Çarşamba, Şubat 09, 2011

HALK İNANÇLARI

Kapgan
Bingöl’de yaşamakta olan gece tırnak kesilmeyeceği eşiğe oturulmayacağı, çocuğun üzerinden atlanılmayacağı, bir defa atlanılmış ise tekrar bir defa daha atlanması gerektiği aksi halde çocuğun boyunun kısa kalacağı inancı Türk kültür coğrafyasında birlikte yaşanılan halklarda ortak olan inançlardandır. Keza büğü Bingöl’de uygulanan bütün tür ve alanları ile kültür coğrafyamızın sair kesimlerin de aynen görülmektedir. İp bağlamak, saç kılından yararlanmak, büğülü elma türü bir şeyler yedirmek ayetleri ters okumak, damadı gerdek gecesi bağlamak gibi uygulamalar da ortak kültürün Bingöl’deki tezahürleridirler. Keza fal ile ilgili inanç ve uygulamalar da tamamen müşterektir. Büyünün ortadan kaldırılmaları yöntemleri de hayvan kafası, efsun, nefes, muska gibi uygulana gelen inançlardır. Ziyaretlerle ilgili inançlarda da kültür coğrafyasının sair kesimleri itibariyle bir fark yoktur Bingöl’de de çaput bağlama ve taş yapıştırma uygulamaları vardır.

Bingöl halk inançlarına göre camide yıkanan ölünün ruhu camide kalır, cami boş iken içinde kötü ruhlar barınamaz. Yeminlerin büyük bir kısmı cami üzerine yapılır. Camiye kötü niyetle girenin sonu kötü olur. Bu tespitlerden cami üzerine yemin edilmesi bizim için yenidir. Cinlerle ilgili Bingöl’deki inançlara göre cinlerin de iyisi kötüsü, bilgilisi cahili, inançlısı- inançsızının olduğu inancı vardır. Cinler dere ağızlarında, çatı altlarında, dar yerlerde, kuşburnu bitkisinin olduğu yerlerde, mezarlıklarda, harabe olmuş yapılarda hayvanları bulundukları boş arazilerde bulunurlar Cin çarpmaları ilkbaharda daha çok rastlanılmaktadır. İlkbaharda taze çayırın üzerine oturanı cin çarpacağı inancı vardır. Cinler çarptıkları insanların çarpan cinin ismini söylemesini istemezler, hortum biçimindeki toz bulutunun cin düğünü olduğuna inanılır, cinlerin çarpmasından hamile ve yeni doğum yapmış kadınların korunması için yanlarında demir parçası bulundurulur. Gelinin cehizini cinlerden korumak için gelin bohçasına demir parçası konulur. Cinin çarptığı yerlerden birisi de kapı eşikleridir., eşikte oturanı da çarparlar. ( )

Bu tespitler daha ziyade bu konuda bilinenleri zenginleştirme özelliklidirler,. Taze çayırda oturanları cinin çarpması, gelin bohçasından gelinin cehiz çalması, cin çarpmalarının ilkbaharda daha yoğun olması, hortumun cin düğünü olması, bizim için yeni tespitlerdir. Biz cinleri insanlar gibi çalgılı düğünler yaptıklarını, bunun için belirli alanları ve geceyi seçmiş olmaları çok kimsenin bu düğünlere katılıp çok sonra ters bacaklarıyla cinleri görünce korku ile kaçıştıklarını veya bir vesile besmele getirince cinlerin kayıp oldukları tesbit etmiştik.( )

“Gökkuşağı altından geçen kişinin cinsiyet değişikliğine uğrayacağına, öleceğine, tüm dileklerinin kabul olacağına cennete gideceğine inanılır, ona ulaşılamayacağına gökkuşağının ucunda bir küp altının olduğuna, gökkuşağını gören kimsenin lafının gerçekleşeceğine, ucu suda ise yağmurun yağacağına, karada ise yağmurun yağmayacağına, gökkuşağının çıkması ile yağmurun duracağına inanılır. Gökkuşağı Hz. Fatma’nın Kuşağı olarak algılanır, bulutun üstünden yansıyan Allah’ın nuru olduğu kabul edilir. Kimi yörelerde “Eyşık ve Fatık” olarak nitelendirilir.( )

Gökkuşağı ile ilgili inançlar daha farklı varyantları ile birlikte Türk kültür coğrafyasında yaşamaktadır. Ancak yağmur ile ilgili bağlantısına dair olan inançlar ile küp altın boyutu bizim için yeni olmuştur.

Bingöl’de düşen sabunun dik gelmesi, hamurun parçalar halinde sıçraması, çay bardağında dem parçasının kalması misafir geleceği şeklinde yorumlanır ki, bu inançlar çok yaygındır. Anadolu’nun sair kesimlerinde küçük çocuğun bacaklarının arasından geriye bakması da misafir geleceği şeklinde yorumlanır. Halk inançlarında Kötü rüya gören fakire sadaka niyetine sabun verir, sabun elden ele verilmez veya elin tersi ile verilir, büyünün bozulması için akarsuya sabun atılır. Umumi yerlerde şehir banyolarından artan sabun geri getirilmez, rüyada sabun görmek acı işareti olarak yorumlanır

Çal/folluğuna yumurtlamayan tavuğun uyarılmak üzere kıçına tuz sürülür, böylece artık folluğuna yumurtlayacağına inanılır. Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluk sayılırken, kimin evinin önünde öter ise o eve uğursuzluk geleceğine inanılır ve sahibi tarafından orada kesilir. Karatavuk ile ilgili inançlar da vardır. Bazı yörelerde öten tavuğun eti yenilmez, karatavuğun ötüşü hastanın öleceği ve ak tavuğun ötüşü ise sağlığına kavuşacağı şeklinde yorumlanır. Keza köpeğin kurt gibi uluması, suyun bulanık akması, Ölüm kuşu/Baykuş’un ötmesi ölüm habercisi olarak algılanır. Kara köpek beslenmez, karganın ötüşü yeni bir habere işarettir. Karga öttüğü zaman “kele xer” denir. Ellerin göğüste çapraz bağlanması da uğursuzluk sebebi sayılır. Uğursuzluk mesajı veren olaylarda “Hayır haber” veya “Hayır olur İnşallah” denilmesi çok yaygındır.

Bingöl halk inançlarından yapılmış bu tespitlerin büyük çoğunluğu Anadolu genelinde yaşayan inançlardır. Karatavuk bilhassa büyücülükte ve falcılıkta geçmektedir. Bitlis yöresinde ilkbaharla kümeslere ocak külü konulması halinde yumurtlamayı artıracağına inanılır. Tavuğun horoz gibi ötmesi ve köpeğin kurt gibi uluması baykuşun ötmesinin uğursuzluğu inancı hayli yaygındır. Karga öttüğü zaman hayır haber dilemek yanılmıyorsak bizim için yenidir. Halk inançlarımızda ak hayırı müjdeyi, kara ise, şerri kederi temsil ederler. Bingöl’den yapılmış bu tesbitlerle geliştirmeğe çalıştığımız Türk halk kültüründe hayvanlarla İlgili İnançlar çalışmamız zenginleşmiş olmaktadır.

Bingöl mevlitlerinin okunuş sebepleri, yerleri ve şekilleri pek farklılık göstermezler Mevlidin Kürtçe ve Zazaca okunduğuna rastlanılabiliyordu. Bingöl’de yazarın tespitine göre Türkçe okunmamaktadır. Bu görüşte olmayan araştırmacılar da vardır. Anadolu genelinde mevlitlerde hocanın önüne tuz konulur. Bu tuz “okunmuş tuz” olarak itibarla saklanır. Keza su da konulur böylece o da okunmuş olur. Şerbet de dağıtılır. Bingöl’de ise bu uygulamalar şerbet gibi tuz ve ekmek de teberruken dağıtılmaktadır. Tuz ekmek hakkı Türk kültürlü coğrafyada bilinirken bilhassa Özbekistan, Karakalpakistan, Başkurdistan, Tataristan’ta itibarlı misafirler evin ve köyün eşiğinde ekmek ve tuz ile karşılanır.

Bingöl muska inancının içerisinde bizim ilk defa duyduğumuz ekmek okutmak vardır. Hırsızın yakalanması için ekmek okutulur bu ensede hırsızın gözlerinin şişeceğine inanılır. Biz hırsızın bulunması ve cezalandırılması için, sidikliğinin bağlatıldığını böyle hallerde hırsızın anılan organının şişeceği inancının olduğunu biliyorduk Ekmekle ilgili inanç tesbitlerimize bir yenisi eklenilmiş oldu. Bingöl nuska kültüründeki, kara gözlülerin nazarının değmeyeceği inancı da bizim için yenidir. Türk kültür coğrafyasında mavi gözlülerin nazarda etkili oldukları inancı vardır. At nalı, kaplumbağa kabuğu, hayvan baş iskeleti, koç ve geyik boynuzu ile ilgili uygulamalar yaygındır. Bingöl’de Nazardan korunmak için evde tuz gezdirilir. Suyun içine köz atılır ve şüpheli şahısların isimleri söylenir, köz alta batarsa ismi söylenen kimsenin nazar ettiğine inanılır.

Aynı halk kültürünü paylaşan diğer Türk kültürlü halklarda olduğu gibi, Bingöl’de de rüyalar uğurlu veya uğursuz veya rahmani ve şeytani olarak ayrılır, sabaha karşı görülen rüyaların ve büyük zatların gördükleri rüyaların gerçekleşeceğine inanılır kötü rüyalar başkalarına anlatılmaz

Bingöl’de evlenmemiş kız ve erkeğin kısmetini açmak için ziyaretlere gidilir dua edilir, ip bağlanır, kurban kesilir rüya görmeğe çalışılır görülen rüyaya göre kısmetini açılacağına inanılır. Ziyaretten alınan taş veya ağaç parçası evleninceye kadar saklanılır. Gençler tekkelerde nefesi kuvvetli Dedelere okutulur, camide yazma açılır veya camide yazma bırakılır, kurşun dökülür, kilit açılır. Evlenmek çağına gelmiş bir genç kızın misafir olarak gittiği evden bir anahtar alır, onu yastığının altına koyar, niyet tutar ve kısmetinin rüyasına gireceğine inanılır. Genç kızlar gelinlerin ayakkabılarının altına isimlerini yazarlar, gelinin oturduğu baba evindeki son sandalyeye oturulur, evlenen gencin şerbetinden evlenmesi istenilen gencin kulaklarına sürülür, üç yol ağzında kilit ve anahtar açılır, hazırlanan tuzlu ekmeğin bir parçası kısmet bekleyen kız tarafından yenilir diğer parçası pencerenin önüne konulur Karga bu ekmeği hangi tarafa götürür ise, kısmetin o tarafta olduğuna inanılır. Elin üzerine uğur böceği konulur ve uçtuğu yön takip edilerek anlam çıkarılır. Bu esnada “bexto vewe mı şın kumca” kısmetimin olduğu yöne doğru uç anlamında bir şeyler denir.

Diyarbakır yöresinde caminin imamına bir yazma verilir, imam minareden ezandan evvel onu sallar böylece genç kızın kısmetinin açılacağına inanılır. Azerbaycan ve Kuzey doğu Anadolu’da tuzlu ekmek ve Karga ile ilgili uygulama “Tuzlu Glik” olarak bilinir. Kilit açmak, kısmet açılması için akarsuya anahtar atmak Anadolu’nun sair yörelerinde de çok yaygındır. Ayrıca gelinin duvak telinden, başına damadın attığı saçıdan, nişan yüzüğünün kurdele parçasından, gelinin attığı nikâh çiçeğinden de kısmet için hikmet beklenilir.

Genç kız ve erkekler ebeveynlerine evlenme isteklerini bir şekilde gösterirler bunun çeşitli uygulama biçimleri vardır. Sözü kesilmiş kız babasına uzun süre görünmez onunla görüşmez. Kaçarak evlenen kızın kınası kaçtığı evde çevrilir/yakılır/çalınır/sürülür. Erkek tarafından kız evine giden kimselere “Berburi” denir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder