Ya Rabbel Âlemiyn!
"Mescit" ve "câmi"ler, "tapınak"lara dönüştürülmüş; "ALLAH" adıyla tanıttığın Azîz ve Subhan varlığın ise "tanrı" olarak algılanır olmuş!..
Göktürk'lerin "göktanrı"lı din anlayışı, "Müslümanlık" olarak hemen hemen bütün insanlığa yayılmış!..
Mecâzlar hakikat sanılmış; Hakikat, mecazlarda aranır olmuş!..
İslâm'ın temel esasları, hakikatlarını yitirmiş insanların indinde; şekil ve kabuktan ibaret kalmış!..
"Namaz"ın, mü'minin "mi'râc"ı oluşu dillerde dolaşan bir hikâye hâline gelmiş...
"Ey İMAN EDENLER, İMAN EDİN <B> sırrıyla <ALLAH>a!" âyetindeki uyarın sanki Kurân'dan silinmiş; "mi'râc'ın namaz olmasının" anlamı üzerinde hiç durulmaz olmuş!... Anlatılanlar yalnızca, elin-ayağın, kolun-bacağın nerede-nasıl durması gerektiği; ya da neyin nasıl giyileceği! Hiç sözedilmemekte, beynin neleri, nasıl düşünmesi gereğinden!.
"Hac", çoğunluğa göre, taştan dört duvarı ziyaretle, Arafat tepesi civarında toplanıp tapınma; "Arabı zengin etme" faaliyeti! Medine ziyareti ise, sanki ölmüş bir büyükelçinin kabrini ziyaret! Ya, "hac" dönüşü için konulmuş asılsız, Kurân'a göre hiç geçerliliği olmayan kurallar! "Terazi tutmamak", "saçının kılını göstermemek"; neredeyse diri diri tabuta sokacaklar hac dönüşü insanları!
"Oruç" mânâsını yitirmiş; sağlık ve zayıflama kürlerine dönüşmüş; yalnızca bedensel bir sorunla sınırlı kalıp; "Samediyyet" nurlarının bizlerde açığa çıkışı sırrı hiç hatırlanmaz olmuş!
"Zekât"ın anlamı değişmiş, hikmeti örtülmüş; vergi sanılmış; gerekçesi açıklanmadığı için, insanlar zekâtı, devletten vergi kaçırma uyanıklığı(!) kabul ederek, bir yana atmışlar... Başkalarının hakkını, hakkıyla ödememenin gelecekte kendilerini nasıl bir faturayla karşılaştıracağını düşünemez olmuşlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder