Salı, Kasım 22, 2011

vatan savunmasından ipsiz racep

1.Dünya Savaşı sonunda Ordusunun büyük kısmını şehit vermiş, dağılmış, Mondros Mütarekesiyle de resmen dağıtılmakta olan Silahlı Kuvvetlerimiz, vatan savunması için yeniden oluşturulmak zorundaydı. Esasen Mütareke ve işgallerle birlikte İstanbul’dan Anadolu’ya subaylar geçmekte, Milli Mücadele’yi örgütlemek için çalışmaktaydılar. Silah geçirmekte istihbarat yollamakta ve silahlı saldırılar, sabotajlar yapmaktaydılar.
İstanbul’da oluşturulan ‘Karakol’ örgütü, Müdafaa-i Hukuk Teşkilatları, hem işgal altındaki İstanbul’da hemde Anadolu’daki direnişleri örgütlüyor, destekliyorlardı. Milletin kahramanları gönüllü olarak Kuva-yi Milliye direnişini ülkenin dört yanında başlatmışlardı. Bu gönüllü, aktif savaşçı güçler büyük önem taşıyorlardı. İşte Rizeli kahraman Milis Yüzbaşı İpsiz Recep ve arkadaşları Milli Kuvvetlerin, Kuvvacıların önde gelen kahramanlarındandır.
Teşkilat-ı Mahsusa'cılar tarafından oluşturulan, ‘Karakol Cemiyeti’ Anadolu’ya silah, cephane kaçırılması, subay ve istihbarat yollanması, direniş örgütlenmesindeki gizli gruplardan ilki ve en önemlisidir. 13 Kasım 1919’da İstanbul’da Kara Vasıf Bey ve arkadaşları tarafından oluşturulan ‘Karakol Cemiyeti’ içerisinde; silahlı milis ve askeri gücü olan, Yahya Kaptan Müfrezesi, Büyük Arslan Müfrezesi, İpsiz Recep Müfrezesi, Kuşçubaşı Eşref Müfrezesi gibi müfrezeler yer almıştır.
İpsiz Recep Müfrezesi (çetesi), Rize’de İslampaşa ve Portakallık Mahallesi’nde kurulmuştur. Daha evvel Kandıra ve Karasu bölgelerinde eşkıyalık yapan İpsiz Recep, milli harekete katıldıktan sonra Kefken bölgesine komutan olarak atanmıştır. Çetenin ilk yönetimini de Zekeriya Tiryaki, Bayram Ali Çekmiş ve Hasan Çekmiş oluşturmuştur.
1862 tarihinde Rize’de dünyaya gelen Recep, çok haylaz ve söz dinlemez bir çocuk olduğu için, annesi tarafından ‘İpsiz’ lakabı ile çağrılmıştır. Recep’in Müfrezesinde yer alanlardan Kara Emin, Recep’e ‘Emice’ diye hitap ettiği için, diğer elemanlar tarafından da benimsenmiş ve ‘Emice’ diye de çağrılmıştır.
Rize’de 1. Dünya Savaşı’nda Ruslara ve Ermenilere karşı Rize’yi savunmak için mücadele veren Recep, Milli Mücadele başında İstanbul’a gitmiş, çete faaliyetlerini sürdürmüştür. İşgal altında olan İstanbul’da, geceleri meyhanelerine gelen İngiliz subaylarını, adamlarıyla öldürmüştür. Karakol Cemiyeti bünyesinde Milli Mücadele için gerekli silah ve cephanenin temini için çalışmış, gizli olarak elde ettikleri silah ve cephaneyi gemilerle, Sakarya ve İnebolu’ya göndermiştir. Rizeli Hacı Bayram, İngiliz cephaneliğini basıp silahları, kayık ve mavnalara yükleyip, Sakarya’ya götürüp askere teslim etmiştir. İpsiz Recep devamen, İstanbul’da bir İngiliz Amiralini öldürmüş, soygun yapan, İstanbullu zenginlerden haraç alan Rum Andon çetesini ise, reislerini öldürüp, dağıtmıştır.
Artık İstanbul’da kalması imkânsızlaşan Recep, adamlarıyla önce Kefken Adası'nda karargâh kurmuş, Rizeli diğer arkadaşlarını yanına çağırmıştır. Fevzi Paşa’nın izniyle de, Rize’de Mehmet Mataracı tellal bağırtmış, “Sakarya’da İpsiz Recep’in çetesine gönüllü yazılacak! Recep çetesine giden affedilecek! Herkes silahıyla gelsin…” diyerek kuvvet toplanmıştır. Üçyüz kadar gönüllü toplanmış, bunların başlarına Tuzcu Halit Ağa, kardeşi Hüseyin Ağa ve Çayeli’nden Perkamlı Keçeli geçirilmiştir. Karasu’da İpsiz Recep Müfrezesine dâhil olan Rizeli gönüllüler Yunan kuvvetleriyle savaşmışlardır.
Bir yandan da İpsiz Recep’in adamları, İstanbul’dan Sakarya’ya silah taşımaya devam etmiştir. Bu silahlar çoğunlukla Türk hatta İngiliz cephaneliklerinden gizlice baskınla sağlanıyor, zor şartlarda ulaştırılıyordu. Anadolu’ya Karadeniz yoluyla küçük gemi, mavna ve kayıklarla silah sevkiyatında diğer pek çok Rizeli, kaptan ve tayfalar önemli görevler yapmışlardır.
İpsiz Recep, Adapazarı ve civarında Rum ve Ermeni çetelerine karşı, “Çeteyle Çete savaşır” yaklaşımıyla mücadele vermiş ve başarılı olmuştur. Recep’e Sakarya Savaşında, bölgesinde Yunanlıların Sakarya’nın doğu kıyısına geçmesini engelleme görevi verilmiş, bunu da engellemiştir. İpsiz Recep, Adapazarı isyanının bastırılmasında da önemli yararlılıklar göstermiştir. Kandıra’yı başarılı üç baskınla Yunanlılardan temizlemiştir. Geyve Hükümet konağını Yunanlılardan geri alarak, göndere Türk bayrağını çektirmiştir. İstiklal Savaşı bittikten sonra Atatürk’ü ziyaret etmiş, ilgi ve sevgi görmüştür. Mustafa Kemal ona ‘Emice’ diye hitap etmiş, Karasu’da istediği arazileri vermiştir. Recep Karasu’ya yerleşmiş, ne yazık ki 1928 yılında tifodan ölmüştür. Recep, bugün de Karasu halkı tarafından, bilinmekte ve sevilmektedir. Mezarı anıt mezar haline getirilmiştir. Son yıllarda Rize'de de anılması için girişimler başlatılmış, etkinlikler yapılmıştır.
Sakarya Kumandanı diye de lakaplandırılan, Milis Yüzbaşı İpsiz Recep Müfrezesi'nin (çetesi) Milli Mücadele döneminde kan, can pahasına gerçekleştirdikleri fedakâr savaşlarından kısa bir kesit anlatmış bulunuyorum. Korku nedir bilmeyen gönüllü Kuvvetlerimiz olan Kahramanlarımız, Kuva-yi Milliye Destanıyla Vatanı Savunmuşlardır… Sisler arasında unutulan, esasen öncelikle bilinmesi gereken İpsiz Recepleri hatırlatmak, halkımıza özellikle gençlerimize öğretmek, tarih bilincini yükseltmek, bugünde Ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunları bozacak en önemli gücümüz olacaktır.
Kuva-yı Milliye kahramanları, Milis Komutanlar, mezarları kaybolmuş sayısız şehitler, isimsiz Kahramanlar…. Demirci Efeler, Kara Yılanlar, Şahin Beyler, Sütçü İmamlar, Topal Osmanlar… İpsiz Recepler…
Rize’nin Portakallık Mahallesi’nde 1878 yılında doğan İpsiz Recep’in annesi Cemile, babası Hüseyin’dir. Emiroğulları’ndan olan İpsiz Recep, genç yaşında çalışmak için İstanbul’a gider. Yelkenli teknesiyle Boğaziçi’nde çalışmaya başlar. Yanında çalışanlara eziyet eden Rum ve Ermenileri zararsız hale getirir. Orada çalışmalar arasında huzuru temin eder. İpsiz Recep’in bu tür çıkışları halkı, ya haklı ya haksız diyecek şekilde yaratışı nedeniyle yaptıkları ataklar neticesinde çevresinde sayılır, sevilir, cesareti takdir edilerek ‘İpsiz’ lakabını alır.
İpsiz Recep, Karasu’nun ve Civarının Savunmasını Ele Aldı
İpsiz Recep’in huzuru temin edip, çalışmaya başladığı zaman İstiklal Harbi patlar. İpsiz Recep, on beş arkadaşı ile birlikte İstanbul’dan ayrılıp Kefken Adası’na gelir. Arkadaşlarıyla birlikte dinlendikleri bir zamanda yabancı bandıralı bir geminin kendilerine doğru geldiklerini fark ederler. İyice yanaştıkları zaman geminin Fransız olduğu anlaşıldı. On beş arkadaşlarıyla birlikte gemiyi çevirip, teslim alırlar. Gemiyi Sakarya Nehri’ne kadar getirip zamanın Karasu Bucak Müdürü’ne teslim ederler. Geminin arpa yüklü olduğu görülür. Bu hareketinden sonra İpsiz Recep Karasu’da karargah kurup Ankara ile irtibat sağlar. Ankara kendisine ‘milis kuvvetleri komutanlığı’ olarak ‘yüzbaşı rütbesi’ verir. Bundan sonra İpsiz Recep’in etrafında 1800-2000 kişi kadar genç toplanır. Bu gençlerin katılmasıyla İpsiz Recep, Karasu’nun ve civarının savunmasını ele alır.
İpsiz Recep ve Çetesi
Halk İpsiz Recep’e “Emice” Unvanını Vermişti
İpsiz Recep doğruluğu, dürüst ve mertliği sayesinde etrafın takdirini toplayıp sözü geçen kişi durumuna gelmiş, halk kendisine “emice” unvanı vermiş, İpsiz Recep’in bu durumunu tespit eden Ankara, emrine üç istihbarat subayı vererek harp hali ve şekli üzerine nasıl hareket edeceğine dair emirler göndermiştir. İpsiz Recep, aldığı emir gereğince Karasu’ya saldırmak üzere hazırlık yapan Yunan
ordusuna karşı hazırlığını yapıp, Karasu’ya girmesine mani olmak üzere taarruza geçerek Yunan kuvvetlerini püskürtmüştür. Bozguna uğrayan düşmanı takip etmek amacıyla Geyve Boğazı, Bilecik, Eskişehir milis kuvvetlerine katılıp yardım ederek başarı sağlamış, İstiklal Savaşı’nda gösterdiği başarıdan dolayı kendisine ‘İstiklal Madalyası’ verilmiştir.
Recep Reis’in T.B.M.M adına terhis teskeresi verme yetkisi vardı. Verdiği belgelerden birini görüyorsunuz. Soldaki mühürde şunlar yazılıdır: Türkiye Büyük Millet Meclisi Milis Menzil Kumandanı Yüzbaşı Recep Reis
İstiklal Savaşı’nda iç ve dış düşmanlara karşı milli duygularla dolu olarak saldıran, bu konuda anlayış gösterenlerin yardımlarından yararlanan İpsiz Recep ve mahiyetindeki milliyetçiler amansız bir mücadele ile Yunan ve Çerkez Ethem kuvvetlerinin herhangi bir şekilde zarar vermelerine meydan vermemişlerdir. Düşman denizden bombalarla dağları dövmüşse de çıkarma yapma imkânı bulamamıştır. Karasu’da yürüyemediği gibi çekilip, bilinmeyen yönlere doğru gitmek zorunda kalmıştır.
İstiklal Savaşı’nda her türlü zorluğa karşı mücadelesini sürdürüp, milli duygularının sesine göre fedakarlıktan çekinmeden başarı gösteren İpsiz Recep, 1928 yılında Yenimahalle’deki evinde ölmüş, vasiyeti üzerine mezarı Karasu şehir mezarlığına defnedilmiştir. İpsiz Recep’in kişiliğini tanıyan, iyiliğini unutmayan, yardımı borç ve görev sayan Karasulular tarafından hizmeti ve kişiliğine yaraşır mezarı ile muhteşem görünüşü göze çarpmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder