup, 6 çeşidi vardır. Topların durumuna göre toplar 39-40-44-66-90-138 çeşidi vardır. Üzerinde eski yazıyla yazılıdır. Ve taksimlidir. Ve rakamlarla taksimlidir. Bunlarda 39 okkayı gösterenin karşısında 3 dikili taş vardır. Taşların içinde alanda kaynak su mevcuttur.

HALKALI KAYA

Kuş kayasından darı alanına çıkar darı alanında 3 posta yolu birleşir. Boyalı çeşme meşhur yaylanın suyudur. Üç taşlar mevkii burasıdır. Burada 24 kulaç yükseklikte bir kaya vardır. Bu kayanın dibinde bir başı delik su teknesi vardır. Burada baktığın zaman Kartal kuş kayası görülür berber MAĞARA’sı Kartal kuş kayasının altındadır.


YATAKLI TUNÇ HALKA

Kayanın zemininde 18 kulaç yükseklikte içinde kuzu geçecek büyüklükte içinde ve bilek kalınlığında tunçla bir sikke ile çakılıdır. Halkanın kayadan yüksekliği 6 kulaçtır. Kayanın zemininden halkaya kadar 41 basamak çıkılır. Ve 41. Basamakta vardır. Bu merdivenden kısman kırıktır. Ayni kayanın zemininde 3 MAĞARA’ ini sıra ile vardır. Bunlardan birisine bir, ikincisine iki, üçüncüsüne üç öküz yatabilecek büyüklüktedir. (Dikkat labirent zeminlidir.)

bir köylü bize burada çöz akıl almaz dedi yaşı 85 yaşlarındaydı. 1. o herhalde iyi bilirdi tam sağlam bir mevki dedik sırtımızı kartal kayaya döndük . siöri taşladık bir kayalık yer gördük yanıma bir kaç emanet ve 3-4 kişi alarak burayı taradım fırına benzer bir MAĞARA’ gördük bu MAĞARA’nın karşısında bir koyun çanı vardır işaretli taşlardan ikinci yolu izlersek bu yolda edirne vilayetine gider burası ........kaya olup içine bakmayı ihmal etmeyiz .reçko binek taşına çıktı reis dedi karşıda bir MAĞARA’ var gel bak istersen bu MAĞARA’ küçük olup roma keşişlerinden kalmadır MAĞARA’nın kapısının yanına kesme bir yol vardır kapı ise 2 adım yüksüz geçebilecek genişliktedir içersinde bir ufak çocuk bir çift öküzü yedeğinde çeker vaziyette resimle süsledik MAĞARA’dan baktığımızda değirmeni ve havalini yüksekten ...masa ederiz. işte bu mevkiye toptan adamlarımdan emin ağanın ismini vaaz ettik ama emanetlerin yerini emin ağa bile bilmez vezir tepeye tekrar döndük daha yukarılara doğru gür bir kirazlık mevkiye rastladık dümdüz muntazam bir yayla adını kirazlı yayla koyduk yaylada bir öküz resmi kabartma olarak mevcuttur boynunda çan vardır bu yayladan 2 saat mesafede erikli yaylaya girdik burada beş gün konakladık pek fazla nişanlar yaptık bu işaretlerimiz (davul,yarım ay,tavuk,3 öküz,kız,yılan, ayı ve ayıcı,avcı,domuz,tavşan,kartal, kurt,sucu kız, balık,kantar,terazi,yarım insan heykeli ... erikliye yakın bir koru vardır.ağaçları top top kümelenmiş ve dar alana merkezileşmiştir burası çok hoşuma gitti adını top koru şeklinde vaaz ettik .reçko ve 3 heykel tıraşım olan ustalarım sert bir taştan yontarak gayet güzel şahane işlemeli hamile kadın heykelini yaptılar bu kadının elinde çocuk vardır .top korunun ucundan dönerseniz tekrar haramiler dere boyuna vasıl olduk derenin sağ ve sol cenapları ağır talimli adımlarla ilerledik haramiler deresine yakın kısımlarında dere iki kola ayrılır sağ kolu şeytan dereye inmektedir biz şeytan deresini takip ettik yolda bir ara durduk derenin karşı yamacı aklımca kayalık ve engebelidir adamlarımı bir araya toplayarak üç guruba ayırdım üç yerde oyuklar açmaları için gereken talimatı verdim biz bu işlerle meşgul olurken dedonun 14 kişilik gurubu oldukça yüklü bir şekilde yanıma geldi işte o zaman bu değirmenleri oldukları yerde bıraktık .değirmenle dere arasına sofra kaya adı verilen ve üstüne yontma taşlardan 3 merdiven ile çıkılan üç basamaklı sofra kayamız vardır . daha sonra sofra kayanın doğusuna gelen ilk tepeyi aştık ve kazan ve kazan dereye vasıl olduk .burada konakladık geceli gündüzlü tam 28 gün çalıştık burada bana ihanet eden 8 kişiyi katlettik ve silahları ile beraber emanetlerin üzerine gömdük sonra sırtımı değirmene verdim değirmenin domuzluğundan dökülen suların bulunduğu yere bir bizans altını koydurarak bir avuç horasanı üzerine yapıştırdım panov bunu bir güzel işleyerek domuz resmi haline soktu ve kurutmaya terk ettik değirmenin biraz uzağında tahminen 5 arşın yükseklikten dökülen bir şelale vardır altında gölcük taslık etmektedir şelalenin suyunu üstten kestirdim ve suyun döküldüğü yere demir bir kazığı halka ile berabar çaktık ve nişanladık suyun engelini kaldırdık su bütün haşmeti ile tekrar dökülmeye başladı suyun sıçradığı yerin başına oturduk slançev buradan baktığında karşı kayaya işaret koydu bir tek mahmudiye ve 30 cm uzunluğunda dik bir istavroz nişanı buradadır bu putun yanına gelen taraftan yukarı oturak taşına oturmak sureti ile başımızı hafif kaldırarak bakarsanız bir MAĞARA’ görürsünüz MAĞARA’ bizanslılardan kalmadır tekrar oturak taşımızın yanına geldik ....ve oturdum

kurt kalesi çimenika kalesinden gelenyol ikiye ayrılırken sağa gidenin dibinde kurulmuştur ulu bir kaledir terk edilmiştir kalede 8 teneke altın paramız olup tarafımızdan yapılmış ve dört basamaklı merdivenin altına yerleştirilmiştir kalenin eteğindesıra sıra kayalar vardır kırk kırkbeş kadar hayvan bağlanacak yerler önlerinde ...ramlikler bu kaladedir tabanı taş döşemedir çimenika kalesinden gelen yolun sol cenabını izliyerek diğer adamlarım kapı kaya adını verdiğimiz mevkie kadar gitmişlerdi kapı kayanın sol tarafında görürseniz kabartma olarak yapılmış bizans resmi görürsünüz bu güğümden su döken kızın resmidir

vezir tepe eteklerine gelirsek bir iki dönüm iriliğinde katırboğan gölünü görürüz bu göle katır boğan gölü denmesinin sebebi gölün bulunduğu yerin kayalık olması içine giren karların dışarıya çıkamamasıdır katır boğan gölünün ortasında bulunan adacığa iki adamım tarafından siyah taş yerleştirildi bu taşta 3 güvercin vardır vezir tepesinin poyrazından ve katır boğan gölünün doğusunda 10-15 gün kadar konakladık bu süre zarfında gölün doğusunda bulunduğumuz yer ve kayalıklara tam techizatlı bir yeni çeri askeri kayalığa tırmanır vaziyette yaptık askarin tırmandığı yerde dikili bir taş ve bu taşta yılan resmi vardır ağzı askerin cihetine yönelik olup kuyruğu hafif kıvrıktır
tepeyi dolaşırsanız 12 adım uzunluğuda vezir mezarı adı verilen ve çakıl taşları ile çevrilmiş öbekli bir emanet yerimiz mevcut olup derinliği fevkelade fazla olup katiyen derin kazdıkça terketmeyin yoksa pişman olursunuz vezir tepesinin eteklerinde pek çok işaret ve planlarımız mevcut olup sahte ve oyalayıcıdır aylarca arasanız pek bir mana çıkartamassınız zaten bizde anlıyamadık daha aşağıya doğru at sürdük baktıkki katır boğan gölünün suyu haramiler deresine karışıyor derhal dereyi izlemeye kuyulduk eski bir mahalde rum ahalisinden kalma aynı su arkı ile işleyen 3 adet değirmen gördük bunları sabit mevki olarak kalması için gönlüme kayit düştüm bir mesafe kat ettikten sonra meşenin sarı ve iyi cinsinden oluşan sırtta bir ormanlık mevkie girdik atlarımızdan indik sarı meşeliğin ortasına doğru ilerledik burada 3 öküzü yaptık uzaktan baktığımızda adi bir taş olup yanına vardığımızda iki çift öküzdür biri beyaz biri gri gök renkli oluparaları 3 adım olup kıç kıça yatar vaziyettedir biz burada tarihi ve çok eski bir mevkii devirerek yaktık kömür haline getirdik ve bu alana döşedik üzerine 21kişi 5 saat zamanla toprak attık petrof beyaz öküzü arkasına alarak öküzün baktığı yöne 51 adım yürüdü ve durdu ve yuvarlak ça bir taşa bir kız çocuğu bir tutam samanı öküze uzatmış şekilde resimle belirlediler sabahleyin çadırımdan dışarı

kilicli magara

668 yılında karadeniz sahilleri emine burnu pomariye kenti kuzeyinde
181 kişilik çetemle birlikte karaya bastık. aylardan teşrin evvelin on beşinci günü bir ikindi vakti güney doğuya doğru yönelerek osmanlı diyarlarına esas hareket ettim. dimitrovgrad hasköy suvelingrad polovdiv laskigrad eyaletlerinden topladığım muhteşem ordumla 51 mühendis 40 mimar 28 papaz ve okutman 42 kaşif 6 gemici tayfası 17 top uzmanı ve ateşci 18 aşçı ve hizmetçi yamağımı 181 kişilik çeteme dahil ettim. 7 koldan yedi bazının yedi bölgede iz ve nişanlarımız olup 366 adet yekunen de kabul eder bunlardan sadece 66 adedi dolu olup 300 adedi ise sahte ve son derece oyalayıcıdır benim ikinci çıkışım konstantinapolis eyaleti site kentinin marmaraya vakıf olan sakin bir kuytusudur 3 üncü hareketim eğe denizinin edremit körfezi koylarına olup halen uygarlığınan kol gezdiği diyarlardır.4 üncü taarruzum gürcü diyarında batı karadeniz kıyısından pani şarlarından olup güneye münhasırdır posof hanek borçka fnark şehri taraflarından yay çizerek ermeni ahalisinin bol olduğu civarları ihtiva ede 5 inci harekatım sinyone burnundan başlayarak arap ı suriye bölgesine kadar siyaret eder. ve osmanlı topraklarını çiğner geçer . kara deniz üsküdar sahilinden doğuya dönerek bu denizin kıyılarını tarar geçerim. 7 inci bölgeme kaim olan işgal hareketim grek toprakları içersinde cereyan etmiş olup aleksandropolise yi başlangıç merkezim olarak tasarladım . karatepe kara burun 1669 senesi teşrinsani vakit sabaha karşı karaya ayak bastığımızdan itibaren tahriben tahminen iki saat yaya yürüdük yeşil akan ince bir suyun boylarına vardık tam iki gün iki gece konakladık. dimitrov ve petrey iki sadık adamım 100 yıllık bizansın sanat şaheseri bir MAĞARA’ keşfettiler kapısında çift kılıç resmi olup ağzı son derece dardır içeriye sürünerek girilir dardır ve loş karanlıktır tahminen yarım saat emekliyerek yürürüm . karşıma geniş bir galeri gelir bu galerinin tam ortasında yuvarlak ve halis mermerden bir havuz mevcuttur.suyu eksik olmaz galerinin sağ ve solunda bizansca yazılar vardır .7 adedi tuzaklıcınasına kapının üzerinde + işareti yapılmıştır ve kabartmadır diğer kapıların üzerindede + olup oyma yani çizgi halindedir sakın aldanmayın ana kapıdan girersem 25 adım atarım hemen sağ tarafıma bakarsam duvarda bir kabartma maymun resmi bulurum maymun aynen kasılmış muz yer vaziyette bize bakar . maymundan 71 adım ileride karşıma demir kalın bir kapı gelir anahtarını üzerinde bıraktım . yalnız ben anahtarı sola çeviririm şayet sağa çevirirsem bir ok fırlar ve de beni vurur. tam 15 ton ağırlığında tahminen ölçtüğümüz altın gümüş bronz hellen heykel ve silahları buradadır .ayrıca mahzenimin sağ ve sol cenaplarında birer salkım üzüm resimleri ile iki adet atinalı askerin kabartma şekilleri şahaserce resmedilmiştir bana lazım olan sadece ikiadetgeçici tekne ve halattır piliçli tavuk . bu bölgede bir tavuk ve 5 adet yavrusundan ibaret olup kabartma olarak plançev tarafından yapılmıştır . 5adet yavru sair 5 bölgemi ana tavukta benim bu birinci bölgemde olduğuna delil sayılır şayet bulursanız muvaffak olmamanız için hiç bir neden yoktur baktım ana tavuktan 70 mil kuzeye yürüdüm . siyah ama simsiyah bir kayada sade tek bir karayılan resmi gördüm ağzı şimale bakar boyu 27 cm yi bulur . bu diyara kılıçlı MAĞARA’ yahut çifte kılıçlı MAĞARA’ derim papaz mişigan iki adet tam 180 okka tanasi çeken platin iki kılıcı derince deresi yahut çamlık mevkiinde dar sarp vahşi bir çatak içinde bulunan kaşif işi derin ama dar MAĞARA’ya getirdi mühendisim olan reçko petroviç 111 parmak uzunluğunda paslanmaz krom çelik yayları kılıçlara vurguladı MAĞARA’nın sağ ve sol cenaplarına yuvalar açarak kılıçları buraya vurguladı yayların altında 135 okka her biri çeken iki ağırlık boşluğa sallandırıldı şimdi iki keskin kılıç sürekli olarak bu MAĞARA’nın kapısında haretet halindedir katiyetle içeri kiseyi bırakmaz bilmeyene bin bir kere lanet getirir zaten benim yapacağım iş zor değildir ama benim yaptığımı çözecek benden çok zeki bir şahıs olmalıdır MAĞARA’nın önüne geldiğimizde kılıçlar çalışır belirttiğim sahaya ayak basmak gerekir ancak ve de ancak MAĞARA’nın sağ sol tarafından muvaffak olmak gerekir taşları çıkartırsanız yaylar boşalır ve kılıçlar etkisiz ve de zararsız hala gelir kılıçlı MAĞARA’nın üzerinde kabartma kılıç resimleri vardır içeriye girirsek sağ ve sol cihetlerde muhtelif ebatlarda put resimleri görürüz MAĞARA’nın ağzından 122 adım içeride 7 yol mevcut olup aslında her bir yol biri birine bağlantı ve komplekstir başını ve sonunu katiyen bulamassınız başınız döner ve içeride 7 ci yol en hatasız ve en basit yoldur doğru mala ***ürür. yıllarını bana adamış kaşif şöyle der( ver de gözünü doyur al de adamlarını doyur )bu sözleri beğendiğimden MAĞARA’ya içersine kazıttırdım ve de yazdırttırdım insanın zevkli anlarını yazması kadar gayet hoş bir şeyi hayatta tasavvur edemem ben kendim mimarım aslım arnavuttur bulgar için çarpışırım onun için vuruşurum ölürüm öldürürüm tabi kendimide doyururum (not el yazısı notların 8 nci sahifesi burada bitmiştir 9-10-11-12 sahifeler kayı olmuştur).

tekrar oturak taşımızın yanına geldik ve oturdum. (devamı) düşünürken şelalanin üst tarafında bir iri balık resmi olduğunu gördüm. balık MAĞARA’nın işaretiydi derhal harekete geçmeleri için adamlarımı bir araya toplayarak lüzum eden emirleri verdim . netice arzuladığım şekilde idi bizanslılardan kalma kral mikail MAĞARA’sından 80 kazan dolusu envai çeşit ziynet altını çıkardık adamlarımı bir sevinç aldı ateş yakılması için emir verdim hem balık tutuyoruz hem içiyor hem de eğleniyoruz gece yarısı çoktan geçmişti eğlenceyi yarıda kesmeleri için emir verdim onlar yatmak için dağılırken bende değirmenin ismini vermiştim (arkacık değirmeni)yahut doğancık değirmeni yalnız bu değirmenin ismini arkacık değirmeni olduğunu benden başka bilen yoktur adamlarım burasını kazan dere değirmeni olarak bilirdi bu değirmen sahte olup anadolu yarım adası içersinde olan diğer 6 adet değirmen aynı ismi taşımakla beraber sahtedir boştur ve oyalayıcıdır ertesi gün şafakla beraber yola koyulduk bir ara gurubun en önüne gelerek geriye döndüğümde bir baktığım zaman 300 atlı bir süvari grubun üzerimize doğru hızla at sürdüklerini farkettim .değirmenin üst tarafına dönerek patika yoldan hızla ileri fırladım adamlarımda beni takip etmekle vakit kaybetmediler poyraz istikametinde at sürerek kara orman mevkiine geldik buraya pusuya yattık ve gelen grubu kara orman mevkiinde yenerek katlettik bu arada 5 kişi kayıp verdiğimizi öğrendim pek çok ganimetin yanında 300 at sahibi olmuştuk sırp sarlarında bu yağız atları pek fazla akçe osmanlı altını verırlerdi
muazzam büyük bir kayanın yarısını kırdırdım bu kayaya tek bir istavroz işareti vardır .ve adını kesik kaya koydum bu kayanın hemen sağ tarafından bir su gelir dönemeci alırken batar yok olur sol tarafında ise 3 veya 4 kişinin sığınabileceği taş kovuğu vardır bu kovuğun altını oyarak mahzen yaptık (.....)adet heybe dolusu altını buraya koydurdum ve 17 kişi ile burasını kapattırdım kovuğun içinde ve solunda kabartma bir tosbağa resmi görmezseniz içeriye girmeyiniz bu sırada sakin ve keyif içinde kendime has bir kroki çizerek hazırladım kalıptan çıkan mahalkanın içersine teslim ederek oyuğun karşısına geçtim hava kararmış yağmur neredeyse yağmak üzereydi. muazzam kenarının cephe kısmını işaret ederek halkayı oraya çaktırdım ölçüm zirveden iple 6 metre gelir gelmezse 18 arşın noksan olabilir bu kaya halkalı kayadır daha ileride arnavut kaldırım döşenmiş bağdat yolunu görürüz bu yolu arkamıza alarak ona paralel olan ince bir dereden karşıya geçtik hafif meyilli bir yokuşu tırmandık o sırada yağmur hızla yağmaya başladı yolun sağında eski bir harabelik yere sığındık burada konakladık yer bizanslılardan intikal etmektedir bir gece orada konakladık adamlarımın can sıkıntısından olacak pek çok nişanlar yapmışlar bazı yerlere kendi paralarından yerleştirmişlerdir bunlar her biri adamlarımın kendilerine ait ufak emanetler olup yerlerini kayıtlarıma almadım yalnız kafası çalışan her şahsın tahminim keski çekiçle bu paraları çiçeklerden bal toplar gibi toplayacağından eminim

.......ben panov endruspelye vasil dimitrov petrov alevtodev cercis yuvanni vasilevski kumandasındaki 780 kisilik bir birliğim 1672 yılı kasım ayında mısırın iskenderiye limanından nevale alarak dirlenmiş dinçleşmiş taş gibi geldi yer ........ vasileveski baltimorlu karayılan tahta bacak jak bastiyan edremitli kör sarku adriyatikli defterdiyan hepsi ama hepsi bir arada bulunuyordu 3 parca gemide 90 ton ağırlığında nevale bariz tıka basa doluydu birleşik kırallığın osmanlı devletin hediyeleri arap şeyhlerinin hazineleri bir arada toplanmışlardı çok büyük bir korsan yapısı MAĞARA’nın önüne gemileri demirlediler tam 80 gün devamlı çalışma ile 1200 kişi bu malı korsan yapısı MAĞARA’ya taşıdık halatlarla gemi yaptık ben geminin kumanda mevkiinde vasilevski ile beraberdim baltimirli karayılan ikinci gemide idi işimiz bittiğinde yorgunluktan ölüyorduk yatıyor ertesi sabah erkenden başlıyorduk böylece tam 80 gün ve gece çalışmakla emanete aldık gemiler emren talimatlarımla imha ettirip denizin içersine çökerttik ayrı ayrı ve bir üçgen halinde denizin en sarp yerindedir burası tamamen kuzeye cephelidir müstakiliyeti ilelebet payidar olacaktır 18 metre yüksekliğinde ve de 11 adım eninde kapısı vardır bir yelkenli ile rahatça içeri gireriz içerisinde bir delikten 131 merdivenle yukarı çıkarız ve bir odaya gireriz 550 okrure badna yakın genişliği olan bir yerdir mallarımız ıçlarımız hepsi burdadır bu yol kapılıdır açması ise fevkalede zordur bunun için odanın kenarından kapısı olup horasanla sıvalıdır bu bana göre çok kolaydır yalnız yukarıdan 21 kulaç sarkmak külfetini gerektirir murç ve bir çekiçle kırarak içeri girebilirim bu işin marifeti neticesinde kumandanlarıma muazzam bir ziyafet verdim onları mükafatlandırdım zeki ve kurnaz dedo yuvanniyi çatal sakalın yanına yolladım aynı günün muhtelıf vakitlerinde adamlarımı kendi bölgelerine gönderdim yalnız adriyatikli lefter hastalandıktan mutevellit iki daha yanımda istirahat etti.not gemilerin boşaltıldığı yer karadeniz sahili midye civarı kuzeye tam cepheli bir yerdir.
ertesi günü öğle üzeri haramiler deresi civarını tetkik için bazılarından sadık adamım odev ve sair 7 kişiyi gönderdim biz o sırada iri bir yerli taşı oymaya başladık ikindi vakti odev geldi ileride ufak gölcüğün ince ayağının haramiler deresine karıştığını anlattı derhal bir kağnı arabamı hazırlattım içersine 1500 okka altın bulunan nevaleyi yüklettim ben atıma atladım yanımızada 34 kişi alarak sarı göle geldik bu gölün ayağından başlayarak 40 adet döşenmiş taş görürsünüz içlerini yoklamadan geçmeyin yalnız birisinde oyuk işareti olup esasında sadece o sahtedir aradan 3 gün 2 gece geçti o akşam yerli ana taşa soldan büyük taşlardan yapılmış 3 basamağı olan ve birinci taşın basamağı çatlak olan değirmen yapılmıştır ve bitmiştir bu değirmene düz girilir 3 basamağı vardır yerle birdir domuzun ayağının içinde sağ ayağına bakarsınız 9 civcivli tavuk resmini görürsünüz ufak yavru anasının üzerine çıkmış bir yılan onlara saldırır vaziyettedir ansının üzerindeki yavru doldurulmadır tek bir bizans altını içindedir değirmen suyunun sağına gelen tarafta def ile ayı oynatan bir ayıcı ile ayı resimleri tarafımızdan fevkelade güzel çizilmiştir ...... talimatım şu şekildedir ayının 23 adım karşısında gri bir taş vardır bu taşta ayının ayağının resmi vardır değirmenin önünde bir binek taşı vardır
.......sabah gün pırıl pırıl berlamüti harabelerinden erken saatlerde ayrıldık önden ilerliyerek bir kayalığa tırmandım burada kalıptan çıkma bir oturak taşı gördüm oturdum baktımki halkalı kayaya çaktığım halka buradan gözlük şeklinde gözüküyor aşağıya indim ve tekrar halkalı kayaya geldik bu sefer sağ taraftan dar bir boğazda bir çeşme gördük buda konstantin yapımı suyu ayakta rahatlıkla içilebilir oluğu taş bu çeşmeyi sabit nişan olarak karşısındaki sırta geldik bir MAĞARA’ içeride üç beş at leşi olup sinekler vızıl vızıl uçuşuyor dedimki adı sinekli MAĞARA’ olsun içeriyi girerseniz tam ortasında bir dikili taş bulursunuz taşın alnında oyma bir delik sağında nal resimleri görürsünüz bu taşı kaldırın ve bakın nalların yönünde yani devamlı sağ cenabı izleyerek daha ileride sol yolu görmezlikten gelerek ilerledik sol cihetten giren iki adamımın acı feryadı kulağımda cınladı yolu kestim tuzaklıdır dedim sağ cenabı kısa bir süre takip ettik 4 adet ufak odalarla karşılaştık bir odayı tamamen kapattırdım soldan 3 na odayı tamamen olmasada doldurduk denilebilir ağzı kapılıdır biz 6 saatte 40 kişi ile kapattık siz üç saatte 80 kişi ile açamazsınız bir kişi 240 saatte veya 10 günde devamlı çalışmaları ile bitirebilir odaları geçerseniz meydanlıkta orta yerinde taştan örme bizanslılardan kalma içersinde mallar doldurulmuştur bir kuyu görürsünüz ve her taşında bir istavroz görürsünüz yolun devamını izliyerek MAĞARA’dan çıkarız patika yoldan izlerseniz yol ikiye ayrılır bir yol bağdat yoluna gider diğeri aynı şekilde ters dönüp dolaşıp halkalı kayama ulaşır biz bağdat yolunu takip ettik kıble cihetinde ilerliye ilerliye akşam gün batarken vezir köprüsünden geçtik vezir hanlarına konakladık bol tavuk eti ile şarap içtik ve yedik eğlendik sabahleyin çimenika kalesine vardık bu kalede agzına kadar dolu kör bir kuyu ile ortada bir sandık dolusu altınımız bulunan 7 adet yar yaptık tam o sırada bizi izlemeye kalkan hancıyıda öldürerek kuyuya attık kuyunun üstü taşlarla örtülü olup zahmeti gerektirir ağzı dört köşe olup 21 kulaç derinliğindedir. ...... kurt kalesi.

Goncasıyla açılmış gül dalı ve bağdaş kurmuş beşik salar vaziyetteki Kadının hakkında çözüm. Kadın bağdaş kurmuş beşik salar vaziyete (Oyma) yerli kaya üzerinde goncasıyla açılmış gül dalı bir tepsi büyüklüğünde (kabartma)
Çözüm: Güneş doğar doğmaz tepsinin kayasına isabet eder. Kayanın tam üstündeki tepe beşik salar kadının karşısına isabet eder ve bu tepeye mal gömülmüştür. Bir mezara gömülmüştür.

ÇİFTE GÖVERCİN

Büyük yerli kayanın üzerinde ve kayanın kuytu yerinde ayrı kayada heykel şeklinde uçar vaziyete ağzı açık yapılmış, bu kayanın dibinde çıkan su içilir. Kaya MAĞARA’dan çıkan su içilir. Yanında dere boyunda ayrı ayrı kayalar üzerinde çifte güvercin uçar.

İKİ NÖBETÇİ

Büyük kalenin üzerinde resmi çift nöbetçi ve Ayı heykeli vardır. Burada Deve bağırtan yokuşu bulunur. Kervan yolu takip edilerek kapı kayaya inilir. Kapı kayanın bir duvarı kendinden düz olup, üzerinde bir çok resim bulunur. Burayı geçince pamukçu bayırın sağında bir çeşme vardır. Bayırın üzerinde 3 dikili taş bulunur bu taşlar gayrı tabidir. Posta yolu kavşağında 2. Çeşme vardır. Birinci eğilmeden su içilir. O biri dizlerini koyarak su içilir. Bunlara çırçır çeşmesi denir.

ANA KADIN

Köklü kaya üzerinde beşikteki çocuğunu emziren ana kadın (kendinden Karşıdan) karşıdaki kayada 7 Koyunlu çoban resmi vardır. Kabartma yapılmıştır.

KANTARLAR

Kantarlar yerli kaya üzerinde kantarlar ve bilek kalınlığında yapılmış olup, 6 çeşidi vardır. Topların durumuna göre toplar 39-40-44-66-90-138 çeşidi vardır. Üzerinde eski yazıyla yazılıdır. Ve taksimlidir. Ve rakamlarla taksimlidir. Bunlarda 39 okkayı gösterenin karşısında 3 dikili taş vardır. Taşların içinde alanda kaynak su mevcuttur.

HALKALI KAYA

Kuş kayasından darı alanına çıkar darı alanında 3 posta yolu birleşir. Boyalı çeşme meşhur yaylanın suyudur. Üç taşlar mevkii burasıdır. Burada 24 kulaç yükseklikte bir kaya vardır. Bu kayanın dibinde bir başı delik su teknesi vardır. Burada baktığın zaman Kartal kuş kayası görülür berber MAĞARA’sı Kartal kuş kayasının altındadır.


YATAKLI TUNÇ HALKA

Kayanın zemininde 18 kulaç yükseklikte içinde kuzu geçecek büyüklükte içinde ve bilek kalınlığında tunçla bir sikke ile çakılıdır. Halkanın kayadan yüksekliği 6 kulaçtır. Kayanın zemininden halkaya kadar 41 basamak çıkılır. Ve 41. Basamakta vardır. Bu merdivenden kısman kırıktır. Ayni kayanın zemininde 3 MAĞARA’ ini sıra ile vardır. Bunlardan birisine bir, ikincisine iki, üçüncüsüne üç öküz yatabilecek büyüklüktedir. (Dikkat labirent zeminlidir.)

bir köylü bize burada çöz akıl almaz dedi yaşı 85 yaşlarındaydı. 1. o herhalde iyi bilirdi tam sağlam bir mevki dedik sırtımızı kartal kayaya döndük . siöri taşladık bir kayalık yer gördük yanıma bir kaç emanet ve 3-4 kişi alarak burayı taradım fırına benzer bir MAĞARA’ gördük bu MAĞARA’nın karşısında bir koyun çanı vardır işaretli taşlardan ikinci yolu izlersek bu yolda edirne vilayetine gider burası ........kaya olup içine bakmayı ihmal etmeyiz .reçko binek taşına çıktı reis dedi karşıda bir MAĞARA’ var gel bak istersen bu MAĞARA’ küçük olup roma keşişlerinden kalmadır MAĞARA’nın kapısının yanına kesme bir yol vardır kapı ise 2 adım yüksüz geçebilecek genişliktedir içersinde bir ufak çocuk bir çift öküzü yedeğinde çeker vaziyette resimle süsledik MAĞARA’dan baktığımızda değirmeni ve havalini yüksekten ...masa ederiz. işte bu mevkiye toptan adamlarımdan emin ağanın ismini vaaz ettik ama emanetlerin yerini emin ağa bile bilmez vezir tepeye tekrar döndük daha yukarılara doğru gür bir kirazlık mevkiye rastladık dümdüz muntazam bir yayla adını kirazlı yayla koyduk yaylada bir öküz resmi kabartma olarak mevcuttur boynunda çan vardır bu yayladan 2 saat mesafede erikli yaylaya girdik burada beş gün konakladık pek fazla nişanlar yaptık bu işaretlerimiz (davul,yarım ay,tavuk,3 öküz,kız,yılan, ayı ve ayıcı,avcı,domuz,tavşan,kartal, kurt,sucu kız, balık,kantar,terazi,yarım insan heykeli ... erikliye yakın bir koru vardır.ağaçları top top kümelenmiş ve dar alana merkezileşmiştir burası çok hoşuma gitti adını top koru şeklinde vaaz ettik .reçko ve 3 heykel tıraşım olan ustalarım sert bir taştan yontarak gayet güzel şahane işlemeli hamile kadın heykelini yaptılar bu kadının elinde çocuk vardır .top korunun ucundan dönerseniz tekrar haramiler dere boyuna vasıl olduk derenin sağ ve sol cenapları ağır talimli adımlarla ilerledik haramiler deresine yakın kısımlarında dere iki kola ayrılır sağ kolu şeytan dereye inmektedir biz şeytan deresini takip ettik yolda bir ara durduk derenin karşı yamacı aklımca kayalık ve engebelidir adamlarımı bir araya toplayarak üç guruba ayırdım üç yerde oyuklar açmaları için gereken talimatı verdim biz bu işlerle meşgul olurken dedonun 14 kişilik gurubu oldukça yüklü bir şekilde yanıma geldi işte o zaman bu değirmenleri oldukları yerde bıraktık .değirmenle dere arasına sofra kaya adı verilen ve üstüne yontma taşlardan 3 merdiven ile çıkılan üç basamaklı sofra kayamız vardır . daha sonra sofra kayanın doğusuna gelen ilk tepeyi aştık ve kazan ve kazan dereye vasıl olduk .burada konakladık geceli gündüzlü tam 28 gün çalıştık burada bana ihanet eden 8 kişiyi katlettik ve silahları ile beraber emanetlerin üzerine gömdük sonra sırtımı değirmene verdim değirmenin domuzluğundan dökülen suların bulunduğu yere bir bizans altını koydurarak bir avuç horasanı üzerine yapıştırdım panov bunu bir güzel işleyerek domuz resmi haline soktu ve kurutmaya terk ettik değirmenin biraz uzağında tahminen 5 arşın yükseklikten dökülen bir şelale vardır altında gölcük taslık etmektedir şelalenin suyunu üstten kestirdim ve suyun döküldüğü yere demir bir kazığı halka ile berabar çaktık ve nişanladık suyun engelini kaldırdık su bütün haşmeti ile tekrar dökülmeye başladı suyun sıçradığı yerin başına oturduk slançev buradan baktığında karşı kayaya işaret koydu bir tek mahmudiye ve 30 cm uzunluğunda dik bir istavroz nişanı buradadır bu putun yanına gelen taraftan yukarı oturak taşına oturmak sureti ile başımızı hafif kaldırarak bakarsanız bir MAĞARA’ görürsünüz MAĞARA’ bizanslılardan kalmadır tekrar oturak taşımızın yanına geldik ....ve oturdum

kurt kalesi çimenika kalesinden gelenyol ikiye ayrılırken sağa gidenin dibinde kurulmuştur ulu bir kaledir terk edilmiştir kalede 8 teneke altın paramız olup tarafımızdan yapılmış ve dört basamaklı merdivenin altına yerleştirilmiştir kalenin eteğindesıra sıra kayalar vardır kırk kırkbeş kadar hayvan bağlanacak yerler önlerinde ...ramlikler bu kaladedir tabanı taş döşemedir çimenika kalesinden gelen yolun sol cenabını izliyerek diğer adamlarım kapı kaya adını verdiğimiz mevkie kadar gitmişlerdi kapı kayanın sol tarafında görürseniz kabartma olarak yapılmış bizans resmi görürsünüz bu güğümden su döken kızın resmidir

vezir tepe eteklerine gelirsek bir iki dönüm iriliğinde katırboğan gölünü görürüz bu göle katır boğan gölü denmesinin sebebi gölün bulunduğu yerin kayalık olması içine giren karların dışarıya çıkamamasıdır katır boğan gölünün ortasında bulunan adacığa iki adamım tarafından siyah taş yerleştirildi bu taşta 3 güvercin vardır vezir tepesinin poyrazından ve katır boğan gölünün doğusunda 10-15 gün kadar konakladık bu süre zarfında gölün doğusunda bulunduğumuz yer ve kayalıklara tam techizatlı bir yeni çeri askeri kayalığa tırmanır vaziyette yaptık askarin tırmandığı yerde dikili bir taş ve bu taşta yılan resmi vardır ağzı askerin cihetine yönelik olup kuyruğu hafif kıvrıktır
tepeyi dolaşırsanız 12 adım uzunluğuda vezir mezarı adı verilen ve çakıl taşları ile çevrilmiş öbekli bir emanet yerimiz mevcut olup derinliği fevkelade fazla olup katiyen derin kazdıkça terketmeyin yoksa pişman olursunuz vezir tepesinin eteklerinde pek çok işaret ve planlarımız mevcut olup sahte ve oyalayıcıdır aylarca arasanız pek bir mana çıkartamassınız zaten bizde anlıyamadık daha aşağıya doğru at sürdük baktıkki katır boğan gölünün suyu haramiler deresine karışıyor derhal dereyi izlemeye kuyulduk eski bir mahalde rum ahalisinden kalma aynı su arkı ile işleyen 3 adet değirmen gördük bunları sabit mevki olarak kalması için gönlüme kayit düştüm bir mesafe kat ettikten sonra meşenin sarı ve iyi cinsinden oluşan sırtta bir ormanlık mevkie girdik atlarımızdan indik sarı meşeliğin ortasına doğru ilerledik burada 3 öküzü yaptık uzaktan baktığımızda adi bir taş olup yanına vardığımızda iki çift öküzdür biri beyaz biri gri gök renkli oluparaları 3 adım olup kıç kıça yatar vaziyettedir biz burada tarihi ve çok eski bir mevkii devirerek yaktık kömür haline getirdik ve bu alana döşedik üzerine 21kişi 5 saat zamanla toprak attık petrof beyaz öküzü arkasına alarak öküzün baktığı yöne 51 adım yürüdü ve durdu ve yuvarlak ça bir taşa bir kız çocuğu bir tutam samanı öküze uzatmış şekilde resimle belirlediler sabahleyin çadırımdan dışarı

krepiz duvar

Höyükler, eski çağlardan kalma medeniyet kalıntılarının zamanla tabii veya tabii olmayan olayların tesirinde kalarak yıkılması sonrasında onların kalıntılarıyla oluşmuş doğal olmayan yayvanca toprak tepeciklerdir.
1-40 metre yükseklikte ve 1000-1500 metre genişlikte olurlar
İlk çağlarda insanlar henüz yerleşik düzende yaşamadıklarından, çogunlukla da ağaç kovuklarında ve mağaralarda barındıklarından höyüklere rastlanmaz. Ancak neolitik çağdan itibaren kurulan toprağa bağımlı yerleşmeler, çesitli felaketlerle yıkılıp yok olurlar; zamanla bunların üzeri tabii olarak bir toprak katmanıyla kaplanır. Çoğu zaman da bu yıkıntının üzerine başka bir topluluk gelip yerleşir veya yıkılan kendin eski sahipleri şehri tekrar yeni bastan imar ederler. Hep ayni yere gelip yerleşmesinin nedenleri arasında, yörenin coğrafi özellikleri, iklim şartları ve toprak verimliliği ile su durumu basta gelmektedir. Höyükler genelde üst üste gelmiş çok evreli yerleşim yeri birikimleridir.

Höyüğün büyüklüğü ve şekli, altındaki yerleşim yerlerinin uzun zaman sürüp sürmemesine bağlıdır. Yerleşim yerlerindeki hayat, asırlarca devam ettiyse, höyükler biraz daha büyük ve gösterişli olabilir. Höyükler daha çok verimli topraklarda düzlük ve ovalarda görülür. Anadolu’da yeryüzü şekillerine bağlı olarak İç, Güney ve Kuzeydoğu Anadolu’da topluluk gösterirler. Höyükler genellikle Anadolu’da denizlere yaklaştıkça azalır. Su kenarlarına yakın, verimli topraklarda, savunmaya elverişli yerlerde daha çok rastlanmaktadır.
Orta Anadolu höyüklerinde neolitik, kalkolitik ve tunç çağı yerleşmelerinin üzerinde, Frig, Hitit, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimleri görülebilir. Anadolu’da yaklaşık 20.000 höyük bulunduğu tahmin edilmektedir.


Höyükler, günümüze göre en yakını en üstte olmak üzere eskiye doğru uzanan bir katmanlaşma gösterirler

Örneğin, Çanakkale’nin 25 km. güneyindeki troia’da, bilimsel kazılar sonucu 9 katli bir yerleşimin varlığı kesin olarak saptanmıştır. diğer bazı örnekler olarak çorum-Alacahöyük ve karahöyük, kayseri-Kültepe, Keban yöresindeki norsuntepe ile kuzey Suriye’deki tell halaf, tell tayinat, til barsip sayılabilir.
TÜMÜLÜS

Tümülüs Latince bir sözcük olup, bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklere verilen addır
Tümülüs: kral ve kral ailesi için, önce zemin üzerine inşa edilen mezar odası, sonra üstüne yığılan toprak veya taşlardan oluşturulan yapay tepe tipi anıt mezarlardır. Bu mezarlar günün mimarları tarafında inşa edilirdi. Genel olarak mezarın üzerine yapılan her türlü yükselti Tümülüs olarak adlandırılsa da, yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre mezar tepelerinin değişen geniş bir çeşitlenmesi vardır.
Dış görüntüsüne bakıp aldanmamak lazım, muazzam bir mimari içlerinde barındırırlar. Kral yâda kral ailesinden ölen fertler kullandıkları muhtelif eşyaları ve hediye edilen eşyaları ile birlikte, inşa edilen taş yâda ahşap oda içine ceset ile birlikte konulur. Tümülüsün boyu, mimari estetiği ölen kişinin zenginliği, değeri nispetinde değişmektedir. Boyu daha yüksek olanlar daha zengin krallar için yapılırdı. Bu yapılar her zaman 9 metrenin katları olan 9,18,27,36... metre gibi yükseltilere sahiptirler.
Tümülüsler yapay tepelerdir. Höyük ile aynı olmalarına rağmen bazı özelliklerinden dolayı höyüklerden ayrılırlar. En belirgin özelliği huni şeklinde olması, tepe açıcının dar olması, yapının yüzeyinde kiremit, tuğla, küp ve kül gibi malzemelerin olmamasıdır. Tümülüs yapılara uzaktan ve yakında bakıldığından yapay olduğu her zaman gözü ısırır ve net belirgindir. Tümülüs iç ve dış mimarisi başta ölenin değerine ve coğrafik yapıya göre değişir. Belli bir standardı yoktur. Birden fazla mezar odası olanlarda dramoz dediğimiz moloz taşlardan hiç bir mimari özelliği bulunmayan ve mezar odasına geçit veren tüneller bulunmakta olup, Frig Tümülüslerinde hiç bir zaman dramoz bulunmamaktadır. Yine Frig Tümülüsleri hariç toprağın kaymaması için alt yerleşmede krepiz dediğimiz moloz iri taşlardan örülü duvar bulunur.

Tümülüsler soyguna karşı yapı içinde alınan muhtelif tedbirle birlikte uzaktan net gözükebilecek bir yerde inşa edilmelerine özen gösterilirdi.
TÜMÜLÜSLERİN TARİHİ SEYRİAnadolu'da inşa edilen Tümülüslerin asıl kökeni Avrupa yani Makedonya’dır. Bu geleneği Anadolu'ya taşıyan medeniyet Frigler dir. Tümülüs geleneğinden önce, insanlar kral veya kral ailesine ait ölüleri DOLMEN tipi denilen mezarlara gömerlerdi.

Dolmen tipi mezarlar, üstüne muhtelif toprak taş ve sair malzemeler konularak yapay tepecik halini alırlardı.

Friglerden başlayan bu gelenek devam eden medeniyetlerce geliştirilerek Roma ve Bizans dönemlerinde modern bir yapıya ulaştılar.

Frig tipi Tümülüslere tiplere klasik tip diyoruz. Mezar odası ahşap, diğer unsurlar tamamen topraktır. Bu tip Tümülüslerde yerleşim çerçevesini kaplayan krepiz duvar ile mezar odasına geçit veren dramoz tünel bulunmamaktadır.

Grek tipi Tümülüsler Friglerden sonra geliştirilen Tümülüslerdir. Taban etrafını çevreleyen krepiz duvar vardır. Tümülüs birden fazla oda içeriyorsa dışarıda odalara geçit veren dramoz tünel bulunur. Mezar odaları taş örülüdür. Bu tipleri Anadolu'nun Pers istilası sırasında Pers Satrapları da kullanılmıştır. Her Grek tipi Tümülüs’te dramoz tünel yoktur. Bunu anlayabilmek için bir kaç püf noktası vardır.

Öncelikle Doğu Romanın devamı olan Bizanslılar Tümülüs geleneğinde bir değişiklik yapmadan direkt Romalılardan esinlenmişlerdir. Bu nedenle Tümülüs odasındaki mezar hediyeleri analiz edilmeden o tümülüsün Roma'mı Bizans mı olduğu kesinlik kazanamaz. Tamamı taştan inşa edilmiş tek odalı modern Tümülüslerdir. Bu Tümülüslerde bol miktarda kaya tuzu kullanılmıştır.

TÜMÜLÜS ANIT MEZARLARIN İÇYAPISITümülüslerde belli bir standart yoktur. Tümülüsün yerleşimi coğrafi durumu ve ölenin unvanı ile alakalı olarak değişir. Toprağın altı karmaşık bir olaydır. Burada üç yöntem kullanılır.

1- Daha önceki çalışmalardan örnekleme yapılır.

2- Toprak katmanları okunur.

3- Mezar odasını tespit edecek yüksek teknolojiyi kullanmaktır.

Tümülüs yapıları birer mimari yapılardır, bu nedenle bu tür yapıları basit algılamak başarısızlığı getirir ve çözümü yine bir mimari bilgi ile olacaktır. Sonuçta kas gücüyle yapılan yapılar yine kas gücü ile çözüme kavuşturulmalıdır. Bu güne kadar dünyada tecrübe edilmiş, arkeolojide kullanılan Tümülüs kazı sistemi vardır. Buradan yola çıkarak tecrübeler ışığında başarı yakalanmalıdır.

Tümülüs Yapılarda Kazı Sistemi :Tümülüs yapılarda bilimsel olarak iki sistem kullanılmaktadır.
1- Çeyrek dilim sistemi. Bu sistem küçük boy Tümülüslerde uygulanır. tümülüs 4 eşit dilime bölünerek güney-batı cephesindeki dilim alınarak temizlenir.
2- Tünel açma sistemi.Bu sistem büyük boy Tümülüslere uygulanır batı yönünde başlanır. Dikkat edilmesi gereken şey merkeze doğru giderken yön kaybetmemek. Önce dar, merkeze yaklaşıldığından genişletilmesi gerekir
Tümülüs Oda MimarisiTümülüslerden aranan yapı unsuru odadır. Sanıldığı gibi bu tepeciklerin içinde 9 kulplu kazan bulunmaz. Bu nedenle, Tümülüslerde mezar için inşa edilen odalar birer mimari özelliktedir. Basite birer yapı değildirler. Bu yapı tüm doğal afetler dikkate alınarak günün mimarları tarafında inşa edilir. İnşasında her türlü hesaplamalar yapılır. Buraya gömülecek olan şahıs sıradan bir şahıs değildir. Kral yada kral ailesine ait bir mezar hem mimari yönden mükemmel olacak. Hem gösterişli olacak hem de afetlere ve soygunlara karşı dayanıklı olacaktır. Deprem gibi afetler bu odaları kolay kolay yıkamaz. Yapılan araştırmalarda mezar odasının dış köşe pabuçlarına kum doldurulduğu görülmüştür. Bunun nedeni deprem sarsıntılarına karşı dayanıklılığı sağlamaktır. Bugün Japonya da kullanılan teknolojiye benzer bir ilkel yapı. İlkel de olsa, antik dönem insanlarının depreme karşı nasıl bir tedbir alacaklarını çok iyi bildiklerine dair bir göstergedir.

Tümülüs oda yapılarında işlenmiş taş veya ardıç ağaçları kullanılmıştır. İç yüzeyide muhtelif figürlü mozaik yada sıva üzerine işlenmiş bir takım motifler yer alır. Bu figürler birer tarihi belge niteliğindedir. Bunları bilinçsizce tahrip etmek bu tür bir tarihi kaynağında beraberinde yok edilmesi etmektir.

Tümülüs mezar odasına ait iç kısmı 2 ile 6 metre kare şeklinde değişmektedir. Bir kısım Tümülüslerde 1 den fazla oda yer alır. Bunlar aile tipi olarak bilinir. Mezar odaları yan yana olanlarda bir birine geçit veren girişleri bulunur. Üst üste olanlarda ise bu tür geçitler bulunmamaktadır.

Grek tipi bir mezar odası, bu yapı harçsız kesme taşlarla örülüdür. Mimari bakımında harikadır. Bazıları içten sıvanır ve sıva üstünde muhtelif süsleme motifleri yer almaktadır. Bazıları sıvasız sadece duvar yüzeyine boya ilemotifler yapılanları da bulunmaktadır. Bu tip odalarda çürüyen ve paslanan muhtelif maddelerin çıkardığı gaz dışarıya sızmaz ve hep içeride kalır.
Bu tür odalar ancak cesedin konulduğu nokta bulunarak açılabilir, aksi halde kazma kürek manile gibi malzemelerle açılması imkansızdır. Diğer yönlerden açılması imkansız. Bu tip açılımları kolaylaştırmak, işçilik yönünden kazanç sağlamak için Batı, ve Güney-Batı yönünden işe başlamak daha avantajlı olacaktır.
Frig tipi Ahşap Tümülüs oda, Anadolu'da ilk inşa edilen Tümülüs mezar odasıdır. Bu yapıda lifli ardıç ağaçları kullanılmıştır. Ardıç ağaçlarının özelliği asırlarca çürümeden dayanaklı olmasıdır. Ardıç ağaçlara kelebek dişler açılarak (bir ters bir düz şeklinde) üst üstüne bindirilmiştir. Bu nedenle Tümülüs odası kolay açılmamaktadır. İşin püf noktası son konulan ağacın bulunması. Burada dikkat edilmesi gereken unsur, ağaçları daha erken sökmek için sakın elektronik kesiciler yada elle çalışan kesiciler kullanmayınız, ısınma sonucu içerideki gazın patlama tehlikesi çok yüksektiTÜMÜLÜS İÇ MİMARİSİ
Toprak Tümülüslerdeki Yapı:Bu tüneller yani giriş koridorları basit yapılar olarak yapıldığından zaman içinde çökmeler oluşturmaktadır. Zaten amacı da bu olmalı şeklinde yorumlanabilir. Bu çökmeler sonucunda Tümülüs yüzeyinde konikleşme meydana gelir ve Tümülüsün girişini ele verir. Bunu tespit etmek için Tümülüs'ün batı yönlerinde orijinal yüzeyin bozulmamış olması gerekmektedir. Burada yeniden hatırlatalım Frig tipi Tümülüslerde dramoz tünel bulunmamaktadır frig tiplerini diğer tiplerden ayıran en önemli yüzey özelliği, çevresinde krepiz duvar bulunmasıdır.

Toprak Tipi Tümülüs Katmanları :Dıştan içe doğru sıralayalım:1-Tümülüsün inşasından günümüze kadar oluşan katman, bu katmanın derinliği fazla değildir.2- Hediye katman krala bağlı yerleşim birimlerinde getirilen muhtelif topraklardır. muhtelif bölgelerden gelen bu toprak çamur ile sıvanmıştır. Renk renk bir katman oluşturur.3-Ana katman, bölgeden elde edilen toprak yığmasıdır.
4-Taş katman ana koruma katmanıdır. Çatı şeklinde Tümülüs'ü korumaya alır.
5-Kil katman mezar odasını sulardan korur. Bazen kurutulmuş kil konulur ki bu kilde çok serttir.

6.Bu katman Tümülüs mezar odasıdır.Taş Tümülüslerdeki Yapı :
Oda yapısı altıgen yapılıdır. Odanın üstünü bir şemsiye gibi kaplayan taş kilit tabaka bulunur. Bu tabaka temel drok taşlarından beslenerek yukarıya doğru bir ters bir düz olmak üzere harçla örülür ve üstüne kaya tuzu basılırdı. Bu şekilde mezar odasını bir şemsiye gibi soygunlara karşı korurdu. Ondan sonra çevreden muhtelif büyüklükte taşlar toplanılarak yapay bir tepe oluşturulur.
Katmanları dıştan işe doğru sıralayacak olursak. Bunlar;

· Çevrede toplanmış taş katmanı

· Koruma tabakayı bağlayan drok taşlar ( Bu taşlar iri ve moloz taşlardır.)

· Koruma taş kilidi

· Mezar odası

· Temel
TÜMÜLÜS DIŞ MİMARİSİTümülüsler bilindiği üzere toprak yığma yada taş yığma şeklinde inşa edilmiştir. Bu kadar malzemenin üst üste taşınmasının nedeni; görkemli bir yapı ve soygunlara karşı bir koruma oluşturmaktır. Bu tür malzemeler iki kısımda incelenilir.
1- Hediye katmanları; bölgede hüküm süren bir kral ölmüş ise, bu krala bağlı şehir ve yerleşim yerlerinden halk tarafında getirilen topraklar önce çamur hale getirip yoğrulur ve mezar yapının üstü bununla sıvanır, taş ise yine aynı şekilde taşınarak sadece olduğu gibi ana katmanın üstüne bırakılırdı. Dış görüntüsü bir huniyi andırır.
2- Ana katman; Temel, sunak ve mezar odasını kaplayan muhtelif soygunlara karşı koruma tabakaları yer alır. Biz bunları iç yapıda anlatmaya çalışacağız.
Frig Tipi Tümülüslerde dış kısım tamamen dışarıdan getirilen muhtelif toprağın çamur haline evrilerek ana tabaka üzerine sıvanmasında oluşmuştur.

Burada çamur derken; Toprak uzaklardan taşınma imkanına sahip, ancak suyun uzaklardan taşınması mümkün olmadığından, Tümülüsler bol su kaynaklarına yakın yerlerde inşa edilmiştir. Bu unsur çok önemlidir.
Bizanslılara Tümülüs örneğinde yüzey kısmı tamamen dışarıdan taşınan moloz taşlardan oluşmuştur. Romanın devamı olan Bizans kültüründe Tümülüsler Roma döneminden esinlenerek inşa edilmiş ve Roma ile neredeyse aynı özelikleri taşır. Bu tiplerin aynı zamanda toprak tipleri de mevcuttur
Grek( Yunan) Tipi bir Tümülüs dış yüzeyi tamamen dışarıdan getirilen hediye topraktan yapılan çamurdan oluşmuştur. Tümülüs yerleşim tabanı moloz taşlardan oluşan krepiz duvar bulunmaktadır. Bu duvarın amacı tümülüste kullanılan toprak malzemenin dışarıya yayılmasını önlemektir.
Pers Tipi : Yüzeyi dışarıdan getirilen muhtelif taş ve topraktan oluşmuştur. Perslerde yüzeye fazla itina gösterilmediği gözlemlenmektedir. Pers tipleri Grek tiplerinden esinlenerek inşa edildiğinden taban kısmında krepiz duvar yer alır, zamanla bu duvar toprak altında kalmış şu an gözükmeyebilir 50-100 cm kadar kazıldığında gözükmeye başlar.
Roma tipi : tamamen taşıma moloz taşlardan inşa edilmiş, günün modern Tümülüs yapılarıdır.
TÜMÜLÜS NASIL İNŞA EDİLDİ ?Kral ve kral ailesi öldüğünde cesedin gömüleceği yer, öncede jeofizik olarak keşfedilir. Burada iki önemli konuya dikkat edilir. Soygun ve muhtelif doğal afetlere karşı muazzam bir koruma oluşturmak. Antik dönemlerde insanlar inançları gereği kullandıkları ve sahip oldukları muhtelif eşyaları ile birlikte defin edilirdi. Mezar soygunlarını göz önünde bulundurmak zorundaydılar.
Tümülüs inşasında ilk işlem tümülüsün inşa edileceği yer seçimidir;1- İnşa yeri kullanılacak suya yakın olmalı. (Tümülüslerde kullanılan malzemenin 2-3 katı kadar su kullanılmıştır. Antik dönemde su taşıma kolay olmadığından Tümülüsler suya yakın bir yer seçimi yapmak zorundaydılar).
2- Deprem, heyelan ve erozyona karşı dayanaklı olmalı. Zemin etüdü yapılırdı.

3-Soygunlara karşı Tümülüs başka yerleşim noktasından izlenir durumda olmalıydı. Bu jeofizik işlemler bittikten sonra inşa edilmeye başlanır.
a-Önce temel atılır, temel moloz taşlardan oluşur ve bir kolon gibi üstte gelecek yapıyı koruyacak şekilde sağlam inşa edilirdi.
b- Yeteri miktarda taşlar kesilir, bölgeye taşınır ve cesedin konulacağı yer açık bırakılmak üzere, üzerine gelecek binlerce tonluk ağırlığı taşıyacak ve çökmeyecek şeklide bir hesaplama yapılır, bütün yük yan duvarlara verilmek üzere inşa edilirdi.

c-Girişe muhtelif hediye ve inançları gereği kurban sunmak için sunak inşa edilir. Sunak yapısı bir düzlem taş yapıdır.

d-Yukarıdaki işlemler bittikten sonra, ceset ve hediyeler oda içine bırakılarak, oda kapatılır, Mezar odası yağmur ve kar sularından etkilenmemek üzere üstü önce kille sıvanır, yanlarına kum bırakılır esnek bir durum oluşturulur, bunun üstü muhtelif moloz taşlarla örülür ölen insanın değerine göre bu katmanın kalınlığı artar.
e- Başka bölgeden topraklar taşınır. Bu toprak çamur yapılarak taş koruma tabaka sıvanır, (Tümülüslerde kullanılan malzemenin 2-3 katı kadar su kullanılmıştır, Antik dönemde su taşıma kolay olmadığından Tümülüsler suya yakın bir yer seçimi yapmak zorundaydılar,)

f- Krala bağlı yerleşim yerlerinden hediye toprak getirilir. Bu topraklar da aynı şekilde çamur yapılarak sıvanırdı. Bu katman farklı renklerden oluşur.
g- Tümülüs taşlardan oluşacak ise yine oda inşasından sonra, koruma tabakası oluşturulurdu. Bu tabaka kelebek kilidi şeklinde olurdu. Bir düz bir ters taş koymak suretiyle örülür. Harç sertleşsin diye kaya tuzu kullanılırdı.
h-Huniyi andıran bir tepe şeklinde tüm işlemler biter.
ı- dıştan içe doğru sıralayacak olursak. Tümülüs katmanları;

· Hediye katmanı

· Bölgede elde edilen toprak katmanı (inşa katmanı)

· Taş koruma katmanı

· Kil katmanı

· Mezar odası

· Temel

TÜMÜLÜS NASIL KEŞFEDİLEBİLİR?Bir tepenin Tümülüs olup olmadığına aşağıdaki genel bilgiler kullanılarak kesin karar verilmelidir.
1-Yakınında su kaynağı varsa.
2- Hakim bir tepe, vadiye bakan yamaç yüzeyinde yada düz yerde her taraftan rahat gözüküyorsa.
3- Yakın mesafe içerisinde yerleşim yeri yada ibadet edilen mekan varsa.

4-Yüzeyinde küp, çanak, çömlek, kül, kiremit ve tuğla gibi malzemeler yoksa,

5- Huni şeklinde tepe açısı dar ise.
Bu beş koşulu taşıyan yapay tepecikler Tümülüs yapılardır.
TÜMÜLÜS TEHLİKELERİ

için
Tümülüs yapılarda beklenen tehlikelerin başında zehirlenme olayı gelir. Mezar odası o kadar sağlam ki içeride yanan metal, çürüyen cesette ait gazlar kendiliğinden temizlenmez ve oda içinde kalır. Açarken buna dikkat edilmediği zaman ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikelidir. Oda açılırken mutlaka kazla karşılaşılacağı unutulmamalı, gaz maskesi kullanılmalı gaz bir aralık açılınca hemen o alanda hızlıca uzaklaşmalıdır. Odada birken gaz çeşitli yöntemlerle temizlenebilir. Nasıl bir yöntem kullanırsanız kullanınız gaz maskesi, plastik eldiven olmadan mezar odasında objeler toplanmamalıdır.

Frig Tümülüslerinde su tuzakları vardır. Yamaç yüzeyine inşa edilen Tümülüslerde buna dikkat edilmelidir. Su gözü çıkma ihtimaline karşı bir çok yöntem kullanılır. Bunlardan biri tanesi kazı tümülüsün boyuna göre dik yapılmasıdır.

Tümülüslerdeki objeler mutlaka ama mutlaka plastik eldiven kullanılarak toplanmalı, aksi halde zamanla tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yol açmaktadır.

Tümülüslerde açılan tünelin çökme tehlikesine karşı, şu tedbirler uygulanmalıdır; tünel açılacaksa çökme tehlikesini aza indirmek üzere taban geniş tavan tabana göre dar olmalı örneğin: temel 2 metre ise tavanı 1.5 metre olmalı yüksekliği bir insanınde rahatedebilecek kadar geniş olmalı gerektiğinde ağaç dayanaklar kullanılmalıdır.
TÜMÜLÜSLERDE KAZI SİSTEMİ
1-Çeyrek Dilim Sistemi : Bu sistem küçük boy tümülüslerde uygulanır. Tümülüs 4 eşit dilime bölünerek güney-batı cephesindeki dilim alınarak temizlenir.
2- Tünel Açma Sistemi : Bu sistem büyük boy tümülüslere uygulanır batı yönünde başlanır. Dikkat edilmesi gereken şey merkeze doğru giderken yön kaybetmemek. Önce dar, merkeze yaklaşıldığından genişletilmesi gerekir
3- Derin ve geniş Yarma Sistemi : Bu sistem küçük boy tümülüslerde batı-doğu eksenine derin yarma, büyük boy tümülüslerde ise yine çeyrek dilime yakın güney-batı cephesini kucaklayan geniş yarma .

krepiz duvar

Höyükler, eski çağlardan kalma medeniyet kalıntılarının zamanla tabii veya tabii olmayan olayların tesirinde kalarak yıkılması sonrasında onların kalıntılarıyla oluşmuş doğal olmayan yayvanca toprak tepeciklerdir.
1-40 metre yükseklikte ve 1000-1500 metre genişlikte olurlar
İlk çağlarda insanlar henüz yerleşik düzende yaşamadıklarından, çogunlukla da ağaç kovuklarında ve mağaralarda barındıklarından höyüklere rastlanmaz. Ancak neolitik çağdan itibaren kurulan toprağa bağımlı yerleşmeler, çesitli felaketlerle yıkılıp yok olurlar; zamanla bunların üzeri tabii olarak bir toprak katmanıyla kaplanır. Çoğu zaman da bu yıkıntının üzerine başka bir topluluk gelip yerleşir veya yıkılan kendin eski sahipleri şehri tekrar yeni bastan imar ederler. Hep ayni yere gelip yerleşmesinin nedenleri arasında, yörenin coğrafi özellikleri, iklim şartları ve toprak verimliliği ile su durumu basta gelmektedir. Höyükler genelde üst üste gelmiş çok evreli yerleşim yeri birikimleridir.

Höyüğün büyüklüğü ve şekli, altındaki yerleşim yerlerinin uzun zaman sürüp sürmemesine bağlıdır. Yerleşim yerlerindeki hayat, asırlarca devam ettiyse, höyükler biraz daha büyük ve gösterişli olabilir. Höyükler daha çok verimli topraklarda düzlük ve ovalarda görülür. Anadolu’da yeryüzü şekillerine bağlı olarak İç, Güney ve Kuzeydoğu Anadolu’da topluluk gösterirler. Höyükler genellikle Anadolu’da denizlere yaklaştıkça azalır. Su kenarlarına yakın, verimli topraklarda, savunmaya elverişli yerlerde daha çok rastlanmaktadır.
Orta Anadolu höyüklerinde neolitik, kalkolitik ve tunç çağı yerleşmelerinin üzerinde, Frig, Hitit, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimleri görülebilir. Anadolu’da yaklaşık 20.000 höyük bulunduğu tahmin edilmektedir.


Höyükler, günümüze göre en yakını en üstte olmak üzere eskiye doğru uzanan bir katmanlaşma gösterirler

Örneğin, Çanakkale’nin 25 km. güneyindeki troia’da, bilimsel kazılar sonucu 9 katli bir yerleşimin varlığı kesin olarak saptanmıştır. diğer bazı örnekler olarak çorum-Alacahöyük ve karahöyük, kayseri-Kültepe, Keban yöresindeki norsuntepe ile kuzey Suriye’deki tell halaf, tell tayinat, til barsip sayılabilir.
TÜMÜLÜS

Tümülüs Latince bir sözcük olup, bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklere verilen addır
Tümülüs: kral ve kral ailesi için, önce zemin üzerine inşa edilen mezar odası, sonra üstüne yığılan toprak veya taşlardan oluşturulan yapay tepe tipi anıt mezarlardır. Bu mezarlar günün mimarları tarafında inşa edilirdi. Genel olarak mezarın üzerine yapılan her türlü yükselti Tümülüs olarak adlandırılsa da, yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre mezar tepelerinin değişen geniş bir çeşitlenmesi vardır.
Dış görüntüsüne bakıp aldanmamak lazım, muazzam bir mimari içlerinde barındırırlar. Kral yâda kral ailesinden ölen fertler kullandıkları muhtelif eşyaları ve hediye edilen eşyaları ile birlikte, inşa edilen taş yâda ahşap oda içine ceset ile birlikte konulur. Tümülüsün boyu, mimari estetiği ölen kişinin zenginliği, değeri nispetinde değişmektedir. Boyu daha yüksek olanlar daha zengin krallar için yapılırdı. Bu yapılar her zaman 9 metrenin katları olan 9,18,27,36... metre gibi yükseltilere sahiptirler.
Tümülüsler yapay tepelerdir. Höyük ile aynı olmalarına rağmen bazı özelliklerinden dolayı höyüklerden ayrılırlar. En belirgin özelliği huni şeklinde olması, tepe açıcının dar olması, yapının yüzeyinde kiremit, tuğla, küp ve kül gibi malzemelerin olmamasıdır. Tümülüs yapılara uzaktan ve yakında bakıldığından yapay olduğu her zaman gözü ısırır ve net belirgindir. Tümülüs iç ve dış mimarisi başta ölenin değerine ve coğrafik yapıya göre değişir. Belli bir standardı yoktur. Birden fazla mezar odası olanlarda dramoz dediğimiz moloz taşlardan hiç bir mimari özelliği bulunmayan ve mezar odasına geçit veren tüneller bulunmakta olup, Frig Tümülüslerinde hiç bir zaman dramoz bulunmamaktadır. Yine Frig Tümülüsleri hariç toprağın kaymaması için alt yerleşmede krepiz dediğimiz moloz iri taşlardan örülü duvar bulunur.

Tümülüsler soyguna karşı yapı içinde alınan muhtelif tedbirle birlikte uzaktan net gözükebilecek bir yerde inşa edilmelerine özen gösterilirdi.
TÜMÜLÜSLERİN TARİHİ SEYRİAnadolu'da inşa edilen Tümülüslerin asıl kökeni Avrupa yani Makedonya’dır. Bu geleneği Anadolu'ya taşıyan medeniyet Frigler dir. Tümülüs geleneğinden önce, insanlar kral veya kral ailesine ait ölüleri DOLMEN tipi denilen mezarlara gömerlerdi.

Dolmen tipi mezarlar, üstüne muhtelif toprak taş ve sair malzemeler konularak yapay tepecik halini alırlardı.

Friglerden başlayan bu gelenek devam eden medeniyetlerce geliştirilerek Roma ve Bizans dönemlerinde modern bir yapıya ulaştılar.

Frig tipi Tümülüslere tiplere klasik tip diyoruz. Mezar odası ahşap, diğer unsurlar tamamen topraktır. Bu tip Tümülüslerde yerleşim çerçevesini kaplayan krepiz duvar ile mezar odasına geçit veren dramoz tünel bulunmamaktadır.

Grek tipi Tümülüsler Friglerden sonra geliştirilen Tümülüslerdir. Taban etrafını çevreleyen krepiz duvar vardır. Tümülüs birden fazla oda içeriyorsa dışarıda odalara geçit veren dramoz tünel bulunur. Mezar odaları taş örülüdür. Bu tipleri Anadolu'nun Pers istilası sırasında Pers Satrapları da kullanılmıştır. Her Grek tipi Tümülüs’te dramoz tünel yoktur. Bunu anlayabilmek için bir kaç püf noktası vardır.

Öncelikle Doğu Romanın devamı olan Bizanslılar Tümülüs geleneğinde bir değişiklik yapmadan direkt Romalılardan esinlenmişlerdir. Bu nedenle Tümülüs odasındaki mezar hediyeleri analiz edilmeden o tümülüsün Roma'mı Bizans mı olduğu kesinlik kazanamaz. Tamamı taştan inşa edilmiş tek odalı modern Tümülüslerdir. Bu Tümülüslerde bol miktarda kaya tuzu kullanılmıştır.

TÜMÜLÜS ANIT MEZARLARIN İÇYAPISITümülüslerde belli bir standart yoktur. Tümülüsün yerleşimi coğrafi durumu ve ölenin unvanı ile alakalı olarak değişir. Toprağın altı karmaşık bir olaydır. Burada üç yöntem kullanılır.

1- Daha önceki çalışmalardan örnekleme yapılır.

2- Toprak katmanları okunur.

3- Mezar odasını tespit edecek yüksek teknolojiyi kullanmaktır.

Tümülüs yapıları birer mimari yapılardır, bu nedenle bu tür yapıları basit algılamak başarısızlığı getirir ve çözümü yine bir mimari bilgi ile olacaktır. Sonuçta kas gücüyle yapılan yapılar yine kas gücü ile çözüme kavuşturulmalıdır. Bu güne kadar dünyada tecrübe edilmiş, arkeolojide kullanılan Tümülüs kazı sistemi vardır. Buradan yola çıkarak tecrübeler ışığında başarı yakalanmalıdır.

Tümülüs Yapılarda Kazı Sistemi :Tümülüs yapılarda bilimsel olarak iki sistem kullanılmaktadır.
1- Çeyrek dilim sistemi. Bu sistem küçük boy Tümülüslerde uygulanır. tümülüs 4 eşit dilime bölünerek güney-batı cephesindeki dilim alınarak temizlenir.
2- Tünel açma sistemi.Bu sistem büyük boy Tümülüslere uygulanır batı yönünde başlanır. Dikkat edilmesi gereken şey merkeze doğru giderken yön kaybetmemek. Önce dar, merkeze yaklaşıldığından genişletilmesi gerekir
Tümülüs Oda MimarisiTümülüslerden aranan yapı unsuru odadır. Sanıldığı gibi bu tepeciklerin içinde 9 kulplu kazan bulunmaz. Bu nedenle, Tümülüslerde mezar için inşa edilen odalar birer mimari özelliktedir. Basite birer yapı değildirler. Bu yapı tüm doğal afetler dikkate alınarak günün mimarları tarafında inşa edilir. İnşasında her türlü hesaplamalar yapılır. Buraya gömülecek olan şahıs sıradan bir şahıs değildir. Kral yada kral ailesine ait bir mezar hem mimari yönden mükemmel olacak. Hem gösterişli olacak hem de afetlere ve soygunlara karşı dayanıklı olacaktır. Deprem gibi afetler bu odaları kolay kolay yıkamaz. Yapılan araştırmalarda mezar odasının dış köşe pabuçlarına kum doldurulduğu görülmüştür. Bunun nedeni deprem sarsıntılarına karşı dayanıklılığı sağlamaktır. Bugün Japonya da kullanılan teknolojiye benzer bir ilkel yapı. İlkel de olsa, antik dönem insanlarının depreme karşı nasıl bir tedbir alacaklarını çok iyi bildiklerine dair bir göstergedir.

Tümülüs oda yapılarında işlenmiş taş veya ardıç ağaçları kullanılmıştır. İç yüzeyide muhtelif figürlü mozaik yada sıva üzerine işlenmiş bir takım motifler yer alır. Bu figürler birer tarihi belge niteliğindedir. Bunları bilinçsizce tahrip etmek bu tür bir tarihi kaynağında beraberinde yok edilmesi etmektir.

Tümülüs mezar odasına ait iç kısmı 2 ile 6 metre kare şeklinde değişmektedir. Bir kısım Tümülüslerde 1 den fazla oda yer alır. Bunlar aile tipi olarak bilinir. Mezar odaları yan yana olanlarda bir birine geçit veren girişleri bulunur. Üst üste olanlarda ise bu tür geçitler bulunmamaktadır.

Grek tipi bir mezar odası, bu yapı harçsız kesme taşlarla örülüdür. Mimari bakımında harikadır. Bazıları içten sıvanır ve sıva üstünde muhtelif süsleme motifleri yer almaktadır. Bazıları sıvasız sadece duvar yüzeyine boya ilemotifler yapılanları da bulunmaktadır. Bu tip odalarda çürüyen ve paslanan muhtelif maddelerin çıkardığı gaz dışarıya sızmaz ve hep içeride kalır.
Bu tür odalar ancak cesedin konulduğu nokta bulunarak açılabilir, aksi halde kazma kürek manile gibi malzemelerle açılması imkansızdır. Diğer yönlerden açılması imkansız. Bu tip açılımları kolaylaştırmak, işçilik yönünden kazanç sağlamak için Batı, ve Güney-Batı yönünden işe başlamak daha avantajlı olacaktır.
Frig tipi Ahşap Tümülüs oda, Anadolu'da ilk inşa edilen Tümülüs mezar odasıdır. Bu yapıda lifli ardıç ağaçları kullanılmıştır. Ardıç ağaçlarının özelliği asırlarca çürümeden dayanaklı olmasıdır. Ardıç ağaçlara kelebek dişler açılarak (bir ters bir düz şeklinde) üst üstüne bindirilmiştir. Bu nedenle Tümülüs odası kolay açılmamaktadır. İşin püf noktası son konulan ağacın bulunması. Burada dikkat edilmesi gereken unsur, ağaçları daha erken sökmek için sakın elektronik kesiciler yada elle çalışan kesiciler kullanmayınız, ısınma sonucu içerideki gazın patlama tehlikesi çok yüksektiTÜMÜLÜS İÇ MİMARİSİ
Toprak Tümülüslerdeki Yapı:Bu tüneller yani giriş koridorları basit yapılar olarak yapıldığından zaman içinde çökmeler oluşturmaktadır. Zaten amacı da bu olmalı şeklinde yorumlanabilir. Bu çökmeler sonucunda Tümülüs yüzeyinde konikleşme meydana gelir ve Tümülüsün girişini ele verir. Bunu tespit etmek için Tümülüs'ün batı yönlerinde orijinal yüzeyin bozulmamış olması gerekmektedir. Burada yeniden hatırlatalım Frig tipi Tümülüslerde dramoz tünel bulunmamaktadır frig tiplerini diğer tiplerden ayıran en önemli yüzey özelliği, çevresinde krepiz duvar bulunmasıdır.

Toprak Tipi Tümülüs Katmanları :Dıştan içe doğru sıralayalım:1-Tümülüsün inşasından günümüze kadar oluşan katman, bu katmanın derinliği fazla değildir.2- Hediye katman krala bağlı yerleşim birimlerinde getirilen muhtelif topraklardır. muhtelif bölgelerden gelen bu toprak çamur ile sıvanmıştır. Renk renk bir katman oluşturur.3-Ana katman, bölgeden elde edilen toprak yığmasıdır.
4-Taş katman ana koruma katmanıdır. Çatı şeklinde Tümülüs'ü korumaya alır.
5-Kil katman mezar odasını sulardan korur. Bazen kurutulmuş kil konulur ki bu kilde çok serttir.

6.Bu katman Tümülüs mezar odasıdır.Taş Tümülüslerdeki Yapı :
Oda yapısı altıgen yapılıdır. Odanın üstünü bir şemsiye gibi kaplayan taş kilit tabaka bulunur. Bu tabaka temel drok taşlarından beslenerek yukarıya doğru bir ters bir düz olmak üzere harçla örülür ve üstüne kaya tuzu basılırdı. Bu şekilde mezar odasını bir şemsiye gibi soygunlara karşı korurdu. Ondan sonra çevreden muhtelif büyüklükte taşlar toplanılarak yapay bir tepe oluşturulur.
Katmanları dıştan işe doğru sıralayacak olursak. Bunlar;

· Çevrede toplanmış taş katmanı

· Koruma tabakayı bağlayan drok taşlar ( Bu taşlar iri ve moloz taşlardır.)

· Koruma taş kilidi

· Mezar odası

· Temel
TÜMÜLÜS DIŞ MİMARİSİTümülüsler bilindiği üzere toprak yığma yada taş yığma şeklinde inşa edilmiştir. Bu kadar malzemenin üst üste taşınmasının nedeni; görkemli bir yapı ve soygunlara karşı bir koruma oluşturmaktır. Bu tür malzemeler iki kısımda incelenilir.
1- Hediye katmanları; bölgede hüküm süren bir kral ölmüş ise, bu krala bağlı şehir ve yerleşim yerlerinden halk tarafında getirilen topraklar önce çamur hale getirip yoğrulur ve mezar yapının üstü bununla sıvanır, taş ise yine aynı şekilde taşınarak sadece olduğu gibi ana katmanın üstüne bırakılırdı. Dış görüntüsü bir huniyi andırır.
2- Ana katman; Temel, sunak ve mezar odasını kaplayan muhtelif soygunlara karşı koruma tabakaları yer alır. Biz bunları iç yapıda anlatmaya çalışacağız.
Frig Tipi Tümülüslerde dış kısım tamamen dışarıdan getirilen muhtelif toprağın çamur haline evrilerek ana tabaka üzerine sıvanmasında oluşmuştur.

Burada çamur derken; Toprak uzaklardan taşınma imkanına sahip, ancak suyun uzaklardan taşınması mümkün olmadığından, Tümülüsler bol su kaynaklarına yakın yerlerde inşa edilmiştir. Bu unsur çok önemlidir.
Bizanslılara Tümülüs örneğinde yüzey kısmı tamamen dışarıdan taşınan moloz taşlardan oluşmuştur. Romanın devamı olan Bizans kültüründe Tümülüsler Roma döneminden esinlenerek inşa edilmiş ve Roma ile neredeyse aynı özelikleri taşır. Bu tiplerin aynı zamanda toprak tipleri de mevcuttur
Grek( Yunan) Tipi bir Tümülüs dış yüzeyi tamamen dışarıdan getirilen hediye topraktan yapılan çamurdan oluşmuştur. Tümülüs yerleşim tabanı moloz taşlardan oluşan krepiz duvar bulunmaktadır. Bu duvarın amacı tümülüste kullanılan toprak malzemenin dışarıya yayılmasını önlemektir.
Pers Tipi : Yüzeyi dışarıdan getirilen muhtelif taş ve topraktan oluşmuştur. Perslerde yüzeye fazla itina gösterilmediği gözlemlenmektedir. Pers tipleri Grek tiplerinden esinlenerek inşa edildiğinden taban kısmında krepiz duvar yer alır, zamanla bu duvar toprak altında kalmış şu an gözükmeyebilir 50-100 cm kadar kazıldığında gözükmeye başlar.
Roma tipi : tamamen taşıma moloz taşlardan inşa edilmiş, günün modern Tümülüs yapılarıdır.
TÜMÜLÜS NASIL İNŞA EDİLDİ ?Kral ve kral ailesi öldüğünde cesedin gömüleceği yer, öncede jeofizik olarak keşfedilir. Burada iki önemli konuya dikkat edilir. Soygun ve muhtelif doğal afetlere karşı muazzam bir koruma oluşturmak. Antik dönemlerde insanlar inançları gereği kullandıkları ve sahip oldukları muhtelif eşyaları ile birlikte defin edilirdi. Mezar soygunlarını göz önünde bulundurmak zorundaydılar.
Tümülüs inşasında ilk işlem tümülüsün inşa edileceği yer seçimidir;1- İnşa yeri kullanılacak suya yakın olmalı. (Tümülüslerde kullanılan malzemenin 2-3 katı kadar su kullanılmıştır. Antik dönemde su taşıma kolay olmadığından Tümülüsler suya yakın bir yer seçimi yapmak zorundaydılar).
2- Deprem, heyelan ve erozyona karşı dayanaklı olmalı. Zemin etüdü yapılırdı.

3-Soygunlara karşı Tümülüs başka yerleşim noktasından izlenir durumda olmalıydı. Bu jeofizik işlemler bittikten sonra inşa edilmeye başlanır.
a-Önce temel atılır, temel moloz taşlardan oluşur ve bir kolon gibi üstte gelecek yapıyı koruyacak şekilde sağlam inşa edilirdi.
b- Yeteri miktarda taşlar kesilir, bölgeye taşınır ve cesedin konulacağı yer açık bırakılmak üzere, üzerine gelecek binlerce tonluk ağırlığı taşıyacak ve çökmeyecek şeklide bir hesaplama yapılır, bütün yük yan duvarlara verilmek üzere inşa edilirdi.

c-Girişe muhtelif hediye ve inançları gereği kurban sunmak için sunak inşa edilir. Sunak yapısı bir düzlem taş yapıdır.

d-Yukarıdaki işlemler bittikten sonra, ceset ve hediyeler oda içine bırakılarak, oda kapatılır, Mezar odası yağmur ve kar sularından etkilenmemek üzere üstü önce kille sıvanır, yanlarına kum bırakılır esnek bir durum oluşturulur, bunun üstü muhtelif moloz taşlarla örülür ölen insanın değerine göre bu katmanın kalınlığı artar.
e- Başka bölgeden topraklar taşınır. Bu toprak çamur yapılarak taş koruma tabaka sıvanır, (Tümülüslerde kullanılan malzemenin 2-3 katı kadar su kullanılmıştır, Antik dönemde su taşıma kolay olmadığından Tümülüsler suya yakın bir yer seçimi yapmak zorundaydılar,)

f- Krala bağlı yerleşim yerlerinden hediye toprak getirilir. Bu topraklar da aynı şekilde çamur yapılarak sıvanırdı. Bu katman farklı renklerden oluşur.
g- Tümülüs taşlardan oluşacak ise yine oda inşasından sonra, koruma tabakası oluşturulurdu. Bu tabaka kelebek kilidi şeklinde olurdu. Bir düz bir ters taş koymak suretiyle örülür. Harç sertleşsin diye kaya tuzu kullanılırdı.
h-Huniyi andıran bir tepe şeklinde tüm işlemler biter.
ı- dıştan içe doğru sıralayacak olursak. Tümülüs katmanları;

· Hediye katmanı

· Bölgede elde edilen toprak katmanı (inşa katmanı)

· Taş koruma katmanı

· Kil katmanı

· Mezar odası

· Temel

TÜMÜLÜS NASIL KEŞFEDİLEBİLİR?Bir tepenin Tümülüs olup olmadığına aşağıdaki genel bilgiler kullanılarak kesin karar verilmelidir.
1-Yakınında su kaynağı varsa.
2- Hakim bir tepe, vadiye bakan yamaç yüzeyinde yada düz yerde her taraftan rahat gözüküyorsa.
3- Yakın mesafe içerisinde yerleşim yeri yada ibadet edilen mekan varsa.

4-Yüzeyinde küp, çanak, çömlek, kül, kiremit ve tuğla gibi malzemeler yoksa,

5- Huni şeklinde tepe açısı dar ise.
Bu beş koşulu taşıyan yapay tepecikler Tümülüs yapılardır.
TÜMÜLÜS TEHLİKELERİ

için
Tümülüs yapılarda beklenen tehlikelerin başında zehirlenme olayı gelir. Mezar odası o kadar sağlam ki içeride yanan metal, çürüyen cesette ait gazlar kendiliğinden temizlenmez ve oda içinde kalır. Açarken buna dikkat edilmediği zaman ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikelidir. Oda açılırken mutlaka kazla karşılaşılacağı unutulmamalı, gaz maskesi kullanılmalı gaz bir aralık açılınca hemen o alanda hızlıca uzaklaşmalıdır. Odada birken gaz çeşitli yöntemlerle temizlenebilir. Nasıl bir yöntem kullanırsanız kullanınız gaz maskesi, plastik eldiven olmadan mezar odasında objeler toplanmamalıdır.

Frig Tümülüslerinde su tuzakları vardır. Yamaç yüzeyine inşa edilen Tümülüslerde buna dikkat edilmelidir. Su gözü çıkma ihtimaline karşı bir çok yöntem kullanılır. Bunlardan biri tanesi kazı tümülüsün boyuna göre dik yapılmasıdır.

Tümülüslerdeki objeler mutlaka ama mutlaka plastik eldiven kullanılarak toplanmalı, aksi halde zamanla tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yol açmaktadır.

Tümülüslerde açılan tünelin çökme tehlikesine karşı, şu tedbirler uygulanmalıdır; tünel açılacaksa çökme tehlikesini aza indirmek üzere taban geniş tavan tabana göre dar olmalı örneğin: temel 2 metre ise tavanı 1.5 metre olmalı yüksekliği bir insanınde rahatedebilecek kadar geniş olmalı gerektiğinde ağaç dayanaklar kullanılmalıdır.
TÜMÜLÜSLERDE KAZI SİSTEMİ
1-Çeyrek Dilim Sistemi : Bu sistem küçük boy tümülüslerde uygulanır. Tümülüs 4 eşit dilime bölünerek güney-batı cephesindeki dilim alınarak temizlenir.
2- Tünel Açma Sistemi : Bu sistem büyük boy tümülüslere uygulanır batı yönünde başlanır. Dikkat edilmesi gereken şey merkeze doğru giderken yön kaybetmemek. Önce dar, merkeze yaklaşıldığından genişletilmesi gerekir
3- Derin ve geniş Yarma Sistemi : Bu sistem küçük boy tümülüslerde batı-doğu eksenine derin yarma, büyük boy tümülüslerde ise yine çeyrek dilime yakın güney-batı cephesini kucaklayan geniş yarma .

osmanlı gümüş paraları

Bu define kırıkkale ili sulakyurt ilçesi sarımbey köyünde 1962 yılında bulunmuş roma imparatorluğuna ait 429 adet sikkeden oluşmakta.
Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 109KB.




bu define fazla değil ama roma gümüş paralar
Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 93KB.



selendi definesi osmanlı altın paraları


ilhanlı definesi

Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 77KB.

osmanlı gümüş paraları

Bu define kırıkkale ili sulakyurt ilçesi sarımbey köyünde 1962 yılında bulunmuş roma imparatorluğuna ait 429 adet sikkeden oluşmakta.
Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 109KB.




bu define fazla değil ama roma gümüş paralar
Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 93KB.



selendi definesi osmanlı altın paraları


ilhanlı definesi

Bu resim yeniden boyutlandirildi. Resmin gerçek boyutunu görmek için bu çubuga tiklayin. Resimin orjinal ölçüleri 800x600 ve boyutu 77KB.

savunma tipi savaş aletleri

Oğuzların Kınık boyundan olan Selçuklu Türkleri, İslam dünyasına Maverâ’’ün nehr’den gelerek girdiler ve X. Yüzyılın sonlarına doğru Müslüman olarak, kendilerini İslamiyet’in hizmetine verdiler. Oldukça kısa bir sürede başarılı fetih hareketlerine girişen Selçuklular; Gaznelileri, Bizans’ı Şii Büveyhoğullarını mağlup edip, Abbasi Halifeliğinin ve Sünni İslam koruyuculuğu vazifesini üzerlerine aldılar..
Melekler Mekanı - Selçuklu Ordusunda Kullanilan Silahlar
Selçukluların iktidar ve yükselişinin temelini atan Türkmenler hafif silahlarla donatılmış, vurucu, üstelik çok çevik bir orduyu temsil etmekteydi . Ayrıca bu ordunun giderleri çok azdı. Selçuklular, bunlara karşı bir denge sağlamak, aynı zamanda tamamlayıcı bir askeri güç oluşturmak amacıyla geleneğe uygun olarak bir gulam ordusu, daha doğrusu bir paralı ordu kurdular. Güçlü orduları sayesinde ülkeyi etkili biçimde denetleme olanağı buldular. Böyle bir ordunun bakımı için gerekli parayı da ikta sistemini uygulayıp yaygınlaştırarak sağladılar. Türkmen ordusu tamamen süvarilerden oluşurken gulümlerden oluşan hassa ordusu ise hem süvari hem de piyadelerden müteşekkildi . Askerlerin giyim tarzı hakkında pek m olmasa da sarı külah(börk) takıp, keçe giydiklerini Süvari olduklarına göre muhtemelen, diğer Türkler gibi pantolon giydiler.
Selçukluların parlak zaferler kazanmasında, hafif süvari dayanan ordusu, öteden kullandıkları savaş stratejileri ve dönemin teknik bilgilerine yabancı bulmaları önemli rol oynadı . Rakiplerinin ok ve yayı sadece kullandığı bir dünyada Selçuklular, ok ucu olarak sivriltilmiş kemik kullandılar ve at üzerinde her pozisyonda ok kullanabilmek için talimler yaptılar. Selçukluların kullandıkları savaş aletleri; saldırı, savunma ve kuşatma araçları diye kısımlanarak incelenecektir.



SALDIRI SİLAHLARI

Ok Ve Vay

Ok, yay ile gerili kirişe takılarak uzağa atılan ucu sivri, düzgün, ince, bir çubuktur. Düzgün uçması için arka kısmına kuş tüyü geçirildi. Sivri ucu, önceleri çakmak taşından yapılırken, sonradan bunun yerine metal veya kemik kullanıldı, yay kirişi, manda boynuzundan yahut ağaç veya madenden yapılabilirdi.
Ok ve yayın bozkırlı kavimlerin olduğu hususunda tarihçiler hem fikirler. İskitler ve Hunlar bu konuda eskiçağın en maharetlileriydi. Zaten Oğuzlar, Oğuz Destanı’na dayanılarak Bozok ve Üçoklar diye iki kola ayrılmaktadır. Yani ok ve yayın Türkler için önemli ve hususi bir yeri vardır. Hakimiyet, tabiyyet ve da Bey, hususi mektuplarında tuğra olarak ok ve yay işaretini kullanmıştı . Selçuklu akınlarından rahatsız olan Gazneli Sultan Mahmud’a komutanı Arslan Cazib, Selçuklu erkeklerinin baş parmaklarını kestirmesini tavsiye , etmişti. Çünkü baş parmağı olmayan, dolayısıyla ok atamayan bir Türkmen yaşayamazdı.

Mızrak

Uzun saplı ve sivri demir uçlu olan bu silah, saldırı veya savunma amaçlı kullanılabiliyordu. Memlükler, mızrağı savunma amaçlı kullanıyorlardı ve bu yüzden Memlüklü mızrakları demiriydi. Selçuklu mızrakları ise ahşap saplıydı. Bu sayede fırlatılmaları mümkün oluyordu

Kargı

Ucunda demiri olan bir nevi mızrak idi. Eskiden beri kullanımı yaygındı. Büyük Selçuklu ordusunda kullamlan “hatti” ve “gargı” adı verilen çeşitleri Bahreyn’de
üretilirdi .

Harbe
Piyadelerin kullandığı nisbeten kısa bir mızrak çeşidiydi.

Kılıç

Ateşli silahların yaygınlaşmasından önce kullanılan en meşhur harb aletidir. Bele asılarak taşınır. Kudret ve hakimiyetin sen İlk defa kimin, ne zaman kullandığı bilinmemektedir. Mesela Hititler kullanıyordu . Eski Türk Devletlerinde kılıç kullanımı ve imali oldukça yaygındı. Selçuklu kılıçları, Karahanlılarda tedarik edildiği gibi, Kayseri, Ahlat ve Divriği’de üretiliyordu. Selçuklu ve sonradan Osmanlı Devleti’nde ordu ihtiyaçlarını karşılamak için her eyalette kılıçhaneler kurulmuş ve kılıç ustaları yetiştirilmişti. Ayrıca Selçuklu Sultanları, devlet kuran Müslüman hükümdarlara istiklal ve hakimiyetini tanıdığını belirtmek için kılıç gönderirlerdi .

Kama

Sivri uçlu, iki yanı keskin, enlice bir tür bıçak olup Kafkas kökenlidir. Kın içinde, belde taşınırdı.

Pala
Ağzı enli, ortası geniş, uca doğru daralan kalın, kısa ve ağır kılıç çeşidiydi. Daha çok atlılar kul1anırdı .

Hançer
Ucu eğri ve sivri, yanları keskin, silah olarak kullanılabilen kamadan küçük bıçaktır. Düz veya tırtıllı olabilirdi. Erkeklerin çoğunlukla taşıdığı hançer, mertlik alameti olarak görülürdü. Batıni faaliyetleri sayesinde suikast silahı olarak kötü bir şöhret kazanacaktı.

Gürz
Türklerin topuz veya bozdoğan da dedikleri düşmanı yaralamak ve zırhını parçalamak amacıyla yakın çatışmada kullanılan, üzerinde boğumlar olan ve bir ucu öbüründen çok daha kalın bir silahtır. Demir, bakır, pirinç veya bronzdan yapılıyordu. Piyadelerin kullandıkları daha hafifti. Sultan Alparslan Malazgirt savaşında hem kılıç hemde gürz kullanmıştı .

FORUMUZ.BİZ

Balta
Birçok araştırıp Avrupa’ya yayılan Asya kökenli akıncıları “baltalı savaşçılar olarak tanımlanmıştır . Buna rağmen yeryüzünde Kızılderelilerden Vikinglere kadar birçok toplumda silah olarak yaygın kullanıma sahipti. Uzun saplı, mızrağa benzer çeşitleri yanında, süvarilerin kullandığı kısa saplı el balaları da vardı.

Çekre
Dört köşeli, baş parmak kalınlığında, keskin uçlu bir ok olup kurma yoluyla atılırdı ve zırhları delici güçteydi.

SAVUNMA TİPİ SAVAŞ ALETLERİ

Kalkan
Savaşçıların ok, mızrak, gürz ve kılıç darbelerinden kendilerini korumak için kullandıkları alettir. Sol elle tutulurdu. Dikdörtgen, yuvarlak veya kabarık olabilirlerdi. Yapıldığı malzemeye göre isimler alırlardı. Mesela demir olanlara “hacefe”, çelik kalkanların yuvarlak olanına “yaleb” denirdi. Bir başka çeşidinin adı “matrak” idi. Kalkan imalatı ve üzerindeki süsleme işçiliği Türkiye sanatlarında mühim bir öneme sahiptir .

Miğfer
Başı dış belerden koruyan madeni başlık olup, tepesi sivri ve fes biçimindeydi. Bumu, kulakları, boynu muhafaza eden siperlik ve levhaları olabilirdi. Her devirde kullanılmıştı



Zırh
Vücudu silahlardan korumak için kullanılan çelik giyecektir. Avrupalıların, hareket kabiliyetini oldukça sınırlayan, ağır ve kalın zırhlara karşılık Selçuklu ve Memlüklerde, küçük parçaların birleşmesinden müteşekkil, hareket serbestliği veren kullanışlı ve hafif zırhlar kullandılar. Süvariler, kendilerini e en kıymetli yardımcıları olan atlarını korumak için de zırh kullandılar. Atlara giydirilen zırh; at alın, boyun ve sağrı zırhı olmak üzere üç parçaya 1.Kılıçarslan, Çavlı ile olan mücadelesinde kendisinde atının da zırhlı olması sebebiyle bir nehri geçmek isterken boğularak ölmüştü .

Cevşen ve Zemberek
Cevşen, örme zırh demekti. Çokal da bir zırh çeşidiydi. Çelik yada pirinçten mamül bir cins zırha da zemberek denirdi.

KUŞATMA ARACLARI

Mancınık

Gerilip bırakılarak, ucundaki taşı ileri fırlatan kaşık şeklindeki bir sopa ve düzeneğinden oluşan bu alet, hem saldırı silahı olarak hem de kale muhasaralarında kullanılırdı. Fenikeliler ve Romalılardan beri bilinen bu alet ile düşmanın üzerine veya aşırtma taş, gülle veya büyük oklar atardı .

Arrede

Bir nevi mancınıktır. Daha çok hafif taşların fırlatılmasında kullanılırdı .

Külünk ve Miskab (Nakkab)

Külünk, kazmaya benziyordu. Miskab ise delici bir aletti. Bunlar, kale kapısının zorlanmasında kullanıldılar .

DİĞER SAVAŞ GERECLERİ

Selçuklu Devleti’nin hüküm sürdüğü sahada hem Selçuklu’dan önce hem de sonra yaygın olarak filler kullanılmıştı. Mesela Gazneli Sultan Mesud’un Dandanakan’da Selçuklu ile savaşırken o, filler bulunuyordu. Eyyübi Sultanları da savaşlarda fillerden yararlanacaktı . Savaşlarda fil kullanıp kullanmadıklarını bilmiyoruz. Ancak faidelerini ve yaygın kullanımlarını gören Selçuklular, olasılıkla eskinin canlı tanklarından yararlandılar.

Barutu Çinlilerin icad ettiği, onlardan Müslüman Türkler ve Araplar vasıtasıyla Avrupa’ya geçtiği bilinmektedir. Ancak Çinliler, barutun patlayıcı özelliklerini bilseler de onu savaşta değil havai fişek yapımında kullanıyorlardı. Timur Han’ın askerlerini ellerinde tüfeğin ilkel şekli olan karabinalar olduğu halde avlanırken gösteren minyatürlerin mevcudiyeti, ayrıca Osmanlı Beyliği’nin toplar sayesinde Sırp Sındığı zaferini kazanmaları, barutun, daha XIV. yy’larda yaygın bir kullanıma sahip olduğu hakkında fikir verebilir. Fakat Selçukluların barutu kullandıkları hakkında elimizde malt olmadığı gibi bu konuda tahmin yürütmek bile zor. Yalnız, petrolden elde edilen, kolay tutuşan ve parlayıcı özelliği olan neft, kuşatmalarda kullanılıyordu. Hatta Irak Selçuklularının ordusunda bir neffatun (neftçiler)birliği vardı .

KİMYASAL SİLAHLAR
Nefti ve eğer kullanılıyorsa barutu, ateşli silahlar(patlayıcılar) grubuna dahil edebilirdik. Bu durumda kale kuşatmalarında ve düşmanın önünden kaçarken en başvurulan “kuyu zehirleme” olgusunda kimyasal silahların kullanıldığını kabul edebiliriz . Zehir olarak da herhalde Zırnık(Arsenik), Siyanür veyahut Kurşunlu veya Civali bileşiklerden birisi kullanılıyordu. Çünkü bu sayılanlar, eskiçağ ve ortaçağın en rağbet gören zehirleriydi