Pazartesi, Haziran 06, 2011

Kuran'da Fil Ordusunun Helakı

Kuran'da Fil Ordusunun Helakı

Yüce Allah'ın ayetlerinde kutsal olduğunu bildirdiği Kabe, günümüzde de Müslümanlar için en kutlu mekandır. Rabbimiz, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından inşa edildiği tarihten itibaren bu kutsal mekanı korumuş ve İslamiyet'in indirilişinden önce aldığı Ümmül Kur'a (şehirlerin anası) ismiyle Mekke, dışarıdan yapılan hiçbir saldırı veya işgalle alınamamıştır.

Tüm Müslümanlar için en kutlu mekan olan Kabe, Allah'ın emriyle, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından inşa edilmiştir. Beyt-i Haram olarak da nitelendirilen Kabe-i Muazzama, Kuran'da Allah'ın, 
"kutlu ve hidayet bulunan yer" olarak tarif ettiği mübarek bir mekandır. Yüce Rabbimiz, Kuran'da Mekke'nin kutlu bir mekan olduğunu şöyle bildirmiştir: "Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Mekke'de, o, kutlu ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olandır."(Al-i İmran Suresi, 96)

İnşa edildiği ilk günden beri Müslümanlar tarafından tavaf ve hac edilen Kabe, Hz. İbrahim döneminden itibaren kutsal bir yer olmuştur. Yüce Allah ayrıca başka bir ayetinde Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı olduğunu da bildirmiştir:
"Orada apaçık ayetler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır." (Al-i İmran Suresi, 97)


Şehirlerin Anası Mekke

Tarihi birçok olayın yaşandığı Kabe, ilk yapıldığı günden beri insanlar tarafından ziyaret ediliyor ve burada ticaret yapılıyordu. Mekke coğrafi koşulları nedeniyle tarım yapılmaya pek elverişli değildi. Ancak Yemen'e ve Şam'a giden ticaret kervanlarının uğrak yeri olması sayesinde, Arabistan Yarımadasında ticari açıdan önemli bir merkez olmuştu.

Çöllerle kaplı olmasına rağmen, bulunduğu bölge itibarı ile önemi büyük olan kutsal şehir Mekke'yi, sırasıyla Roma ve Bizans İmparatorları, Acem ve Habeş Kralları topraklarına katma girişiminde bulunmuşlardır. Fakat İslamiyet'in indirilişinden önce aldığı Ümmül Kur'a (şehirlerin anası) ismiyle Mekke, hiçbir zaman dışarıdan yapılan bir saldırı veya işgalle alınamamıştır.


Yemen Valisi Ebrehe'nin Sinsi Oyunu

Kabe'nin önemli bir ziyaret ve ticaret merkezi olması, çevredeki birçok krallığın dikkatini çekmiş ve Mekke şehri ile sosyal ve ekonomik rekabete giren diğer şehirler halkı için de haset sebebi olmuştu.

Tarihi kaynaklara göre; Mekke'ye sahip olmak isteyen kişilerden biri de Habeşistan Kralı'nın Yemen Valisi Ebrehe idi. Ebrehe, Yemen'in şimdiki başkenti olan San'a'da büyük bir bina yaptırmış ve bölge halkının Kabe yerine, kendi yaptırdığı binayı ziyaret etmelerini istemişti. Gelenleri en iyi şekilde ağırlayacağını da duyurmasına rağmen, Ebrehe'nin çağrısı bölge halkı tarafından ilgi görmemiştir.


Planın Dini ve Siyasi Yönü

Tarihi kayıtları göre, Ebrehe'nin bu davetinde hem dini hem de siyasi sebepler vardı. Bu sinsi oyunun siyasi ve ekonomik sebebi öncelikle o dönemde yani Milattan sonra beşinci-altıncı asırda Bizans'ın Habeşistan ile işbirliği yaparak Araplar'ın deniz ve karayolu ticaretini ele geçirmekti. Böylece Afrika, Hindistan ve benzeri uzak ülkelerle doğrudan ticari ilişkiye geçilip Araplar devre dışı bırakılacak ve aynı zamanda Arap Yarımadası üzerinde sömürgeci bir ortam oluşturulacaktı.

Dini sebebi ise, Arap Yarımadası'nda yaşamakta olan Arapları Kutsal Kabe'den koparıp San'a'da yaptırılan büyük kiliseyle tanıştırmaktı. Hacılar böylece bu yeni mabede alıştırılıp ısındırılacaktı.

Bu durum tarihi kaynaklara 
"Fil Olayı" olarak geçmiş ve şu şekilde ele alınmıştı: Genel kabule göre, Hz. Muhammed (sav)'in doğduğu yıl, Ebrehe büyük bir ordu hazırladı ve kuzeye yani Mekke'ye doğru yola çıktı. Amacı Mekke'deki Kabe'yi yıkmaktı. Ordusunda, Habeşistan'dan getirilmiş yaklaşık on tane fil vardı. Ebrehe'nin ordusu bu haliyle o döneme göre çok güçlüydü. Mekkelilerin ise böyle bir orduya karşı koyacak teçhizatları ve donanımları yoktu. Ebrehe, fillerin yanı sıra donanımlı savaşçılardan oluşan güçlü bir de ordu oluşturdu.

Bu saldırı ile Araplar'ın, hem ticaret yollarının ellerinden alınması, hem de güven duydukları Kutsal Kabe'nin yıkılması amaçlanıyordu. Ebrehe'nin planı gerçekleştirilirse, bölgedeki bütün kabilelerin yüzleri San'a'daki mabede döndürülecekti.

Yemen valilerinden Zunefer, Ebrehe'nin bu harekatını durdurmak için hem kendi kuvvetlerini, hem de diğer Arapları savaşa çağırdı. Ancak toplanan güç, Ebrehe'yi Mekke'den önce durdurmak istese de bunu başaramayıp yenik düştü.


Ebrehe'yi Yanıltan Zafer

Mekke'ye doğru yoluna devam eden Ebrehe, Mekke yakınlarında karargah kurup Mekkelilere ait deve sürülerini yağma etti. Yolculuğun devamında hiçbir güçle karşılaşmayan Ebrehe, Kureyş Kabilesi'ne elçisini göndererek Mekke Emiri Abdulmuttalib ile görüşmek istediğini belirtti.

Abdulmuttalib, elçinin teklifini dinledikten sonra ona: 
"Allah'a andolsun ki, sizinle savaşmayı düşünmüyoruz. Zira böyle güçlü bir orduyla savaşacak güç ve imkanımız yoktur. İşte şu gördüğün Allah'a ibadet edilen Beytülharam'dır, aynı zamanda İbrahim Peygamber'in (A.S.) Cenab-ı Allah'a ibadet ettiği kutsal bir yerdir. Bizim size karşı engel olacak bir ordumuz yoktur, ama Beyt'in (Kabe'nin) Sahibi gelenlere engel olur ve evini korur" dedi. (İslam Ansiklopedisi. "Fil Suresi" "Fil Vakası" "Ebrehe" başlıkları, Taberi, Cami-ül Beyan, İbn Hişam, es Sire)

Fil Ordusunun Yenilgisi Tarihi kaynaklara göre; bu görüşmenin ardından Ebrehe Kabe'yi yıkmak üzere harekete geçti. Ancak ordunun en önemli saldırı gücü olan filler, Kabe yönüne doğru hareket etmeyip yere çöktü. Filler başka yöne çevrilince kalkıp hareket ediyor, Mekke'ye doğru çevrilince çöküp kalıyordu. Bu sırada gökyüzünde beliren kuş sürüsünün fillerin bulunduğu yere geldiği görüldü. Her kuş, bir taş taşıyor ve bunu ordunun üzerine geldiğinde bırakıyordu.

Ünlü tefsir alimi İbn Kesir'in naklettiğine göre, Kuran'da 
"Ebabil" diye adlandırılan bu kuşlar, güvercinden biraz küçüktüler. Sürüler halinde Ebrehe ve ordusunu gökyüzünden kuşatıp, taş yağmuruna tuttular. Bu saldırı sonucunda fillerle desteklenmiş ordu dağılarak geri döndü.


Fil Suresi Hakkında Alimlerin Açıklamaları


"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? Onların 'tasarladıkları planlarını' boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi. Onlara 'pişirilip-sertleştirilmiş balçık taşları' atıyorlardı." (Fil Suresi, 1–4)

Ayetlerde fil sahibinin ordusunu yenilgiye uğratan kuşlardan bahsederken
"Tayran Ebabil" (Ebabil Kuşları) kelimesi kullanılmıştır. Tayran kelimesi uçan herhangi bir canlı ya da cisim için de kullanılabilir.

Rivayetlerin bir kısmına göre ise, atılan taşlar, ateşli silahlarla atılan kurşun misali kime isabet etmişse, onun ölümüne sebep olmuştur. 
"Pişirilmiş ve sertleştirilmiş balçık taş" olarak tabir edilen bu taşlar özel bir taştır. Ayette, atılan taşın türü hakkında "siccil" kelimesi kullanılmıştır.

Dil bilimcileri bu isimle ilgili olarak farklı tespit ve yorumlar yapmışlardır. Ebu Ubeyd'e göre: Sert, katı, şedit madde demektir. Bu ifadeden ve tariften, anlaşıldığına göre, böyle sert bir taşın yüksekten atılması küçük de olsa büyük tahribat yapmasına sebep olmuş olabilir.

İbn Abbas'a göre: Bu kelimenin aslı Farsça'dır. Taş manasında olan 
"seng" ile, çamur manasında olan "gil"in birleşmesi ve Arapların bunu "siggil" değil de"siccil" şeklinde telaffuz etmesiyle oluşmuştur.

Kuran ayetlerinde bildirildiği ve İslam alimlerinin de açıklamalarından anlaşıldığı üzere, Kutsal Kabe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin ordusu, kuşlar (veya uçan herhangi başka bir şey) vasıtasıyla atılan taşlarla (veya taş benzeri çok sert, işlenmiş cisimlerle) bertaraf edilmiştir.
Yenik Ekin Gibi
"Sonunda onları, yenik ekin yaprağı gibi kıldı." (Fil Suresi, 5)

Yüce Rabbimiz, ayetinde kuşların attığı taşlarla ezici bir yenilgiye uğratılıp yok edilen ordunun sonunu 
"yenik ekin çöpü"ne benzetmektedir. Bu sonuç, rivayet edilen hangi şekilde olmuş olursa olsun, vaka olarak çok düşündürücü ve anlamlıdır. Ordudakilerin aldıkları ölümcül yaralar neticesinde, bertaraf olduğu anlaşılmaktadır. Ki bu ayette de belirtildiği gibi, fil ordusu böcek tarafından yenmiş ekin veya dolu vs isabet etmiş bahçeye benzer bir şekilde yok olmuştur.

Yüce Allah'ın Kuran'da bildirdiği önemli bir ibret olan Fil Vakası, hem Kuran ayetlerinde hem de tarihi kaynaklarda bulunan bir kıssadır. Yazı boyunca konu edilen Ebrehe ve fil ordusu bu nedenle İslam Tarihi açısından oldukça önemli bir olaydır.

İslam düşünürleri tarafından birkaç detay dışında ittifakla yorumlanan Fil Vakası, Yüce Allah'ın kutsal mekanı olan Kabe'ye saldırılması sonucunda karşılaşılan engeli açıkça ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki 
"Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır." (Al-i İmran Suresi, 54)


Olayın Gerçekleştiği Yer

Müzdelife ve Mina arasındaki Muhassab Vadisi arasında bulunan Muassib'da meydana geldiği rivayet edilir. Filler ve Ebrehe'nin adamları daha Kabe'ye yaklaşamadan bu bölgede yenilgiye uğramışlardır. İslami kaynaklarda bu bölge ile ilgili yapılan yorumlarda ittifak vardır. Bütün Kuran yorumcuları aynı yer üzerinde birleşmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder