Cuma, Ocak 28, 2011

Eşkiya Kayıt Tercümeleri

MANUKYANDAN ÇALINAN EŞKİYA BELGELERİ
ORTA ANADOLU KÜÇÜK ASYA:40 saat içinde olan bölgede Anda dağı Sakarya yeşildağ da denir.
Bu merkezde 39 sene 11 ay 29 gün 19 saat eşkıyalık yaptık ve büyük soygunlar yaptık. Deniz korsanı Timoryani ve çete başı maiyeti ile Prepetis Marmara deniz sahilinde mine reis burnu civarında içinde deniz girintisi kıvrıntısı yaptığı Bacalı mağara yakınlarında 4 adacıklar karşısından bir yola çıkarak yürüdük ilerde altından acı su geçen mermer ayaklı kemerli halkalı Efem Avam köprüsünü geçerek 4-4,5 saat ileride 3 gözlü kemer köprüden geçerek doğuya 1,5 saat ilerde oldukça sivri ve yüksek karatepeye vardık.

Karatepeye çıkarken de bir yerli anataş üzerine kabartma Çerkez eğerinin takım olarak yaptık. Kantarmasına da katlanmışça vaziyette eğerin üst kaşına taktık. Bu civarda 3 kaynak vardır. Kurt tepenin eteğidir. Zirveye çıktığımızda iki renkli mermerden oldukça büyük boyu iki kulaç 1,85 santim eni bir kulaç 150 santim olan bir tekneyi ana taşa kurnazlıkla yaptık. Ve bir köşesini kasten kırdık şarka,doğuya gelen köşesini. Teknenin sağ ön tarafında rusca yazılar yazılmıştır. Görünmez kapalıdır.bu tekneye çok yakın domuz kotrası vardır. Önünde güneyinde 18 santim bu kotraya 18 basamakla demir ızgaralarla içini girilir.
Tekneye kuzeyden güneye gelirken kaldırım bir yol dereye iner yolun bitiminde iki kaya bulunur. Bu kayanın birinde leğen ibrik resmi vardır. Buraya yakın dokuz lokmalı zincir resmi mevcuttur. Karatepenin doğusunda büyük bir mezarlık çok tarihidir. Karatepenin üzerinde yatır mevcuttur. Karatepenin batı kuzeyinde bir taş yığını vardır. Karatepenin üzerinde bir kayada 21 lokma zincir vardır. Karatepedeki işlerimizi bitirdikten sonra vezir tepeye vardık. Vezir tepede tam zirvede etrafı kaldırım taşı döşeli 22 adım boyunda bir vezir mezarı yaptık. Bu tepede 4 köşe bir taşta çıplak sol ayak resmi vardır. Burada kayada yay ok resmi vardır. Tepede bir taşın üzerinde tabanca resmi vardır.
Vezir tepeden güneye dönersek bir köy bir de vezir köprüsü vede mandıra yerleri görünür. Vezir tepenin poyrazında bir iki dönüm kadar büyüklüğünde bir sazlı göl vardır. Bu gölün ortasında adacık halinde bir karataşta 2 adet güvercin resmi yaptık. Biri yalaktan su içer, biri içmiş yukarı bakar. Bu taş aslında bir çeşmenin yalak taşıdır. Bu gölün doğu kısmı yarıktır. Bu yarık kanalda 40 adet kaldırım halinde taşlar dizilidir. Bütün taşlarda çeşitli işaretler yapılıdır.
Sarı göl doğu tarafında kayalıklarda bir asker ,yeniçeri askeri kayaya tırmanır vaziyette,elinde silah ,kütüklük belinde, sivri külahlı,yan bakar durumda kayaya tırmanır vaziyette resmedilmiştir. Askerin üzerinde bir yan sarkar vaziyettedir. Sarıgölün bir ayağı harami dereye karışır. Suyun karıştığı yerden biraz aşağıda ana kayaya hark(ark) ile domuzluğu oyularak hargın boyu 12 adımdır. Emin ağa namında bir değirmendir. Bu değirmenin içine 3 basamakla inilir. Savak yerine 9 basamakla çıkılır. İlk basamak kırıktır. Domuzluğa yakın sağ duvarın içinde 9 civciv ile bir tavuk, tavuğun başı üzerinde bir civciv yaptık. Bu civcive bir yılan saldırır vaziyettedir.
Değirmenden çıkan suyun sağında ve biraz aşağıda bir yerde bir ayağı kırık ayıyı,ayıcıyı yaptık. Ayıcı ayıyı oynatır halde. Ayıcının sopası yanında dayalı ,elinde defi, sigara çubuğu ensesinde sokulu , değirmenin önünde yarık bir kaya,köpek izli taş vardır. Bu taş binek taşıdır. Bu taşın üzerine çıkıp ta arkanı değirmene verip karşıya bakınca küçük bir mağara görülecektir. Bu mağara askıdadır. Kapının yanına kesme bir yol yaptık. Mağaranın kapısından iki kişi girecek genişliktedir.
İçinde bir çift öküzü ,bir çocuk çeker vaziyette yaptık. Değirmenin doğusunda bir kaynak arası duvarla yapılıdır. Değirmenin önünde çayırda bir incir ağacı Emin Ağa değirmeninin güneydoğusuna 15-20 dakika mesafede , 7 basamakla çıkılan bir mağara, bu mağaranın kapısının üzerinde 6 civcive bir yılan saldırır halde , bu yılanın kuyruğunda kahve değirmeni vardır. Yılana da şahin kuşu saldırır haldedir. Bunların yanında bakraçlı bir kız resmi vardır. Mağaranın tavanında çatlak, bu çatlaktan sol el ile alınacak bir harita vardır. Bu mağaranın kapısının karşısında ,40 adım mesafede Emin Ağaya ait mezar vardır.
Başında siyah putlu bir taş vardır. Bu mağaranın önünden geçen patika yolunun üzerinde 12 dikili taş vardır. Yedinci taş putludur. Haramidereye sarıgölün suyunun karıştığı bir noktadan yukarı doğru yürürsek aynı suyun ayağından dönen 3 değirmeni görüp geçeriz. Dereyi daha yukarı takip edersek dağın alan kısımlarında sarı meşeliğe geliriz. Sarı meşeliğin tam ortasında 2 öküz kıç kıça yatar vaziyette yaptık. Öküzlerden birinin boynunda 7 lokmalı zincir. Diğerinde bir çan vardır.
Bu oyalandığımız yerler vezir tepenin batı istikametindedir. Biraz daha yukarılarda ki kısımlarda kirazlı yaylada ,bir tek öküz boynunda çan, otlar halde görülecektir. Bu kirazlı yaylaya 2 saat mesafede , Erikli Yaylada pek çok nişanlarımız vardır. Erikli Yaylaya yakın bir yerde top koru içinde ,hamile kadın, elinde bir çocuk ,top koruda 7 adet mezar vardır. Bu mezarlar aslında bir yığmadır.
Ortada ki yığmanın tam ortasından , kıbleden kuzeye bir kaldırım yol gider. Top koru ardıç ağaçlıdır. Bu top koru alanı girişinden geriye dönüp harami derenin yukarı kısmını takip edince dere ikiye ayrılır. Sağ kola giden şeytan deredir. Şeytan derede 3 tarafı ana taştan hargı(ark) dahi ana taşa oyulmuştur. Hargı 5 adımdır. Bu değirmen Alibey değirmenidir.
Değirmen ile dere arasında basamakla çıkılan bir sofra kaya vardır. Sofradan aşağıda 200 adım kireç kuyusu vardır. Biri derenin sağ tarafında, diğerleri sol tarafındadır. Derenin taşları mermer kireç taşlarından olup derenin diğer yakasında kızılcık ve ıhlamur ağaçları vardır. Dereden aşağıda siyah kırmızılı topraklık ve karşısında ak topraklık vardır.
Alibey değirmeni 3 tarafı ana taşa oymadır. 3 sağ, dördü sol tarafta giriş delikleri vardır. Değirmenin içine 3 basamakla girilir. İçinde sol tarafta bir ocak şömine vardır. Şöminenin içinde bir put vardır. Değirmenin duvarında bir kandil konacak yer vardır. Değirmenin kapısının sağında bir metre boyunda ,bir put değirmenin sol tarafında 7 basamakla savak başına çıkılır. Değirmenin kapısına karşı muska bir çayır, bir dönüm kadar bahçesi vardır.
Bu çayırın her üç köşesinde demir kazıklar çakılıdır. Bu değirmenin doğusuna rastlayan dağın birinci tepesini aşarak kazan dereye varırız. Kazan derede her bir tarafı ana taştan oyulmuş ve bizler tarafından kapatılan bir dağarcık değirmeni yaptık. Domuzluktan dökülen suyun altına bir domuz resmini yaptık ve değirmenden biraz aşağıda 5 arşın kadar yükseklikten dökülen suyun altını taşlar ve molozlarla kapadık. Havuza yakın bir yerde bir oturak koltuk taşı vardır.
Bu taşın karşısında 30 cm boyunda bir put yaptık. Bu putun bir ucu uzundur. Buradan baktığımızda bir mağara göreceğiz. Bu şelalenin bulunduğu dere suyunda alabalık yaşamaktadır. Şelalenin yukarısında, kayanın yüzünde bir balık resmi vardır. Bu kayada değirmen doğusunda bir fırın ağzı şeklinde bir yer vardır.
Dağarcıklı değirmenin önünde yarım dekarlık bir çayır vardır. Orada bir binek taşı, onun yanında karpuz biçiminde yarık bir taş vardır. Yarığın ortasında bir taşta kurt resmi vardır. Değirmene gelen bir kaynak suyu tam 200 arşın mesafeden gelmektedir. Bu sudan su içerken dizimizi dayadığımız taşta küçük bir put,suyun geldiği yerde bir duvar, değirmenin üzerinden bir yol kuzey istikamete doğru talip edersek bir kara orman mevkiinde alnı kesik bir kaya göreceğiz.
Bu kayanın ortasında demir halka çakılıdır. Bu taşın yukarısında batıp çıkan su kolsağı vardır. Bu alnı kesik kayanın sol tarafında çam tepesine benzeyen bir yapma oyuk vardır. Bununda sol tarafında tosbağa resmi yapılmıştır. Buranın karşısında ki taşın üzerinde bir koltuk, bu koltuk taşı karşıda ki kayaya bakarsak gözlük biçimindeki halkalı kayayı görürüz. Halkalı kayaya sırtımızı verip , sarp kayalardan döşeme taşlı Bağdat yoluna ineriz. Bu yolu bir arkalayıp oradaki dereden karşıya geçeriz. Halkalı kaya karşısındaki bir yokuşa tırmanırsak bir eski harabelik bir yere geliriz.
Harabeliğin önünde çayırda 3 adet taş yığını vardır. Bu havalide sahte bir çok nişanlarımız vardır. Daha yukarıda kayalıklara çıkarsak kalemden çıkma bir oturak taşı görürüz. Üzerine oturduğumuz zaman alnı kesik kayada ki halka ile aynı hizaya gelir. Halkalı kaya 24 santimetre yüksekliktedir. Yerden 18 santimetre yukardan 6 santimetre bulunan halka iki yataklıdır. Her iki tarafa yatar bu halkalı kayanın sağında ki boğaz içinde suyu ayakta içilebilen taş oluktan, akan bir çeşmeyi buluruz. Taş oluklu çeşmenin önünde büyük taşlarla yapılan bir kaldırım vardır.
Çeşmenin üstünde ki sırtta Sinekli Mağarayı buluruz. Bu mağara Halkalı Kayanın karşısındaki sırtta Sinekli yamaçta bir yerdedir. Sinekli Mağaranın içine girdiğimiz zaman sağ tarafta bir nal resmi vardır. Daha ileride yol ikiye ayrılır. Halkalı kaya önünden geçen taş döşemeli Bağdat Yolunun güney istikametini takip edersek yukarıda sırtta bir Ceneviz Kalesine girince bir türbe görürüz. Sinekli mağaranın diğer kapısından çıkarsak biraz ileride yol ikiye ayrılır.
Sağa gideni kazana benzeyen bir kavis çizerek Kudret Kalesinin dibine gider. Bu kudret kale 14 santimetre yüksekliğinde önü ovaya açılan bir yer altı kalesidir. Kudret kalesinin coğrafyası aslen şöyledir. Dersaadetin güneyinde o zamanlar Dersaadetten tam 7 saatte yelkenliler ile ulaşılan Aksu , Akçay boğazı , dikenli boğazı Yeniköy ormanlarından Kayacık boğazına çok yakın , dört köyün ortasında , Karahasan Köyü, Tahtalı Seyran Köyü, Çukurcambaz köyü, Kayacık Köyü boğazı, Kayacık köyünün her iki tarafı sarımtrak ve kabamsıdır.
Toprağı deve tüyü rengindedir. Ve deniz kenarında Yeniköy ormanlarından kuru bir derede, sarp bir yerdedir. Kudret kalenin doğusunda Sarı kaya pamukçu yokuşu, Kirazlı BU BİLGİLER PAYLAŞIM MAKSATLIDIR GERÇEKCİLİYİ TARTIŞILIR

Toplam Monal Eşkiya

Bir gece yarısı ansızın SAZLI Köyünün içerisine girdik hava sıcaktı insanlar horan tepiyorlardı, eğleniyorlardı, anlaşılan köyde bir düğün vardı.Biz hemen düğün alayını ablukaya aldık,Ziynet eşyası ganimet gibi ne var ne yok hepsini topladık, katırlara yükledik dağlara doğru çekildik.
Ertesi sabah Kara Şahinlerin Sultan II Mahmudun , düzenli bir kolordusunun Edirne civarından İstanbul’a doğru gittiğini öğrendik, takip edilen yol Bağdat yolu idi Adamlarıma dini ayin yaptırıp papaz kılığına soktum ve hepsini silahlandırdım, bir adet boş tabut hazırlatıp bekledim. Kolorduyu tamamen yok ettik,tam 22 adet mezar hazırlattım, bunlardan birisi doludur.Toprak altında gizlidir üstüne boş tabut koydurdum,

Yerde siyah aynen tabut şeklinde bir taş olup yan tarafında sigara tabakası büyüklüğünde oyma bir delik mevcuttur.Ana mezarı bulmak için bu taşı bulurum, delik yönünde kazar isem içi ganimet dolu tabutu bulmuş olurum.
Sazlı Köyünün kuzeyinde Çilingöz Köyü, Aşağıda Deliklikaya, batısında kılcalı Çatal köy bulunur.
Eski İstanbul yolu boyunca dikili 3 adet kılavuz taşımız vardır. Bunlar bizim kılavuz taşlarımızdır. Çevirerek altına bakın “V V ” işaretlerini görürüz,Yarım saat ileride Yenidağ Köyünde pek çok işaretlerimiz vardır. Kartal,Kurt,Balık,Avcı Karaca,Kız,Papaz,Domuz ve Güvercin tam 9 hafta konakladık, bu işaretler dokuz haftanın işaretleridir.
Bu işaretler Yeni Dağ köyünün kuzeyinde tekne kayanın üzerinde vede say bir yerdedir. Aynısını Edirne den görürsünüz ancak aslı buradadır.
Kayanın dibinden ana mahzene inilir, iki kapısı vardır, sol kapı ana girilince ana hazinemiz buradadır.içeride 2 oda tıka basa doludur. Yenidağ Köyünün batı kuzeyinde Çiftlik Köy ve savalar bulunur…
Topal Manol ve mahiyeti 184 kişidir beldelerimizin muhiti BAĞCIK’CI yanı, Bağlık Köyü batısında Cin Deresi. Eski Bağdat Yolu
Cin Deresi’nin içerisinde yedi adet deve, Üçü zincirle birbirine bağlı, dördü bağlı değil. Develerin ilerisinde bir kız resmi, Develerin karşısında yamaçta bir mihrap kaya, önünde namaz taşı altında bir kazan, mihrap kayanın arkasında iki parmak izi, bir istavroz Buradan ileride Kirazlı Köyü Köyün civarında Sarıkız Mezarı Bu mezara Halk türbe der içi beşibirlik dolu. Kirazlı Köyünde dere boyunda üst üste 2 değirmen, değirmenin üst köşesine doğru bir metre büyüklüğünde bir taş, üzerinde üç put, altında bir aş bakırı. Buradan daha ileride kaya bir demir halka, dibinden görünmez yanında geride orta tepede bir oturak taşı var. Oturak taşına oturup doğuya baktığınızda halkayı görürüz kaya 24 arşın halka 18 arşın yükseklikte bir kaya üstünde. Halka 48 okka altın, Biz bu halkayı Bursa’nın Balıklı Kilisesinin tavanında söküp getirdik. Halkanın hizasında üç tane delik, bu deliklerin altında bir mağara var, mağara kapalı ve tuzaklıdır, tuzak bozulmadan mağaraya ulaşılmaz. Mağaranın içi tam dört oda altınla dolu, derenin boyunda yarım ayı izi ve sivri burunda üç köşeli taş… Yine Kirazlı Köyü civarında bir solak değirmeni var, derenin ve değirmenin doğusundaki tepenin üzerinde Bizanslara ait bir kilise harabesi var, üç tarafı ana kaya ile çevrili, kilisenin doğusunda akan derede iki yavrulu ayı var burada bir mahzen içinde altın gömülü.Kiraz Köyünün batısında bulunan eski mezarlık içinde bir kadı mezarı var başı sarıklı bir taş etrafı türbe gibi çevrili, bu mezarın altında mahzene inilir tam 24 deve yükü hazine bulunmaktadır.
Günderet Köyü Yükü Şam’da gelen kervanların parasıdır. Kirazlı üç saat Güneyinde, bu köy civarında üç kayalar ve çermik kalesi vardır, kale içinde bir kuyu ve bir havuz var, sandık kaya da bu üç kayalara yakındır. Günderet Köyü deresinde üç gözlü, kemerli köprü ve bu köprüde istavrozlar var.Köprünün adı ERKÖPRÜ, orta ayerdeki istavrozlardan 12 adım sağda kapaklı kuyu, içerisine çok miktarda açık olarak meblağ döktük, Ağzını değirmen taşı ile kapatıp üstüne toprak ile örttük, Ayrıca burada 3 köşeli bir taş var , tam karşısında çok ulu bir ceviz ağacı var,cevizin yanında 4 metre uzunluğunda 1 metre genişliğinde 50 santim kalınlığında bir taş var, Dekyanus’un hazinesi bu taşın altındadır.
Bu civarda DERE KÖY var. Dere Köyün doğusunda ana kayaya oyulmuş bir değirmen var, değirmenin batısındaki kayada bir leğen,bir ibrik , bir yılan , bir tilki, bir ördek yinebu civarda Armutlu köyü var bu köyün civarında bir mağara ve mağara ağzında çöreklenmiş bir yılan, bir kantar resmi var, 99 okka durur vaziyette burada 99 okka altın var. Yine bu civarda bir avcı önünde köpeği, köpeğin önünde bir karaca, karancın ardında yavrusu, avcı çökmüş silahı ateş eder vaziyette Eski yunan askerine benzer.
Gemlik Kantarcı Deresi, Sütlüce Deresi,Aşağı Benli, yukarı Benli Köyleri arası, Bir mağarada su çıkar diğer birmağaraya girer, boş mağaranın üzerinde 7 basanaklı merdiven var, merdivenlerden çıkınca bir oturak taşı var, oturak taşına oturunca sağımıza gelen yönde 15 adım mesafedeki kayada 3 put var, işte Nikae Kralının darphanesi barudadır. 12 oda yer altındadır.
Gemlik aman Deresi 3 köyün arası, Arapgazi, Dutlu Köyleri,Artin Basmaciyan Değirmeni, değirmenin suyu kısa kayada yapılmış olukla dökülür, değirmenin yanı değirmen arkının sağında sıralı sergen kayalar var, kayalarda 5 basamaklı merdiven var, sağ tarafında bir daire, daireye üst başızı verip üç adım boyu kaz. Burada 12 basamaklı merdivenle aşağı ineriz, sağımızda bir oda içinde 12 ceset, kafaları yok solumuzdaki odada ise cesetlere ait 12 kafa bulunmaktadır.
Buradan bir buçuk saat kıble tarafında Cineviz Kalesi var. Yolu kıble yönünde, döşeme bir patika, manda şeklinde bir taş var bu taşta 7 adet put var, burada 30 santim kalınlığında 3 metre eninde 3 metre genişliğinde bir taş var burası kapaktır. Kapak kaldırılınca, merdivenlerden kilitliyi kapıya ulaşılır, kapı açılınca içeri girilir, içride sağlı sollu tam 38 oda vardır. Ortada bir su havuzu var. Havuzun etrafını dolaş,1048 nişanı gör,kartal başlı çatallı iki yılan görürsün,tam burada kapı açılır,burada çok büyü hazine var, kuyulara aldanma içi hayvan ve insan cesetleri ile doludur.
Karada Değirmeni,Değirmenin oluğuna 20 adım mesafede, sağ kola giden bir topal karaca, bir boynuzu5 diğeri 7 çatallı, ön sol ayağı yok, Karacanın 22 adım arka yönünde değirmen arkının solunda dikili bir taş bu taşta avcı diz çökmüş vaziyette karacayı nişan alıyor, avcının 8 adım arkasında bir zahar, kuyruğu kopmuş kuyruğu köpeğin ağzında
Buradan aşağı ineriz,kayaya oyulmuş bir değirmen resmi, buraya yukarıdan aşağıya 11 basamakla inilir,kapıdan sonra 5 basamakla içeri girilir, içeri girince sağda ve solda bir ay ve üzerinde saksı içinde 2 adet zambak.Güneşe arkamızı verip kapı tarafında bir kız resmi göreceğiz, burada gizli bir yerde 10 adet 200 dirhem elmas var. Tuzaklıdır dikkatli olunması gerekir.

Perşembe, Ocak 27, 2011

Kuyu işareti definecilik


Tarih önceleri yapılan muhtelif kuyuların duvarlarında bir giriş yapılarak acele olarak define saklanmıştır. Bu nedenle rast geldiğiniz kuyuların duvarlarını iyice kontrol ediniz.

Kuyunun duvarlarına iyice bak define duvarında bir giriş yapılarak saklanmış olabilir..

Dikkat Kuyu içerisinse Metan gazı birikmiş olabilir can sağlığınız açısından mutlaka kontrol ediniz.

Define işareti nasıl çözülür


İşaret Nasıl Çözülür?
Antik Dönem toplumlarda sık sık yapılan savaşlar, ani baskınlar, çete ve eşkıya soygunlarına karşı insanlar ellindeki muhtelif değerleri korumak amacıyla saklama ihtiyacı duymuşlardır, hatta günümüz insanların kısmen uyguladıkları alışkanlıklardır. Gömü işleri ve düzenekler genelde taş ustaları, sert cisimlere şekil vermekte usta insanlar (heykel tıraşlar) tarafından yaptırılırdı.
Bir gömüye neden işaretleme düzeneğine ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabındaki genel mantık şöyledir. Gömü başta güvenlik nedeni ile yapılırdı, gömen insan ihtiyaç duyduğu an gelip kolay bulacak, kolay kazacak ve gömü yerini kendisinde başka kimseler bilmeyecek, kendisi almadan ölürse gömüyü neslinde dininde ırkında biri gelip bulsun alsın gibi mantığı yatmaktadır. Gömerken saklarken bile emniyet tedbirleri söz konusudur.

Definecilik için toprak çeşitleri

Toprakları ana başlıklar altında çok kısa şöyle özetleyebiliriz.
1-Taşlı topraklar
2-Kumlu topraklar
3-Tınlı topraklar
4-Killi opraklar
5-Marnlı topraklar
6-Humuslu toprakalr
7- Kireçli topraklar

1-Taşlı topraklar:İçeriği % 80 taş ve az miktarda topraktan oluşur.Kolay havalanırlar. wfakat su tutma kapasiteleri ve besin ihtivalrı azdır.

2-Kumlu topraklar:% 80 kum ihtiva ederler.İşlenmeleri kolaydır.Su tutmadıklarından bol sulama gerektirirler buda toprktaki besinin yıkanıp gitmesine neden olur.besince fakir ve genelliklede asit topraklarıdr.

3-Tınlı topraklar:yarıdan fazlası kum ve % 30-50 arasıda kilden meydana gelirler.tava gelmeleri ve işlenmeleri kolay olduğundan tarım için elverişli topraklardır.

4-Kili topraklar:İçeriğinin yarıdan fazlasını kil oluşturur.Su tutma kapasiteleri yüksektir. bu nednele geç tava gelirler.tava gelmeden işlenmesi halinde toprak tekstürü zarar görür.Ağır topraklar olup işlenmeleri zordur.Kurak zamanlarda toprak katı bir hal alır.

5-Marnlı topraklar:İçinde kum, kil,çakıl ve humus bulunur. Bağcılık bakımından uygun topraklardır.

6-Humuslu topraklar:Siyah enkte bir topraktır. koyu renk olduğu için çabuk ısınıp kolay tava gelirler.su tutma kapasiteleri iyidir.Besin maddelerince zengindirler. Tava gelince kolay işlenirler.

7-Kireçli topraklar:kil,kum humus ve kireç ihtiva ederler.kalın bir kaymak tabakası bağlarlar.suyu geçirmezler.zor işlenen bir toprak çeşididir.

Definecilikte çiçek işaretinin anlamı nedir.


Eksik olan bölümü yakın kaylar üstünde ara ve bulunduğu kayanın altında dikkatli bir araştırma yap.

Çubuk ile Define Arama Define çubuğu yapımı







Yukarıdaki gibi bildiğimiz çubuk gibi tek farkı biraz elektrikle çalışması. Tutma kollarındaki ufak delikler L şeklindeki demirin rahat dönmesi için ve yandaki deliğe takılacak olan telin rahatsız etmemesi için delindi. Bilindiği gibi çubuklar yer altındaki elektriğe gidiyor. Bu ufak deliklere bir buçuk metre boyunda tel bağlanıyor. Bu teller bildiğimiz ışıldaklarda bulunan akülere bağlanıyor. Dikkat edilmesi gereken sağ ele gelecek tutma kolunun + sola gelecek kolun – olması. Aramada ise ne aranacak ise ağzımıza onu alıyoruz.

Tutma kolları bakır, uzatmalar ise iki takım var biri pirinç diğer ikisi bakır. Pirinç madene altına daha iyi gidiyor.Bakırlar ise boşluğa daha iyi gidiyor gibi.Ağzına ne alır isen ona gidiyor.resimdeki gibi bir delikten sağa artı kutpu solada aküden eksi kuTbu bağlıyon devam... ama bir tel ikinciye gerek yok esimde iki tane bağlanmış. o telde 1- 2 metre filan aküye gidiyor.10 cm lik pirinç çubuğu şüphelendiğin yere çakıyorsun. 15 metre filan ikili bir bakır kablo bulup birini sağa diğerini sola ve ucundaki ikiyi de o çaktığın yere bağlıyorsun.yine o raya giderse orada bir şey var demek.imiş çiviyi çaktığınız yere gidiyor

ÇUBUKLAR HAKKINDA TECRÜBELER-insanın kendine uyumu 4-5-6-8-lik
LL ŞEKLİNDE uzun kenarı 30 kısa kenarı 10 cm olmalı vede içi dolu olmalı
-
boşluklarda harika diye bililinir benim çok kullandıgım çubuktur
boşlukta çarpı yapar ama hiçbir zaman çubuklara bişey temas ettirmediginiz zaman çubuk boşluk bulur
buradaki ince çizgiyi atlamayınız bakınız burada çubuklarının tutma yerine kesinlikle birşey koymayınız yani bir bakır pirinç boru içerisine yapmış oldugunuz LL şeklindeki çubukları koymayınız o zaman bir şey bulamassınız
diyelimki bir boşluk buldunuz boşlugun enini boyunu çıkarmayı çok iyi çıkarırsanız bundan sonra
bu boşlugun içerisinde bizim aradıgımız metallerden varmı diye bakacaksanızbakınız burada çok önemli bir tecrübe verecem hangimetalden arıyorsanız

İNSANIN SOL ELİ NEGATİF SAG ELİ POZİTİFTİR İYİ BİR ÇUBUKÇU BUNU İYİ BİLİR

aramak istediginiz metalden küçük bir parçayı sağ elinize alınız o zaman bu boşlugun üzerinde gezmeye başlayınız bu elinizdeki metalden varsa çubuklar tam bu noktada çarpı yapar ama iş bunlada bitmez ama şunu açıkça ifade edeyimki bu piyasada satılan cihazların yüzde seksenini bu çubuk sollar tabiki çubuklar herkeste çalışmaz bu dogrudur

İYİ BİR ÇUBUKÇU ELİNDEKİ ÇUBUKLA ARAZİDE GEZERKEN ELİNDEKİ ÇUBUKLARI UNUTUR YANİ SANKİ ELİNDE ÖYLE BİR ÇUBUK YOKMUŞ GİBİ TRANS OLMALI ÇUBUKLARI KESİNLİKLE KONTROL ETMEMELİ

BAKIR ÇUBUKLARIN AVANTAJLARI KADAR DEZ AVANTAJLARIDA VAR
minarelden etkilenir
bazen metal ayırmada yanılmaları vardır
öyle çok uzaktan metal çekimi alamazsınız
bugünlük bu kadar
-GELELİM PİRİNÇ ÇUBUK KONUSUNA
pirinç olarak en fazla kullanılacak çubuk 3 lük vede LL şeklinde olmalı kısa kenarı 10 cm uzun kenarı 50 cm
-pirinç arazide hiçbir metali kaçırmaz
-bakır vede diger metalleri buldugunda tam çarpı yapar
-gümüş buldugunda sag eldeki çubuk dik durur sol eldeki tam metalin üzerinde tam çarpı yapar
-merak ettiginiz metali buldugunda çubuklardan sag daki sola tam döner soldaki çubukta dik olur yani bu çubuklar bunu tam yapar metal ayırmada yüzde seksen tam vurur bu çubuklar bu yazdıklarımı çubuktan anlayan arkadaşar bunları arazide gömerek denesinler yani hadi çarpı yaptı burası tamam diye bir şey yok arkadalar
boşlukta genelde çok büyük oranda soldaki sola sagdaki saga tam açılım yapsada yanılma ihtimali vardır yani küçük bir boşugu çok büyük gibi gösterir
degrli arkadaşlar size bir soru
neden arazide sarı olan metalin herkes çekimini alamaz
bu metalin size bazı özelliklerini sıralamak istiyorum
-bu metalin mıklatıslanma özelligi yoktur
-bu metalin oksiti yoktur
-toprak üzerine digermetaller gibi bakır bronz gümüş gibi oksitten oluşan gaz salınımı yapmaz
-bu metal toprakta uyur
-hiçbir alantarama çubukları bunu toprakta çekim yaparak bulamaz
-öyle işte 3 metrede 4 metrede benim cihazım çeker diyenlere benim naçizane fikrim inanmayınız
-ister vlf ister pi sistem ister gpr ler vs. hiçbiri bu metali metrelerce derinliklerde bulamaz bakınız burada metal olarak sarı saçlı kızdan bahsediyorum bu önemli bir bronzu bir bakırı bir gümüşü bulur ama toprakta yatan bu metali bulamaz bu yazdıklarımı tecrübe etmek isteyen araziye gömsün 3 adaet bilezigi bir denesin yeryüzünde metallere çarpan frekansları yutan tek metal altındır ancak yüzeye yakın olan metalleri yakalayabilirsiniz

bakınız bu yazdıklarımı kendi cihazlarınızla deneyiniz topraga gömüp deneyiniz vede bu cihazların ne aramak için yapıldıklarını anlayınız araziye gömmeden anlayamazsınız yalnız altının saflıgı azaldıkça derinligi artar..

RADYESTEZİ NEDİR ?


Fransızlar Radyestezi, İngilizler Dowsing demişler. Fransızca ışınım duyarlılığı anlamına gelir. Bizde ise çatal çubukla su bulma olarak biliniyor.
Dünyada birçok ülkede yüzyıllardan beri kullanılan bir yöntem. Yine bir çok ülkede dernekleri ve federasyonları mevcut. Bizde maalesef yok. Bizde bu işe inanan da maalesef pek yok. Avrupalı bilim olarak kabul etmiş, üniversitelerde kürsüleri açılmış. Rusya'da bu yöntemle altın arama yöntemleri üniversiteler tarafından geliştirilmiş. Bizde ise bilim adamları bunu su büyücülüğü olarak kabul ediyor.
Büyücülüğe inanan bilim adamı olur mu? Ama burası Türkiye. Burada oluyor. Bilim büyücülüğü kabul ediyor fakat yöntemi bir türlü bilimsel görmüyor. ben bunu bilim adamlarının önyargılı oluşlarına bağlıyorum. Yoksa bilim önyargılı olamaz.
Bana göre Radyestezi ışınım duyarlılık ya da radyasyon duyarlılık falan değildir. bana göre radyestezi, gönülden çıkıp, doğanın, bütünün bilgisine ulaşmaktır. Radyastezi bir trans halidir, bir sezgidir. Radyastezi, bir insanın kendi manyetizmasını diğer manyetik alanlarla etkileştirmesi sanatıdır. Çubuk sadece göstergedir. Maharet insanda ve insanın özündedir. Yeter ki biz özümüzdeki bu yeteneklerimizi ortaya çıkarmasını bilelim. yani kendimizi bilelim.
( M E T A L ) ÇUBUKLA DEFİNE ARAMAK

Modern dedektörlerin yanı sıra hala 'ilkel' denebilecek aletlerle hazine bulmaya çalışan definecilerin sayısı da hiç az değil. Definecilerin çoğu, halen eski yöntemlerle define aramayı sürdürüyor.

Çubuklar, Şimdi aynı misal, bazı insanlar, bakır borulardan veya ağaç dallarından çubuklar yapıyorlar bunları ellerinde gevşek bir şekilde tutuyorlar, elin kıpırdamasından, elin aynı pozisyonu sürekli koruyamamasından bir süre sonra elde tutulan çubuklar bazen sağa bazen sola dönüyor, bunun üzerine insanlar diyorlar ki işte çubuklarımız definenin yönünü tespit etti , haydi o tarafa gidelim! Uzakta duran altın, gümüş, define ile, elde tutulan çubuk veya onu kullanan kişi arasında hiçbir bilimsel bağlantı olmadığı halde böyle bir şey olur mu? Çubuğu kullanana sorarsanız pek güzel olur! çubuklar defineyi gösterdi, haydi o tarafa!!
--------------------------------
Işınım DuyarlılığıRadyestezi, su ve de maden gibi maddelerin veya belli hedeflerin yaydıkları ışınımları veya güç alanlarını bir alet aracılığı ile hatta bazen de aracısız olarak yakalamak sureti ile, bunların yerlerini, belirli olan durumlarını, çeşitli türdeki özelliklerini tespit etme yeteneğidir.

Radyestezi kelimesi, ışınım anlamına gelen Yunanca 'radi' ile duyarlılık anlamına gelen Latince 'esthesie' kelimelerinden türetilmistir. Dolayısıyla “ışınım duyarlılığı” demektir Fransız rahibin bulduğu bu sözcüğün yanı sıra, aynı kavramı anlatmak üzere İngilizler de dowsing kelimesini kullanırlar.
Radyestezi Medyumu ve Kullanılan Aletler
Radyestezi medyumu ve hedef arasında, radyestezik tepkiler göstermek şartıyla bir gösterge vazifesi gören radyestezik aletler oldukça çok çeşitlidir. Bunları başlıca iki ana sınıfa ayırabiliriz:
1- Radyestezi Çubukları (baguette, dowsing rod.)
2- Sarkaçlar (pandül, pandule, pendelum)
Radyestezi çubukları içerisinde en klasik olanı, çatallı fındık dalından yapılanıdır. Fındık ağacı, majik özelliklere sahip olduğuna inanılan ve tılsımlar, nazarlıklar yapmada kullanıldığı için tercih edilmiş olabilirler. Fakat günümüzde balinanın ağzındaki süzgeç çubuklarından, plastik, tel daha ziyade bakır ve metal olan çubuklar radyestezi çubuğu olarak kullanılmaktadır. Çatallı çubuk yerine, köşeli metal çubuklar ya da düz esnek bir çubuk, hatta bunların en hassas özelliğine sahip bulunan köşeli metal çubuklar da kullanılabilir. Çatallı çubuklar, bunları tutma şekilleri de çok çeşitlidir. Genellikle yapılan uygulamalarda ise, avuçlar yukarı bakacak yönde, çatallı dalın ya da çubuğun her iki kanadı dış tarafa doğru açılarak çok sıkmadan tutulur. Çubuğu yere doğru paralel ve ucu ileriye doğru bakar bir biçimde tutabileceğimiz gibi, ucunu yukarı tarafa yönelterek de tutabiliriz. Mühim olan, çubuğun ucunun yukarı tarafa kalkarak veya aşağı tarafa eğilerek aranan hedefe yönelik bir tepki göstermesidir. Radyestezistler, bu tepkiyi elde etmek açısından hareket halinde olurlar. Ya yürüme şeklini seçerler, ya dönerler veya ritmik beden hareketi yaparlar. Çatallı çubuğu diğer aletlerden ayıran bir özelliği de nötr durumuna kendiliğinden dönmeme özelliğidir. Her radyestezik tepki ertesinde tekrar ayarlanması gerekir.
Sarkaçlar ise prensip açısından, bir ipin veya zincirin ucuna bağlanmış bir ağırlıktan oluşmasıdır. Günümüzde sarkaçlar, çatallı dalın yerine çok daha sıklıkta kullanılır olmuşlardır. Bu sarkaçlar ahşap, metal, cam ve taş vb. türden çeşitli malzemelerden, hatta cep saati, altın yüzük gibi uygun olan objelerden de yapılabilirler. Sarkaçların şekli ve ağırlığı da yine radyestezistin isteğine göre değişir. Fakat top gibi küresel olanların diğerlerine nispeten daha dengeli olmalarından dolayı, bir çok avantajları vardır : Mesela, arazide kullanıldıklarında, rüzgardan diğerleri kadar etkilenmezler. Radyestezist sarkacın ipini, belli bir yerden, sağ elinin baş parmağı ile işaret parmağı arasında tutarlar ve de kolunu yatay olarak serbest bırakırlar. İpin boyunun uzunluğu çok önemli olduğu için ipin geriye kalan kesimi, boyunun ayarlanabileceği basit kapsamlı bir mekanizmaya veya serbest parmaklara sarılabilir. Radyestezist, sarkaca hafif bir salınım hareketi vererek işe başlar. Sarkacın boyunun ayarlı olması durumunda, salınım hareketi hedef üzerinde, mesela dairesel harekete dönüşecek, sarkaç dönmeye başlayacaktır. Bu, sarkacın gösterdiği radyestezik bir tepkidir. Tepkinin türü, sarkacın malzemesine, hedefe ve de radyesteziste göre değişir.

Define yerleri

17Ara
2009

Bu başlığa bakarak size hemen define yerlerini göstereceğinizi düşünmeyin. İyi bir defineci bu şekilde bir başlığa inanarak define yerini bulamaz. Define bulmak için iyi bir işaret ve işaretin ne demek istediğini iyi yorumlamaktır. Sizler bu şekilde birileri size bilgisayar define yerlerini gösteriyormuş diyerek inanmayın. Türkiye Definecilik bakımından zengin bir yerdir. İşaretlere iyi bakın Hepinize iyi şanslar.

Küp işaretinin anlamı define gömü hazine

sistemdir. Anadolu'da sık görülen bir ölü gömme geleneğidir. Ölü küp içerisine genelde "hoker" (bebeğin ana rahmindeki duruş şekli) tarzı konulur. Bazende ceset yakılarak külleri küp içerisine yerleştirilir. Halka ait olduğu için içerisine genelde ölü hediyesi konulmaz. Konulanlarda günlük yaşamda kullanılan basit malzemelerdir. Bu küplerde ya yerleşimin içine yada yerleşim yerine yakın yerlerde toprağa gömülür.

#Boş küpler ağız kısmı aşağıya bakar halde ya da yatay veya dikey halde bulunurlar.
#Yatay vaziyete bulunan küplerde paranın bulunduğu yer, ağzının baktığı istikamette ve bu istikamette güney-batıdadır.
#Dikey vaziyetteki küplerde ise, zemin arazi, küpün olduğu araziden birkaç basamak yüksektedir. Yön olarak da güney-batının öncelikli olarak düşünülmesi gerekir.
#Ağız aşağı haldeki küplerdeyse, çok az derinde küpün tam altında iyi haber parası olup, yedi - dokuz m. uzakta da asıl para bulunur. Yön olaraksa güney-batı yönünde bulunup, küpün üstünde o yönde bakan tarafta bir farklılık bulunur.

#Küp boş çıktı diye hemen vazgeçmeyin belki dolu bir küpe işaret ediyor olabilir.

Definecilik ve cinler hakkında bilgi

Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kur’an-ı Kerim’e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır.

Önce Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz.

Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kur’an ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır.

Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı:

Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla.

51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım.

51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı:


55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.

55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.

15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık.

Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar


72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik."

72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."

72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."

72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."

72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."

72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."

72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı"

72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk."

72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor."

72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."

72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."

72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."

72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."

72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."

6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir

Kur’an’ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah’ın muradının önüne geçemez.

46/29 Kur'an'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kur'an) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik."

46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun."

46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar.

Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular.


6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler.

Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir.

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der.

34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz.

Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi.

6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir.

26/210 Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir.

26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

Şeytan cinlerdendir, hem Allah’ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan’dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah’tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi.


18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.

36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi?

36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.

Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez.


34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.

Kur'an-ı Kerim'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler.

Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :

1- Defineyi gömenler, defineyi 24 saat koruyamayacakları için cin çağırıyorlar ve onlara bekçilik yaptırıyorlar.

2- Kilisenin papazları kilisenin paralarını gömerken kara büyü - papaz büyüsü yaparlar.

3- Bazı paralar cinler padişahının koruması altındadır.

4- Besmelesiz gömüde ve eşkıya parasında cin vardır.

5- Kazı öncesinde pek çok definecinin tercihi, cin istihdam eden kişilere başvurarak yerin doğruluğunun tespitini istemektir.

6- Cinci (hoca) şüpheli araziden getirilen bir avuç toprağa bakarak arazide define olup olmadığını söyler. Paranın cinler tarafından sahipli olup olmadığını da söyler. Paranın miktarını ve derinliğini söyler.

7- Cinler ellerinde olan defineyi vermemek için uğraşırlar, çeşitli engelleme yöntemlerine başvururlar.

8- Cinlerin koruduğu para etrafında kazıdan önce çevirme yapılır. Çevirme siyah kemik saplı bıçak veya nar veya gül dalıyla kazılacak yerin etrafında dua okuyarak daire çizmektir. Bu arada tütsü yakılır, daire içinde 5 köy yumurtası kırılır; bu cinleri bir bomba gibi korkutur.

9- Eğer kazıda define bulunursa, bu paranın bir kısmı kazılan çukurda cinler için bırakılır. Bu şekilde cinler görevlerine devam edebilirler.

Buna benzer konular bu kitapta onlarca sayfa anlatılıyor. Bu anlatımların hepsi mesnedi olmayan sözlerdir. Meleklerle, cinlerle, ahiret dünyası ile ilgili bilgileri bize ancak Yüce Allah ve onun Peygamberi verebilir. Yüce Allah'ın ve sevgili Peygamberimizin bize öğrettiklerinde yukarıda anlatılan şeylerin zerresi bile yoktur.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır:

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kur'an-ı Kerim'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor:

113/Felak Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe,

113/2 Yarattıkların şerrinden,

113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden,

113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden,"

114/Nas Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,

114/2 İnsanların hükümranına,

114/3 İnsanların Tanrısına,

114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden.

114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan,

114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir."

Definecilik ve cinler hakkında bilgi

Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kur’an-ı Kerim’e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır.

Önce Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz.

Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kur’an ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır.

Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı:

Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla.

51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım.

51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı:


55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.

55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.

15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık.

Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar


72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik."

72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."

72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."

72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."

72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."

72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."

72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı"

72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk."

72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor."

72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."

72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."

72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."

72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."

72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."

6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir

Kur’an’ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah’ın muradının önüne geçemez.

46/29 Kur'an'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kur'an) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik."

46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun."

46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar.

Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular.


6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler.

Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir.

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der.

34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz.

Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi.

6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir.

26/210 Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir.

26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

Şeytan cinlerdendir, hem Allah’ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan’dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah’tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi.


18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.

36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi?

36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.

Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez.


34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.

Kur'an-ı Kerim'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler.

Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :

1- Defineyi gömenler, defineyi 24 saat koruyamayacakları için cin çağırıyorlar ve onlara bekçilik yaptırıyorlar.

2- Kilisenin papazları kilisenin paralarını gömerken kara büyü - papaz büyüsü yaparlar.

3- Bazı paralar cinler padişahının koruması altındadır.

4- Besmelesiz gömüde ve eşkıya parasında cin vardır.

5- Kazı öncesinde pek çok definecinin tercihi, cin istihdam eden kişilere başvurarak yerin doğruluğunun tespitini istemektir.

6- Cinci (hoca) şüpheli araziden getirilen bir avuç toprağa bakarak arazide define olup olmadığını söyler. Paranın cinler tarafından sahipli olup olmadığını da söyler. Paranın miktarını ve derinliğini söyler.

7- Cinler ellerinde olan defineyi vermemek için uğraşırlar, çeşitli engelleme yöntemlerine başvururlar.

8- Cinlerin koruduğu para etrafında kazıdan önce çevirme yapılır. Çevirme siyah kemik saplı bıçak veya nar veya gül dalıyla kazılacak yerin etrafında dua okuyarak daire çizmektir. Bu arada tütsü yakılır, daire içinde 5 köy yumurtası kırılır; bu cinleri bir bomba gibi korkutur.

9- Eğer kazıda define bulunursa, bu paranın bir kısmı kazılan çukurda cinler için bırakılır. Bu şekilde cinler görevlerine devam edebilirler.

Buna benzer konular bu kitapta onlarca sayfa anlatılıyor. Bu anlatımların hepsi mesnedi olmayan sözlerdir. Meleklerle, cinlerle, ahiret dünyası ile ilgili bilgileri bize ancak Yüce Allah ve onun Peygamberi verebilir. Yüce Allah'ın ve sevgili Peygamberimizin bize öğrettiklerinde yukarıda anlatılan şeylerin zerresi bile yoktur.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır:

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kur'an-ı Kerim'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor:

113/Felak Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe,

113/2 Yarattıkların şerrinden,

113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden,

113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden,"

114/Nas Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,

114/2 İnsanların hükümranına,

114/3 İnsanların Tanrısına,

114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden.

114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan,

114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir."

Definecilik ve cinler hakkında bilgi

Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kur’an-ı Kerim’e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır.

Önce Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz.

Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kur’an ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır.

Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı:

Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla.

51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım.

51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı:


55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.

55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.

15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık.

Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar


72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik."

72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."

72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."

72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."

72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."

72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."

72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı"

72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk."

72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor."

72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."

72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."

72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."

72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."

72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."

6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir

Kur’an’ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah’ın muradının önüne geçemez.

46/29 Kur'an'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kur'an) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik."

46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun."

46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar.

Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular.


6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler.

Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir.

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der.

34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz.

Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi.

6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir.

26/210 Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir.

26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

Şeytan cinlerdendir, hem Allah’ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan’dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah’tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi.


18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.

36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi?

36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.

Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez.


34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.

Kur'an-ı Kerim'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler.

Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :

1- Defineyi gömenler, defineyi 24 saat koruyamayacakları için cin çağırıyorlar ve onlara bekçilik yaptırıyorlar.

2- Kilisenin papazları kilisenin paralarını gömerken kara büyü - papaz büyüsü yaparlar.

3- Bazı paralar cinler padişahının koruması altındadır.

4- Besmelesiz gömüde ve eşkıya parasında cin vardır.

5- Kazı öncesinde pek çok definecinin tercihi, cin istihdam eden kişilere başvurarak yerin doğruluğunun tespitini istemektir.

6- Cinci (hoca) şüpheli araziden getirilen bir avuç toprağa bakarak arazide define olup olmadığını söyler. Paranın cinler tarafından sahipli olup olmadığını da söyler. Paranın miktarını ve derinliğini söyler.

7- Cinler ellerinde olan defineyi vermemek için uğraşırlar, çeşitli engelleme yöntemlerine başvururlar.

8- Cinlerin koruduğu para etrafında kazıdan önce çevirme yapılır. Çevirme siyah kemik saplı bıçak veya nar veya gül dalıyla kazılacak yerin etrafında dua okuyarak daire çizmektir. Bu arada tütsü yakılır, daire içinde 5 köy yumurtası kırılır; bu cinleri bir bomba gibi korkutur.

9- Eğer kazıda define bulunursa, bu paranın bir kısmı kazılan çukurda cinler için bırakılır. Bu şekilde cinler görevlerine devam edebilirler.

Buna benzer konular bu kitapta onlarca sayfa anlatılıyor. Bu anlatımların hepsi mesnedi olmayan sözlerdir. Meleklerle, cinlerle, ahiret dünyası ile ilgili bilgileri bize ancak Yüce Allah ve onun Peygamberi verebilir. Yüce Allah'ın ve sevgili Peygamberimizin bize öğrettiklerinde yukarıda anlatılan şeylerin zerresi bile yoktur.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır:

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kur'an-ı Kerim'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor:

113/Felak Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe,

113/2 Yarattıkların şerrinden,

113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden,

113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden,"

114/Nas Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,

114/2 İnsanların hükümranına,

114/3 İnsanların Tanrısına,

114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden.

114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan,

114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir."

Definecilik ve cinler hakkında bilgi

Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kur’an-ı Kerim’e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır.

Önce Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz.

Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kur’an ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır.

Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı:

Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla.

51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım.

51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı:


55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.

55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.

15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık.

Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar


72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik."

72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."

72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."

72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."

72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."

72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."

72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı"

72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk."

72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor."

72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."

72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."

72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."

72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."

72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."

6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir

Kur’an’ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah’ın muradının önüne geçemez.

46/29 Kur'an'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kur'an) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik."

46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun."

46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar.

Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular.


6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler.

Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir.

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der.

34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz.

Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi.

6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir.

26/210 Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir.

26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

Şeytan cinlerdendir, hem Allah’ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan’dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah’tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi.


18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.

36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi?

36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.

Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez.


34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.

Kur'an-ı Kerim'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler.

Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :

1- Defineyi gömenler, defineyi 24 saat koruyamayacakları için cin çağırıyorlar ve onlara bekçilik yaptırıyorlar.

2- Kilisenin papazları kilisenin paralarını gömerken kara büyü - papaz büyüsü yaparlar.

3- Bazı paralar cinler padişahının koruması altındadır.

4- Besmelesiz gömüde ve eşkıya parasında cin vardır.

5- Kazı öncesinde pek çok definecinin tercihi, cin istihdam eden kişilere başvurarak yerin doğruluğunun tespitini istemektir.

6- Cinci (hoca) şüpheli araziden getirilen bir avuç toprağa bakarak arazide define olup olmadığını söyler. Paranın cinler tarafından sahipli olup olmadığını da söyler. Paranın miktarını ve derinliğini söyler.

7- Cinler ellerinde olan defineyi vermemek için uğraşırlar, çeşitli engelleme yöntemlerine başvururlar.

8- Cinlerin koruduğu para etrafında kazıdan önce çevirme yapılır. Çevirme siyah kemik saplı bıçak veya nar veya gül dalıyla kazılacak yerin etrafında dua okuyarak daire çizmektir. Bu arada tütsü yakılır, daire içinde 5 köy yumurtası kırılır; bu cinleri bir bomba gibi korkutur.

9- Eğer kazıda define bulunursa, bu paranın bir kısmı kazılan çukurda cinler için bırakılır. Bu şekilde cinler görevlerine devam edebilirler.

Buna benzer konular bu kitapta onlarca sayfa anlatılıyor. Bu anlatımların hepsi mesnedi olmayan sözlerdir. Meleklerle, cinlerle, ahiret dünyası ile ilgili bilgileri bize ancak Yüce Allah ve onun Peygamberi verebilir. Yüce Allah'ın ve sevgili Peygamberimizin bize öğrettiklerinde yukarıda anlatılan şeylerin zerresi bile yoktur.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır:

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kur'an-ı Kerim'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor:

113/Felak Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe,

113/2 Yarattıkların şerrinden,

113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden,

113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden,"

114/Nas Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,

114/2 İnsanların hükümranına,

114/3 İnsanların Tanrısına,

114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden.

114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan,

114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir."

Definecilik ve cinler hakkında bilgi

Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kur’an-ı Kerim’e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır.

Önce Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz.

Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kur’an ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır.

Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı:

Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla.

51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım.

51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı:


55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.

55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.

15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık.

Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar


72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik."

72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."

72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."

72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."

72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."

72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."

72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı"

72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk."

72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor."

72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."

72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."

72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."

72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."

72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."

6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir

Kur’an’ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah’ın muradının önüne geçemez.

46/29 Kur'an'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kur'an) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik."

46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun."

46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar.

Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular.


6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler.

Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir.

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der.

34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz.

Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi.

6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir.

26/210 Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir.

26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

Şeytan cinlerdendir, hem Allah’ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan’dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah’tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi.


18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.

36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi?

36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.

Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez.


34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.

Kur'an-ı Kerim'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler.

Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur.

Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :

1- Defineyi gömenler, defineyi 24 saat koruyamayacakları için cin çağırıyorlar ve onlara bekçilik yaptırıyorlar.

2- Kilisenin papazları kilisenin paralarını gömerken kara büyü - papaz büyüsü yaparlar.

3- Bazı paralar cinler padişahının koruması altındadır.

4- Besmelesiz gömüde ve eşkıya parasında cin vardır.

5- Kazı öncesinde pek çok definecinin tercihi, cin istihdam eden kişilere başvurarak yerin doğruluğunun tespitini istemektir.

6- Cinci (hoca) şüpheli araziden getirilen bir avuç toprağa bakarak arazide define olup olmadığını söyler. Paranın cinler tarafından sahipli olup olmadığını da söyler. Paranın miktarını ve derinliğini söyler.

7- Cinler ellerinde olan defineyi vermemek için uğraşırlar, çeşitli engelleme yöntemlerine başvururlar.

8- Cinlerin koruduğu para etrafında kazıdan önce çevirme yapılır. Çevirme siyah kemik saplı bıçak veya nar veya gül dalıyla kazılacak yerin etrafında dua okuyarak daire çizmektir. Bu arada tütsü yakılır, daire içinde 5 köy yumurtası kırılır; bu cinleri bir bomba gibi korkutur.

9- Eğer kazıda define bulunursa, bu paranın bir kısmı kazılan çukurda cinler için bırakılır. Bu şekilde cinler görevlerine devam edebilirler.

Buna benzer konular bu kitapta onlarca sayfa anlatılıyor. Bu anlatımların hepsi mesnedi olmayan sözlerdir. Meleklerle, cinlerle, ahiret dünyası ile ilgili bilgileri bize ancak Yüce Allah ve onun Peygamberi verebilir. Yüce Allah'ın ve sevgili Peygamberimizin bize öğrettiklerinde yukarıda anlatılan şeylerin zerresi bile yoktur.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır:

34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır."

Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kur'an-ı Kerim'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor:

113/Felak Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe,

113/2 Yarattıkların şerrinden,

113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden,

113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden,"

114/Nas Suresi

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,

114/2 İnsanların hükümranına,

114/3 İnsanların Tanrısına,

114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden.

114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan,

114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir."