Marmara Denizi’nin güneyinde boğaz yollarına hakim bir yarımadada yer alan Kyzikos, eşsiz konumu ve coğrafyasının cömertçe sunduğu hazineleriyle önemli bir antik çağ kentiydi. Paralarını süsleyen ton balığı ve Hadrian tapınağı’yla ünlenen Kyzikos günümüze kadar yerleşimin sürdüğü bir merkezdir. Propontis’in (Marmara Denizi) güney kıyısındaki konumu itibarıyla da Anadolu’nun batıya açılan kapısı niteliğindedir. Bu yönüyle bölgede büyük bir ticaret ve bankacılık merkezi haline dönüşür. Bölgenin deniz ticaretini elinde tutarak; zeytincilik, balıkçılık, kozmetik ve şarapçılıkta oldukça ileri düzeye erişir. Bu önemli kent, Büyük Konstantinus döneminde Byzantion’un (Konstantinopolis) başkent olmasıyla gözden düşmeye başlar ve yaşadığı depremlerle de yavaş yavaş tarih sahnesinden çekilir.
İlk öncelikle sikkenin icadının ekonomik hayat koşullarının değişmesinde büyük rol oynadığını unutmamalıyız. Yunan orta çağının sonlarına doğru değer ölçüsü anlamı gelişti. Bakır ve demirin yanında altın ve gümüş gibi değerli madenlerde kullanılmaya başlandı. Hükümet tarafından üzeri damgalanmak suretiyle tasdik edilen, kolayca taşınabilir ve günümüze kadar insan hayatının en önemli parçasının temelleri atılmış oldu. İlk sikkelerin M.Ö. 7 yy son yarısında Lidyalılar tarafından icat edildiğini Heradotos ( I,94) bildirmekte, bu haberin doğruluğu Lidya’nın başkenti Sardes’te bulunmuş olan elektrondan, yani beyaz altından yapılmış bakla şeklindeki en eski sikkelerden de anlamaktayız.
İlk sikkelerin ortaya çıktığı Anadolu topraklarında ardında kalan geniş tarım bölgesi ve Propontis’e olan önemli kıyısıyla Kyzikos çok farklı tiplere sahip sikkeler basmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biride çeşitli tanrı ve tanrıçalara birçok tapınak yapmış olmalarıdır burası adeta kutsal bir şehir görünümündedir. Antik çağ yazarlarının belirttiği üzere, antik dünyanın sekiz harikası içinde yer alan Hadrianus Tapınağı’nın yanı sıra Apollanis Tapınağı, Hadrianus Agorası, Aşağı Agora, Devlet Agorası, Amphitiyatro, Bouleuterion, Metron, Su Kemerleri, Akropol Kapısı, Tiyatro, Roma Hamamları, Prytaneion, Gallienos ve Meter Plankie (Kybele) Tapınakları, limanlar ve konutları; bu önemli antik kentin dokusunu oluşturan elemanlardır.
Burada ilk olarak Kyzikos kentinin tarihsel sürecine bakacağız bunu yaparak Kyzikos sikkelerinin hangi koşullar altında oluştuğunu kavramaya çalışağız ve Kyzikos sikkeleri üzerine bugüne kadar yapılmış araştırmalardan derlediğimiz bilgileri vereceğiz.
Kyzikos antikçağ Anadolusunun önemli ticaret ve kültür merkezlerinden birisidir. Eusebios, Kyzikos kentinin Mysia bölgesinde, Propontis’in güney kıyısında Arktonnesos (Ayı Adası- Kapıdağ Yarımadası) adasında, ilki M.Ö. 679 yılında olmak üzere iki defa kurulduğundan bahsetmektedir. Burada yapılan arkeolojik çalışmalarda da kentin, M.Ö. 7. yüzyılın ilk çeyreğinde kurulmuş olduğuna işaret eder. Kent ismini Kral Kyzikos’tan alır. Kral Kyzikos ve kentin kuruluşuyla ilgili birçok varsayım vardır. Bunlardan en çok bilineni Kristes hikayesidir.(Argonautların Altın Postu aramak için çıktıkları sefer ve Kral Kyzikos’un yanlışlıkla ölmesiyle ilgilidir.) Bir diğer mitosta ise kral Apollon’un oğludur ve Apollon’la ilgili olan başka mitoslarda da Apollon’nun oğlu Thrak kralı Eusoros’un soyundan geldiği anlatılır. Antik kaynaklara göre, Yunanistan’ın Thessalia bölgesinden buraya gelen Dolionların kralıdır.
Kyzikos, Arkaik ve Klasik çağlarda, Atina-Pers ve Atina-Sparta arasındaki savaşlar ile Helenistik Çağ’ın siyasal ve sosyal kaos ortamından etkilense de, kent yöneticilerinin uyguladıkları akıllıca politikalar sayesinde hiçbir zarar görmez, bağımsızlığını bazen otonom da olsa korur. Pers Kralı Kyros (MÖ 559- 529) zamanında kent, Daskyleion satraplığına dahil olur. Bölgede ele geçen mezar stellerinde betimlenen cenaze ziyafeti sahnelerinin çokluğu, bölgedeki Pers etkilerinin göstergesidir.
MÖ 5. yüzyıl başlarından itibaren Kyzikos’un dokuz defa el değiştirip işgal edilmesine yol açan olaylar İonya İsyanı ile başlar. İsyan aynı zamanda Pers Savaşlarının da başlangıcını oluşturur. Bu savaşların ana sebebi ise Perslerin batıya doğru genişlemesidir. MÖ 500-494 yılarında Miletos önderliğinde çıkan ayaklanma kısa sürede tüm İonia’ya yayılır. Altı yıl süren ayaklanma İonialıların başarısızlığı ve Miletos’un yıkılmasıyla sona erer. Bir Miletos kolonisi olan Kyzikoslular kentlerinin yıkılmasından korkarak Daskyleion satrabı Megabazos oğlu Oibares ile anlaşarak Perslere bağlılıklarını bildirirler. Böylece yakılıp yıkılmaktan kurtulurlar (Herodotos, IV. 33) ama bağımsızlıklarını da kaybederler.
MÖ 478-477 yıllarında merkezi Delos’ta olan Attika- Delos Deniz Birliği’nin kurulmasıyla Kyzikos’da bu birliğin içinde yer alır. Perslerin yayılımına karşı kurulan bu birlikte yer alan kentlerin eşit hakları vardı. Yükümlülükleri ise Perslere karşı yürütülen mücadelede birliğe gemi ve asker vermekti. Bunun yanında üye kentler, ekonomilerine göre birliğe belirli miktarlarda para da vermekteydiler. Ancak Atina’nın birliği kendi çıkarları için kullanmaya başlaması nedeniyle birlik dağılma kararı alır. MÖ 384 yılında Pers egemenliğinden kurtulan kent, burasını tekrar ele geçirmek isteyen Daskyleion satrabına karşı Atina’dan Timotheos komutasındaki yardım gelene kadar kenti başarı ile korur. Kyzikos göstermiş olduğu başarı sonrasında MÖ 378- 377 yılında kurulan İkinci Attika- Delos Deniz Birliğine kabul edilir. Bu dönemde kent oldukça gelişir ve zenginleşir. Ancak, MÖ 357- 355 yılları arasında yapılan “müttefikler savaşı” sırasında Kyzikos bu birlikten tekrar ayrılır.
Büyük İskenderi’in Asya seferi için hazırlıkta bulunduğunu öğrenen Pers hükümdarı III. Dareios Kodomon (MÖ. 336-330), Hellespontos’u ona karşı tutmak için çok önemli konuma sahip olan Kyzikos’u, Rodoslu Memnon Rhodios komutasında ele geçirmeye çalışır; fakat başarılı olamaz (MÖ 335). Büyük İskender MÖ 334 yılı ilkbaharında Hellespontos’u aşarak Asya’ya geçer, Granikos (Biga) Çayı kenarında Pers ordusu ile yaptığı savaşta Persleri yener. İskender’in emriyle, Kyzikos’u anakaraya bağlayan doğudaki köprünün batısına ikinci bir köprü yaptırılır. Bununla her zaman için Hellespontos’un zaptına elverişli bir hale gelen Kyzikos, konumunun üstünlüğü ve giderek artan kuvveti nedeniyle uzun zaman bağımsızlığını korur.
MÖ 133 yılında, Bergama krallığı topraklarının veraset yoluyla Roma’ya ilhakı ile Kyzikos kenti de Roma egemenliği altına girer. Bergama krallığı ile olan iyi ilişkilerini Roma’ya karşıda sürdüren kent, “hür şehir” unvanı alır ve bağımsızlığını korur. Roma imparatorluk döneminin başında, Augustus ve Tiberius dönemlerinde, bağımsızlığını kısmen de olsa yitiren kent, Caligula döneminde bağımsızlığını tekrar kazanır. Uzun bir süre rahatlık döneminden sonra Diocletianus (MS.284-305) tarafında kurulan Tetrarkhi (Dörtlü İdare) ve eyaletlerin yeniden bölünerek düzenlenmesi sırasında, yaklaşık 297 yılında Kyzikos, Troia ve Phrygia Epiktetos ile birlikte 33 şehri de içine alan Hellespontos eyaletinin merkezi olur. Bununla birlikte, bir konsül vali ve bir lejyonun da ev sahipliğini yapar.
MS 324 yılında imparator I. Constantinus (MS. 307-337) Byzantion’u Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapılınca Kyzikos’un talihi tersine döner, gün geçtikçe parlayan Byzantion’un yanında Kyzikos gittikçe önemini kaybeder ve kent baş kent tarafından sömürülmeye başlanır. Önceleri Kyzikos’un şarabı, zeytinyağı ve balığı alınırken daha sonraları mermerleri de sökülüp yeni baş kentte götürülür. MS. 543 yılında bölgede meydana gelen büyük bir deprem, kentin yarısına yakın bölümünün yıkılmasına ve bunun etkisiyle siyasi varlığının da giderek azalmasına neden olur. Bu büyük yıkımın ardından halk burayı terk ederek Artake’ye (Erdek) yerleşir. Daha sonrada kentin yaşadığı depremler, istilalar ve limanlarının dolması ile ticaret yapılamaz hale gelmesi, Kyzikos!un bundan sonra gelişiminin tamamen durmasına sebep olurken, mükemmel bir limana sahip olan Artake kenti Kyzikos’un yerini alır.
1071 yılında Malazgirt savaşından sonra batıya yönelen Selçuklular yer yer Bizanslılar’ı yenerek buralarda yerleşmeye başlarlar. 1113 yılında da Türk emirlerinin Bithynia bölgesine yaptıkları akın sırasında Apollonia (Ulubat) Türkler2in eline geçer ve bu tarihten sonra da bölgede Türk egemenliği başlar.
Yukarıda amfi-tiyatro tonoz kalıntısı (solda). Dünyanın sekizinci harikası olarak nitelendirilen Hadrian Tapınağından günümüze kalanlar (sağda).
MÖ 6.yüzyıl başlarından itibaren sikke basmaya başlayan Kyzikos, Roma imparatorluk döneminde, MS 3.yy ortalarına kadar kendi sikkelerini basmaya devam eder. Geç Roma ve Bizans dönemlerinde ise artık kendi sikkelerini değil ancak imparatorluk sikkelerini basmayı sürdürür (MS.6 yüzyıla kadar). Roma imparatorluk döneminde de Augustus (MÖ. 27- MS.14) ile Gothikus (MS 268- 270) dönemleri arası sikke basar. Mysia bölgesinin en erken sikke basan Kyzikos’un, MÖ 600 yılarında basmaya başladığı elektron stater ve alt birimleri, II. Philippos ve Büyük İskender altın staterleri bunların yerini alana kadar antik dünyanın en geçerli altın para konseptini oluştururlar. Hiç şüphesiz bu, kente azımsanmayacak bir kazanç sağlar. Öyle ki, MÖ 5. yüzyıl Attika yazıtlarında ve antik yazarların eserlerinde Kyzikos para birimine ve “Kyzikene” (Kyzikene staterleri antik kaynaklarda şu şekilde geçmektedir: στατηρες Κυζικηνοι, χρυσου στατηρες Κυζιζηνοι, χρυσιου Κυζικηνου στατηρες ) diye bilinen kent staterlerine sıklıkla rastlanır. Buna en güzel örnek Xenophon’un Anabasis isimli eserinde görmekteyiz(v. 6. 23; vii. 3. 10). Bu eserde askerlere denize açılmaları karşılığında onlara yeni aydan itibaren adam başına bir Kyzikenos ücret vermeğe ve sürgün edildiği ana yurdu Troas’a götürmeye yemin edilmektedir. Bölgede Lapsakos altınları da tedavülde olmasına rağmen, bunlar hiçbir zaman Kyzikos staterlerinin ününü yakalayamaz.
Kyzikos kentinin episemonu (επισημον) yani simgesi ton balığıdır. Bu simge kent sikkelerinde, erken örneklerden geç örneklere kadar sürekli kullanılır. Ayrıca erken örneklerde kent ismi sikkeler üzerinde yer almaz; kentin paraları bu simge sayesinde tanınmaktadır.
Kyzikos kentinin basmış olduğu sikkelerde iki yüze yakın farklı tip bulunmaktadır. Kentin elektron sikkelerinde ön yüzde, genellikle hayvan repartuarlarından tipler kullanılır. Bunlar özellikle balık, balık başı, aslan, keçi, koç, horoz gibi hayvanların yanında mitolojik varlıklar da bolca kullanılır: sfenks, khimaira, grifon, kanatlı domuz ve boğa. Arka yüzde ise dönemin karakteristik özelliği olarak kare inkus yer almaktadır. Bu tiplerin dışında, yine ön yüz tipi olarak tanrı, tanrıça ve mitolojik yaratıkların tasviride görülmektedir. Gümüş serilerinde ise hayvan tasvirleri azalmış, bunun yerini tanrı, tanrıça tasvirleri almıştır. Kentin MÖ 480-100 yılları arasında basmış olduğu bronz serilerinde görülen ana tipi, kentte önemli bir tapınımı olan Kore Soteira diğer adıyla Persophone oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra kentte tapınım gören tanrı ve tanrıça tasvirleri yanında kentin kurucusu kral Kyzikos da tip olarak kullanılır. Burada, özel bir tapınımı olan Apollon diğer tanrılara oranla daha çok kullanılan bir tiptir. Roma imparatorluk dönemi sikkelerinde ise ön yüzde karakteristik olarak imparator portre ve büstlerinin yanı sıra tanrı ve tanrıça tasvirleri sıklıkla kullanılır.
Yukarıda Kyzikos’a ait Kore Soteira başı, Omphalos üzerinde oturan Apollon M.Ö.5. yy. gümüş tetradrahmi örneği görmekteyiz.
Kyzikos elektron staterlerini ve sikkelerini ayrıntılı biçimde incelersek kullanım dönemlerine göre periyotlara ayıra biliriz. Bizler bu kronolojiyi yaparken özellikle Greenwell, Cyzicus (cited as G.); on the chronology, Wroth, B. M. C., Mysia, p. xiv f. ‘ den yaralana biliriz. Elektron sikkelerinin kullanım periotları ve gösterdiği gelişim şu sekildedir;
Period I. M.Ö. yedinci ve altıncı yüzyılları kapsamaktadır. Bu peryotta özellikle hayvan simgelerine bol miktarda yer verilmiştir.bunlardan bazıları horoz, kartal başları ve yunus, yengeç dir.
Period II M.Ö. 500- 450 yıllarını kapsamaktadır.
Athena ve Gorgon başı Bunları yanı sıra miğferli Athena, sakallı,kıvırcık saçlı genç erkek başları bu perioddaki sikkelerin üzerinde yer alır.
Bu perioda ait sikkelerde ayrıca Nike, Herakles ve labutu, Satyr’ in balığı tutar şekildeki portresi , miğferi ve silahlarıyla genç erkek figürü, ve bütün bunların yanı sıra teki gibi aslan başına sahip erkek figürleri de yer almaktadır.
Period III. M.Ö. 450- 400 yılları arasını kapsamaktadır. Bu süreç içinde kullanılan başlar; Zeus Ammon. Apollo. Athena. Dionysos. Herakles. Aktaeon, bunun yanı sıra Kral Kyzikos’un gençlik portreleri ve genç Kabeiros başı (N. C., 1897, p. 255, No. 5, hekte) sikkerin üzerinde yer almaktadır
Bu dönem içinde Zeus, Poseidon, Demeter, Triptolemos, Apollo atributları ile belirtilmiştir. FİG. 05. de Gaia Erichthonios’ u ton balığının üzerinde kavramıştır. FİG. 06. da ise Satyr ton balığı üzerinde şarap kapı yapmaktadır. Bunların yanı sıra Satyr amphoradan içki içerken, Nereid ve yunus, Herakles ve Iphikles, Harmodios ve Aristogeiton, Europa’ nın boğanın(R. N., 1901, p. 7). üzerindeki tasvirleri de görülmektedir. Bu period içinde kullanılan hayvan formlarında ise Skylla, Centaur, Pegasos, Kerberos, Griffin ve boğa başına sıklıkla rastlanmaktadır
Period IV M.Ö. 400- 350 yılları arasındadır.
Bu period içinde sakallı Kabeiros. Demeter ve Kore, profilleri (iki tip, N. C., 1897, p. 253); ve suratı Genç Dionysos. Pan (G. No. 40). Gorgoneion (N. C., 1893, p. 82). Figürlerine rastlamaktayız. Bunların içinde de Dionysos’ un kayanın üzerinde dinlenirken ki betimlenmesi, Aphrodite ve Eros, ΕΛΕΥΘΕΡΙ(a) (R. N., 1908, p. 421). Kybele’ nin aslan üzerindeki portresi. Perseus ve Gorgon başını sayabilir. Hayvan figürlerinde ise baykuş önemli bir tutmaktadır (N. C., 1893, p. 8, hekte).
Daha önceki bölümde Elektron sikkelerin gelişimiyle ilgili bilgi vermeye çalıştık. Kyzikos kentinde kullanılan gümüş ve bronz sikkelerle ilgili elimizdeki veriler ise şöyledir;
M.Ö. yedici ve altıncı yüzyılda:
Kafa ve yazısız kısmında balık. [B. M. C., Mysia, Pl. III. 21.] | Kare İnkus. AR 220 grs. |
M.Ö. beşinci yüzyılda:
Ön yüzde yabani domuz; arkada, ton balığı. [B. M. C., Mysia, p. 34.] | Aslan başı; insula. AR 20 grs., ve küçük boyutlu sikkeler. [Imh., Kleinas. M., p. 22.] |
M.Ö. 400-280 yada daha geç dönemlerde:
Rhodian Standardına göre:
Rhodian Standardına göre:
ΣΩΤΕΙΡΑ Kore Soteira başı. | ΚΥΖΙ aslan başı; altta, ton balığı. AR 233 grs. (Ve daha sonraki stillerin yanında ΚΥΖΙΚΗΝΩΝ.) |
ton balığı. [Cf. Parasaemon παρασημον, proxenia stili προξενια, J. H. S., 1904, p. 38.] | ΚΥΖΙ Apollon, omphalos üzerinde oturuyor. AR 205 grs. ve 196 grs. genelde 90 grs. [N. C., 1897, p. 112]. |
Kore Soteira başı. | ΚΥΖΙ Tripod; arkada, ton balığı. Æ .7-.45 |
Apollon başı. | ΚΥΖΙ Tripod; arkada,ton balığı. [Imh., Kleinas. M., p. 22]. Æ .7 |
Apollon başı. | ΚΥΖΙ Amphora ve ton balığı. [Kleinas. M., p. 22]. Æ .3 |
Kore Soteira başı | Monogram yer alır; arkada, ΚΥ.Æ .6 |
Buğdayın içinde ton balığı –sarıyor. | ΚΥΖΙ içinde Monogram yer alır .Æ .65 |
Boğa başı. | ΚΥΖΙ (Apollon ?). [Kleinas. M., p. 22].Æ .5 |
M.Ö. 200-100 yada daha geç dönemde:
Attik Standarta göre:
Attik Standarta göre:
Başında diadem bulunan kadın başı. [Kore Soteira : Imh., Kleinas. M., p. 23 f.]. | ΚΥΖΙΚΗΝΩΝ. AR 252 grs. |
Kore Soteira başı. [N. C., 1902, p. 329.] | ΚΥΖΙ ton balığı. AR 24 grs. |
Daha öncede bahsettiğimiz gibi imparatorluk döneminde de Augustus (MÖ. 27- MS.14) ile Gothikus (MS 268- 270) dönemleri arası sikke basar. Bu sikkelerin üzerinde ΚΟΡΗ CΩΤΕΙΡΑ (yada Faustina II as Kore, Fig. 08) yazmaktadır. Zeus; Poseidon; Apollon (B. M. C., Mysia, p. 51, No. 239); Ares; Hermes; ΑΘΗΝΑ ΣΩΤΙΡΑ , Nike (Imh., Gr. M., p. 614); Asklepios; Liknophoros Λικνοφορος (Gr. M., p. 615) un bulunduğu sikkelerin yanı sıra Dans eden satyros ve nymph’e de görülmektedir.
Antik dünyanın en gözde kentlerinden biri olan Kyzikos ne yazık ki geçirdiği talihsiz olaylardan sonra gözden düşmeye başlar ve tarih sahnesinden yavaşça kaybolur. Bu önemli kentin basıldığı zaman süresince günümüzün en değerli paraları gibi saygı ve ilgi gören sikkeleri de kentin kadersizliğine yenik düşer. Yukarıda Kyzikos sikkeleriyle ilgili bilgi vermeye çalıştık umarız gelecekte devam edilecek arkeolojik çalışmalar ve ülkemizde yayınlanacak kitaplar sonucunda daha fazla veriyi elde edebileceğiz.
KAYNAKÇA
- B. Head., 1911, Hisroria Numarum, Chicago.
- R. M. Ertüzün., 1999, Kapıdağ Yarımadası ve Çevresindeki Adalar: Tarih ve Coğrafyası Üzerine Araştırmalar, İstanbul.
- Ksenophon, 1998, Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, İstanbul
- Ekrem Akurgal, 1997, Anadolu Kültür Tarihi, Ankara.
- Seton Lloyd,1997, Türkiye’nin Tarihi, Ankara.
- Strabon, 2000, Geographika, İstanbul.
- Arif Müfid Mansel, 1999, Ege Ve Yunan Tarihi, Ankara.
- A. H. M. Jones., 1998, Cities Of The Eartern Roman Provinces, Oxford.
- D. Magie, 1950, Roman Rule in Asia Minor to The End of the Third Century After Christ, New Jersey.
- M. Rostovtzeff., 1988, The Social and Economic History of the Hellenistic World I. II. III., Oxford.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder