Pazartesi, Haziran 27, 2011

Aztek Uygarlıkları ve Sanatı

AZTEK MEDENİYETİ

AZTEK TARİHÇESİ



Nabuva-nahuati dili konuşan Azteklerin adı, atalarının bir olasılıkla Kuzey Meksika’da bulunan anayurdu için kullanılan Aztan’dan (Beyaz Ülke) gelir. Sınırları pek belirli olmayan Aztian'ın yerlilerine Aztek denmiştir. M.Ö. II yy da Aztianda ortaya çıkan Aztekler yaklşık bin yıl sonra Güney Meksika'ya doğru yayılarak Tolteklerin başkenti Tula'ya da yerleşmişlerdir. Aztekler ,“Meksika” Texcoco Gölünün mistik adı Metzliapan (Ay Gölü) etrafında gelişmiş bir medeniyet kurdular. Meksika adı da işte bu göl adıyla ilişkili olarak ortaya çıkmıştır.
Azteklerin önceleri göçebe olarak yaşadıkları,zamanla, kendilerine daha verimli topraklar aramak için Meksika vadisine geldikleri anlaşılmaktadır. Meksiko vadisinde komşu kavimlerle üçlü ittifak kuran Aztekler bu vadi etrafındaki diğer kavimleri eğemenliklerine alarak güçlendi. Buradaki kavimleri tutsak eden Aztekler, zamanla Meksika körfezini kendilerine vatan olarak seçmiş ve 1325 yılında da başkentleri "Tenochtitlan"ı kurmuşlardır.



T
excoco Gölündeki adalara yerleşen Aztekler, tarihleri boyunca başlıca merkezleri olan Tenochtitlan’ı IS 1325’te kurdular. Büyük bir imparatorluk kurabilmelerinin temelinde, gelişkin bir sulama ve bataklık kurutma sistemine dayalı tarım düzenleri yatmaktadır. Aztekler tarıma dayalı olarak gelişip zenginleşen bir medeniyettir.Tarım alanları elde etmek için, önce gölde "çinampa" adını verdikleri yapay adalar oluşturdular; daha sonra da adaların çevresindeki toprakları ele geçirdiler. 1325'te adada büyük bir başkent kurmaya başladılar. Başkentin adı, kendi adları olan Tenoçka'dan kaynaklanan Tenoç-titlân oldu.
Tenochtitlan, Itzcoatl döneminde (1428-40) komşu Texcoco ve Tlacopan devletleri ile ittifak kurarak Orta Meksika’da egemen güç durumuna geldi. Daha sonra hem ticari ilişkiler, hem de fetihler yoluyla, 400-500 küçük devletten oluşan, 5-6 milyonluk nüfusuyla 1519’da 207.200 km2’lik alana yayılan bir imparatorluğun merkezi oldu. Kent, en gelişkin döneminde, 13 km2’yi aşkın bir alanda 140 binden çok insan barındırıyordu; dolayısıyla Orta Amerika uygarlıklarının tarihinde en yoğun nüfuslu yerleşim yeriydi.

AZTEK MEDENİYETİ VE SANATI


16. yüzyılda tüm Meksika'nın en görkemli kenti oldu. Adanın çeşitli bölümleri arasında ulaşımı kolaylaştırmak için kanallar açıldı, ev ve saraylar yapıldı; 25 piramidi kapsayan kutsal bir alan kuruldu. Bunların en önemlisi, yağmur ve savaş tanrılarına adanan ve 1485'te tamamlanabilen Huitzilopoçtli piramidiydi. Yüksek bir platform üzerinde yükselen bu piramidin, dik basamaklarla ulaşılan tepesi düzdü; sunak ile putlar buraya yerleştirilmişti.
Aztekler, kocaman taşları yontarak büyük yapılar, gerçek boyutlarda insan figürleri ya da ilginç desenler yaptılar. Yeşim ya da kristalden oyulmuş minyatür hayvan ve insan figürlerini, değerli taşlar ya da incilerle süs lenmiş kutsal masklar gibi küçük parçalan işlemekte de çok ustaydılar. Parlak renklerle boyanmış çömlekler yaptılar. Gelişmiş bir pa muklu dokuma sanayileri vardı; altın, değerli kürkler ve tropikal kuşlann parlak renkli tüyle-riyle süslenmiş zarif giysiler yaparlardı. Başlıca müzik aletleri boru, trompet, davul ve zildi. Şenliklerde şiir okuyup, şarkı söylerlerdi.

AZTEKLERDE SOSYAL HAYAT


Aztekler'in alfabesi olmamasına karşın, resim yazısıyla tarihlerini kaydetmişlerdi. Zengin kişilerin çocukları, rahip ve rahibelerin yönetimindeki okullarda eğitilirdi. Doktor ve cerrahların görevlendirildiği hastaneleri var dı. Aztek bilim adamları, Ay ve Güneş tutulmalarının tarihlerini hesaplayabilecek ve ayrıntılı bir takvim geliştirebilecek kadar iyi astronomi bilgisine sahiptiler; Ticarette başarılı olan Azteklerin tüccarları ticaret yaprıkları yerlerde devlet adına casusuluk faaliyetlerinde de bulunuyorlardı. Aztekler bu sayede düşmanları hakkında deyatlı bilgiler öğreniyorlar savaşları bu sayede kazanıyorlardı. Bu yüzden tüccarlar üst yetkilere ve saygınlığa sahiptiler, Devlette kast sistemi bulunuyoru. En alt tabaka da tarımda çalışan köle sınıfı vardı.
Özgür yurrtaşlar haraca bağlanmış orta sınıfıtı. Fakat köle sınıfının mal edinme ve özgür kişilerle evlenebilme gibi hakları bulunuyordu. Yürütme görevi hükümdar ve yardımcısı dört görevliden oluşuyordu.Bu sınıfın altında unvan görev ve mülikiyetlere sahip soylular vardı. Askeri başarılar üst sınıfa tırmanmada etken oluyor babadab oğula kalan bir unvan kazanılıyordu.
Azteklerin savaş sanatını ve dini öğreten iki tür okulu vardı. Kabak , domates,mısır fasulye biber başlıca ekim ürünleriydi. Köpek etini çok seviyorlar hindi besliyorlardı.Aztekler ticareti iyi biliyordu. Başlıca tica ret maddeleri yeşim ve başka değerli taşlar, kuş tüyleri ve kakao çekirdeğiydi. Değiş tokuşa dayanan bir ticaret geliştirmişlerdi.

Aztek kalıntılarının pek çoğu İspanyol istilası esnasında yok olmuştur. Elde kalan bir kaç anıtsal yapılardan anlaşılabildiğine göre taş heykelcikler ve ve heykeller önemli gelişmeler göstermiştir.
Azteklerin heykelcilikte oldukça geliştiklerinin en önemli kanıtı yapılmış tanrı ve tanrıça tasvirlerinde görülür. Tanrıca Coalico'nun devasa heykeli heykelcilikte ulaştıkları sınırları ortaya koymaktadır. Bu eserler Meksika müzesindedir. Bunların yanısıra Azteklerin yaptıkları pek çok heykel istila esnasında yıkılmış , kırılmış, kaybolmuştur.
AZTEKLERİN İNANÇ SİSTEMLERİ

Çok tanrılı bier dine inanan Azteklerde doğa güçlerini konrol altında tuttuğunu iddia eden rahipler çok etkindi. Doğa olaylarını kontrol ettiklerine inandıkları çok sayıda tanrıları vardı. Yağmur, Savaş,aşk tanrıları gibi inandıkları tanrıları vardı. Tanrılarına yabancı tutsaklardan insan kurban etmek alışkanlıkları yüzünden üçlü ittifak dışındaki kavimlerle sık sık zorlamalı sunni savaşlar çıkarıyorlardı. Öbür dünya inancına sahiptiler ve ölüm biçimlerine göre öbür düyada yaşama kavuşacaklarına inanırlardı . Svaşarak ölenler gök tanrıya yükseliyordu.Önceki halkların birçok kozmolojik inancını paylaşan bu din, özellikle evrenin bir dizi yaradılışın sonuncusu olduğu ve 13 gök katı ile 9 yeraltı dünyası arasında bulunduğu yolundaki Maya inancını benimsemişti. Azteklerin başlıca tanrıları, Savaş ve Güneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tannsı Tlaloc ve yarı tanrı-yarı kahraman Tüylü Yılan Quetzalcoatl idi. Insan kurban etme töreninde, kurbanın yüreği Güneş Tanrısı’na sunulurdu.


Aztek Takvimi, rahiplerin uğraşı olan kapsamlı bir ayinler ve törenler döngüsünün temeliydi. Orta Amerika’nın büyük bölümünde kullanılan bu takvim, 365 günlük (20’şer günlük 18 ay, artı 5 uğursuz gün) bir güneş takvimi ile 260 günlük (20’şer günlük 13 devre) bir dinsel yıldan oluşuyordu. Birbirine koşut giden bu iki yıl döngüsü, 52 yıllık daha büyük bir döngünün parçasıydı.


Aztek sanatında kuyumculuk ve tüycülük önemli sanat dallarındandı. Sarayları ve tapınakları, ağzıından ateşler saçan yılan, çok çeşitli kuş figürleri ve başları, çeşitli tanrı veya tanrıçaları sembolize eden insan bedenli, tanrı tanrıça, rahip ve soylu reswimleri ile süslü kutsal mettttinler, maskeler, bol ve yüksek tüylü betimlenmiş taçlar, çok renkli bitkisel motiflerle süslü resimler bıraktılar.
Aztek kalıntılarının en ünlüsü, 20 ton ağırlığındaki taştan oyma takvimdir. Aztek evrenini betimleyen bu tak vimin üzerine Güneş tanrısı Tonatiuh'un yüzü oyulmuştu. Başka bir kalıntı ise, insanların kurban edildiği adak taşıdır.Komşu uygarlıkların tanrılarının çoğunu benimseyen Aztekler, çok sayıda tanrıya ta par ve onlardan korkarlardı
Azteklerin Batı dünyasında Codic olarak bilinen ve geyik derisi ya da sabırotu liflerinden yapılmış kağıtlara yazılmış kutsal metinleri ve elişleri, tapınaklarda korunurdu. Yazıcılar, ideogram, resimyazı ve fonetik imgelerin karışımı bir teknik kullanırlardı.
Arkeolojik kalıntılar arasında tanrı heykelleri, dinsel içerikli taş alçak kabartmalar, duvar resimleri, kilden yapılmış insan heykelleri ve vazolar ile taş ve ahşap maskeler bulunur. Aztek sanatı temelde simgesel olduğu için bu kalıntılar yardımıyla önemli bilgiler elde edilebilir.
Aradan asırlar geçtikten sonra yapılan kazılar Aztek medeniyetinin bilinenden de çok ileri olduğu gerçeğini ortaya koydu. Hele "Tenochtitlan" tapınağı gerçekten bir şaheserdi. O devrin olanakları ile bu tapınağın nasıl yapıldığı bugün bile aydınlığa kavuşamamıştır.



Aztekler çeşitli tabiat kuvvetlerini tanrı olarak kabul etmişlerdi. Ayrıca (Ouetzalcoatl) adlı insan şeklinde bir tanrıya inanıyorlardı. İnançlarına göre beyaz bir insan olan bu tanrı yüz yıllarca önce "tekrar döneceğim" diyerek denize açılıp gitmişti. Bir gün bu Tanrı'nın döneceğine ve kendilerini mevcut sıkıntılarından kurtaracağına inanıyorlardı.
1519 da İspanyol denizcisi Corte, topraklarına ayak bastığı zaman,onu yüz yıllardır bekledikleri "beyaz tanrı" sandılar. Bu yüzden Cortez'i büyük törenlerle karşılayıp, ona çeşitli hediyeler sundular. Gerçeği anlayıp, Cortez'in gerçek kişiliğini öğrendikleri zaman ise iş işten geçmiş ve toprakları bir İspanyol sömürgesi oluvermişti. Ateşli silahlara sahip Cortez'in 600 kişilik ordusu koskoca Aztek Uygarlığını iki yıl içinde sonunu getirmişti.
Aztek'lerle Cortez'in kuvvetleri arasındaki savaş çok kanlı geçmişti.Aztek'ler aldıkları esirlerin göğüslerini yarıp, kalplerini çıkarıyor ve onu tanrılarına armağan ediyorlardı. Bu durum Cortez'in kuvvetlerini daha zalim davranmaya yöneltti. Cortez, Azteklere karşı korkunç bir terör'e girişti. Önüne gelen herşeyi yakıp yıkıyor, yerle bir ediyordu. Bu arada Aztek medeniyetine ait paha biçilmez eserler yokolup, gitti.
Kanlı mücadele tam iki yıl sürdü. 1521 yılında Aztek saltanatı son bulmuş ve ülke bir İspanyol sömürgesi olmuştu.Günümüz Meksika'sında halk, Aztek atalarıyla övünür; Aztek giyim, yemek ve yaşam alışkanlıklarının çoğunu da sürdürmeye devam etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder