Perşembe, Mayıs 26, 2011

JUDAİZM

 

JUDAİZM

Dr. Hakký Açýkalýn

Yahudiler hakkýnda binlerce kitap yazýldý. Bunlar arasýnda objektif olanlar da vardýr, subjektif olanlar da. Bu kitap objektif olmayanlardan biri. Çünkü belli bir ideolojinin temsilcisi. Þu ana kadar ki Ýslam devletlerinde, Yahudiler haklarýný muhafaza etmiþler hatta ileri derecede taltif görmüþlerdir. Yahudiler’e bakýþ açýmýz demokratik normlarýn dýþýndadýr ve tamamen Ýslâmîdir. Ýsteyen istediði tenkidi yapabilir, bu tenkidler bizi baðlamaz. Önemli olan, ideolojimizle ve referanslarýmýzla ne kadar uyum içinde olduðumuzdur, gerisi laf-ý güzaf... Kitabýn "bilimsel" olmak gibi bir kaygýsý da yoktur; zira "bilimsellik" de ideolojik bir kategori normudur, ayný tarih biliminde olduðu gibi. Daha da ötesi, "objektif bilim" adý altýnda bize dayatýlan da en nihayetinde Yahudi bilimi eþdeyiþle Yahudi ideolojisidir. Bu kitap genel propaganda amaçlý olduðu için dili dar bir jargona sýkýþtýrýlmamaya çalýþýldý ancak yine de zaman zaman aðdalý analizlerle karþýlaþacaksýnýz. Allahuekber....

"Ey Ýsrailoðullarý! Benim sizlere ihsan etmiþ olduðum nimetlerimi yad ediniz. Ve benim ahdimi yerine getiriniz ki, ben de sizin ahdinizi yerine getireyim. Ve, ancak benden korkunuz. Ve sizin yanýnýzdakini musaddýk olarak indirmiþ olduðuma iman ediniz. Onu ilk inkar edenlerden olmayýn. Ve ayetlerimi az bir paha ile satmayýn. Ve, ancak benden sakýnýn. Ve, Hakk’ý, batýl olan ile örtüp karýþtýrmayýn. Ve, Hakk’ý saklamayýn. Halbuki siz bilirsiniz... Ey Ýsrailoðullarý! Sizlere in’am ettiðim nimetini ve sizlere alemlere tercih ettiðimi hatýrlayýnýz. Öyle bir günden korkunuz ki, o günde hiçbir þahýs hiçbir þahýstan dolayý hiçbir þey ödemez. Ve o þahýstan hiçbir þefaat kabul edilmez. Ve ondan hiçbir fidye alýnmaz. Ve onlar ne de yardým olunurlar. Ve o zamaný yadediniz ki, sizi Allah-i Fir’avn’dan kurtardýk. Sizi en kötü azab ile cezalandýrýyorlardý. Oðullarýnýzý boðazlýyorlardý, kadýnlarýnýzý da diri býrakýyorlardý. Bunda sizin için Rabbiniz tarafýndan pek büyük bir imtihan vardý. Ve hatýrlayýnýz o zaman ki, sizin için denizi yardýk da hepinizi kurtardýk. Fir’avn’ýn alini de gark ettik, bir halde ki, sizler bakýp duruyordunuz. Ve bir vakit Musa ile 40 geceyi vadeleþtirmiþtik, sonra siz, zalimler olarak buzaðýya tutunmuþ idiniz. Sonra, bunu müteakip sizi affettik, gerekti ki, þükredesiniz. Ve o zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim! Buzaðýya tutunmakla nefsinize zulmetmiþ oldunuz. Hemen Halik’ýnýza tevbe edin, nefslerinizi öldürün. Bu sizin için, Rabb’iniz indinde daha hayýrlýdýr”, demiþti. O Halik-ý Kerim de tevbenizi kabul etmiþti. Þüphe yok ki, tevbeleri kabul eden, Rahim olan ancak O’dur. Ve yadediniz ki, siz: “Ya Musa! Sana iman etmeyiz, Allah Teala’yý aþikar görmedikçe”, demiþtiniz de sizi yýldýrým çarpmýþtý. Siz ise bakýp duruyordunuz”. (Bakara suresi, 40-43,47-53. Ayetler)

Oxford Üniversitesi bilim adamlarýndan Norman Solomon diyor ki: “Biz Yahudiler, Hristiyanlar’a Þintoizm ya da Budaizm’e baktýðýmýz gibi bakamayýz”. Solomon haklý , Hristiyanlýk, Yahudiliðe raðmen ortaya çýkan ve onunla çatýþarak hatta onu yok sayarak varoldu. Bu, bir anlamda bir evladýn anasýný katletmesi gibi de algýlanabilir. Yani, araya kan girmiþtir. Bu dava 2000 yýla yakýn bir zamandýr, zaman zaman akut dönemlerle seyretmiþ ve asla tükenmemiþtir ve de tükenmeyecektir de. Öte yandan, Ýslam’ýn, Yahudiliði analizi olayý biraz daha netleþtirmiþ ve dünya üzerinde, kendi peygamberlerine bu kadar zulmeden baþka hiçbir kavim olmadýðýný tarihi verileriyle ortaya koymuþtur. Bu cümleden olarak þunu kolayca söylemek mümkündür ki, Yahudilik, özünde yapayalnýz bir ideoloji deðildir. Yahudiler, bunun suçunu baþkalarýnda aramak yerine Ben-i Ýsrail’de yani kendi köklerinde ararlarsa daha sonuç alýcý bir noktaya gideceklerdir. Bunlarý okuyanlar, bizim Yahudiler’e akýl vermeye çalýþtýðýmýzý düþünüyorlarsa bu da doðrudur çünkü akýl vermeye yetkin bir yerlerde duruyoruz. Sadece akýl vermekle de kalmýyoruz, uyarýyoruz da, Ýslam’la ve onun külliyatýyla oynanmaz, cüce kalýrsýnýz. Milyon tane Qabbalah, bir o kadar Zohar ve Talmud, üstüne de bütün ideolojik-politik büyüleri ekleyin Ýslam’la mücadele edemezsiniz. Yok ederim diyenler buyursunlar, görsünler el mi yaman, bey mi?

Bir mütefekkir, "Dünyaya ‘SOYUN!’ emri geldi" diyordu. Bu þeklî ve enfüsi anlamda bir soyunmadýr. Herkes eteklerindeki taþlarý dökecek ve gerekirse-ki muhtemelen gerekecektir- Armageddon (Kýyamet Savaþý) yaþanacaktýr zira, yapmak için önce yýkmak, ortadan kaldýrmak gerekir. Burada açýk açýk ifade ediyoruz ki, yýkacaðýz, yýkmalýyýz. Yýkmayý da, kurmayý da hak ediyoruz, biliyoruz. Buna mecburuz, memuruz...

(*Armageddon kavramý, “Megiddo” veya “Mecid” kelimesinden köken alýr . Hz. Süleyman’ýn efsanevi savaþ atlarýnýn yetiþtirildiði ahýrlarýn-haralarýn bulunduðu yerleþim birimidir).

Ýng: Jew weya Hebrew, Fr: Juýf veya Hebreu, Yun: E (Evreos), Arapça Ýbrani, Almanca Juden, Türkçe: Musevi, Ýbrani, Çýfýt veya Yahudi... Yahudiler bazen kendi kendilerine þu sorularý sorduklarýný söylerler: “Biz Ýsa hakkýnda ne düþünüyoruz?” ya da “Judaizm’de daha önemli olan nedir; iman mý amel mi?”. Ancak bu ve benzeri sualler, Judaizm hakkýnda fikir sahibi olmak açýsýndan pek de anlamlý deðildir. Judaizm’i, Judaizm’in kendisi gibi anlamak gerekir. Judaizm, kendisini Ýsa etrafýnda tanýmlamaya çalýþmaz. Öte yandan iman ve ameli de birbirinden ayrý görmez.

William Shakespeare þöyle sorar:

"Yahudliler’in gözleri yok mu? Elleri, organlarý, boyutlarý, hisleri, duygulanýmlarý, tutkularý yok mu? Ayný yemeði yemiyorlar mý? Ayný silahlarýn hedefi olmuyorlar mý? Ayný hastalýklarýn süjesi (öznesi) olmuyorlar mý? Ayný Yaz ve ayný Kýþ’ýn, ayný soðuðuna ve sýcaðýna maruz kalmýyorlar mý? Ayný hristiyanlar gibi...”

Biz de soruyu tersten ve deðiþtirerek soralým:

"Hz. Muhammed’in yemeðine zehir koyan Medineli Zeynep Yahudi deðil miydi? Hz. Muhammed’e Kabbala büyüsü yapanlar yahudiler deðil midir? Hz. Ýsa’yý sapýk, hain, katil, ilan eden yahudiler deðil mi? Yahya Ayaþ’ý, Fethi Þakaki’yi, onbinlerce Müslüman Filistinli’yi katledenler, Kumandan’a Kabbala büyüsü yapýp ölümünü saðlamaya çalýþanlar yahudiler deðil mi?, Mahir Çayan’ýn ölüm emrini verenler yahudiler deðil mi? Ölenlerin, maðdur edilenlerin, hakarete ve iftiraya uðrayanlarýn elleri, gözleri, ruhlarý yok mu?”

Yahudi olmak nedir? gibi çok genel bir soruya nasýl yanýt verilebilir? Önce bir grup Hristiyan lise öðrencisinin kendilerini nasýl tanýmladýklarýna bir göz atmak faydalý olacaktýr. Onlara göre Hristiyanlýðý tanýmlayan temel anahtar kavramlar þunlardýr:

"Allah (Baba), Oðul (Ýsa), Kutsal Ruh (Nefyedilen Ruh, Mukaddes Nefes), Yeniden doðuþ, Kurtarýcýlýk, Vaftiz, Affedicilik, Çarmýh, Dönüþ (Dönme), Olumlanma, Göðe Yükseliþ, Doðrulama, El yazmalarý, Ýman, Aþk, Doðallýk, Kutsal Birlik, Ýbadet, Güven, Dostluk, Arýnma, Barýþ, Sonsuz Hayat, Öðrencilik...”

Yahudi öðrencilerin anahtar kelimeleri ise þunlardýr:

"Allah (Zati, tarihi, Ýlke anlamlarýnda...), Torah (Tarik, giriþ, öðrenim { Kanun yok...}), Mitzvah (Emir=Torah’ýn pratik birimi), Averah (günah), Özgürlük, Teshuva (Allah’a dönüþ), Tefilla (Ýbadet), Tsedaka (Doðruluk, centilmenlik, yardýmseverlik, Arapça sadaka kelimesinin karþýlýðý), Hesed (Aþk, Esirgeme, Zerafet), Yetser Tov (iyi duyum, iyiye eðilim) bunun zýddý olarak Yetser Hara (Þeytan’a eðilim, Allah’a imansýzlýk), Ýsrael (halk, vatan , yurt)...

Hristiyan öðrencilerinin tanýmlarý içinde Yahudiler’i en çok rahatsýz eden kavramlarýn, Oðul, Kutsal Ruh, Çarmýh, Kurtarma, Yükseliþ ve doðallýk kavramlarý olduðu saptanmýþtýr. Evet, onlara göre kurtarýcý olan, kutsal ruh olan, yükselen, doðal olan ancak ve ancak yahudilerdir. Oðul diye bir þey ise zaten yahudi þeriatýnda kabul edilmez. Yahudiler daha da ileri giderek, bu iki din arasýnda en ufak bir yakýnlýk olmadýðýný ileri sürerler ama Hristiyanlar “Eski Ahid” (Old Testament) ve “Yeni Ahid”i (New Testament) birlikte okumaya devam ederler yani hem Tevrat hem de Ýncil birlikte okunur. Yahudi ise böyle birþeyi kabul etmez. O tek baþýnadýr, paylaþmaz.

Yahudilerin bir diðer iddiasý da, kendi dini kavramlarýnýn derin manalar içerdiði ve herkes tarafýndan anlaþýlamayacaðý hatta büyük bir bölümünün ancak ve ancak rabbiler tarafýndan anlaþýlabileceði yani yahudiliðin oldukça mistik bir inanç olduðunu, onu anlamanýn derin bir ilim ve tefekkür gerektirdiðini savunurlar. Bu iddia, büyük oranda da doðrudur ama neden böyledir? Böyledir çünkü olaylarý ve olgularý daha kolay meþrulaþtýrabilirsiniz böylelikle. Arap öldürürsünüz, sonra da rabbileri konuþturup iþin mistik ve karmaþýk yönünü anlattýrýr ve halkýn gözüne bunu hoþ gösterirsiniz. Böyledir çünkü, yahudiler ve yahudi þeriatý ‘hep haklýdýr’ ve diðerleri hep ‘haksýzdýr’. Böyledir zira ideolojinin amir hükmü budur.

Din, pratik hayata geçmediði sürece bir mücerret kavram olarak kalýr ve sosyal hayatta, ancak kuþseverler derneði kadar deðeri olur. Onu anlamlý kýlan, “yer”deki etkinliðidir. Örneðin Hristiyanlýk’ta bunu göremezsiniz. Kilisenin kendine biçtiði rol asla ideolojik deðildir ya da bir diðer deyiþle ideolojik olamamýþ, “hümanizm”, “kardeþlik”, “aþk”, “sevgi” vs gibi çok genel ve anlamý çok göreli kavramlar üzerine kendini bina etmeye çalýþmýþ, bu nedenle de “hayýr severler derneði” düzeyine gerilemiþtir. Burada Orthodoksi’yi tamamen vuramamýþtýr ama diðer kiliseler neredeyse topyekün düzeyde harap olmuþlardýr.

Buna karþýn, yani Hristiyan pasifizmine mukabil, Judaizm had safhada aktiftir ve dünyayý kavrar, dünyaya anlam biçer ve onu yansýtýr. Olayý bir “vicdan” hikayesine indirgemez, süreçlere müdahale eder ve onlar üzerinde tahakkümde bulunur. Yani Judaizm ayaðýný yere sýký sýký basar. Tabii ki, savaþýr ve kendini yenmek zorunda hisseder, bundan baþka çýkarý olmadýðýný bilir ve halkýný böyle örgütler, kurumlarýný böyle örgütler nihayet dünyayý böyle örgütler, bu yolda herþey mübahtýr, kýyýmlar, katliamlar, savaþlar dahil...

"Din asla soyut bir þey olamaz!” diyor bir yahudi düþünürü. Evet böyledir, onun (dinin) Allah tarafýndan ilham edilmiþ ya da yazdýrýlmýþ olmasý müþahhaslýðýna halel getirmez ve bu durum ilanihaye böyledir. Ancak, ilahi metinler halka mutlaka, müþahhas açýlýmlarý doðrultusunda empoze edilmeli ve onlarý sürekli coþkulu ve aktif tutmalýdýr. Bu coþku bitmez tükenmez, yeniden üretilen bir coþku olmalýdýr. Durmamalý, sekteye uðramamalý, engellenmemeli ve dejenere edilmemelidir. 2000 yýllýk yahudi tarihine bakýldýðunda, bu idealin hep canlý tutulduðu ve yenilgilere raðmen sönmediði görülür, bu anlamda yahudi tarihi öðreticidir, ders verici, ibret vericidir. Ýyi okumalý, iyi özümsenmelidir. Her müslüman, en az kendi hakikatini öðrendiði kadar yahudi ideolojisini de mutlaka öðrenmelidir. Düþmaný düþmandan öðrenmekle mükelleftir. Ýþte 2000 yýllýk yahudi tarihi bu örneklerle doludur. Gözler görsün, kulaklar iþitsin.

Yahudiler’e göre, kendi öykülerinin (kendi dramalarýnýn) 4 temel varlýðý sözkonusudur. Allah, Torah (Yahudi pratiði), Ýsrael halký ve onun etrafýndaki dünya. Ýþte yahudi hikayesi bu 4 temel kavram etrafýnda kurgulanmýþtýr. Yani, gaye Allah’ýn emrini yerine getirmek, yöntem Torah ideolojisi, uygulayýcý olan Ýsrael halký ve sömürülüp ezilecek olan da diðer dünya halklarý. Böyle anlayacaðýz ve yahudi kurgusunun bu 4 temel kavramýný en derinlikli bir biçimde elden geçireceðiz.

Burada Ýsrael özne, dünya ise bütün boyutlarýyla nesnedir. Bu asla unutulmasýn ve doðru anlaþýlsýn. Gerilimler, iliþkiler, çözüm ve çözümsüzlükler, trajediler, dramlar, içiçe geçmeler, altüst oluþlar hep bu muvacehede deðerlendirilir. Günümüzde yahudi ideolojisi, eski yahudi tarikatlarýný yahudiliðin garnitürü olarak görüyorlar. Buna da kanmamak gerekir. Doðruyu o eski tarikatlarýn argümanlarýnda ve ilkelerinde bulmak daha kolay olacaktýr. Hangi tarikatlardýr bunlar? Esseniler, Sadukiler (Saduseenler), Samariyeliler (Samaritler), Yahudi-Hristiyan sentezcileri... Bu tarikatlarý mutlaka ciddiye almak gerekir zira onlar yahudilik-hristiyanlýk geçiþ döneminin ýþýk tutuculuðunu yapmaktadýrlar. Onlarý öðrenmeden, kavþak noktasýný anlamak çok zordur.

Yahudi ideolojisi, dini, toplumlan, tarihi süreçlerden, duygusal deneyimlerden ve entellektüaliteden ayrý tutulamaz, onlarýn birer baðlaþýðý gibi rol oynar. Bunlar arasýnda özellikle tarih özel bir yer tutar. Yahudi historiograflar (tarih yazýcýlarý) farklý görüþlere sahip olsalar da, ideolojilerine mutlaka en üst düzeyde sahip çýkmaya özen gösterirler. Bu anlamda budalavari bir objektivizmin yeri olamaz. Dünyanýn neresinde olursa olsun, bir yahudinin gözü kulaðý “Anavatan” da, kutsal topraklarda, Tel Aviv’de, Kudüs’te, Yafa’dadýr. Hep oraya bakar, oradan gayrýsý onun için bir anlam taþýmaz, orasý için gerekirse ölüme yatar, gerekirse malýný mülkünü tüketir, gerekirse adam keser, gerekirse kiþisel namusundan vazgeçer. Kutsal Toprak (Holy Land) namusu temel namustur. Onun önünde hiçbir namusun adý geçemez. Yahudi ideolojisinde her menkýbenin derinlemesine bir tahlili mutlaka yapýlýr, masal olarak, avutma olarak bir kenara atýlmaz aksine tarihi bir dokümandýr o. Otantizm ve dar gelenekçiliðe prim verilmez. Her ahlaki eylemlilikte, ilahi referans en belirleyici unsurdur. Yahudi için emfasis noktasý Judaizm tarihidir! Göç her defasýnda öðretici olmuþ, ideolojiyi pekiþtirmiþ, yahudi halkýný piþirmiþtir. Yahudi asla mültecileþmez zira onun kendine özgü bir korunma yöntemi vardýr.

Yahudi yazarlar hep þu saptýrmayý yapagelirler: Bir yahudi tanýmý yoktur, zira siyahý var beyazý var, doðulusu var batýlýsý var, dindarý var dinsizi var, zengini var yoksulu var, dönme olaný var anadan doðma yahudi olaný var. O halde yahudi, kollektif bir tanýma sýðmaz ayný diðer insanlar gibi. Bunun bir illüzyondan ibaret olduðunu ileride ideolojiyi incelerken net bir biçimde görebileceðiz. Örneðin Muharref Tevrat’a göre, Ben-i Ýsrael (Ýsrailloðullarý) özel, Allah tarafýndan seçilmiþ bir kavimdir (kavm-i necip’tir) ve dünyadaki herþey ve herkes onlarýn emrine verilmiþtir. Yahudi olmayanlar öldürülebilir, katledilebilir. Nitekim Ýsrail devleti de, yahudi þeriatýný her defasýnda yerine getirmiþ, Desir Yassin, Sabra ve Þatila ve daha nice kaliamlarda, hayvanlara varana kadar Muharref Tevrat’a sadýk kalmýþtýr ve bundan sonra da kalacaðý muhakkaktýr, bakmayýn siz, hem anadan hem babadan yahudi (kan baðý olarak) olan Yasir Arafat’ýn barýþ anlaþmasýna. Onun týyneti bunu gerektiriyordu. Yaný yahudi týyneti. Hiç duydunuz mu, Mossad’ýn Arafat’a saldýrdýðýný, onu öldürmeye teþebbüs ettiðini? Ne hikmetse hep devrimci ve Müslüman Filistin önderleri tasfiye edildi. Ama Arafat’a bulaþan kimse olmadý. Gören gözlere ithaf olunur. Ýsa en büyük düþmandýr! O bir mürteddir! Yahudi, O’na ve inananlarýna düþmandýr, Ýslam’a ve Müslüman’a da düþmandýr. Sanýlmasýn ki, Þintoizm’e, Brahmanizm’e, Hinduizm’e, Budaizm’e düþman deðildir. Onlar daha tekamül edememiþ olduðu için yahudi ideolojisinin acil gündeminde deðildir. Sakýn farklý anlaþýlmasýn. Yoksa, dünyada farklý inanç mensubu kim varsa hepsi yahudi þeriatýnýn ilgi alanýndadýr.

Taktik ise hep aynýdýr; Eziliyoruz, aþaðýlanýyoruz, toplum dýþýna itiliyoruz, öldürüyoruz öyleyse masum ve mazlumuz. Yani haklýyýz, hatta sadece biz haklýyýz. Haklý olduðumuza göre de, yaptýðýmýz ve yapacaðýmýz her eylem meþrudur, haklýdýr. Klasik tavýr. Tam yeri gelmiþken Sabra ve Þatila Katliamý’na bir göz atalým. Bakalým kim haklý, kim haksýz, kimin çarký dönüyor kim eziliyor, katlediliyor, kim vandal kim hümanist:

EYLÜL 1982; SAVRA VE ÞATÝLA KATLÝAMLARI... YA DA “ERRARE HUMANUM EST” YANÝ “BU BÝR ÝNSAN HATASIDIR”...

14 Eylül 1982 tarihinde Doðu Beyrut’ta patlayan bir bomba ortalýðý karýþtýrdý. Yaklaþýk 50 kg. patlayýcýnýn kullanýldýðý patlamada bir bina yerle bir oldu ve bulunduðu semtte de büyük hasara yol açtý. Patlamanýn meydana geldiði bina Parti Katayep (Hristiyan Falanjist Parti. Falanjistler Lübnan Marouni Kilisesine baðlýdýrlar) binasýydý. Daha da önemlisi, iki hafta önce Lübnan devlet baþkaný seçilen Beþir Cemayel, patlama sýrasýnda ayný binada bir toplantý yapýyordu. Tsahal (Ýç güvenlik teþkilatý), yaralýlarý taþýmak üzere bölgeye iki helikopter, ambulanslar ve çok sayýda saðlýk görevlisi gönderdi. Akrafiyeh semti Ýsrail ordusuna baðlý askerler tarafýndan kuþatma altýna alýndý. Beþir Cemayel ve 24 kiþi patlamada öldüler. Falanjist Parti tarafýndan yapýlan ilk açýklamalar, Suriye’yi ve FKÖ’yü hedef alýyordu zira Beþir Cemayel, Filistin’de “fazladan” bir halk yaþadýðýný, bunlarýn da Filistinliler olduðunu açýklamýþtý. Bunun anlamý, onlardan kurtulunmasý gerekliydi. Ayný Cemayel, Lübnan’daki iç savaþ sýrasýnda Ýsrail ile Ýttifak halindeydi ve onlardan ayrý düþünmüyordu. Bazý yazarlar bu durumu, “Hristiyan-Yahudi Paktý” olarak da deðerlendirirler. Cemayel’in seçilmesinden hemen önce, Menahem Begin, 82 yýlýnýn sonunda önce Lübnan’la bir barýþ anlaþmasý yapacaklarýný deklare etti. Bu, þu demekti; Beþir Cemayel bizim adamýmýzdýr ve onu önce Lübnan devlet baþkanlýðýna getireceðiz daha sonra da oraya ilelebed yerleþeceðiz, yani Lübnan tamamen bizim olacak. Cemayel’in devlet baþkaný seçilmesine, Ariel Þaron’un zaferi olarak bakýlýyordu. Þaron, FKÖ’nün sonunun geldiðini de halkýna müjdeliyordu, önce Cemayel seçilecek sonra “Filistinliler”, Cemayel’in askerlerine kýrdýrýlacaktý. Cemayel’in seçilmesi birinci etaptý ve bu baþarýlmýþtý. Sýra ikinci etaptaydý. Anti-Goliath yeniden harekete geçmiþti. Ama evdeki hesaplarla çarþýdakiler arasýnda bir uyumsuzluk havasý esmeye baþladý. Bazý gazeteler, “Filistin’li David’le Ýsrail’li Goliath’ýn savaþý"ndan sözettiler. O karambolde bunu tam olarak anlayan oldu mu bilinmez ama anlayanlar gülümsediler. Kýsmete bakýn ki, Filistin halkýný da bir Yahudi yürütüyordu. Arafat’tan ayrýlmalarýn temelinde de çoðu zaman bu vardý. Ama dýþarýya fazla yansýmýyordu. Cemayel’in, Sharonisme’in Ortadoðu’daki en büyük baþarýlarýndan biri olduðunu belirtmiþtik. Bu kendiliðinden oluveren bir geliþme deðildi kuþkusuz, öncesi vardý.

Cemayel, 1976 yýlýndan itibaren Ýsrail tarafýndan eðitildi. Hatta 1970’lerin baþýndan beri onlarla çok yakýn iliþkiler içindeydi. 1977 yýlýndan itibaren Likud þefleriyle Falanjist liderler periyodik olarak biraraya gelmeye baþladýlar ve bu biraraya geliþler aksamadan devam etti.

Cemayel’in ölümünden sonra, Ýsrail genelkurmay baþkaný Rafael Eytan, “Þeyh Beþir bizden biriydi” açýklamasýný yaptý. Eytan’ýn açýklamasý çok isabetliydi, Cemayel gerçekten de, Ýsrail’in en “sadýk evlatlarýndan!” biriydi. Ancak, Cemayel de her ölümlü gibi hatalar yapabilir, verdiði sözleri unutabilirdi. Öyle de oldu. Devlet baþkaný olduktan sonra, velinimetine verdiði sözleri hatýrlamama eðilimine girdi. Ýhanet’in her yerde bir bedeli vardýr, hele Ýsrail’de bu çok daha belirgindir. Bu geliþmeler baþta Ariel Þaron olmak üzere bütün Yahudiler’i ciddi bir biçimde rahatsýz etti. Her yol denendi, konuþuldu, ama olmadý. Cemayel resti çekti ve “Lübnan baðýmsýz bir devlettir” deyiverdi. Bu aslýnda “ölüm fermanýný” kendi eliyle imzalamasýydý.

Bütün bu geliþmeler üzerine, Ýsrail, 50 km. derinliðinde bir güvenlik hattý çekeceðini ilan etti. Bu deklarasyonu, bir “Güney Lübnan Ordusu” kurulacaðý açýklamasý izledi. Güney Lübnan Ordusu kurulmakta gecikmedi ve baþýna bir diðer “Ýsraelophile” (Ýsrailsever) olan Saad Haddad getirildi. Haddad, Lübnan Ordusu’nun eski subaylarýndan biriydi ve Mossad ajanýydý. Tsahal, Lübnan Ordusu’nun Güney’e inmesine izin vermedi ve Haddad’ýn rahat hareket etmesi saðlandý. Bütün bu provokatif politikalar sonuç vermedi zira Cemayel, “Time” dergisine verdiði demeçte, Lübnan’ýn bütün bölgelerinde “detente” (yumuþama) istediðini belirtiyordu. Yumuþama ve Ýsrail kavramlarý ise birbirini iten kavramlardý. Bu sözler Cemayel’in belki de son sözleri oluyordu. Þaron, Cemayel’in tasfiyesinin gerçekleþtiðini haber alýr almaz, Batý Beyrut’u iþgal kararý aldý. Aslýnda bu karar çok daha önceden alýnmýþtý ancak senaryo gereði Cemayel’in ölümünden sonra deklare edildi. ABD, Filistin’li yöneticilere, ABD’li, Fransýz ve Ýtalyan askerlerinin denetiminde Batý Beyruttan çekilmeyi teklif etti. Ancak bu plan yürümedi daha doðrusu Ýsrail planýn yürümesine engel oldu. Batý emperyalizminin bütün askerleri kuzu kuzu Beyrut’tan ayrýldýlar eþdeyiþiyle alaný boþalttýlar. Herkes Barýþ Gücü denen soytarýlarýn buraya Filistinliler’i Ýsrailliler'den korumak için geldiðini düþünmüþ olabilir ama bunun böyle olmadýðý, her zaman olduðu bir kez daha görüldü. Emperyalistler’in “kan”larý pahalý ve deðerliydi. Ölmesi gerekenler ise, “ucuz kan!” sahipleri olan Filistinliler’di. Barýþ Gücü aslýnda bir “Kontr-gerilla” gücüydü ve Ýsrail’i aný anýna, geliþmelerden haberdar ediyordu. Oysa, Ýsrail’in Beyrut’a müdahele etmesinden bir hafta önce, Ariel Þaron, ünlü Ýtalyan gazeteci Oriana Fllaci’ye, “Beyrut’a girmemiz için hiçbir neden yok” diyordu. Operasyon’un adý bile bu röportajdan çok önceleri konmuþtu: “Demir Kafa”! Ýsrail, taþeron olarak klasik tercihini yaptý. “Falanjistler”! Bir Falanjist yetkili þöyle diyordu: “Ölü bir Filistin’li çevreyi kirletir, çözüm onlarý bu topraklardan tümden söküp atmaktýr.” Bu tamamen Taroh felsefesiydi: Bütün yabancý unsurlarýn, Kutsal Topraklar’dan söküp atýlmasý! Yahudiler’den baþka herkes de “Yabancýlar” sýnýfýna giriyor. Bir Falanjist subay da þunlarý söylüyordu: “Sorun, þiddetle mi, katliamla mý baþlamak sorunudur!”. Bir Ýsrail’li subay ise kuþkularýný þöyle dile getiriyordu: “Falanjistler’e, Filistin kamplarýna giriþ izni vermek, tilkinin tavuk kümesine girmesine izin vermekten farksýzdýr.” Ama ne hikmetse, Ýsrail’li subay kendisini objektif bir gözlemci olarak kabul ediyordu oysa tilkiyi yönlendiren, yani kendisi çok daha acýmasýzdý. Falanjistler’in sicilleri çok kirliydi: 1978 Martýnda yürütülen Litani Operasyonu’nda da onlar kullanýlmýþ ve istisnasýz bütün halký öldürmüþlerdi. Aslýnda Ýsrail bu yüzden Falanjistler’e baþvuruyordu zira çok güvenilirdiler!

"Sabra", Arapça "kaktüs" anlamýna gelir. Ýlginç bir tevafuk; Yahudi rabbileri, “sabra” kavramýný, yani dýþý dikenli içi sulu-sütlü bitkiyi, ideolojilerinin bir mecazý olarak deðerlendirir, dikenlere (dýþ düþmanlara) en sert bir biçimde saldýrmayý, süte (iç muhaliflere) mümkün olduðunca yumuþak-müþfik davranmayý esas alýrlar.

Sabra ve Þatila katliamý Elias Hobeyka adlý bir “kasap” tarafýndan yürütüldü: Hobeyka 1976 yýlýnda, Beþir Cemayel tarafýndan Güney Lübnan’a gönderildi. Beþir Cemayel de emri Ýsrail’den almýþtý. Güney Lübnan’a gönderildiðinde 22 yaþýndaydý ve psikopat düzeyinde hastaydý. Ýsrail, ona seri sivil cinayetler iþletti. Bu sivil cinayetlerin sayýsý 50 olarak tahmin ediliyor. Hobeyka, “Lübnan Askeri Kuvvetler Konseyi”nin koordinatorlüðünü de yapýyordu daha doðrusu bu göreve alet ediliyordu, ayný zamanda Mossad’ýn da üyesiydi. Yardýmcý komutanlýklarý ise, Emile Ýd, Michel Zouein, Dib Anastase, Maroun Michalani, Joseph Edde ve “Jessy” kod adlý bir Ýsrail’li subay yürütüyordu. Ýlk katliamlar, Camille Þamun’un Ulusal Liberal Parti’si tarafýndan gerçekleþtirildi. Saad Haddad da iþinin baþýndaydý. En extrem sahnelerinin sergilendiði korkunç bir katliam yaþandý Sabra ve Þatilla’da. Hem Falanjistler’in hem de Ýsrail subaylarýnýn, telsiz konuþmalarýnda, “Hepsini geberteceðiz”, “dizboyu kan dökülecek”, “ýrzlarýna geçmek serbest!” gibi cümleler gýrla gidiyordu. Hristiyanlýðýn yüz karasý ve alçaklýðýn, namussuzluðun timsali haline gelen Falanjistler’in uyguladýðý vahþetler Müslümanlar açýsýndan ibret vericidir ancak bu vahþetin arkasýndaki esas güç Yahudi Ýdeolojisidir.

Kamplar, Merkava tanklarýyla çevrili. Nedir Merkava? Ýsrail ordusuna ait en modern tank gruplarýndan biri. Ne anlamý var? Þaþýrtalým sizi: Hz. Muhammed Mustafa’nýn Miraç’a çýkarken bindiði bidirilen “Burak”ýn Ýsrail dilindeki muadili, yine Hint dilinde Thurakapalam ve Tibet dilinde Durakapalam kavramlarý da benzer anlamlara sahip. Peki Ýsrail neden Merkava diyor bu tanklara? Sýký durun: Yahudiliðin Miracý için! Nereye huruç edecek Yahudi? Kutsal topraklara, yani Aden cennetini de içine alan topraklara. Bu ismin babasý da Ýsrail Baþ Rabbiliði’dir.

Kadýnlar öldürülmeden önce tecavüze uðrarlar. Katledilen kadýnlar arasýnda 12 tane de hamile vardýr. Bir yahudi teðmen hamile kadýnlarýn katledilmesini þöyle meþrulaþtýrmaya çalýþýr: “Aksi takdirde gebe ladomþar terörist doðuracaklardý”. Yedioht Aharonoth gazetesi muhabiri Eytan Habir, Ariel Þaron’u kastederek þöyle der: “Katliam devam etti, çünkü birileri devam edegelen olaylarla ilgileniyordu!”. Erkeklerin cinsel organlarý kesilip aðýzlarýna konulur. Ýntisar Ýsmail adlý 19 yaþýndaki Filistinli genç üstüste 15 kez kere tecavüze uðrar ve daha sonra da katledilir. Hastane yetkilileri bunu doðrulamaktadýrlar. Yaralý mültecilere yardým ettikleri gerekçesiyle Dr. Ali Otman ve Dr. Sami Katip, 2 Filistinli hemþire, Suriyeli bir doktor ile Mýsýrlý bir görevli katledilirler. Gerek Falanjistler gerekse de Ýsrail askerleri, TV muhabirlerine açýkça konuþurlar: “Hepsini geberteceðiz”, “Bütün Araplarý geberteceðiz”, “Analarýný, bacýlarýný s.eceðiz onlarýn”.

Ayný günler, ne hikmetse Yahudi yeni yýlýnýn kutlamalarýna da denk gelir. Bebekler ise kafalarý duvarlara vurularak parçalanmak suretiyle ya da vücutlarý ortadan ikiye bölünerek katledilirler. Bir Falanjist, Newsweek dergisinin muhabirinin kamplarý gezmek istemesi üzerine þöyle cevap verir. “Ýçeri giremezsiniz çünkü þu sýrada onlarý boðazlýyoruz”. Washington Post gazetesi muhabiri olaylardan sonra þu haberi geçer: “Evler, sakinleri içerideyken buldozerlerle yýkýlýp, tuzla buz edilmiþ. Cesetler üst üste yýðýlmýþ, aralarýnda bebekler var. Küçük bir bahçede, sabit bakýþlý bir bebeðin kafasýnýn gözüktüðü yýkýntýlarýn yanýnda, buðday çuvalý gibi iki kadýn uzanýp yatýyor. Onlarýn yanýnda kundak bezi içinde kafasý ezilmiþ bir bebek sýrtüstü devrilmiþ. Baþka bir köþede, küçük bir çýkmazda biri 11-12 yaþlarýnda, diðeri ise birkaç aylýk iki küçük kýz çocuðu bulduk: Bacaklarý açýk, kafalarýnda küçük birer delik öylece uzanmýþlar. Oradan birkaç adým uzakta 422 ve 424 no.lu binalarýn duvarlarýnda 8 kiþi kurþuna dizilmiþ. Tozlu her dar sokak kendi hikayesini anlatýyor. Sokaklarýn birinde 16 ceset birbiri üstüne yýðýlmýþ. Bu sokaðýn yanýnda, bir bina avlusunda, pamuklu elbiseli 40 yaþlarýnda bir kadýn sýrt üstü uzanmýþ kalmýþ. Kafasýnýn görüntüsü berbat, gözleri kocaman açýlmýþ. Göðüslerinin arasýna bir kurþun sýkýlmýþ. Küçük bir dükkanýn yanýnda, 70 yaþlarýnda ihtiyar bir erkek kafasý tozlar içine gömülmüþ, eli sanki yalvarýr gibi bir halde yýkýntýlar içinde kalmýþ bir kadýnýn ayakkabýlarýna doðru uzanmýþ yatýyor. Yakýn mesafeden ateþ edilerek öldürülmüþ”.

Bazý cesetlerin altýna, ölülerini toplamak isteyecek insanlarý da katletmek için, pimi çekilmiþ el bombalarý yerleþtirilmiþtir. Duvarlarda ise þu yazýlara rastlanýr: “Tanrý buradan geçti. Ýmza: Ketayib”. “Hepsinin g..üne koyduk”. “Analarýný s.tik”. Katliam Talmud’a uygundur zira atlar, koyunlar, köpekler ve kadiler de öldürülürler. Öldürülen insanlar, Haç þeklinde dizilirler. Ýsrail baþbakaný Menahem Begin ise þöyle buyuruyor: “Onlar, iki ayak üzerinde yürüyen hayvanlardýr”.

Katliamýn olduðu saatlerde, Ariel Þaron Yahudiliðin kazandýðý zagerin þerefine kadeh kaldýrmaktadýr. Ayný esnada kendini telefonla arayan general Drori’yi de kutlar. An Nida gazetesi katliamý tek kelimeyle yorunlar: Naziler! Bir iddiaya göre ise, Ýsrail askerleri Falanjist üniformasý giyerek katliamlarý gerçekleþtirmiþtir.

Bir Falanjist subay Ýstail TV’na þu demeci verir: “Yýllarca Filistinli öldürmeye devam edeceðim. Kamplarda 15 tanesini öldürdüm ve daha bitirmedim. Onlardan nefret ediyorum. Kendimi de bir katil olarak görmüyorum. Lübnan’dan defolup gidinceye kadar daha binlercesi katledilecek ve kalanlar da açlýktan geberecekler”. Subayýn ismi Michel’dir ve Ýsrail ajanýdýr.

5000’den fazla insan bu katliamda hayatlarýný yitirdiler. Þatila’daki bir toplu mezarýn baþýnda bir kadýn sürekli gidip gelmekedir. Aralarýnda 4 aylýk bebeðinin de bulunduðu, ailesinden 13 kiþi öldürülmüþtür. Birden durur ve yere oturur, baþýndan aþaðý toprak dökmeye ve “Þimdi ben nereye gideceðim” diye aðlamaya baþlar.

Bu katliam, Yahudilðin ne ilk katliamýydý ne de son olacaktý. Örneklemek gerekirse, Deir Yassin, Kibia (Batý Þeria’da, 1967 savaþýndan önce Ürdün ile Ýsrail’i ayýran ateþkes hattý yakýnýndaki bir Filistin kasabasýdýr. 1953 yýlýnda, 14 Ekim’i 15 Ekim’e baðlayan geceyarýsý Albay Ariel Þaron komutasýndaki 101. Bölüðün bu kasabaya yaptýðý saldýrý sonucu 132 kiþi öldürüldü). Litani, Tell-el Zaatar ve nihayet Kürdistan...

Kendisi de bir yahudi olan William Shakespeare bu katliamlarý duysaydý acaba ne derdi?

Anadolu topraklarýndaki judaist aktivite 1360’lý yýllara iner. 1363 yýlýnda, “Ahi Loncalarý” adý altýnda örgütlenen Yahudi sermayeye izin verildi. “Ahi" Arapça “kardeþ” anlamýna gelir. Hala, Müslümanlar dahil birçok kiþi, özellikle Ýç ve Orta Anadolu’da varlýðýný sürdüren Ahi Ocaklarý’nýn kendi halinde, dini bütün, masum insanlardan müteþekkil olduðuna inanýr. Oysa bunlar Fütüvvi-Drüzi-Yahudi-Þaman karýþýmý bir esoterik (batýni) ideolojinin Anadolu’nun baðrýna hançer gibi saplanmýþ olan kurumlarýdýr ve tamamen Kemalist siyonizme hizmet etmektedirler; ayný Bektaþiler, Neo-Mevleviler ve Ýsmaililer gibi. “Ahi Loncalarý” bir “Masonik örgütlenme” modelidir. Bu, Osmanlý orta burjuvasini de örgütün içine çekti. Görevi ise Osmanlý’nýn gözde ordusu, “Kapýkulu Ordusu”nu finanse etmekti. Böyle bakýldýðýnda, Ýspanyol Yahudiler’nin (Sepharadlar, judeoespagnol’lar) 1492 yýlýnda Osmanlý topraklarýna niçin kabul edildikleri daha rahat anlaþýlabilir. Osmanlý, Yahudiler’in kaþýna gözüne hayran olduðu için deðil, onlarýn ekonomik dehalarýný bildiði ve kendi maliyesini onlara örgütletebilmek için kabul etti. 1500’lü yýllardan itibaren, Siyonizm, Avrupa’dan çok önce Osmanlý’yý kuþatmaya baþladý. Osmanlý tarihinde, Yahudiler’e yönelik ne bir göç ettirme ne de bir tek infaz vardýr. Koskoca tarih boyunca yaþanan tek olay Sabatay Sevi (zvi) mes’elesidir, o olay da hemen kapatýlmýþtýr. TC’nin kuruluþuyla birlikte Siyonizm’in etki alaný daha da geniþlemiþ ve gücü katlanmýþtýr. Finans-kapital’i tamamen kontrol etmeye baþlamýþlardýr. 1920-24 yýllarý arasýnda, 100 yabancý iþletmeden 60’ý Yahudi kökenlidir. Bankalar ve fabrikalar onlarýn elindedir. 120 milyon TL’lik Yahudi sermayesine karþý, Osmanlý’dan kalan milli sermaye (non-just) 18 milyon TL’dir.

TC’nin Ýsrail ile içiçe geçiþinin bir baþka boyutu TC’de yetiþen üst düzet Yahudi bürokratlardýr. Bunlara bazý örnekler vermek olasýdýr. Prof. Dr. Ýsmail Hanukoðlu (Ýsrail eski baþbakaný Binjamin Netanyahu’nun baþ danýþmanýdýr), General Þlomo Gazit (Ýsrail ordusu istihbarat teoristyenlerinden, Moþe Dayan’ýn beyinlerinden, Stratejik Planlama Dairesi eski baþkaný, Yom Kippur Savaþý’ndan (1973) sonra Ýsrail Ordusu istihbarat þefi, Tel Aviv Üniversitesi Moþe Dayan Stratejik Araþtýrmalar Merkezi’nin baþkaný), Mordehay Gazit (Þlomo Gazit’in kardeþi, Ýsrail dýþiþleri bakanlýðýnýn eski diplomatlarýndan, 1994 yýlýnda Ürdün kralý Hüseyin ile yapýlan barýþ anlaþmasýnýn teorisyeni), General Daniel Beeri (Ýsrail’in askeri baþ hahamý), Prof. Dr. Yosef Chaaltiel (Ýsrail’in en tanýnmýþ ressamlarýndan biri), Prof. Dr. Jak Yakar (Arkeoloji profesorü).

DÜNYADAKÝ SAYILARI (BÝLÝNDÝÐÝ KADARIYLA)

ABD : 6.500.000, Almanya: 60.000, Arjantin: 300.000, Avustralya: 100.000, Avusturya: 15.000, Belçika: 30.000, Brezilya: 200.000, Britanya: 350.000, Bulgaristan: 10.000, Çek Cum: 120.000, Danimarka: 10.000, Erithre: 35.000, Estonya: 5.000, Ethiopia: 100.000, Fas: 20.000, Filipinler: 3.000, Finlandiya: 3.000, Fransa: 700.000, Güney Afrika Cum: 150.000, Gürcistan: 5.000, Hýrvatistan: 7.000, Hollanda: 40.000, Irak: 4.000, Ýran: 125.000, Ýspanya: 15.000, Ýsrail: 5.000.000, Ýsveç: 20.000, Ýsviçre: 30.000, Ýtalya: 45.000, Kanada: 400.000, Kenya: 15.000, Letonya: 10.000, Litvanya: 10.000, Macaristan: 100.000, Meksika: 40.000, Moldova: 5.000, Mýsýr: 15.000, Norveç: 5.000, Peru: 15.000, Polonya: 50.000, Portekiz: 8.000, Romanya: 250.000, Suriye: 20.000, Þili: 25.000, Tanzanya: 20.000, Türkiye: 350.000, Uganda: 5.000, Ukrayna: 40.000, Urugay: 40.000, Venezuela: 25.000, Yemen: 3.000, Yeni Zelanda: 10.000, Yunanistan: 8.000, Zimbabwe: 4.000

Oysa onlarýn gerçek nüfuslarýný kimse bilmiyor, ancak kendileri biliyorlar. O yüzden, ancak kendileri kendilerini tanýyabiliyor...

YAHUDÝLÝK TARÝHÝ

Yahudiliðin tarihlenmesi farklý görüþlere göre ele alýnýr. Örneðin Yahudi miladý Hz. Ýbrahim’e (Abraham) indekslenecek olursa, onu Ý.Ö. 18. Asýr’a (-3800) taþýmak gerekir. Buna göre yahuhilerin kadim babasý olarak kabul edilir. Tabii ki, bu durumda Arap kavminin babasý da Hz. Ýbrahim olmaktadýr.

Kimileri ise, yahudiliði Hz. Musa’ya tarihler. Tam tarih ise Hz. Musa’nýn Tur-i Sina’ya (Sina Daðý’na) çýkýp, Allah’tan gelen 10 emiri (The Ten Commandments ) almasýdýr. Bu olay, Hz. Ýbrahim’den 400 ila 500 sene sonra (-3400 civarý) gerçekleþmiþtir. Yani, Ý.Ö. 13-14. Yüzyýllarda.

Bir baþka kabule göre de, yahudiliðin miladý “Eski Ahid” (Yahudi yazmalarý) tamamlandýðý zamana tekabul eder. Bu, Hz. Musa’dan daha sonralarýdýr.

Bazýlarý, yahudiliði, Hz. Adem ve Hz. Havva’ya kadar götürür ve onlarý da yahudi sayar. Buna bir tarih de verilir: Bazý yahudi ulemasý Hz. Adem’in yaradýlýþ tarihi olarak, Ý.Ö. 3760’ý gösterirler. Ne hikmetse Mason takvimi de bu tarihi insanlýk miladý olarak alýr. Buna göre, Hristiyani 200 yýlýnýn takvimindeki karþýlýðý 5760’dýr.

Hristiyan teolog Ussher ise, Hz. Adem ve Hz. Havva’nýn yaradýlýþýný, Ý.Ö. 4004’e tarihler yani bugün itibarýyla yaradýlýþ takviminin 6004. Yýlýdýr.

Bazýlarýna göre ise Judaizm’in kurucusu Ezra Kohen’dir “Musa’nýn 5 kitabý”ný ortaya çýkaran odur: Kohen, Ý.Ö: 398 (-2398) yýlýnda Judaizm’i ilan etmiþtir.

Böyle bakýldýðýnda, yahudiliði en çok 5760, en az da 3500 yýllýk bir din ve dahi ideoloji olarak kabul edebiliriz. Bunun anlamý, dünyanýn en eski kavimlerinden, inançlarýndan ve ideolojilerinden biri olmasýdýr. Bu nedenle dünyayý, yahudi süreçlerinden kopuk bir biçimde ele alamayýz.

Rabbinic Judaism, yani Eski Ahid’den yola çýkýlarak rabbiler tarafýndan kaleme alýnan süreç, gerçek yahudi öðretisini temsil etmektedir. Bugünkü judaizm’in kökleri Rabbinic Judaism’de bulabiliriz. Referans orasýdýr. Bazýlarý, rabbinic judaizm’i, “çifte Torah, çiftli Torah” diye de anarlar. Bunun anlamý, yazýlý ve sözlü Torah’týr. Buna, yazýlý kanunlar da denebilir.

Ý.S. 50 yýllarýna kadar Yahudilik’le Hristiyanlýk arasýnda belirgin bir çizgi görülmez. Sadece flu farklar mevcuttur. Hz. Ýsa veya havarileri de, Hristiyan kavramýný hiç kullanmaz, hatta onlara hangi dini getirdikleri sorulduðunda “Allah’ýn dini” derler. Yahudiler bu tanýmdan hep judaizm’i anlamýþlardýr. Yani, Allah’ýn dini yahudiliktir!!!

Gerçek ayrýþmanýn miladý ise havari Paul’ün (Saoul, Acher adlarýyla da anýlýr) mektuplarýdýr. Yani, herþeyin kanla temizlenebileceðini ileri süren “Aziz Paul”. Mektuplarda, yepyeni birçok ilke mevcuttur. Yani 50-63 arasý= Paul (Pavlus)un mektuplarý. Örneðin Hz. Ýsa’nýn “Mesih” olarak kabul edilmesi ve Allah’ýn oðlu olarak tanýnmasý Yahudilik açýsýndan kabuyl edilemez “yenilik”lerdir. Kimilerine göre bu durum, Hristiyanlar’ýn belirttiði gibi “yahudiliðin tecdidi” deðil bir antijudaizm hareketidir. Paul’ün yeni kredosu (inancý), kateþizmi (içtihadý) yahudi ulemasý tarafýndan tamamen reddedilir. Günümüzde Hristiyanlýk sürekli bir reform hareketliliði içindeyken, judaizm reformlara kapalýdýr. Ýlginç olan ise, daha eski olan yahudiliðin tazýý kanunlarýnýn (Talmud), daha yeni olan Hristiyanlýðýn metinlerinden sonra kaleme alýnmýþ olmasýdýr. Bu da, belki sözlü geleneðin önemiyle açýklanabilir, ayný Kürtler’in yazýlý kaynaklarýnýn çok az olmasý gibi. Yazýlý kaynaklarýn eskiliði gözönüne alýndýðýnda, “Aðabey” Hristiyanlýktýr.

Aslýnda havari Paul, bugün hala Hristiyanlýk aleminin en tartýþýlan isimlerinden biridir. Þöyle bir deyim artýk halk arasýnda bile neredeyse yerleþmiþ durumdadýr: “Paul’ün Ýsa’sý, Allah’ýn Ýsa’sý deðildir”. Kimilerine göre, o bir yahudi ajandýr ve gerçek Hristiyanlar’ýn arasýna sýzmýþtýr. Paul; Ýsa’nýn takipçileriyle þiddetli çatýþmalara girer. Þam yolunda ise bir “Paulizm” ideolojisinin hayallerini kurar. Arkadaþý Barnabaþ ile birlikte, Antakya’dan geri dönüp, Kudüs önderliðinin (yahudi önderliði) olurunu alýp, Ýsa takipçilerinin sünnet olmalarý ve Musa Kanunlarý’na itaat etmeleri için ikna faaliyetlerine giriþmeye karar verir.

Hristiyanlýðýn ilk þehidi olarak kabul edilen ve Esseniliðin “büyük adaletçi”, “büyük ruh” diye adlandýrdýklarý liderleri Azizi Stephen (Sr. Stephen) Ý.S. 71 yýlýnda meþhur Qumran maðaralarýndan birinde katledilir. Bu cinayet, ilk hristiyanlarýn ya da merkezi devlete karþý tavýr almýþ olan Yahudi militanlarýn (bunlara Zealotlar da denir) Roma’ya karþý baþlattýklarý isyan dönemine denk düþmektedir. Maðaralarda Roma askerleri tarafýndan yürütülen katliamý “seyreden” biri daha vardýr: Saoul, nam-ý diðer Aziz Paul, adýna, dünyanýn dört bir yanýnda kiliseler inþa edilen “en büyük Hristiyan”, Hristiyanlýðý doðmadan tasfiye etmektedir. Saoul aslýnda Ýlk Kilise’nin ve Ýlk Hristiyanlar’ýn azýlý bir düþmanýdýr.

Aziz Paul, Roma imparatorunun yakýn dostu,Yahudi Hahambaþýlýðý’nýn has adamý, Ýlk Hristiyan, Ýsa düþmaný ama ayný zamanda Ýsa dostu Paul. Bir garip karanlýk isim. Paul’ün deðerlendirilmesini tarihe ve insanlýðýn saðduyusuna býrakýyoruz.

Paul’ün, "Romalýlara Mektup”undan okuyalým:

"...Fakat, sen eðer Yahudi adýný taþýyorsan ve þeriata dayanýyor ve Allah ile övünüyorsan ve þeriatten öðretilmiþ olarak Allah’ýn iradesini biliyor ve ala þeyleri beðeniyor, ve þeriatte ilmin ve hakikatin suretine malik olarak, körlerin kýlavuzu, karanlýkta olanlarýn ýþýðý, akýlsýzlarýn mürebbisi ve çocuklarýn öðretmeni olduðuna kani oluyorsan; þimdi baþkasýna öðreten, kendine öðretmez mi? Çalmamayý va’zeden, çalar mý? Zina etmemeyi söyleyen, zina eder mi? Putlardan nefret eden, mabedleri yaðma eder mi? Þeriatle övünen, þeriata tecavüz ederek Allah’ý tahkir eder mi? Çünkü yazýlmýþ olduðu üzere, sizin yüzünüzden Milletler arasýnda Allah’ýn ismine küfrediliyor. Þimdi eðer þeriatý tutarsan, sünnetlilik fayda eder; fakat þeriata tecavüz edici isen, sünnetliðin sünnetsiz olmuþtur. Þimdi eðer sünnetsiz olanlar þeriatýn hükümlerini tutarlarsa, onlarýn sünnetsizliði sünnetlilik sayýlmayacak mýdýr? Zira zahiren Yahudi olan Yahudi deðildir, ne de zahiren sünnetli olan sünnetlidir. Fakat içten Yahudi olan Yahudi’dir, ve harfe deðil, ruhta yüreðin sünnetliliði sünnetliliktir; kendisinin medhi de insanlardan deðil Allah’tandýr” {Bap 2, 17-29. Ayetler}

Paul, apaçýk Musa þeriatinden bahsediyor. Zina’dan, sünnetten, Mabed’in kadsiyetinden... Hiçbir gizli kavrama sarýlmýyor. Hatta, “Putlardan nefret eden mabedleri yaðma eder mi?" Diye sual ediyor. Bu sualin muhatabý sanki Roma imparatorluðu gibi görünüyor ancak, Roma tarzý deðil mabed yýkmak, zira ideolojisi bunu öngörmüyor. Peki kim, hangi mabedi derdest etmiþ? Hz. Ýsa’nýn ta kendisi. Yozlaþan mabedi yýkmýþ, daðýtmýþ. Eylem ortada. Paul ne yapýyor? Hz. Ýsa’nýn eylemini mahkum ediyor. Ama sorarsanýz, muhatap Roma, Hz. Ýsa’yla ilgisi yok. Gören gözler iyi okusun.

Devam ediyoruz:

"Þimdi, Yahudliðin ne fazileti var? Yahut sünnetliliðin faydasý nedir? Her suretle çoktur; önce, Allah’ýn vahiyleriyle emin kýlýndýlar....” {Bap 3, 1-2 Ayetler}

Allah, Allah, Yeni Ahid’de yahudilik propagandasý.

Devam:

"Þimdi ne diyelim? Þeriat günah mýdýr? Haþa! Þeriat vasýta olmasaydý, günahý bilmemiþ olurdum; çünkü eðer þeriat: ‘Tamah etmeyeceksin’ dememiþ olsaydý, ben tamahý bilmezdim; fakat fýrsat bularak emir vasýta ile bende her türlü tamahý hasýl etti; çünkü þeriat yokken, günah ölüdür. Ve bir vakitler þeriat yokken, ben diriydim; fakat emir gelince, günah dirildi ve ben öldüm; ve hayat için olan emir bana ölüm için oldu. Zira günah, emir vasýtasýyla beni öldürdü. Þöyle ki, þeriat mukaddestir ve emir doðru ve mukaddes ve iyidir. Þimdi iyi olan þey bana ölüm mü oldu? Haþa! Fakat ta ki, günah iyi þey vasýtasýyla bana ölüm hasýl ederek günah görünsün...” {Bap 7, 7-13. Ayetler}.

Paul, mütemadiyen Yahudi þeriatýný övüyor.

Ve bakla çýkýyor:

"...Onlar Ýsrailliler’dir; oðulluk ve izzet ve ahidler ve þeriatýn verilmesi ve ibadet ve vaidler onlarýndýr; Mesih onlardandýr; o cümle üzerinde ebediyyen mübarek olan Allah’týr. Amin” {Bap 9, 4-5 Ayetler}.

Bu arada, Paul’ün, "Selanikliler’e ikinci mektup’undan kýsa bir bölüm aktarýp, kendi ara mesajýmýzý da verelim:

"...Hiçbir suretle kimse sizi aldatmasýn; mükü önce irtidat gelmedikçe, ve Allah denilen, yahut ibadet denilen herþeye karþý duran, ve Allah’ýn mabedinde oturup kendisinin Allah! Olduðunu göstermek suretiyle kendisini yükselten fesad adamý, helakýn oðlu, izhar olunmakdýkça, o gün gelmez...” {Bap 2, 3-4 Ayetler}.

Havari Peter (Petrus) da ayný kanaatedir. Aksi takdirde judaizm ciddi yaralar alacaktýr. Bu sýzma harekatýnýn ilk hedef alanlarý, Antakya, Suriye ve Kilikya (bugünkü Çukurova bölgesi)dýr. Fakat, Paul kendi tarzýný ve ilkelerini bir bütün olarak dayatýr ve ýsrarla “Musa’nýn Kanunlarý”nýn belirleyici olduðunu söyler. Böylece, halihazýrda bile varlýðýný sürdüren, Paulist Hristiyanlýk geliþir. Hatta bazý iddialara göre “Yeni Ahid”in (New Testament, Ýncil) tamamý Paul tarafýndan kaleme alýnmýþ ve Hristiyanlýðýn temel naslarý da yine Paul tarafýndan belirlenmiþtir. Böylelikle, Hz. Ýsa öðretisi, bilerek ya da bilmeyerek ikinci plana düþürülmüþ olmaktadýr. Yani, Hristiyanlýk bir anlamda Paul Hristiyanlýðý biçiminde geliþmiþtir. Bunun arkasýnda yahudi komploculuðunu arayanlarýn ve bulanlarýn saysý hiç de az deðildir. Olaylar ve olgular, bu durumu doðrular niteliktedir.

Kimilerine göre Paul, eski bir aðaçtan yeni bir filiz üretmeye çalýþmýþtýr. Ya da, yabani zeytine semereli zeytinden aþý vermiþtir. Çünkü, o dinamizmle yürüyen Ýsa dini, Yahudiliði tamamen silip süpürüp ortadan kaldýracaktýr, Paul’ün gönlü buna razý gelmez ve muharref Musa þeriatini ilelebed muhafaza etme misyonunu yüklenir. Amaç aslýnda “Eretz Ýzrael”dir.

Daha Ý.S. 50’lerden itibaren Ýsa takipçileri bölünmeye baþlarlar. Bu Roma’nýn da iþine gelmektedir. Hýzla yükselen bir ideoloji Roma’yý çok büyük sýkýntýya sokacaktýr; Paul ve Peter gizlice desteklenir. Ý.S. 70 yýlýnda, Süleyman Mabedi’nin yýkýlmasý Hristiyan-Yahudi, Hristiyan-Hristiyan ve Roma-Hristiyan zýtlaþmalarýný daha da keskinleþtirir. Mabedin yýkýlmasý, en son tahlilde yine judaizm’in iþine yarar. Hristiyanlar bu olayý, Allah’ýn yahudiliði mahkum etmesi olarak algýlarken, yahudiler bu durumu, Allah’ýn kendilerini uyarmasý olarak kabul ederler. Bunun ötesinde Roma imparatoru bir “Fiscus Judaicus” (Yahudilerden alýnan kelle vergisi) koyar. Roma, böylelikle radikal judaizm ile hakiki Hristiyanlar’ý durdurmayý ve tedricen zayýflatmayý hesaplar. Nifak netleþtirilir. Aktörleri yerli yerine koyarsak, bugünkü konjonktürü de kolay anlarýz. Örneðin, “Pax Americana” (Amerikan Barýþý), “Pax Romana” (Roma Barýþý)nýn yerini almýþtýr.

Ý.S. 254 tarihinde ölen Kilise babalarýndan origen Filistin’de, Sezariye’de yaþadý. Çaðdaþý Rabbi Tiberiaslý Yohannan da ayný bölgedendi. Yorumlarýna bir göz atalým:

Origen’e göre, Hz. Musa ile Allah’ýn görüþmesi dolaylý bir görüþmedir. Yani, Allah Ýsrailliler’le direkt görüþmez. Buna karþýn, Hz. Ýsa, bizzat kendisi Allah’ýn oðludur. Bu vesileyle, kutsal topraklarý Ýsa takipçileri, Musa takipçilerinden daha çok hak etmektedirler. Yohanan ise, Hz. Musa’nýn Allah’la görüþmesini, dudak dudaða öpüþecek kadar yakýn olarak addeder ve dolaysýz olarak niteler. Bu nedenle Allah ile Ýsrael arasýnda aþk vardýr.

Origen’e göre, Yahudi yazýlý belgeleri tamamlanmýþ ve Yeni Ahid tarafýndan aþýlmýþtýr. Yohannan’a göre de yazýlý hükümler tamamlanmýþtýr ve “Sözlü Torah”la devamlýlýk arz etmektedir.

Origen’e göre, Hz. Ýsa merkezi figürdür ve Hz. Ýbrahim’in yerini almýþtýr. O, Hz. Adem’in iþlediði günahýn kefaretini de ödemiþtir. Yohanan’a göre, Hz. Ýbrahim merkezdeki yerini korumaktadýr ve Torah günahýnýn panzehiridir.

Origen’e göre, Kudüs sembolik olarak cennet þehridir. Yohanan’a göre, Kudüs, somut ve hakiki anlamda Cennet ve Dünya arasýndaki baðlantýyý kurar. Orasý, en önemli ilahi tecelligahtýr.

Origen’e göre, Allah, Ýsrael’i mahkum etmiþtir. Yohanan’a göre, Allah Ýsrael’e uyarý da bulunmuþtur.

Ý.S. 100’e doðru, Flavius Joseph’in kaleme aldýðý Yahudi antikiteleri (The Antiquities of Jews)adlý eseri de kaydadeðer eserlerden biridir. Ý.S. 1. Yy. itibarýyla yahudiler 4 tarikata ya da 4 felsefi gruba ayrýlmýþlardý:

· Farisiler (en güçlü gruptur). Bunlar aþýrý gelenekçidirler, ibadet faaliyetleri ve kutsamalar kendileri tarafýndan yürütülüyordu.

· Sadusiler de geleneðe baðlýydýlar.

Esseniler (Ölü Deniz-Qumran maðaralarý tomarlarýnýn 1947 yýlýnda bulunmasýyla gündeme daha sýk geldiler), bir görüþe göre, ruhun ölümsüzlüðü ve ahiret mes’elelerini daha çok irdeleyen ve sosyal yaþamý pek önemsemeyen bir gruptu. Yine bir iddiaya göre, Haþhaþi öðretisinin kurucusu Hasan Sebbah, Esseniler’in felsefesinden haylice etkilenmiþtir. Bunlar arýnmaya çok önem vermiþlerdir ve sürekli Kutsal Mabed’de (Süleyman Tapýnaðý) ibadet edip kendilerini maddi hayattan soyutlamaya çalýþmýþlardýr. Evlenmezler, 3 yýl boyunca Esseni liderlerinden biriyle beraber yaþadýðýný söyler. Bunun ismi Banus’tur ve çölde yaþar. Çuldan gayrý bir þey giymez ve aðaçlarda beslenir.

1947 yýlýnda bir Bedevi çoban Qumran (Ölüdeniz kýyýlarý) maðaralarýnda küplerin içine saklanmýþ bir sürü yazýlý tomar bulur. Belgeler, Kudüs’te Rockfeller Vakfý’nýn kurduðu “ECOLE Biblique” (Ýncil Okulu) tarafýndan incelemeye alýnýr. Okulun baþýnda bir Fransýz papaz olan Peder Rolanmd de Vaux vardýr. Yazýlarý Ýbranice ve Aramice>’dir. Yazýldýklarý tarih ise, C-14 (Karbon-14) testine göre, Ý.Ö.33 (+,-200) olarak belirlenir.

Ecole Biblique’nin iddiasýna göre bu tomarlarýn yazarlarý Esseniler adý verilen bir topluluktur. Yine iddiaya göre bunlar aþýrý dindar, dünyadan elini eteðini çekmiþ olan bekar erkekler topluluðudur. Mal-mülk kaygýlarý yoktur. Manastýr disiplini içinde öðrenim görür, topluca yer içer ve ibadet ederler. Ecole Biblique, Esseniler’in Hristiyanlýkla bir ilgilerinin olamayacaðýný savunur.

1770 yýlýnda Büyük Frederic, Hz. Ýsa’nýn aslýnda bir Esseni olduðunu söyler. 1863 yýlýnda ünlü teolog Ernest Renan, Hristiyanlýðýn aslýnda Essenizm olduðunu iddia eder. Qumran harabelerinde birçok kadýn ve çocuk iskeletinin de bulunmasý Esseniler’in bekar erkekler topluluðu olduðu iddiasýna gölge düþürmektedir. Yine Esseniler’in döneminin Yahudi kralý (Roma kuklasý) Ýrodes’le sürekli çatýþma içinde olduklarý yazýtlardan anlaþýlmaktadýr. Yani, merkezi hükümetle iyi iliþkiler içinde olmadýklarý eþdeyiþle egemen yahudilere karþý bir mücadele yürüttükleri ortadadýr. Bu yönüyle Esseniler’in dünyadan elini eteðini çekmiþ bir derviþan topluluðu olmadýðý nettir. Onlar dünyayla sýký sýkýya iliþki içindedirler. Pasif keþiþler deðil aksine aktif savaþçýlardýr. Bu yönleriyle yahudi savaþçýlarý Zealotlar’a yakýndýrlar hatta Zealotlar’la Esseniler ayný kiþilerdir. Ý.Ö. 167 yýlýnda anti-Yunan bir isyan baþlatan Mattathias Maccabeaus ilk Zealot olarak kabul edilmektedir, bu açýdan Esseniler’in Maccabiler’in ta kendileri ya da bir kollarý gibi olarak da algýlanabilmektedir. Liderleri olrak kabul edilen “James the Righteous” (Haksever James / Aziz Stephen) Ýlk Kilise’nin de önderidir. Bir iddiaya göre ise James, Hz. Ýsa’nýn kardeþidir. Esseniler, Roma’nýn üzerine 100.000 kiþilik bir ordu gönderecek kadar örgütlü bir güçtür. Bütün bunlar Ecole Biblique tarafýndan es geçilmiþ ve pasif bir topluluk olarak gösterilmiþtir.

Zealotlar. Joseph onlarla hiçbir temasa girmediðini söyler. Allah yolunda kutsal savaþý öngören Zealotlar, özgür olmanýn en önemli þart olduðunu ileri sürerler. Özgürlükten daha önemli bir baþka ilke olamaz, onlara göre. Maccaveaus’un takipçileridirler.

Samariyeliler ise farklý bir etnik kimliðe sahip bir yahudi gruptur ve tapýnaklarý Gerizim tepesindedir. Bunlar daha ziyade, “Gizli Cennet Saraylarý” ilahi bilgisiyle meþgul olurlar. Kýyametle yakýndan ilgilenirler.

Bu baðlamda Ý.S. 50 yýlýna bakýldýðýnda, Hristiyanlýk hala küçük bir yahudi tarikati hükmündedir.

Eski Ahid’in bazý yerlerinde ise akýlalmaz ahlakdýþýlýklara rastlanýr. Allah’ýn münezzeh kýldýðý peygamberlere olmadýk karaktersizlikler atfedilir:

"Ve Ruben buðday biçme günlerinde gitti, ve tarlada lüffah meyveleri buldu, ve onlarý anasý Lea’ya getirdi. Ve Rahel, Lea’ya dedi: Rica ederim, oðlunun getirdiði meyvelerden bana ver. Ve ona dedi: Kocamý aldýðýn yetmiyor mu? Oðlumun meyvelerini de mi alacaksýn? Ve Rahel dedi: Öyleyse, oðlunun meyvelerine bedel bu gece seninle yatacak. Ve Yakup akþemleyin kýrdan geldi, ve Lea onu karþýlamaya çýkýp dedi: Benim yanýma gireceksin; çünkü seni oðlunun meyveleri ile kiraladým. Ve o gece onunla yattý”.(Genesis [Tekvin, Oluþ] Bap 30, 14-16. Ayetler).

Koskoca peygamber, kiralanýyor, baþka bir kadýnla yatýyor... Hangi þeriat bunu kabul ediyor? Yahudi þeriatý. Hem de kutsal kitabýna yazýyor bunu...

"Ve Lut (peygamber) Tsaoar’dan çýkýp daðda oturdu, ve iki kýzý onunla beraberdi; çünkü Tsoar’da oturmaktan korktu; ve o, ve iki kýzý bir maðarada oturdular. Ve büyük kýz küçüðüne dedi: babanýz kocamýþtýr, ve bütün dünyanýn yoluna göre yanýmýza girmek için memlekette erkek yoktur; gel babamýza þarap içirelim, ve babamýzdan zürriyeti yaþatmak için onunla yatarýz. Ve o gecede babalarýn þarap içirdiler; ve büyük kýz girip babasýyla (Hz. Lut) yattý, ve onun yatmasýný ve kalkmasýný bilmedi. Ve vaki oldu ki, ertesi gün büyük kýz küçüðün dedi: Ýþte, dün gece babamla (Hz. Lut) yattým; bu gecede ona þarap içirelim, ve babamýzdan zürriyet yaþatmak için, gir, onunla yat. Ve o gece de babalarýna þarap içirdiler, ve küçük kýz kalkýp onunla yattý; ve onunla yatmasýný ve kalkmasýný bilmedi. Lut’un iki kýzý böylece babalarýndan gebe kaldýlar. Be büyük kýz bir oðul doðurdu ve onun adýný Moab çaðýrdý; o bugüne kadar Moablýlar’ýn atasýdýr. Ve küçük kýz, o da bir oðul doðurdu, ve onun adýný Ben-Ammi çaðýrdý; o bugüne kadar Ammon oðullarýnýn atasýdýr.” (Genesis [Tekvin, Oluþ] Bap 19, 30-38 Ayetler).

Haþa, kýzlarýyla yatan bir peygamber!!! Hem de, eþcinselliðe karþý savaþmýþ bir peygamber, Hz. Lut. Ve iddiaya göre de yahudilerin önemli bir bölümünde atalýk ediyorlar. Kimler? Babalarýyla cima edip doðum yapan kýzlarýn çocuklarý. Ammon oðullarý kim? Bugün Ürdün’ün baþkenti Amman’a ismini veren soy.

KISA KRONOLOJÝ...

Ý.S. 70: Kudüs, Roma imparatorluðunun eline geçti.

703-95: Direkt Roma yönetimi.

395-638: Bizans yönetimi

638-1072: Arap-Ýslam yönetimi

1072-1099: Selçuk Yönetimi

1099-1291: Aralýklý olarak Haçlý yönetimi

1291-1516: Memlük yönetimi

1517-1917: Osmanlý yonetimi

1920-1948: Britanya yönetimi (BM manda yönetimi)

29 Kasým 1947: BM, Filistin topraklarýný, Yahudiler ve Araplar arasýnda pay etti. Paylaþým Yahudiler tarafýndan kabul edilirken Araplar tarafýndan reddedildi.

14 Mayýs 1948: Baðýmsýz Ýsrail devletinin ilaný

15 Mayýs 1948: 5 Arap devletinin ordularý Ýsrail’e girdi ve bu Ýsrail baðýmsýzlýk savaþý baþlattý.

1956 Ekim: Yom Kippur savaþý

26 Mart 1979: Mýsýr-Ýsrail barýþ anlaþmasý, Washington. Enver Sedat’ýn ölüm fermaný.

1982 Haziran: Ýsrail’in, Lübnan’daki Filistin kamplarýna saldýrmasý, Sabra-Þatila katliamlarý ve Güney Lübnan’ý iþgali.

1987 Aralýk: Batý Þeia ve Gazze’de “Ýntifada”nýn baþlamasý.

1993: Oslo’da, Ýsrail-Filistin barýþ görüþmelerinin baþlamasý.

1994: Ýsrail-Ürdün barýþ anlaþmasý

1995:Oslo II anlaþmasý.

2001:ÝNTÝFADA SÜRÜYOR, Ýslam savaþýyor!

KUTSAL TOPRAKLAR (HOLY LANDS)...

ÝSRAÝL’ÝN KENDÝNE AÝT OLARAK KABUL ETTÝÐÝ TOPRAKLAR...

Judaizm’in, Ýsrail devletine empoze ettiði temel düþüncelerden biri ve belki de en önemlisi, Vadedilmiþ Topraklar (Promised Lands, Arz-ý Mev’ud) dýr. Judaizm, Allah tarafýndan Ýsrailoðullarý’na kutsal kitapta vadedilen topraklarýn bugün de Ýsrail devletine ait olmasýný öngörür.

Buna göre; Mýsýr ýrmaðýndan büyük ýrmaða, Fýrat ýrmaðýna kadar, eþdeyiþle Nil’den Fýrat’a kadar, kimilerine göre ise Ceyhun ve Seyhun ýrmaklarýna kadar uzanan topraklar Yahudiler’e vadedilmiþ olan kutsal topraklardýr. Turanizm, Pan-Türkizm, Kýzýl Elma ideolojileri de, Judaizm’in bu idealinden aparýlmýþ ideolojilerdir. Kemal de, önüne bu ideolojiyi koymuþtur.

"O vakit Rab Allah, bütün milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük ve kuvvetli olan milletlerin mülkünü alacaksýnýz. Ayaðýnýzýn basacaðý her yer sizin olacak, sýnýrýnýz çölden ve Lübnan’dan, ýrmaktan, Fýrat ýrmaðýndan, Batý denizine kadar olacak. Önünüzde kimse duramayacak, Allah’ýnýz Rabb’ýn size söylediði gibi dehþetinizi ve korkunuzu ayak basamayacaðýnýz bütün diyarlar üzerine koyacaktýr. (Tesniye, Bap 11, Ayet:2325).

Yahudi topraklarýnýn Tevratsal sýnýrlarýna þöyle bir göz atalým: Güney’de Nil. Eðer Nil’i kaynaðýndan alýrsak, bir yandan Tanzanya’ya diðer yandan Ethiopia’ya kadar uzanmak gerekir. Ethiopia büyük ölçüde Judaizm’in etkisindedir. Tanzanya’da da yahudilerin, Müslümanlar ve Hristiyanlar arasýna sýzdýðý ve ajan faaliyetleri yürüttüðü biliniyor. Nil, yukarý Mýsýr’a kadar gelir ve oradan da Akdeniz’e dökülür. Yani Mýsýr’ýn bir bölümü de Yahudi ilahý tarafýndan, Ýsrailoðullarý’na vadedilmiþ oluyor. Ürdün, Lübnan, Suriye’nin bir bölümü, Irak’ýn bir bölümü, Kürdistan ve Türkiye’nin az bir bölümü ve hatta Kýbrýs da Yahudiler’e vadedilmiþ durumda. Ýsrail görev aþkýyla yanýp tutuþuyor...

Filistin kasabý olarak da tanýnan Ariel Þaron, 1993 yýlýnýn Mayýs’ýnda yapýlan Likud kongresinde, Ýsrail’in “Tevratsal Sýnýrlarý”nýn resmi politika olarak benimsenmesini önerdi.

Türk Silahlý Kuvvetleri’nin haritalarýnda da, TC devletinin normal sýnýrlarýnýn 36-42 kuzey paralelleri ve 26-45 doðu meridyenleri olarak belirlenmiþ olmalarýna karþýn, bu sýnýrlar, aþaðý ve yukarý doðru 2 paralel ve saða ve sola doðru 2 meridyen artýrýlarak gösterilmektedir. Bu da, Judaist Kemalizm’in ukdelerinden biridir.

Judaizm’in, Ýsrail devletinin önüne koyduðu harita-takdir edilmelidir ki-çok büyük bir coðrafyayý kapsamakta ve yerine getirilmesi zor bir ideali oluþturmaktadýr. Ancak, hedef nihaidir ve kaçýnýlmaz.

Bu emperyal vizyon, daimi bir paranoya içinde yaþayan bir ülke için aþýrý sayýlabilir, bazýlarýna göre. Ýlk bakýþta, Yahudi devletinin böyle bir ütopyanýn peþinde koþmasý irrasyonel (gayrý akli) olarak görülebilir. Ama unutulmamalýdýr ki, Ýsrail sözkonusu olduðunda kaba matematik pek yürümez. 1800’lü yýllarýn sonlarýnda da politik siyonizm’in babasý Theodore Herzl, Ýsrail devletinin 50 yýl içinde kurulacaðýný söylerken de herkes gülüyordu ama söylenen yerine getirildi ve Ýsrail devleti 1948 yýlýnda kuruldu hem de sayýlarý 1 milyonu bile bulmayan taþýma yahudiye karþý 100 milyon Arap popülasyonuna raðmen. Bu nedenle, Judaizm kendi önüne koyduðu nihai hedeften vazgeçmez, üzerine gider. Daha da ötesi, Ýsrail rahata kavuþmanýn yolunun Ortadoðu’daki temizlikten geçtiðine inanmaktadýr.

Dünya üzerine kaç tane Ýsrail olduðu tartýþmalýdýr. Yalnýzca Ortadoðu’da yeralan bildiðimiz Ýsrail midir bu? Yoksa baþka Ýsrail’ler de var mýdýr? TC’nin bir ikinci Ýsrail olduðu zaten tartýþma kabul etmez bir gerçektir. Eski deniz kuvvetleri komutaný ve mevcut baþbakanlýk danýþmaný Güven Erkaya, dýþiþleri bakaný Ýsmail Cem Ýpekçi, devlet bakaný Þükrü Sina Gürel, baþbakan Ecevit’in karýsý Rahþan Ecevit, Alarko, Profilo, Vakko, Panda, Beymen, Altýnyoldýz, Alkent, Uzan ailesi, Ar ailesi, Öze ailesi, Menase ailesi, Levante ailesi, Kaslýwsky’ler, Canetti’ler, Cauki’ler, Acýmanlar, Beharlar, Leviler, Bezmen’ler, Simaviler ve daha binlerce yahudi TC’yi yönetmektedir. Kürdistan topraklarýný da kendi iþgali altýnda tutan TC, Ýsrail’in kutsal haritasýndaki Fýrat ve Dicle’nin kaynaklarýný elinde tutmakla zaten haritanýn kuzey bölümünü Ýsrail’e kazandýrmýþ bulunmaktadýr. Üçüncü Ýsrail Yemen’dir ve oradaki mevcut “sosyal demokrat” yönetimin baþýndaki þahýs da bir Ýsrail ajanýdýr. Dördüncü Ýsrail, Erithre’dir. Bu ülkenin Yahudi devlet baþkaný Ýsaiah Afewerhi bir yahudidir ve Erithre’yi Ýsrail’in emrine vermiþtir. Beþinci Ýsrail Ethiopia’dýr. Ýsrail burada da çok etkilidir ve TC de devreye girmekte ve þu anda üretilen savaþa kimse aldanmasýn, o bir hedef saptýrma operasyonudur. Böylece Eretz Ýsrail’in yetiþtirmesi ve M.Kemal’in en yakýn arkadaþlarýndan olan ve kendisini de bir Kemalist ilan eden kan içici diktatör Habib Bourgiba’nýn öðrencisi Zeynel Abidin bin Ali ve onun tayfasý þu anda Tunus’ta iþ baþýndadýr. Bilindiði gibi, 1988 yýlýnda, þu andaki Ýþçi Partisi’nin lideri ve eski baþbakan Ehoud Barak’ýn yönettiði bir operasyonla Tunus’ta bulunan FKÖ’nün ikinci adamý Ebu Halil ve 80 Filistinli katledildi. Bu operasyonla Tunus da, gemileri, helikopterler, uçaklar ve 200 kadar Ýsrail deniz komandosuyla (ÝDF) birlikte Tunus’lu kolluk güçleri de katýldý. Hiçbir gizliliði olmayan bu operasyonu Zeynel Abidin bin Ali’nin Ehoud Barakl’la birlikte yürüttüðü aþýkardýr. Yedinci Ýsrail, Romanya’dýr. Romanya devlet sabýk baþkaný Emil Constantinescu, eski baþbakan ve koalisyon ortaðý Petre Roman Yahudi’dir ve Romanya Parlamentosu’ndaki Yahudiler’in toplam sayýsý 84’tür. 1996 Aralýk seçimlerinin galibi olan Constantinescu ve hükümet üyeleri yine ayný yýlýn Bilderberg Mason toplantýsýnda kararlaþtýrýlmýþtýr. Sekizinci Ýsrail, Hýrvatistan’dýr ve devlet eski baþkaný Franjo Tundjman bir Yahudi’dir, Ýsrail ve TC’nin Hýrvatistan’da büyük yatýrýmlarý vardýr. Bazý yatýrýmlar ise “düþman kardeþ!” Almanya ile ortaktýr. Oh ne güzel, Almanya-Ýsrail-TC elele. Dokuzuncu Ýsrail Kenya’dýr ve bir Yahudi olan Daniel Arap Moi, kendisini “milli þef” ilan etmiþtir ve ülkesini Kemalist-Judaist normlara göre geliþtirmektedir (Apo’nun bu tuzaða düþmesi ise bambaþka bir muammadýr). Onuncu Ýsrail, Güney Afrika Cumhuriyeti’dir ve “Yahudi Bolþevizmi”nin en büyük teorisyenlerinden biri olarak kabul edilen ve Talmud üzmaný olan Joe Þlomo, Ev ekonomisi bakaný ve Mandela’nýn bir no.lu yardýmcýsýdýr. Onbirinci Ýsrail, Rusya’dýr. Eski devlet baþkaný Boris (Baruh) Eltsine, eski baþbakan Krienko, dýþiþleri eski bakaný Yevgeni (Eugene) Primakov, BDT genel sekreteri dolar milyarderi Berezowsky, muhalefet liderlerinden Vladimir Jirinowsky ve birçok üst düzey bürokrat yahudidir. Onikinci Ýsrail, Makedonya’dýr. Makedonya devlet eski baþkaný Kiri Gligorof (asýl ismi Mousi Mousegief’tir) da bir yahudidir ve TC’nin bu ülkede çük büyük yatýrýmlarý vardýr. Onüçüncü Ýsrail, ABD’dir. Baþkan Jefferson Bill (Williams) Clinton, dýþiþleri bakaný Madeleine Allbright, savunma bakaný William Cohen, dýþiþleri sözcüsü James Rubin ve daha sayamayacaðýmýz kadar üst düzey bürokrat yahudidir. Ondördüncü Ýsrail, Avusturya’dýr. Avusturya eski baþbakaný Viktor Klima bir yahudidir. Heider’i istifa ettiren de yahudilerdir. Onbeþinci Ýsrail, Ürdün’dür. Ürdün kralý Hüseyin, ayný dedesi, büyük dedesi ve babasý gibi üst düzey bir masondur ve Ürdün, Ýsrail Ordusu’nun kullanýmý için “askeri üs” açan tek Arap ülkesidir. Onaltýncý Ýsrail, Gürcistan’dýr. Gürcistan devlet bakaný Edouard Schwardnadze, bir siyonist-Mason’dur. Onyedinci ÝsraiL, Yunanistan’dýr. Baþbakan Costas Smitis’in dedesinin esas ismi “Saron Avouris (Evreos)”tur yani “Yahudi Aaron (Harun)”. Dýþiþleri bakaný Yorgo Papandreu da ana tarafýndan yahudidir. Keza Miltiadis Evert de, Yannis CEN de. Yeni Zelanda ve Ýsviçre baþbakanlarýnýn da yahudi olduklarýný belirtelim. Diðerlerini saymaya gerek yok. Görüldüðü gibi dünya üzerinde kaç tane Ýsrail olduðu bilinmiyor ama kesin olan tek bir þey var, o da “bir” den çok daha fazla, belki 20, belki 50, belki de 100, kim bilir!

Sentez þudur: Yahudi Devleti, “Yahudi ideolojisi” tarafýndan kendisine gösterilen emperyal vizyona sadýk kalmalýdýr. Bir baþka deyiþle, eðer Ortadoðu’yu kendisi için güvenli bir yer haline getirmek istiyorsa, bunu Nil’den Fýrat’a uzanan coðrafya üzerinde egemenlik kurarak gerçekleþtirmelidir. En iyi savunmanýn saldýrý olduðu þeklindeki klasik kurala uygun olarak þekillenen bu sentez, Ortadoðu’nun Yahudi Devleti için bir “hayat sahasý” haline getirilmesini öngörmekte ve bunun da Ýsrail’in bekasýnýn tek yolu olduüunu savunmaktadýr.

M.Kemal’in Cumhuriyetçi kadrosunda görev alanlarýn büyük bir bölümü yahudi ve/veya Masondur!

Bir bakýma yönetinin yürütülmesi Masonlar’a emanet edilmiþtir. Þöyle bir hatýrlanýrsa: Fethi Okyar, Rauf Orbay, Refet Bele Paþa, Ali Ýhsan Sabis Paþa, Meclis Baþkaný Kazým Özalp Paþa, Meclis Baþkaný Abdülhalik Renda, Baþbakan Hasan Saka, Ýçiþleri Bakanlarý Þükrü Kaya ve Mehmet Cemil Ubaydýn, Dýþiþleri Bakanlarý Bekir Sami Kunduh ve Tevfik Rüþtü Aras, Saðlýk Bakanlarý Dr. Rýza Nur, Adnan Adývar, Refik Saydam, Behçet Uz, Milli Eðitim Bakaný Reþit Galip ve Hasan Ali Yücel, Ekonomi Bakaný Sýrrý Bellioðlu, Milletvekilleri Cevat Abbas, Atýf Bey, Edip Servet Tör, Yunus Nadi, Reþit Saffet Atabinen, Memduh Þevket Esendal, Hilmi Uran, Tevfik Fikret Sýlay, Ahmet Aðaoðlu, Ankara Valisi Nevzat Tandoðan ve Belediye Baþkaný Süleyman Asaf Ýlbay, Ýstanbul Valileri Muhittin Üstündað ve Lütfü Kýrdar, Danýþtay Baþkaný Mustafa Reþat Mimaroðlu, Yargýtay Üyesi Servet Yesari, Parti Müfettiþi Hakký Þinasi Paþa, Polis Müdürleri Bedri Bey, Zeki Derviþ, Muhip Nihat Kuran, Jandarma Genel Komutaný Galip Paþa, Ýstiklal Mahkemesi Baþkaný Necip Ali Küçüka, Amiral Mehmet Ali Paþa, Prof. Fuat Süreyya Paþa, Halide Edip Adývar, Afet Ýnan, Ýsmail Hakký Uzunçarþýlý, Sabiha Gökçen M. Kemal’in çevresindeki belli baþlý yahudi ve/veya Masonlar’dýr.

A-Filistin hakkýnda genel bilgi

1-Filistin’in tarihi sýnýrlarý, isimleri ve coðrafi konumu

Kimilerine göre Filistin, Ürdün nehrinin her iki tarafýnda kalan topraklarý ifade eder. Modern Ýsrail ise, vadedilmiþ topraklarýn sadece 1/9’luk kýsmýna tekabül etmektedir. Buna göre, 9 misli toprak daha iþgal etmesi gerekmektedir. Önündeki hedef budur. Örneðin Ürdün’ün büyük bir bölümü, yahudi ideolojisine göre hala Araplar’ýn yani düþmanýn iþgali altýndadýr.

Filistin ismi "Pelesef"ten hasýl olmuþtur. Yahudiler, Filistinliler’in yerleþtirdikleri bütün mahallere bu ismi vermekteydiler. Filistin ismi ile, bir vakitler Ýsrailoðullarý’nýn yaþadýðý ufak ülke anlaþýlýrdý. Filistin topraklarý, kuzeyden güneye 49, doðudan batýya 32 kilometredir, yani bütün sathý (yüzeyi) yaklaþýk 1568 km2 dir. Tarihçi Ýeronimus, Filistin kýtasýnýn pek ufak olduðunu dostu Dardanos’a yazdýðý mektupta anlatýr. Ünlü þair ve hatip Çiçero da Filistin kýtasýnýn çok küçük olduðunu, yazdýðý eserinde açýkça ifade ediyor. Filistin’in eski ismi “Kanaan” (Kenan) dý. Bu isim, o yerlerin ahalisinin ecdadý olan “Ham”ýn torunu olan Kanaan’dan kalmýþtýr. Kanaan topraðý bütün Yahudi topraklarý kadar geniþ olmayýp ancak Iordan (Ürdün) ýrmaðý ile Akdeniz arasýndaki bölgeyi içerir. Filistin’e baþka isimler de verilmiþtir: Arz-ý Yahud (Yahudi topraðý), Arz-ý Ýsrail (Ýsrail topraðý), Arz-ý Yuda (Yuda topraðý), Arz-ý Mukaddes (Kutsal toprak). Þerif Evangelion (Þerefli Ýncil)da, Filistin’e, Arz-ý Mev’ud (Vadedilmiþ toprak) adý da verilir.

Filistin’in sýnýrlarý çeþitli dönemlerde deðiþtiðinden net olarak saptanmasý çok güçtür. Genesis (Oluþ, Tekvin) kitabýna göre, Arz-ý Kanaan (Kenan topraklarýnýn)ýn batý sýnýrý Sidon sahilinden Gaza sahillerine, güney sahili Gaza’dan Lot (Lut) gölüne kadar uzanýr, doðu sýnýrýný ise Iordan (Ürdün) ýrmaðý oluþturur.

David (Davud) ve Solomon (Süleyman) devirlerinde Yahudi devletinin sýnýrlarý çok geniþlemiþti. Kitab-ý Mukaddes’e göre, Yahudiler’in ülkesi doðuda lordan nehrinin diðer köþesindeki Euphrates (Fýrat) ýrmaðýna, kuzeyde Sam ile Cebel-i Seyh'e (Anti-Lübnan daðlarý) ve Tirioslar ülkesine, batýda Mýsýr’ýn þimdi Quad-el Arif adý verilen ýrmaðýnýn doðduðu yere kadar Akdeniz’e ve güneyde adý geçen ýrmaktan Lut gölünün güneyine kadar uzanmaktaydý. Bu son nokta, Yahudiler’le Moablar’ý ayýrýyordu.

2-Filistin’in zemini

Hz. Musa’nýn Yahudiler’e hitaben: “Size kalacak olan toprak, çýktýðýnýz Mýsýr topraðý, aletlerle sulanacak cinsten deðildir. Bu toprak daðlýk ve ovalýk olup yalnýz Sema’dan düþecek yaðmur taneleri ile sulanýr” demesi ve Agia Grafi’nin birçok yerinde “Filistin’e çýkmak” yahut “Filistin’e ermek” deyimlerinin kullanýlmasý orasýnýn daðlýk bir mahal olduðunu tasdik ediyor. Lodan nehrinin doðu ve batý taraflarýna Cebel-i Lübnan (Lübnan daðlarý) dan baþlayan büyük dað silsilesi Filistin’i kuzeyden güneye doðru ikiye böler ve bu iki daðýn arasýnda oluþan Gor ismindeki büyük tepeden lodan ýrmaðý geçer. Kuzey tarafýnýn daðlarý aðaçlý, yeþillikli ise de güney tarafý tamamen çýplak ve kurudur. Lut gölüne yakýn olan yerler birçok defa depremlere maruz kalmýþtýr.

3-Filistin’in daðlarý

Filistin’in en büyük daðý Lübnan daðýdýr ki, Kenan topraðýnýn Suriye’den ayýrarak Lübnan ve Anti Lübnan adlý iki parçaya bölerse de, Agia Grafi’de ikisine birden Lübnan’ýn ancak güney kolu Yahudi ülkesine doðru uzanýr ki, Ermon adý verilen tepe bunun ilavesidir. Anti-Lübnan’ýn kolunu Neftali daðý, güney-doðu kolunu Karmilos daðý oluþturur. Bu daðlar bitki örtüsünden zengindir. Karmilos daðýna 7-8 saat uzaklýkta Thavor daðý bulunur. Bu daðýn sýralarýndan olan Efraim daðlarýný Geval ve Garizin tepeleri teþkil eder ki, Musa peygamberin emri ile Ýsrail kavminin 12 kabilesi bu tepelerin üzerinde korkunç beddualar etmiþlerdir. Efraim daðlarýnýn güney sýnýrýnda Gelvos daðlarý bulunur. Burada Filsitinliler’le Ýsrailliler savaþmýþ ve Saoul ile oðullarý bu savaþta ölmüþlerdi. Bölgede, Yahudiler’in geliþinden önce, Amorreon adý verilen daðlar arasýnda Kitab-ý Mukaddes’te geçen ünlü Sion ve E leon (Zeytunluk) daðlarý vardýr. Bir diðer önemli dað ise, Musa peygamberin ARZ-I MUKADDES’i (Kutsal topraklarý) temaþa etmek üzere çýktýðý Navaü daðýdýr.

B-Filistin’in taksimatý

Filistin’i iki Aksam-ý Tabiiyye yani, Ýordan ýrmaðýnýn “bu” ve “öte” geçitleri diye taksim edilebilir. Yahudiler’in Filistin’e varýiýndan evvel ovalarda iskan eden ahalinin isimleri ile müsemma birçok kýsýmlara taksim olunmuþsa da Yahudiler’in zaptýndan sonra kendilerinin 12 kabilelerinin adedine göre 12 kýsma taksim olunmuþ ve ayrýlmýþlar ve o vakit memleket 2 hükümdarlýða yani Ýsrail ve Ýudae (Yuda, Juda) hükümdarlýlarýna taksim olunmuþtur. Yahudiler’in esaretinden, Büyük Ýskender’e kadar Filistin taksimatý hakkýnda mevsuk (yazýlý belge) malumat yoktur lakin Romalýlar’ýn, Ýeruþalim’i Maccabiler’den zaptlarýna kadar Filistin’in Galilea (Celile), Samariyye, Ýudea ve Perea eyaltlerine taksim olunduklarý tarihte görülüyor ki, Perea gün doðusunda ve diðerleri gün batýsýnda idi. Bu taksimat tabii bir taksimattýr ki, Tarih-i Mukaddes ile Þerif Ýncil’in gösterdikleri vukuatýn ekserisi de bu taksimatla mütenasiptir. Bir vakit sonra bir de Kilise taksimatý vuk’u buldu ise de Glilea, Samariyye, Ýudea isimleri yine ahalinin aðzýndan asla kayýp olmamýþtýr.

1- GALÝLEA (CELÝLE): Galilea ismi Ýbranice “daire” manasýnda olan “Galil” kelimesinden gelir. Galil ismi ********* kitabýnda da görülüp Þimali Filistin (Kuzey Filistin) in bir kýsmýný ve baþlýca Neftali topraðýný beyan eder. Hz. Solomon (Süleyman), Galielea’nýn 20 kýta þehrini Tirioslular’ýn hükümdarý Hiram’a heba (hibe) etmiþti. Bu eyalette Fenikeliler ve millet-i saire iskan ettiðinden, “Milletler’in Galilea’sý” namýný da haiz idi. Galilea, kuzeyde Ati-Lübnan’dan, doðuda Ýordan ýrmaðýndan, batýda Fenike sahillerinden, güneyde Ginea (Cinin) ile Efraim daðlarýndan hudutlu idi. Yahudiler’in, Babylon (eski Baðdat)dan Filistin’e avdetinden (dönüþünden) sonra Galilea’da eski vakitten ziyade (çok sayýda) putperest bulunup bunlar Galilea Yahudiler’inden nefret ederler. Galilea, Ýuedea’dan ufak ve Samariyye’den büyük olup ahalisi ise diðerlerininkinden fazla ve öbur Yahudiler’den daha ziyade cenkçi idiler. Ýudea muharebesinde Yusur, 100.000 cenkçiden bir orduyu kolayca teþkil etmiþ idi. Galilea’nýn kuzeyi dað ve güneyi de ova olduðundan yukarý ve aþaðý Galilea’ya taksim olunurlardý. Galilea’nýn en meþhur þehirleri þunlardýr:

Dan þehri: Eskiden Lahis olarak isimlenirken Dan kabilesinin iskan ettiði için bu ismi almýþtý.

Kadis (Henereth) þehri: Bu þehir, evvelce Gennisaret denilen denizin ismi de olan Tiberias’a tebdil edilmiþti.

Kefernaum (Kapernaum) þehri: Bu þehir Ýncil’de çok zikrolunur.

Bunlardan baþka, Bethsaida, Hourazin, Tiberias, Sepforis (Burasý Galilea’nýn merkezi olup Ýerþalim’in harap olmasýndan sonra da Yahudiler’in meclis-i kebir’i de bu þehirde burasý tarihte meþhurdur), Nazareth (Nasýra; herkesçe malumdur). Endor, Naim (Burada dul kadýnýn oðlu mucize ile dirilmiþ idi), Ptolemais (eski ismi Akka. Þimdilerde Akri olarak isimlendirilir. Akra (Akko, Ptolemais) þehri birçok önemli Yahudi ve Hristiyan þahsiyeti tarafýndan ziyaret edilmiþtir).

2- SAMARÝYYE: Bu eyalet öbür 3 eyaletten ufak olup kuzeyde Galilea’dan, doðuda Ýordan’dan, güneyde Ýudea’dan, batýda Akdeniz’den mahdud idi. Pek mümbit topraklarý olup buðday, pamuk, tütün ve zeytun çýkarýr. Bu eyalet þimdi Nablus olarak isimlenir. Samariyye’nin meþhur þehirleri þunlardýr:

Bethan (badehu Skithopolis adýný alarak Filistin’in de 2. Metropolü olmuþtur), Salim (Ýoannis Prodromos; 1. John yani Vaktizci Yahya bu þehr civarýnda vaftiz ederdi), Kassariye (Staton’un kalesi ismini de haizdir), Yezrael (Bu þehir týpký isimde olan Yezrael vadisi civarýndadýr ki, Ahavin konaklarý burada idi ve Ýzabel (Jezabel) bu konak pencerelerinden kendini aþaðý atmýþ idi), Samariyye (Ýsrail hükümdarlarýnýn merkezi idi. Geval ve Garizin daðlarýnýn arasýndadýr.).

3- ÝUDEA : Ýudea ismi bazý defalar Yahudiler’in bütün iskan ettikleri yerlere de denilirse de asýl Ýudea eyaleti, Samariyye’nin güney sýnýrlarýndan Petrea Arabia’ya kadar uzanan mahal idi ki, orasý Ýordan ýrmaðýnýn bu köþesindeki Plaestin daðlarýndan çok yüksek ve tepeleri de sivridir. Topraðý oldukça mahsuldardýr. Bu eyalete hükümdar Ýoannis Ourganos (Urkanos) zamanýn da Ýdoumea topraklarý da ilave olunmuþtu. Eyalete baðlý temel yerleþimler þunlardýr:

Ýeruþalim (Kudüs, Aelia Capitolina, Hieroshalim, Yeruþalim)

"Ve vaki oldu ki, krallýðýnýn dokuzuncu yýlýnda, onuncu ayda, ayýn onuncu gününde, Babil kralý Nebukadnezat kendisi ve bütün ordusu Yeruþalim’in (Kudüs) karþýsýna geldi ve ona karþý ordugah kurdu... Ve Rabb’in evini ve kralýn evini ve Yeruþalim’in bütün evlerini, her büyük evi ateþe verdi”. (Eski Ahit, ýý Krallar, 25;1,9)

Fars Kralý Kiros þöyle der: “Göklerin Tanrýsý Yehova, dünyanýn bütün krallýklarýný bana verdi; ve Yahuda’da olan Yeruþalim’de kendisi için ev yapayým diye bana emretti”. (Eski Ahit, ýý. Tarihler, 36;23)

Jerusalem: Þehir muhtelif dönemlerde farklý isimler almýþtýr. Hz. Ýbrahim döneminde þehre “Þalim” denildiði Eski Ahid’de yazar. Aziz Paul, Ýbraniler’e Mektuplar’ýnda “Þalim” kelimesinin barýþ anlamýna geldiðini söyler. Ancak, Eski Ahid’de Melkisedek hükümdarýn baþþehri gibi gösterilen Þalim þehrinin, bildiðimiz Yeruþalim ise Melkisedek’in aslýnda Hz. Ýsa’nýn ta kendisi olduðunu (tebdil-i Vücud) ve Þalim’in Hz. Ýsa’nýn payitahtý istenmesidir. Þehrin bir diðer ismi “Ýevus”tur. Bu isim de Eski Ahid’de geçer. Bu isim kökenini burada yaþayan Kenani halkýnýn bir kolu olan Ýevuslar’dan alýr. Üçüncü isim Ýeruþalim’dir. Bu isme de Eski Ahid’de rastlanmaktadýr. Bu ismin bir yahudi krala ait olduðu iddiasý vardýr. Bunu ünlü tarihçi Tacitus beyan eder. Attika anlamýna gelmektedir. Ýeros denmesinden kasýt da, bu þehirde bulunan “Beytullah” eþdeyiþle Hz. Süleyman’ýn inþa ettirdiði “Sahratullah” mabedidir. Yani þöyle de adlandýrýlýyor: “Ýeron Solomontos”. Daha sonra kelimeler kaynaþýp Ýeroþalim’e evrilmiþtir. Tarihçi Rolands, “Ýeron kelimesinin Ýbranice, “varis olmak” anlamýna gelen “Yaras” kelimesinden köken aldýðýný iddia eder. Buradan yola çýkarak, Ýeruþalim’in manasýnýn “Veraset-i Sulh” yahut “Muktesebat-ý Irsiyye-i Sulh” anlamýnda olduðu ileri sürülmektedir. Tarihçi Gnesios ise, “Ýeron” kelimesinin Ýbranice “mesken” anlamýna geldiðini ve Ýeroþalim’in de “Sulh Meskeni” manasýnda olduðunu söylemektedir. Bazý tarihçilere göre, “Ýeron” kelimesi Ýbranice “Görmek” anlamýna gelen “Raa” kelimesi ile baðlantýlýdýr. Buradan hareketle bakýlýrsa, Ýeroþalim, “Sulhu görmek” demektir. Þehrin bir baþka ismi, “Kaditis” dir. Bu kelimeyi Yunan seyyah-tarihçi Herodotos beyan ediyor. Bu kelimenin, çok eski tarihlerde yahudilerin þehre verdiði “Kud’usa” isminden geldiði sanýlýyor. Bir diðer isim “Ailia” (Elia) dýr. Ailia Capitolia da denir. Bu isim, Ý.S.136 yýlýnda kente gelen Roma imparatoru Ailios Adrianos tarafýndan verilmiþtir. Capitolios denmesinin sebebi ise bölgede zeus Kapitolü adý verilen bir tapýnaðýn bulunmasýdýr. Bulunan sikkelerin üzerinde “COL AELCAP.” Yani (Colonia Ailia Kapitolina) yazýlarý görülmektedir. Ýznik (Nikea) da gerçekleþen 1. Konsil (1. Ekümenik Sinodos) nizamnamesinin 7. Bendinde dahi Ýeruþalim episkoposundan bahsedilirken, “Episkopos Ailias” denilmiþtir. Müslümanlar ve Araplar þehri “Beyt-ül Mukaddes” (Aziz Hane, Kutsal Ev) veya “El-Quds” ya da “Quds-ü Þerif” olarak isimlendirirler. (Yahudi ideolojisine göre iki tane Ýeruþalim vardýr: Ýlahi plandaki Ýeruþalim ve yeryüzü planýndaki Ýeruþalim. Yeryüzü planýndaki Ýeruþalim, Ýlahi iradenin en üst düzeydeki yansýma alanýdýr. Öte yandan yeryüzü planýndaki Ýeruþalim. Yeryüzü planýndaki Ýeruþalim, Ýlahi iradenin en üst düzeydeki yansýma alanýdýr. Öte yandan yeryüzü planýndaki Ýeruþalim, Ýhali kattaki Ýeruþalim’i etkiler. Bu baðlamda iki plan arasýnda bir tür interaction (karþýlýklý etkileþim) sözkonusudur. Yahudiler’in Ýeruþalim’i bu kadar önemsemelerinin nedenlerinden biri de budur. Hem Yahudiler’in, hem Müslümanlar’ýn hem de Hristiyanlar’ýn kutsal þehri. Süleyman Mabedi, Kutsal Mezat Kilisesi ve Mescid-i Aksa burada bulunmaktadýr. Ýsrail iþgali altýndadýr. Aziz Petrus ve Ýsa peygamber de burada yaþamýþtýr. Ýlk Hristiyan þehidi olarak kabul edilen, bir rivayete göre, Aziz Stephen de Kudüs’te yahudiler tarafýndan taþlanarak öldürülmüþtür. Yahudiler’in, Kudüs’e verdiði önemi göstermesi açýsýndan Mezmurlar’da bulunan þu þiir kaydadeðerdir:

Babil nehirlerinde, orada oturduk ve aðladýk

Sion’u anýmsadýðýmýz zaman

Söðütlerin üzerinde, onun ortasýnda çalgýlarýmýzý astýk

Çünkü bizi tutsak alanlar

Orada, bizden naþide sözlerini istediler.

Ve bizi harap edenler, ilahi, dediler:

Bize Sion’un kasidelerinden teganni edin.

Nasýl ecnebi bir toprakta,

Allah’ýn kasidesini teganni edebiliriz;

Eðer seni herhangi bir vakitte unutursam Yeruþalim,

Elim unutulsun

Dilim gýrtlaðýmý örtsün

Eðer seni düþünmezsem ve seni anmazsam Yeruþalim

Sevincin çýlgýnlýðý içinde de...

Evet, yahudii Kudüs için bu kdar kararlý iken bizler neler yapýyoruz, bunu sorgulamak gerekir.

Lvdda 1872 yýlý nüfusu 6000’dir. 4000 Müslüman, 2000 Yunan Ortodox. Þehir Yahudi kabilelerinden Binyamin tarafýndan inþa edilmiþtir. Yahudiler bu þehre Lodd, Araplar ise Li’d derler. Samariye’den Ýoudea eyaletine geçmiþtir. Hristiyan inancýna göre, Aziz Petrus, burada Aineas adlý kötürüm adamý iyileþtirmiþtir. Romalýlar bu þehre Diospolis adýný veriler. Agios Georgios ismine merbuttur. Agios Georgios’un Ýzmir’de þehit edildiðine inanýlýr. Araplar, Aziz Georgios’a “Hýdýr” adýný verirler ve ona büyük bir saygý duyarlar. Bir efsaneye göre, Latin episkoposu mezarý açtýrmaya kalkýþmýþ fakat daha taþa dokunulur dokunulmaz mezardan fýþkýran kaynar su, 2 kiþiyi tamen haþlamýþ olup, giriþimden vazgeçilmiþtir.

Hebron: Yahudiliðin en eski merkezi olup “Kariath Arvo” (4 þehir) olarak bilinir. Böyle denmesinin sebebi, Hz. Adem, Hz. Ýbrahim, Hz. Ýshak ve Hz. Yakup’un mezarlarýnýn bulunduðuna inanýlmasýdýr. Yine yahudi inanýþýna göre, Hz. Ýbrahim, tarlasýnda bulunan Mamvri Çýnarý altýnda 3 büyük melekle görüþmüþtür. Eþi Sara da bu tarlada bulunan Efron maðarasýnda medfundur. Oðlu Hz. Ýshak’ýn (Ýsaac), Ýshak’ýn eþi Rebecca, Hz. Yakup (Ýakov) ve eþi Leia da burada medfundurlar. Hz. Davud da, Kudüs’ü fethetmeden önce burada hükümdarlýk etmiþtir. Müslümanlar da bu þehrin kudsiyetine binaen buraya “Mescid-ül Halil”i inþa etmiþlerdir. Bu mezarlarýn yanýsýra, Saul’un seraskeri Avennir’in ve Ýessai’nin mezarlarýnýn da bulunduðu sanýlmaktadýr.

Arimathae (Rmathem, Remli): 1850 itibariyla nüfusu 5000 olup, 400’ü Müslüman, 700’ü Ortodox Hristiyan, 200’ü Yahudi, 100’ü Ermeni’dir. Þaron Vadisi’nin ortasýnda yer alýr. Bu þehir de Aziz Georgios’a çok baðlý olup onun adýnda bir manastýr bulunmaktadýr. Þehirde bir Latin manastýrý da bulunur ve bunun yanýndaki kuleye “40 þehitler kulesi” adý verilir. Azize Eleni Sarnýçlarý da bu mahaldedir. Nait adý verilen bir Hristiyan grubun da bu þehirde yaþadýðý söylenir.

Geth (Gitta): Goliath (Calud’un vataný), Gofna, Akrata, Thamna, Emmaous, Pella, Idoumea, Eggadi, Ýrodion ve Ýericho (Jericho), Galgala (Yahudi devletinin ordugahlarýndan), Zogora, Gavon, Ramathaim (Armatahaim: Hz. Ýsmail’in [Samuel] topraklarý), Bethleem (Hz. Ýsa’nýn doðduðu yer), Thekoe, Birsavee, Azotos, SÝLO, Bethil (Hz. Yakub’un rüyasý üzerine bu yerleþimin ismi, Louza’dan Bethil’e çevrilmiþtir).

4-PEREA: Perea eyaletine Galaad ismi de verilir. Hz. Musa, bu topraklarda bulunan Basau hükümetinin lideri Og Ýle harp emiþ ve onu yenmiþtir. Belli baþlý þehirleri þunlardýr:

Kesariya Filippu (bu þehrin kuzeyinde bulunan bir maðara ve etrafýndaki orman Pan ilahlarýna adanmýþ olup, ismi Panion’dur). Ürdün ýrmak silsilesini oluþturan ýrmaklardan biri de buradan kaynak alýr. Bu maðarada bulunan taþtan yapýlma kaplarýn üzerinde yazýlar hala çözülebilmiþ deðildir. Yahudi kralý Hirodes (Ýrod), bu maðaranýn civarýnda imparator Augustus adýna bir tapýnak yaptýrmýþtýr. Hz. Ýsa, bu þehri ziyaret etmiþtir. Tarihçi Eusebius’un, “Kilise Tarihi” adlý eserinin 7. Babýnda, amansýz bir derde tutulan kadýnýn, Hz. Ýsa’nýn eteðine tutunmakla þifasý bulmasý bu þehirde gerçekleþmiþtir. Gamala (Gennisaret yolunun civarýndaki dað üzerinde kurulmuþtur).

Gadara (Þifalý pýnarlarýyla ünlüdür. Araplar bu pýnarlara Hamam-üs Þeyh derlerdi).

Gavlon (Çiolan).

Edrain (Basau hükümetinin merkezlerindendi. Haouran antik bölgesinde yer alýr).

Astaroth (Basau hükümetinin merkezlerinden).

Bosrta, Gerasa, Ramoth (Gad kabilesinin yerleþimidir. Eskiden sürgün yeriydi. Diðer ismi Es-Salt’týr. Joshua (Osie) peygamberin mezarýnýn burada olduðu belirtilmektedir).

Esevon ( Huspan: Taþtan oyma kuyularýyla meþhurdur).

Meelmeon (Main),

Ýassa (Hz. Musa, Amhorreoslar’ýn liderleri Sion’u burada yenilgiye uðratmýþtýr).

Dovon (Divon Gad Ýsaiah (Ýþaya) peygamber bu þehrin ahalisine hitapla, “Moabit þehrinin harabiyetine aðlamak için Moab daðýna çýkýnýz” diye seslenmiþtir.

Aroir.

Diðer bazý yerleþimler:

Beyrut (Bertus): Hristiyan Haçlýlar tarafýndan Vaftizci Yahya (Hz. Yahya)ya adanmýþtýr. Halen Lübnan’ýn baþþehridir.

Sayda (Sidon): Hz. Ýsa’nýn ziyaret ettiði yerlerdendir.

Zarefat (Sarafand): Elyeþa peygamber burada mülteci konumunda bulnmuþtur. (1. Krallar, 17:9).

Sur(Tyre, Tyrus): Asilzadeler þehri. Fenikelilerin en önemli ticaret merkezlerinden biri.

Kanah (Qana): Aþher kablesinin ve daha sonra Kenan kabilesinin yerleþimi.

Abel Beth Maasah: Hz. Davud’a karþý ayaklananlarýn lideri Seba burada yakalandý ve kellesi Davud’un ordusunun kumandaný olan Joab’a sunuldu.

Aszib: Kenan kabilesinin yerleþimlerinden.

Nahariye: Kenan kabilesinin kutsal yerleþimi.

Migdal (Magdala, Mecdel): Maria Magdalena’nýn doðduðu yer.

Karmel tepesi: Eliyah’ýn ayaklanma çaðrýsý yaptýðý tepe

Mugharet el Wad: Bu bölgenin en eski halký olarak kabul edilen Natufyalýlar’ýn yerleþimi.Ý.Ö.8000.

Armageddon (Megiddo): Ý.Ö. 3500 yýllarý. Hz. Süleyman’ýn ahýrlarýnýn bulunduðu efsanevi yerleþim.

Jezreel (Yizre’el): Jezebel’in, Naboth’u taþlatarak öldürdüðü yer.

Caeserea (Kisariya, Sezariye): Aziz Petrus’un, Cornelius’u vaftiz ettiði yer. Aziz Paul, burada iki yýl hapiste yattý.

Þaron vadisi: Hz. Davud’un en sevdiði yerlerden biri olarak kabul edilir.

Yafa: Kelime, Ýbranice “güzellik”, Fenike dilinde ise “yüksek” manasýna gelir. Hem yahudi, hem Ermeni, hem Müslüman hem de Yunan halk yaþar. 1870 yýlý itibarýyla Yafa’nýn demografik yapýsý þöyleydi: toplam nüfus 7000. Müslüman: 4900, Orthodox Hristiyan (büyük çoðunluðu yunan): 100, Katolik yunan: 300, Katolik Latin: 300, Marounit Hristiyan: 50, Ermeni: 20, Yahudi: 430. Yunan mitolojisine göre; Andromeda adlý genç bir kadýn, deniz canavarýna nafaka (adak) olmak üzere Yafa kayalýklarýna zincirlenir. Fakat Perseus bu canavarý öldürür. Ellerini yýkamak üzere bir pýnara gider ancak pýnardan kan akmaya baþlar. Þehir, Yahudi kabilelerinden Dan kabilesine tahsis edilmiþtir, Yafa Hz. Yunus’un (Yonas), balýk tarafýndan yutulduðu yerin de Yafa açýklarýnda olduðu kabul edilir. Hz. Yunus, Ninive (Ninova) kentin ahalisine hitab ederek Allah’ýn emirlerini teblið etmek yerine Yafa sahilinden yola çýkarak Tarsis’e geçerken yolda gemiden atlar ve balýk tarafýndan yutulur. Roma imparatoru Vespasianus burada büyük bir katliam gerçekleþtirmiþ ve 10.000 kiþi bu katliamda hayatýný yitirmiþtir.

Modi’in: Ý.Ö.167 yýlýnda, Maccabiler’in baþkaldýrýsý burada gerçekleþti. Bu baþkaldýrý dini temeldeydi ve 4. Antiochos’a karþý geliþtirilmiþti.

Gezer: En eski Ýsrail yazýtlarýndan olan Gezer Takvimi burada bulundu. Ý.Ö. 10. yy’da yazýldýðý sanýlýyor.

Aþkelon (Aþkalon): Filistin’deki 5 site- devletten biri. Diðerleri þunlardýr: Asdod, Ekron, Gath, Gazze (Samson burada kör edilmiþtir).

Lasis (Tel ed Duweir: Duweir tepesi): Yeremya’nýn (Jeremiah) mektuplarý bu þehirde bulundu. Þehir, Ý.Ö. 588 yýlýnda kral Nabukadnezar (Nabulhodonossor) tarafýndan fethedildi.

Ziklag: Hz. Davud’un, Amalekler’i sýkýþtýrdýðý yer.

Anata (Anathoth): Yeremya peygamberin doðum yeri

En-Gedi: Davud peygamberin Saul’u affettiði yer.

Massada: 960 Zealot militanýnýn, Romalýlar’la savaþa tutuþup, nihayetinde topluca intihar ettiði yer.

Dhiban (Dibon): Kral Mesa’nýn zaferine iliþkin Moab Anýtý’nýn bulunduðu yer.

Nebo Daðý: Hz. Musa, Vadedilmiþ Topraklar’ýn yerini burada tahsil etti.

Khirbet Qumran: 1947 yýlýnda bir çoban tarafýndan bulunan ve içinde ilk Ýncil tomarlarýnýn bulunduðu iddia edilen maðara. Burasýnýn bir Esseni kütüphanesi ve mabedi olduðu kabul ediliyor

Amman (Ammon, Rabbah): Ammon krallýðýnýn ve bugün Ürdün’ün baþþehri.

Abel-Meholah: Elyeþa peygamberin doðum yeri.

Berhel (Beitin):Ýsrail kraliyet sunaðý. Kudüs’teki Süleyman mabedinin rakibi konumundaydý.

Nablus (Sesem): Hz. Ýsa’nýn Samariyalý kadýnla görüþtüðü yer. Joshua, Ýsrail kabileleriyle büyük toplantýsýný burada yaptý.

Siloah: Ýsrail’in eski merkezi tapýnaðý.

Efraim ormaný: Absalom’un, babasý Davud’a karþý bu ormanda örgütlendi.

Penuel: Yakub’un, büyük bir melekle güreþtiðine inanýlan yer.

Sebastiye (Samariye): Ý.Ö. 870 yýlýnda, Omri döneminde Ýsrail’in baþþehri. Ý.Ö. 721 yýlýnda Asurlular’ýn eline geçti.

Dothan: Hz. Yusuf’un, kardeþleri tarafýndan köleliðe terkedildiði yer.

Ein Dor (Endor): Saul’un öldüðü yer.

Hazor: Önemli Kenan yerleþimlerinden.

Baniyas (Caesarea Philippi): Hz. Ýsa’nýn Kudüs’e dönmeye karar verdiði yer.

Ý.Ö. 70 (ya da 74) yýlýnda Kudüs kenti kuþatma altýndadýr. Kentin güçlü surlarý, o sýralarda altýn çaðýný yaþamakta olan Roma Ýmparatorluðu’nun görkemli ordularý tarafýndan çevrelenmiþtir ve haftalardýr sürmekte olan bu aðýr muhasaraya karþý Yahudiler direnmektedirler. Karþýlarýndaki ordu, ünlü Komutan Titus tarafýndan yönetilen “dünyanýn en güçlü ordusu”dur. Rasyonel bir deðerlendirme, Yahudiler’in direnerek bir zafere ulaþmalarýnýn mümkün olmadýðýný açýkça göstermektedir.

Buna karþýn, “Zealotlar” sonuna kadar savaþmakta kararlýdýrlar. Bir þekilde bir “mucize”nin gerçekleþeceðine ve Roma’yý ne olursa olsun yeneceklerine inandýrmýþlardýr kendilerini. Teslim olma yanlýsý, ihanetçi haham Ben Zakkai’yi pasifize ederler ve Kudüs’ün ve tüm Yahudi ulusunun kaderini kendi ellerine alýrlar. Romalýlarýn “teslim olun” çaðrýsýna “sonuna kadar savaþ” sloganýyla yanýt verirler.

Romalýlar, Filistin’i Ý.Ö. 63 yýlýnda kansýz bir fetihle imparatorluklarýna katmýþlar, sonra da zamanýn þartlarýna göre “hoþgörülü” sayýlabilecek bir yönetim biçimi oluþturdular. Ýmparatorluk içinde baþka hiçbir azýnlýða tanýnmamýþ olan hak ve ayrýcalýklar verildi Yahudiler’e. Yahudiler yine kendi krallarý tarafýndan yönetiliyorlardý. Tabii ki bu kral kukla bir kraldý ve Roma’nýn iþbirlikçisiydi. Dini iþlerinde özerktiler.

Buna raðmen özgürlük iradesi aðýr bastý ve Yahudiler, Zealotlar’ýn öncülüðünde "Büyük Yahudi Ýsyaný”ný, Ý.S. 66 yýlýnda baþlattýlar. Ýsyan Kudüs’ün yakýnlarýnda, Masada kayalýklarýndaki iyi korunan bir kalede baþladý. Kaledeki Roma garnizonu Yahudiler’in ani bir saldýrýsý ile gafil avlandý ve Yahudiler garnizondaki askerlerin tümünü tasfiye etti. Benzer bir saldýrý, Antonia kalesindeki Roma garnizonuna karþý gerçekleþti ve buradaki askerler de tasfiye oldular.

Roma ordularýna karþý giriþilen bu savaþ, oldukça güçlü direniþlere karþýn M.S. 70 (veya 74) yýlýnda Kudüs’ün kuþatýlmasýyla sonuçlandý. Yahudiler, bu baðýmsýzlýk deneyimlerinde baþarýsýz oldular. Kudüs’teki Yahudi direniþi çok güçlü oldu ve Roma epeyce asker yitirdi. Hz. Süleyman tapýnaðýna sýðýnan Yahudiler, 8 günlük bir direniþten sonra teslim oldular. Bu çatýþmalar sýrasýnda tapýnak hemen tamamen yokoldu. Geriye bir tek tapýnaðýn batý tarafýndaki duvarý kaldý; ilerleyen yüzyýllar boyunca bu duvar, Kudüs’teki tarihi hezimetin anýsýna, Yahudiler tarafýndan “Aðlama Duvarý” olarak kabul edilecekti. Bu yenilgiyle birlikte Kudüs yerle bir oldu ve yaklaþýk bir milyon Yahudi ya öldürüldü ya da köle olarak satýldý. Yahudiler, teslimiyeti kabul etmediler ve bunun bedelini çok aðýr bir biçimde ödediler. Roma Ordusu’nun en çok uðraþtýranlar onlar oldu. Fakat durmadýlar, Kudüs’teki kýyýmdan kurtulanlar, isyanýn baþladýðý yerde, Masada kalesinde bir kez daha örgütlendiler ve yeniden Roma’ya karþý silahlý mücadeleye giriþtiler. Sonunda, 73 (veya 77) yýlýnda, 100 kadar Yahudi gerilla, eþleri ve çocuklarý ile birlikte Masada’da sýkýþtýrýldýlar ve teslim olmaya zorlandýlar. Ancak Romalýlar kaleye girdiklerinde tek bir canlý Yahudi bile bulamadýlar; Yahudi militanlar, teslimiyeti reddederek topluca intihar etmeyi seçmiþlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder