Pazartesi, Haziran 27, 2011

SAKARYA'NIN HAZİNELERİ

SAKARYA'NIN HAZİNELERİ..
SAKARYA MÜZESİ
Sakarya Müzesi ilk defa 12.01.1989 tarihinde, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde hizmet vermeye başlamış 07.03.1989 tarihinde şimdiki yerine taşınmıştır. Müze faaliyetlerinin yanı sıra ilimiz sınırları içerisinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserleri toplayarak, yapılan teşhir düzenlemesi sonrasında, 21.06.1993 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremde vitrinlerde ve eserlerde meydana gelen hasar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır.Deprem sonrasında yapılan çalışmalar sonucu, 28.06.2003 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Müzenin bahçesinde, Sakarya İli sınırları içinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar, mezar taşları, sunaklar, yazıtlı taşlar, ostotek, pişmiş toprak erzak küpü ve sütün kaideleri sergilenmektedir. Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar ile Roma ve Bizans Dönemine ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait etnografik eserler sergilenmektedir.Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar,koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır.Etnografik eserler arasında Ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar , mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir.Sikke vitrininde, Klasik, Hellenistik, Roma,Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır
TARAKLI EVLERİ :
Sakarya İli`nin en güney ucunda yer alan Taraklı, 19. YY. kalma Osmanlı Dönemi evleri ve tarihi yapılarıyla ünlü bir ilçedir. Sokak dokusu bozulmayan görünümü Taraklı Evleri`nin bulunduğu alan SİT alanı ilan edilmiş ve korumaya alınmıştır. Bu alanda 120 adet tarihi ev bulunmaktadır. Yük taşıyanların dinlenmeleri için dinlenme taşları bulunan Arnavut Kaldırımlı sokakları ve bu sokakların buram buram tarih kokan süsleri Osmanlı Evleri ile Taraklı bir kültür müzesi görünümündedir. Bu özellikleri sebebiyle son yıllarda iç turizm açısından belirgin bir canlanma görülmektedir. Yusufbey Mahallesinde bulunan yaklaşık beş asırlık Çınar ağacı Kültür Bakanlığınca Doğal anıt olarak tescillenmiştir. 100 ila 300 yıllık evlerin süslediği Taraklı`nın Osmangazi tarafından alınışından bu yana, halk tahtadan tarak ve kaşık yapımıyla uğraşmıştır. İlçeye ismini veren tarak yapımına çoktan son verilse de, ağaç oyma el işlerine devam edilmektedir. Cumbalı, renkli evleri, doğası, tertemiz sokak ve parkları ile önemli bir iç turizm talebine sahne olan ilçe denizden 800 metre yüksekliktedir. Bu konumu Taraklı`yı, rutubetsiz, temiz havası, betona yenik düşmemiş, odun kokulu daracık sokakları ile önemli bir turistik çekim merkezi yapmaktadır. Taraklı, Adapazarı`na 70 km uzaklıktadır. Ankara`dan ise Göynük istikametinden 3 saatlik mesafededir. Ankara ve İstanbul`a ilçeden günlük otobüs seferleri vardır. Adapazarı`na ise saat başı otobüs bulunmaktadır.
ANTİK TERSİA KENTİ :
Ak Ova’nın hemen ortasında münferit bir tepe olan Şıra Tepenin (Antik Tersia şehri) kuzey doğu eteğinde bulunan bu tümülüs M.Ö. I.asra tarihlendirilmektedir. 1958 yılında açığa çıkartılan tümülüsten ele geçirilen eserler İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Bu tümülüsün bağlı olması gereken iskan yeri, yakınındaki Tersia şehri olmalıdır. Bitinyanın en güzel ve verimli ovası olan bu mıntıka geç antik çağda Regio Tersia ismi ile anılıyordu. Bitinya Krallığı zamanında Nikomedia’dan ( İzmit ) Doğuya Bithynion ( Bolu) ve Karadeniz kıyısındaki Hareklea’ya ( Karadeniz Ereylisi ) giden yollar buradan geçmekte idi .((1) D.Magle, Roman Rule in Asia Minor,Princeten 1950,II,s.1185.)
PAMUKOVA :
Pamukova İlçesi, Hayrettin Köyü, Menete mevkiinde ve Akçakaya Köyünde anıtmezar kalıntıları, Akçakaya Köyünün güney taraf eteklerinde mimari temel kalıntıları, kayaya oyularak yapılmış mezarlar, yazıtlı mezar taşarı, sunaklar ve mozaik kalıntısı tespit edilmiştir.Yine bu bölgeden bulunan ve müzemiz koleksiyonlarına katılan Roma dönemi sikkeleri vardır.
Pamukova İlçesinin değişik bölgelerinden toplanan Mezar siteleri ile Taraklı İlçesi,Hark,Hacıyakup ve Duman köyünden getirilen steller ve sunaklar Müzemiz bahçesinde teşhir edilmektedir.
TEKETABAN TÜMÜLÜSÜ :
Yaklaşık 40 metre çapında ve 8 metre yüksekliğinde tümülüs olduğu anlaşılan tepecikten zaman zaman köylüler tarafından toprak alınması sonucu 3/4'lük kısmının kaldırıldığı ve yine toprak alınırken mezar boşluğuna rastlandığı anlaşılmıştır. Düz bir arazi üzerinde yükselen tümülüsün orta yerinde tepe noktasından 8 metre derinlikte ve büyük bir bölümü açığa çıkmış vaziyetteki mezar boşluğunun olduğu yerde 3x3 metre ebatlarında bir alan temizlenerek mezar tabanı ve ahşap kalas izleri ortaya çıkartılmıştır.
Çürümüş ve kömürleşmiş durumdaki ahşap parçacıkları dışında herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Kesitte ve tabanda görülen ahşap izdüşümlerden hareketle Mezarın ahşaptan yapıldığı, etrafına doldurulan toprağın ince ve baskılı olduğu ve bu durumda içte kalan ahşabın çürümesi sonucu yanlarda ve tabanda bıraktığı izlerin ahşabın şeklini aynen muhafaza ettiği belirlenmiştir.
Dıştan dışa ölçüleri kısmen tespit edilebilen ahşap mezar odasının doğu-batı istikametinde olduğu, 300 santimetre boyunda, 114 santimetre genişliğinde ve yaklaşık 200 santimetre yüksekliğinde ebatlara sahip bulunduğu belirlenmiştir. Semerdam çatılı mezar odasının yalnızca çatı yüksekliği 83 santimetredir. Her iki uçta mezar tabanının altına yerleştirildiği belirlenen kalasların toprakta bıraktığı izdüşümlerinin derinliği 38 santimetredir, uzunluğu ise 184 santimetredir.
Ahşap mezar odasının bulunduğu yerde herhangi bir buluntuya rastlanmamış ve Jandarma tarafından ilk müdahale esnasında yüzeyde bulunduğu ifade edilen gümüş koku kabının mezar odası dışında olması, tümülüsün tepe kısmında ve kesitte kaçak kazı izinin görülmesi mezarın daha önceden soyulduğunu göstermektedir. Ele geçirilen Gümüş koku kabı 9x7,5 santimetre ebatlarında olup, kısa silindirik boyunlu, armudi gövdeli ve düz diplidir. Omuzuna yapışık olan bileziğin üzeri boğumlu olup yer yer altın kaplama izleri mevcuttur.
BEŞKÖPRÜ ( Justinianus Köprüsü ) :
Erken Bizans Döneminin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarındandır. İmparator Justinianus tarafından İ.S.558-560 yıllarında yaptırılmıştır.Sapanca Gölü’nün Sularını Sakarya Nehrine boşaltan çark deresi ( Melas ) üzerindeki bu taş köprü, 430 metre uzunluğunda, 9.85 metre genişliğinde olup, 12 kemer gözlüdür. Batı ucunda tak izi, doğu ucunda apsisli yapı ve köprü ile ilgili tonozlu yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğünce 1995 yılında onarılan köprünün taşıt trafiğine kapatılması amacıyla her iki ucuna üçer basamak yapılmıştır
PAŞALAR KALESİ :
Sakarya İli Pamukova İlçesi Paşalar Köyünün kuzey tarafında bulunan sarp bir tepe üzerine kurulmuştur.Önündeki ovaya hakim konumda olan bu kaleye Paşalar Köyünden yokuş yukarı tırmanarak,bir saatlik yaya yolculuğu sonucu çıkılabileceği gibi, Karapınar-Kadıköy-Bakacak Köyleri istikametinde giden yoldan sola ayrılarak ormanlık ve taşlık bayırdan yaya yürüyüşle de ulaşılabilir.
Kaletepe diye bilinen bu mevkinin coğrafi yapısına uygun olarak ana kaya üzerine oturtulan sur duvarları tepenin etrafını dairesel olarak çevrelemektedir.Surun 2/3’lük kısmı tamamen tahrip olmuştur.Kuzey ve kuzeybatı tarafta bulunan sur duvarları iri kesme taşlarla yapılmış,taş sıraları arasında tuğla sıraları mevcuttur.Bu duvar üzerinde bulunan Geç Roma dönemi mezar stelleri,sunak parçaları, sütun ve sütun kaideleri ile mimari parçalar devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. Sağlam olarak günümüze ulaşabilen kısmın sur duvarı boyunca yaklaşık 9-10 metre aralıklarla yer alan üç adet üçgenimsi çıkıntı vardır.Bu çıkıntıların en kuzeyde bulunanı üzerinde içerisi beşgen şekilli odacık kalıntısı yer almakta olup,yan duvarlarının mimari yapısından üstünün tonoz veya kubbe ile kapatılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder