Sembollere ilk anlamlar yükleyen uygarlıkların taş tabletlerden edindiğimiz
bilgiler ışığında bundan yaklaşık 50.000 evvel varlıklarını sürdüren Mu ve
devamı niteliğindeki Atlantis uygarlıkları olduğunu görüyoruz. Mu ve Atlantis sembollerinin bazılarını detay incelemeden önce temel bazı sayı ve şekiller hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Sayılar ve şekiller sembolizmin içinde kullanılır. Hepsinin üzerinde bir bilgi,
yani güç yüklüdür. Bu güçleri sembollerin gerçek anlamlarını bilerek ortaya
çıkarabilir ve kullanabiliriz. Bu güçler kullanmasını bilenler için o kadar
yoğundur ki iyilik veya kötülük için yönlendirilerek etki mekanizmaları
oluşturulabilir. Beyaz veya kara büyü ile uğraşanlar bunu son derece iyi
bilirler. İşin ilginç yanı benzer sembollerin çok küçük farklılıklar ile kullanılarak iyiye veya kötüye yönlendirilmesi mümkündür. Az önce de bahsettiğim gibi aynı sembollere bile farklı anlamlar yüklemek mümkündür. Bunu birazdan örnekler ile anlatmaya çalışacağım. Fakat emeklemeden koşmak mümkün değil, önce işin alfabesini hatırlamaya çalışalım. Bunlar belki de sıkça duyduğumuz ve kullandığımız sayı ve semboller. Fakat üzerlerine yüklenen gerçek anlamlar sizleri şaşırtabilir.
Sayı : 0
Sembolü : 0
Açıklaması : Sıfır yokluğun, hiçliğin sembolüdür. Ama aynı zamanda
potansiyel varoluşun başlangıcıdır. Sıfır yutan sayıdır, etkisiz sayıdır ama
aynı zamanda çok büyük bir gücü de kendinde barındırır. Dünya kültürlerinde 9 sayısı ile birlikte gösterim şekli hemen hemen hiç değişmeyen iki rakamdan biridir.
Sayı : 1
Sembolü : •
Açıklaması : Monad olarak adlandırılır. Tekliği ifade eder, yani tek olan
herşeyi. Bu nedenle tüm varlıkların bünyesinden çıktığı tanrıyı tanımlar. Mu sembollerini incelerken (.) noktanın veya bir daire içindeki noktanın tanrıyı temsil ettiğini göreceğiz. Bunu aynı zamanda doğada gördüğümüz ‘güneş’ ile özdeşleştirmektedirler. Çünkü sistemimizde güneş de tek ve enerji veren, yaşamın devamını sağlayan güçtür. Bir sayısı aynı zamanda tanrının yeryüzündeki yansıması olan insanı da temsil eder. Bu bir bakıma tanrı ile insanın birleşmesini, yani makro ve mikro kozmosun tekliğini ifade eder. Eski Mısır’da bu sembol Osiris ile temsil edilir.
Sayı : 2
Sembolü : —
Açıklaması : Diyad olarak adlandırılır. Evrendeki dualiteyi gösterir, yani
birbirinin zıttı veya tamamlayan herşeyi. Bunlar erkek ve dişi enerjiyi, aktif ve pasifi, bölünmez öz ile bölünebilir cevheri, iyilik ve kötülüğü, tanrının hem erkek, hen dişil yönünün olduğunu ve insanların bu nedenle iki cins olarak yaratıldığı ifade eder. İki sembolü ile ayrıca güneş ve ay’ı, kükürt ve civayı da anlatır. Kükürt erkektir ve akıldır, civa dişidir ve ruhtur. Eski Mısır’da Osiris ve İsis ile temsil edilir.
Sayı : 3
Sembolü :
Açıklaması : Triad olarak adlandırılır. Monad ile diyad’ın birleşmesinden
oluşur. Yani erkek ile dişi enerjinin birleşiminden oluşan eser, çocuğu anlatır.
Eski Mısır’da Osiris ve İsis’in çocukları olan Horus ile temsil edilir. Bunu
akıldan çıkan, fikirle oluşan eser olarak da görebiliriz. Üç sayısı ve üçgen bu nedenle en çok kullanılan ve çok kutsal sayılan bir sembolizmadır. Yaratılışın temelinde birin üçe, üçün bire yansıması yatmaktadır. Birin sembolü olan nokta(Göz de aynı anlama gelmektedir) ve üçün sembolü olan üçgenin iç içe kullanıldığı birleşik sembolde de bu anlatılmaktadır. Üç sembolü ayrıca insanın oluşumundaki ateş, su ve toprak ile tanrının oluşumundaki ruh, can, bedeni anlatır. Ruh ateşten, can sudan ve beden topraktan üretilmiştir. Üçgen aynı zamanda evreni de temsil eder.
Sayı : 4
Sembolü :
Açıklaması :Tetrad olarak adlandırılır. Kainatı kaostan düzene geçiren dört
temel gücün ifadesidir. Bunlar Ateş, Su, Toprak ve Havadır. Bunlara
mahşerin dört atlısı da denilir. Mu sembolizması içinde haç sembollerinin bu dört gücü ifade ettiğini göreceğiz. Bu nedenle kare yerine, Hristiyanlar için de kutsal sayılan haç veya + işareti de kullanılır. Dört sayısı genellikle dünya ve fiziksel gerçekle ilgili sayıdır ve düzeni tanımlar. Dünyanın ve fiziksel gerçeğin dört yönü, dört boyutu ve dört mevsimi vardır. Aristo bunu biraz ,daha ileri götürerek dört niteliği belirlemiştir. Bunlar kuru, ıslak, sıcak ve soğuktur. Her elementin iki niteliği bulunur. Toprak kuru ve soğuktur.
Su ıslak ve soğuktur. Hava ıslak ve sıcaktır. Ateş sıcak ve kurudur. Bundan da görülebileceği gibi her element bir diğeriyle bir niteliğini paylaşmaktadır. Bu durumda bir elementin bir niteliğini değiştirerek diğerine dönüşmesi olasıdır.
Sayı : 5
Sembolü :
Açıklaması : Pentad olarak adlandırılır. İnsanın ve üzerinde yaşadığı dünyanın sembolüdür. Diyad ile triad’ın toplamı olan pentad dünyasal sevginin ve evliliğin sembolüdür. Ateş, su, toprak ve havanın toplamından oluşan dünyayı temsil eder. Yine bu dört elementin birleşiminden oluşan insanı da temsil eder (5. Element)
Sayı : 6
Sembolü :
Açıklaması : İç içe geçmiş ve iki farklı yöne bakan üçgenler de yine çok eski bir semboldür. Bu yıldıza adalet yıldızı denilir. İsrail devletinin bayrağında da yer alan bu yıldız, kralları David’den çok daha önce bulunmuş bir semboldür.
Yıldız evrenin altı yönünü gösterir; kuzey, güney, doğu, batı, aşağı ve yukarı. Yukarı bakan üçgen tanrıya ulaşmayı, aşağı bakan üçgen ise yeniden doğuş yasası gereği geriye dönüşü anlatır. Bu uçlardan herbiri bir fazileti temsil eder.
Sayı : 7
Sembolü :
Açıklaması : Kutsal üçlü triad ile düzeni oluşturan tetrad’ın birleşmesinden
oluşmuştur. Tekamül yasasının sembolüdür. Evrende pekçok şey yedi
üzerine kurulmuştur. Sesin yedi ana notası, ışığın yedi ana rengi, insandaki
yedi ana çakra gibi. Bu sembol Mu sembollerini incelerken kraliyet
armasında da karşımıza çıkacaktır.
Sayı : 8
Sembolü :
Açıklaması : Oktad olarak adlandırılır. İç içe geçmiş iki kareden oluşan,
sekiz kenarlı bir yıldızdır. Özellikle Türk işleme sanatlarında çok karşılaştığımız bu sembol adaleti temsil eder. Bu sayı dördün iki katı veya
üstün halidir. Fiziksel dünyanın dengelenmesini temsil eder.
Sayı : 9
Sembolü : 9
Açıklaması : Dokuz tamamlama ve hikmeti temsil eder. Dokuz üçün
karesidir ve son tam sayı olarak bir devrenin tamamlandığını haber verir.
Dünya kültürlerinde 9 sayısı hemen hemen hep aynı şekilde gösterilmiştir.
Bazen bunu spiral bir girdaba benzer şekilde de ifade edildiğini görüyoruz.
Yani bir akış ve bitişin simgesi adeta.
Sayı : 10
Sembolü :
Açıklaması : Tetraktis olarak adlandırılır. Dört bölümlü üçgenden oluşmuştur.
İlk dört sayının toplamı olan on sayısı mükemmelliğin sembolüdür. Aynı
zamanda kamil insanı, yani insanla tanrının bir olmasının sembolüdür. Sıfır ile bir sayısının yan yana gelmesiyle oluşan on sayısı hiçlikle, tekliğin ahengini ifade eder. Bu nedenle makro kozmosun da kutsal sayısıdır.
Bazı kutsal sayıların ve şekillerin anlamlarını vermeye çalıştım. Bunun dışında da kutsal sayılan veya üzerine anlam yüklenmiş sayı ve şekiller
bulunmaktadır, fakat bunların hepsini burada anlatmaya imkan yoktur.
Özellikle sayılarla ilgilenenler için Tubitak yayınlarında çıkan Georges
IFRAH’ın ‘Rakamların Evrensel Tarihi’ adlı diziyi okumalarını öneririm.
Burada sizlerle bir yorumumu paylaşacağım. İlk 11 sayıyı genel olarak bir
inceleyelim. Olaya biraz geniş perspektiften baktığımızda ve yukarıdaki
anlamlarla yaklaştığımızda bu sayıların yaratılış sürecini ve tekamül yasasını anlattığını görüyoruz. Zaten her sayı kendinden evvel gelen sayının veya sayıların toplamı ile oluşmaktadır. O zaman matematik evrenin içindeki sırların aslında yaratılışın da sırrı olduğu gerçeği ile yüz yüze geliyoruz.
Bunu isterseniz bir hikaye olarak anlatalım :
“Başlangıçta büyük bir hiçlik vardı. Bu hiçliğin içinde ise büyük bir
potansiyel güç saklıydı. “O” vardı, “O” sıfırdı. Kendini görmek istedi ve
herşey o ilk noktadan, o ilk zerreden fışkırmaya başladı. Artık herşey birdi.
Yaşamı yaratmak için kendini tekrarlaması gerekti. Bir başka Bir’le birleşti.
Dual evren yaratıldı. Yaşamın içindeki zıtlıklar ikinin içine gizlendi. Artık evren yaratılabilirdi. İki karşıt gücün birleşmesi yeni bir oluşum yarattı, bu üçüncü oluşum evrendi. Bir’in üç’e yansıması bu şekilde oldu. Evren yaratıldı ve üç ile sabitlendi, üçgen oldu. Evren içinde yaratmak için dört temel güce ihtiyaç vardı. Su, hava, toprak ve ateş ile dörtgen oluşturuldu. Evren kaostan düzene dönmeye başladı. Mahşerin dört atlısı dünyaları oluşturdu. Bu dört elementi tamamlamak için, beşinci element insan, dört ile birin toplamı ile oluşturuldu. Dünya ve insan yaratılmış, adeta beş köşeli bir yıldız olmuştu.Yaratan, insana kendi özelliklerini emanet etti. Yukarı doğru tırmandığında O’na ulaşılacak, çalışmazsa tekamül yasası gereği tekrar bedenlenecekti. Böylece ruhların tekamül süreci başladı. İnsan ve tanrı iç içe geçmiş ayrılmaz iki üçgen olmuştu. Üç sayısının iki defa tekrarı ile altı oluşturuldu. İnsanın nasıl tekamül edeceği ise yedi ile belirlendi. Tüm ahenk bunun üzerine kuruldu. Kutsal üçgen ve düzeni oluşturan dörtgen ile yedi oluşturuldu. Tekamülü sınamak için adaletli bir değerlendirme yapılması gerekmekteydi. Fiziksel düzeni denetlemek için dört sayısının iki defa tekrarı ile sekiz oluşturuldu.
Değerlendirmenin sonu bir sürecin bitişiydi. Bu tamamlanma ve hikmete
ulaşmaydı. Spiral yolun sonunda varılmak istenen son nokta vardı. Sekiz
köşeli Adalet Yıldızı, Bir ile birleşerek dokuz oluşturuldu. Son noktaya
gelinmişti. Birlik, hiçlikle buluştu, 1 ve 0 yanyana geldi. Ruhlar çıktıkları ana kaynağa dönmeye başladı. İlk dört sayının, ilk dört anlatımın toplamı olan On ile mükemmel insan, kamil insan olundu.”
Yukarıdaki yorumum bazılarınıza ters, hatta gülünç gelebilir. Fakat
matematiğe dayalı mükemmel bir evren yaratan “Evrenin Ulu Mimari”
eminim bize gerçeği görmemiz için eserinde küçük ip uçları bırakmıştır.
Doğru bu olmayabilir ama yanlış olduğunu da birilerinin ispat etmesini
isterim.
Şimdi Mu ve Atlantis döneminden kalan bazı kutsal sembollerin
incelemesini yapalım. Özellikle zamanımızda kullanılan bazı sembollerin
aslında ne kadar eski kökene dayandığını ve anlamlarını ne kadar hatalı
bildiğimizi görelim.
Önce Mu Kraliyet Armasını inceleyelim. Bu armadaki şekillerin büyük bir
bölümü, Hintliler, Maoriler, Nevada ve Meksika yerlileri, Guatamalılar ve
Gobi çölünde yaşamış bazı topluluklar tarafından kullanılmıştır. Aşağıda
Mu Kraliyet Arması görülmektedir.
Bu armayı bölüm bölüm incelersek :
A. En dışta yer alan bölüm, Mu alfabesindeki M şeklidir ve ayrıca bu kıtanın simgesel harfidir. M harfi ile başlayan önemli kişiliklerin (Musa, Mesih, Muhammed, Mevlana, Mehmet, Mustafa v.s) ve yer adlarının (Mu, Mekke, Mısır v.s) da kutsal veya seçilmiş olduğu inancı yaygındır. Harfin Mu dilindeki okunuşu da “Mu” olarak söylenir. Bu şekil aynı zamanda yedi rakamındaki şeklin benzeridir ve tekamül yasalarını hatırlatır.
B.Armanın merkezindeki hiyeroglif şekil “U-lu-mil” olarak okunur, ki “
….. İmparatorluğu” demektir. Bu şekil aynı zamanda dört sayısını ve
dört gücü de ifade etmektedir.
C. Hiyeroglif şekli çevreleyen daire, güneşi temsil eder. Bu hiyeroglif ile
birlikte “Güneş İmparatorluğu” denebilir. En dıştaki şekil ile üçü bir
arada “Mu güneş İmparatorluğu” anlamına gelir.
D.Armanın içindeki sekiz köşeli yıldız, sekiz temel noktayı simgeler ve
Mu’nun dünyanın her yanına hakim olduğunu gösterir. Çevresindeki daire
ise, bir evren sembolüdür. Bu evren insanındır. Mu’nun ışınları, etkisi bütün insanlığa ulaşmıştır denilmektedir.
Mu Kraliyet Arması’ndaki şekillerin halen pekçok yaşayan kültürde, üstelik aynı anlam bütünlüğünde kullanılması ilginçtir. İşte bu gördüğümüz
sembollerin kökeninde yatan gerçek anlamlar buralarda bulunmaktadır.
Bugün özellikle Japonya’nın bayrağındaki güneş şekli ve kendilerini
“Güneş İmparatoru” olarak anmalarının kökeninde bu nedenler yatmaktadır.
Büyük ve eski bir uygarlığın kültür kalıntılarıdır bunlar.
Şimdi de yine Mu’dan kalan “Mu Kozmik Diyagramı” nı inceleyelim. Bunu önce bir bütün olarak gördükten sonra, parça parça anlamlarına değinelim.
Daha anlaşılması için parçaları renklendirerek anlatmaya çalışacağım.
Önce aşağı doğru inen mavi renk tonlarıyla verilen sekiz şerit ile başlayalım.
Bu sekiz şeritin herbiri ruhun tanrıya ulaşması için tırmanması gereken
aşamaları ifade eder. Ruh en alt kademeden, yani cansız varlıktan
mükemmele, yani kamil insana ulaşmak zorundadır. Bu bölümde ruhun
ölümsüzlüğü ve tekamülü için yeniden doğuşu anlatılmak istenmektedir.
Altı köşeli yıldızın çevresindeki çember, dünyadan başka alemlerin de
bulunduğunu, bunun dışındaki 12 fisto ise, insanın uzak durması gereken
12 kötü eğilimi simgeler. İnsan ruhu, diğer alemlere geçmeden önce, bu
dünyasal 12 kötü eğilimden kurtulmak zorundadır. Bu eğilimlerin neler
olduğunu tam detayı ile bilmemekle birlikte, sanırım her kutsal kitapta yer
alan yalan söylemek, hırsızlık yapmak, cana kastetmek v.s. gibi şeyler
olduğunu tahmin ediyorum.
Çemberin içinde daha önce de bahsetmiş olduğumuz çok önemli bir
sembol olan altı köşeli yıldız vardır. Bunu Yahudi dinine mensup kişiler
kendilerine aitmiş gibi göstermekle birlikte sembolün kökeni kadim
uygarlıklara dayanır. Bu Adalet Yıldızı’dır ve iyilik ile kötülüğün bir arada
bulunduğunun simgesidir. Üçgenlerden yukarı dönük olanı iyiye, yanı tanrıya ulaşmayı, aşağı bakanı ise yeniden doğuş yasası uyarınca geriye dönüşü anlatır. Ayrıca yıldızın altı köşesi, insanın tanrıya ulaşması için sahip olması gereken faziletlerini gösterir. Yıldızın ortasındaki daire güneşin, “Ra” nın, yani tek tanrının kollektif simgesidir. Üçgen içindeki daire, tanrının gözünün daima insanların üzerinde olduğunun simgesidir. Üçgen içindeki daire yerine göz sembolünün de kullanıldığını söylemiştik. Bu sembol, Osiris ile Atlantis’e, buradan Hermes ile Mısır’a, Mısır’dan Pisagor ile Yunanistan’a ve nihayet günümüze ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi Mu’nun en önemli sembolü olan Mu Kozmik Diyagramı bize, kamil insan olma, tanrıyla bir olma yolunu çizmekte. Bütün dinlerin esasında olan genel yaklaşımları ve tanrının tekliğini bir sembolde anlatılabilmektedir. Bize Mu’dan kalan bir sembolünde, dört temel gücü simgeleyen haç olduğunu görüyoruz Yapılan kazılarda çok değişik haç sembollerine rastlanmıştır. Bu haçlardan bazılarının uçlarının sağa, bazılarının ise sola kıvrık olduğunu görüyoruz.
Tarihte ‘Gamalı Haç’ olarak da bilinen Hitler’in uçları sağa kıvrık haçı rastgele seçilmiş bir sembol değildir. Zira uçları sola kıvrık haç mutluluğun, iyiliğin gücünü resmederken, uçları sağa kıvrık haç ise mutsuzluğu ve kötülüğü resmektedir. bazı semboller üzerinde küçük oynamalar ile anlamlarını değiştirebiliyoruz. Haç sembolü daha sonra Hiristiyanlar
tarafından kullanılmış fakat dört gücü anlatmak yerine İsa’nın çarmaha
gerildiği yeri anlatmak ve bunu hatırlayarak kutsanmak için kullanılmıştır.
Görüldüğü gibi bu sembol de asıl anlamının dışında kullanılmakta
veya bizler onu bu şekilde öğrenmekteyiz.
Bunun dışında birleşik semboller üzerinde oynamalar ile iyi veya kötü
amaçlı etkilemeler yapmanın mümkün olduğunu söylemiştik. Örneğin beş
köşeli yıldız -ki bizim de bayrağımızda bulunan çok değerli bir semboldür-
etrafına çizilen bir çember şeytana tapanların simgesi olarak kullanılır.
Aynı şekilde altı köşeli yıldızın içine konulan ters duran haç ve bunların yine bir çember içine alınmasıyla şeytana tapanların simgelerinden birini elde ederiz. Bu nedenle sembolleri doğru tanımlamak gerekir. Bunu yaparsak iyi ve kötüyü çok rahat ayırabiliriz.
bilgiler ışığında bundan yaklaşık 50.000 evvel varlıklarını sürdüren Mu ve
devamı niteliğindeki Atlantis uygarlıkları olduğunu görüyoruz. Mu ve Atlantis sembollerinin bazılarını detay incelemeden önce temel bazı sayı ve şekiller hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Sayılar ve şekiller sembolizmin içinde kullanılır. Hepsinin üzerinde bir bilgi,
yani güç yüklüdür. Bu güçleri sembollerin gerçek anlamlarını bilerek ortaya
çıkarabilir ve kullanabiliriz. Bu güçler kullanmasını bilenler için o kadar
yoğundur ki iyilik veya kötülük için yönlendirilerek etki mekanizmaları
oluşturulabilir. Beyaz veya kara büyü ile uğraşanlar bunu son derece iyi
bilirler. İşin ilginç yanı benzer sembollerin çok küçük farklılıklar ile kullanılarak iyiye veya kötüye yönlendirilmesi mümkündür. Az önce de bahsettiğim gibi aynı sembollere bile farklı anlamlar yüklemek mümkündür. Bunu birazdan örnekler ile anlatmaya çalışacağım. Fakat emeklemeden koşmak mümkün değil, önce işin alfabesini hatırlamaya çalışalım. Bunlar belki de sıkça duyduğumuz ve kullandığımız sayı ve semboller. Fakat üzerlerine yüklenen gerçek anlamlar sizleri şaşırtabilir.
Sayı : 0
Sembolü : 0
Açıklaması : Sıfır yokluğun, hiçliğin sembolüdür. Ama aynı zamanda
potansiyel varoluşun başlangıcıdır. Sıfır yutan sayıdır, etkisiz sayıdır ama
aynı zamanda çok büyük bir gücü de kendinde barındırır. Dünya kültürlerinde 9 sayısı ile birlikte gösterim şekli hemen hemen hiç değişmeyen iki rakamdan biridir.
Sayı : 1
Sembolü : •
Açıklaması : Monad olarak adlandırılır. Tekliği ifade eder, yani tek olan
herşeyi. Bu nedenle tüm varlıkların bünyesinden çıktığı tanrıyı tanımlar. Mu sembollerini incelerken (.) noktanın veya bir daire içindeki noktanın tanrıyı temsil ettiğini göreceğiz. Bunu aynı zamanda doğada gördüğümüz ‘güneş’ ile özdeşleştirmektedirler. Çünkü sistemimizde güneş de tek ve enerji veren, yaşamın devamını sağlayan güçtür. Bir sayısı aynı zamanda tanrının yeryüzündeki yansıması olan insanı da temsil eder. Bu bir bakıma tanrı ile insanın birleşmesini, yani makro ve mikro kozmosun tekliğini ifade eder. Eski Mısır’da bu sembol Osiris ile temsil edilir.
Sayı : 2
Sembolü : —
Açıklaması : Diyad olarak adlandırılır. Evrendeki dualiteyi gösterir, yani
birbirinin zıttı veya tamamlayan herşeyi. Bunlar erkek ve dişi enerjiyi, aktif ve pasifi, bölünmez öz ile bölünebilir cevheri, iyilik ve kötülüğü, tanrının hem erkek, hen dişil yönünün olduğunu ve insanların bu nedenle iki cins olarak yaratıldığı ifade eder. İki sembolü ile ayrıca güneş ve ay’ı, kükürt ve civayı da anlatır. Kükürt erkektir ve akıldır, civa dişidir ve ruhtur. Eski Mısır’da Osiris ve İsis ile temsil edilir.
Sayı : 3
Sembolü :
Açıklaması : Triad olarak adlandırılır. Monad ile diyad’ın birleşmesinden
oluşur. Yani erkek ile dişi enerjinin birleşiminden oluşan eser, çocuğu anlatır.
Eski Mısır’da Osiris ve İsis’in çocukları olan Horus ile temsil edilir. Bunu
akıldan çıkan, fikirle oluşan eser olarak da görebiliriz. Üç sayısı ve üçgen bu nedenle en çok kullanılan ve çok kutsal sayılan bir sembolizmadır. Yaratılışın temelinde birin üçe, üçün bire yansıması yatmaktadır. Birin sembolü olan nokta(Göz de aynı anlama gelmektedir) ve üçün sembolü olan üçgenin iç içe kullanıldığı birleşik sembolde de bu anlatılmaktadır. Üç sembolü ayrıca insanın oluşumundaki ateş, su ve toprak ile tanrının oluşumundaki ruh, can, bedeni anlatır. Ruh ateşten, can sudan ve beden topraktan üretilmiştir. Üçgen aynı zamanda evreni de temsil eder.
Sayı : 4
Sembolü :
Açıklaması :Tetrad olarak adlandırılır. Kainatı kaostan düzene geçiren dört
temel gücün ifadesidir. Bunlar Ateş, Su, Toprak ve Havadır. Bunlara
mahşerin dört atlısı da denilir. Mu sembolizması içinde haç sembollerinin bu dört gücü ifade ettiğini göreceğiz. Bu nedenle kare yerine, Hristiyanlar için de kutsal sayılan haç veya + işareti de kullanılır. Dört sayısı genellikle dünya ve fiziksel gerçekle ilgili sayıdır ve düzeni tanımlar. Dünyanın ve fiziksel gerçeğin dört yönü, dört boyutu ve dört mevsimi vardır. Aristo bunu biraz ,daha ileri götürerek dört niteliği belirlemiştir. Bunlar kuru, ıslak, sıcak ve soğuktur. Her elementin iki niteliği bulunur. Toprak kuru ve soğuktur.
Su ıslak ve soğuktur. Hava ıslak ve sıcaktır. Ateş sıcak ve kurudur. Bundan da görülebileceği gibi her element bir diğeriyle bir niteliğini paylaşmaktadır. Bu durumda bir elementin bir niteliğini değiştirerek diğerine dönüşmesi olasıdır.
Sayı : 5
Sembolü :
Açıklaması : Pentad olarak adlandırılır. İnsanın ve üzerinde yaşadığı dünyanın sembolüdür. Diyad ile triad’ın toplamı olan pentad dünyasal sevginin ve evliliğin sembolüdür. Ateş, su, toprak ve havanın toplamından oluşan dünyayı temsil eder. Yine bu dört elementin birleşiminden oluşan insanı da temsil eder (5. Element)
Sayı : 6
Sembolü :
Açıklaması : İç içe geçmiş ve iki farklı yöne bakan üçgenler de yine çok eski bir semboldür. Bu yıldıza adalet yıldızı denilir. İsrail devletinin bayrağında da yer alan bu yıldız, kralları David’den çok daha önce bulunmuş bir semboldür.
Yıldız evrenin altı yönünü gösterir; kuzey, güney, doğu, batı, aşağı ve yukarı. Yukarı bakan üçgen tanrıya ulaşmayı, aşağı bakan üçgen ise yeniden doğuş yasası gereği geriye dönüşü anlatır. Bu uçlardan herbiri bir fazileti temsil eder.
Sayı : 7
Sembolü :
Açıklaması : Kutsal üçlü triad ile düzeni oluşturan tetrad’ın birleşmesinden
oluşmuştur. Tekamül yasasının sembolüdür. Evrende pekçok şey yedi
üzerine kurulmuştur. Sesin yedi ana notası, ışığın yedi ana rengi, insandaki
yedi ana çakra gibi. Bu sembol Mu sembollerini incelerken kraliyet
armasında da karşımıza çıkacaktır.
Sayı : 8
Sembolü :
Açıklaması : Oktad olarak adlandırılır. İç içe geçmiş iki kareden oluşan,
sekiz kenarlı bir yıldızdır. Özellikle Türk işleme sanatlarında çok karşılaştığımız bu sembol adaleti temsil eder. Bu sayı dördün iki katı veya
üstün halidir. Fiziksel dünyanın dengelenmesini temsil eder.
Sayı : 9
Sembolü : 9
Açıklaması : Dokuz tamamlama ve hikmeti temsil eder. Dokuz üçün
karesidir ve son tam sayı olarak bir devrenin tamamlandığını haber verir.
Dünya kültürlerinde 9 sayısı hemen hemen hep aynı şekilde gösterilmiştir.
Bazen bunu spiral bir girdaba benzer şekilde de ifade edildiğini görüyoruz.
Yani bir akış ve bitişin simgesi adeta.
Sayı : 10
Sembolü :
Açıklaması : Tetraktis olarak adlandırılır. Dört bölümlü üçgenden oluşmuştur.
İlk dört sayının toplamı olan on sayısı mükemmelliğin sembolüdür. Aynı
zamanda kamil insanı, yani insanla tanrının bir olmasının sembolüdür. Sıfır ile bir sayısının yan yana gelmesiyle oluşan on sayısı hiçlikle, tekliğin ahengini ifade eder. Bu nedenle makro kozmosun da kutsal sayısıdır.
Bazı kutsal sayıların ve şekillerin anlamlarını vermeye çalıştım. Bunun dışında da kutsal sayılan veya üzerine anlam yüklenmiş sayı ve şekiller
bulunmaktadır, fakat bunların hepsini burada anlatmaya imkan yoktur.
Özellikle sayılarla ilgilenenler için Tubitak yayınlarında çıkan Georges
IFRAH’ın ‘Rakamların Evrensel Tarihi’ adlı diziyi okumalarını öneririm.
Burada sizlerle bir yorumumu paylaşacağım. İlk 11 sayıyı genel olarak bir
inceleyelim. Olaya biraz geniş perspektiften baktığımızda ve yukarıdaki
anlamlarla yaklaştığımızda bu sayıların yaratılış sürecini ve tekamül yasasını anlattığını görüyoruz. Zaten her sayı kendinden evvel gelen sayının veya sayıların toplamı ile oluşmaktadır. O zaman matematik evrenin içindeki sırların aslında yaratılışın da sırrı olduğu gerçeği ile yüz yüze geliyoruz.
Bunu isterseniz bir hikaye olarak anlatalım :
“Başlangıçta büyük bir hiçlik vardı. Bu hiçliğin içinde ise büyük bir
potansiyel güç saklıydı. “O” vardı, “O” sıfırdı. Kendini görmek istedi ve
herşey o ilk noktadan, o ilk zerreden fışkırmaya başladı. Artık herşey birdi.
Yaşamı yaratmak için kendini tekrarlaması gerekti. Bir başka Bir’le birleşti.
Dual evren yaratıldı. Yaşamın içindeki zıtlıklar ikinin içine gizlendi. Artık evren yaratılabilirdi. İki karşıt gücün birleşmesi yeni bir oluşum yarattı, bu üçüncü oluşum evrendi. Bir’in üç’e yansıması bu şekilde oldu. Evren yaratıldı ve üç ile sabitlendi, üçgen oldu. Evren içinde yaratmak için dört temel güce ihtiyaç vardı. Su, hava, toprak ve ateş ile dörtgen oluşturuldu. Evren kaostan düzene dönmeye başladı. Mahşerin dört atlısı dünyaları oluşturdu. Bu dört elementi tamamlamak için, beşinci element insan, dört ile birin toplamı ile oluşturuldu. Dünya ve insan yaratılmış, adeta beş köşeli bir yıldız olmuştu.Yaratan, insana kendi özelliklerini emanet etti. Yukarı doğru tırmandığında O’na ulaşılacak, çalışmazsa tekamül yasası gereği tekrar bedenlenecekti. Böylece ruhların tekamül süreci başladı. İnsan ve tanrı iç içe geçmiş ayrılmaz iki üçgen olmuştu. Üç sayısının iki defa tekrarı ile altı oluşturuldu. İnsanın nasıl tekamül edeceği ise yedi ile belirlendi. Tüm ahenk bunun üzerine kuruldu. Kutsal üçgen ve düzeni oluşturan dörtgen ile yedi oluşturuldu. Tekamülü sınamak için adaletli bir değerlendirme yapılması gerekmekteydi. Fiziksel düzeni denetlemek için dört sayısının iki defa tekrarı ile sekiz oluşturuldu.
Değerlendirmenin sonu bir sürecin bitişiydi. Bu tamamlanma ve hikmete
ulaşmaydı. Spiral yolun sonunda varılmak istenen son nokta vardı. Sekiz
köşeli Adalet Yıldızı, Bir ile birleşerek dokuz oluşturuldu. Son noktaya
gelinmişti. Birlik, hiçlikle buluştu, 1 ve 0 yanyana geldi. Ruhlar çıktıkları ana kaynağa dönmeye başladı. İlk dört sayının, ilk dört anlatımın toplamı olan On ile mükemmel insan, kamil insan olundu.”
Yukarıdaki yorumum bazılarınıza ters, hatta gülünç gelebilir. Fakat
matematiğe dayalı mükemmel bir evren yaratan “Evrenin Ulu Mimari”
eminim bize gerçeği görmemiz için eserinde küçük ip uçları bırakmıştır.
Doğru bu olmayabilir ama yanlış olduğunu da birilerinin ispat etmesini
isterim.
Şimdi Mu ve Atlantis döneminden kalan bazı kutsal sembollerin
incelemesini yapalım. Özellikle zamanımızda kullanılan bazı sembollerin
aslında ne kadar eski kökene dayandığını ve anlamlarını ne kadar hatalı
bildiğimizi görelim.
Önce Mu Kraliyet Armasını inceleyelim. Bu armadaki şekillerin büyük bir
bölümü, Hintliler, Maoriler, Nevada ve Meksika yerlileri, Guatamalılar ve
Gobi çölünde yaşamış bazı topluluklar tarafından kullanılmıştır. Aşağıda
Mu Kraliyet Arması görülmektedir.
Bu armayı bölüm bölüm incelersek :
A. En dışta yer alan bölüm, Mu alfabesindeki M şeklidir ve ayrıca bu kıtanın simgesel harfidir. M harfi ile başlayan önemli kişiliklerin (Musa, Mesih, Muhammed, Mevlana, Mehmet, Mustafa v.s) ve yer adlarının (Mu, Mekke, Mısır v.s) da kutsal veya seçilmiş olduğu inancı yaygındır. Harfin Mu dilindeki okunuşu da “Mu” olarak söylenir. Bu şekil aynı zamanda yedi rakamındaki şeklin benzeridir ve tekamül yasalarını hatırlatır.
B.Armanın merkezindeki hiyeroglif şekil “U-lu-mil” olarak okunur, ki “
….. İmparatorluğu” demektir. Bu şekil aynı zamanda dört sayısını ve
dört gücü de ifade etmektedir.
C. Hiyeroglif şekli çevreleyen daire, güneşi temsil eder. Bu hiyeroglif ile
birlikte “Güneş İmparatorluğu” denebilir. En dıştaki şekil ile üçü bir
arada “Mu güneş İmparatorluğu” anlamına gelir.
D.Armanın içindeki sekiz köşeli yıldız, sekiz temel noktayı simgeler ve
Mu’nun dünyanın her yanına hakim olduğunu gösterir. Çevresindeki daire
ise, bir evren sembolüdür. Bu evren insanındır. Mu’nun ışınları, etkisi bütün insanlığa ulaşmıştır denilmektedir.
Mu Kraliyet Arması’ndaki şekillerin halen pekçok yaşayan kültürde, üstelik aynı anlam bütünlüğünde kullanılması ilginçtir. İşte bu gördüğümüz
sembollerin kökeninde yatan gerçek anlamlar buralarda bulunmaktadır.
Bugün özellikle Japonya’nın bayrağındaki güneş şekli ve kendilerini
“Güneş İmparatoru” olarak anmalarının kökeninde bu nedenler yatmaktadır.
Büyük ve eski bir uygarlığın kültür kalıntılarıdır bunlar.
Şimdi de yine Mu’dan kalan “Mu Kozmik Diyagramı” nı inceleyelim. Bunu önce bir bütün olarak gördükten sonra, parça parça anlamlarına değinelim.
Daha anlaşılması için parçaları renklendirerek anlatmaya çalışacağım.
Önce aşağı doğru inen mavi renk tonlarıyla verilen sekiz şerit ile başlayalım.
Bu sekiz şeritin herbiri ruhun tanrıya ulaşması için tırmanması gereken
aşamaları ifade eder. Ruh en alt kademeden, yani cansız varlıktan
mükemmele, yani kamil insana ulaşmak zorundadır. Bu bölümde ruhun
ölümsüzlüğü ve tekamülü için yeniden doğuşu anlatılmak istenmektedir.
Altı köşeli yıldızın çevresindeki çember, dünyadan başka alemlerin de
bulunduğunu, bunun dışındaki 12 fisto ise, insanın uzak durması gereken
12 kötü eğilimi simgeler. İnsan ruhu, diğer alemlere geçmeden önce, bu
dünyasal 12 kötü eğilimden kurtulmak zorundadır. Bu eğilimlerin neler
olduğunu tam detayı ile bilmemekle birlikte, sanırım her kutsal kitapta yer
alan yalan söylemek, hırsızlık yapmak, cana kastetmek v.s. gibi şeyler
olduğunu tahmin ediyorum.
Çemberin içinde daha önce de bahsetmiş olduğumuz çok önemli bir
sembol olan altı köşeli yıldız vardır. Bunu Yahudi dinine mensup kişiler
kendilerine aitmiş gibi göstermekle birlikte sembolün kökeni kadim
uygarlıklara dayanır. Bu Adalet Yıldızı’dır ve iyilik ile kötülüğün bir arada
bulunduğunun simgesidir. Üçgenlerden yukarı dönük olanı iyiye, yanı tanrıya ulaşmayı, aşağı bakanı ise yeniden doğuş yasası uyarınca geriye dönüşü anlatır. Ayrıca yıldızın altı köşesi, insanın tanrıya ulaşması için sahip olması gereken faziletlerini gösterir. Yıldızın ortasındaki daire güneşin, “Ra” nın, yani tek tanrının kollektif simgesidir. Üçgen içindeki daire, tanrının gözünün daima insanların üzerinde olduğunun simgesidir. Üçgen içindeki daire yerine göz sembolünün de kullanıldığını söylemiştik. Bu sembol, Osiris ile Atlantis’e, buradan Hermes ile Mısır’a, Mısır’dan Pisagor ile Yunanistan’a ve nihayet günümüze ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi Mu’nun en önemli sembolü olan Mu Kozmik Diyagramı bize, kamil insan olma, tanrıyla bir olma yolunu çizmekte. Bütün dinlerin esasında olan genel yaklaşımları ve tanrının tekliğini bir sembolde anlatılabilmektedir. Bize Mu’dan kalan bir sembolünde, dört temel gücü simgeleyen haç olduğunu görüyoruz Yapılan kazılarda çok değişik haç sembollerine rastlanmıştır. Bu haçlardan bazılarının uçlarının sağa, bazılarının ise sola kıvrık olduğunu görüyoruz.
Tarihte ‘Gamalı Haç’ olarak da bilinen Hitler’in uçları sağa kıvrık haçı rastgele seçilmiş bir sembol değildir. Zira uçları sola kıvrık haç mutluluğun, iyiliğin gücünü resmederken, uçları sağa kıvrık haç ise mutsuzluğu ve kötülüğü resmektedir. bazı semboller üzerinde küçük oynamalar ile anlamlarını değiştirebiliyoruz. Haç sembolü daha sonra Hiristiyanlar
tarafından kullanılmış fakat dört gücü anlatmak yerine İsa’nın çarmaha
gerildiği yeri anlatmak ve bunu hatırlayarak kutsanmak için kullanılmıştır.
Görüldüğü gibi bu sembol de asıl anlamının dışında kullanılmakta
veya bizler onu bu şekilde öğrenmekteyiz.
Bunun dışında birleşik semboller üzerinde oynamalar ile iyi veya kötü
amaçlı etkilemeler yapmanın mümkün olduğunu söylemiştik. Örneğin beş
köşeli yıldız -ki bizim de bayrağımızda bulunan çok değerli bir semboldür-
etrafına çizilen bir çember şeytana tapanların simgesi olarak kullanılır.
Aynı şekilde altı köşeli yıldızın içine konulan ters duran haç ve bunların yine bir çember içine alınmasıyla şeytana tapanların simgelerinden birini elde ederiz. Bu nedenle sembolleri doğru tanımlamak gerekir. Bunu yaparsak iyi ve kötüyü çok rahat ayırabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder