BESMELENİN FAZİLETİ
“Mektup Süleymandandır, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyladır”. (En-Neml 30)
Muhterem Müslümanlar!
Bu günkü sohbetimizde Besmelenin faziletinden bahsetmek istiyorum. Her zaman okuduğumuz besmele hangi manalara gelmekte ve okuyanlara ne imkanlar hazırlamaktadır. Besmele okuyanlar ile okumayanlar arasında kazanç ve zarar bakımından hangi farklar vardır.? Bunları yer yer izah etmeye çalışacağım.
Sohbetimin başında okuduğum Ayet-i kerimenin bir evveli ile iki sonraki ayetlerle toplu olarak bir kere daha mealini sunalım.
Sebe melikesi; “Ey ileri gelenler ! bana, merhamet eden, merhametli olan Allah’ın adıyla başlayın ve sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin diyen Süleyman’dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı.Ey ileri gelenler ! vereceğim emir hakkında bana fikrimizi söyleyin, siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem,” dedi (en-Neml 29-32)
İslam’da gerek dünya ve gerekse Ahiretle ilgili olsun her önemli ve meşru işe Besmele ile başlamak tavsiye edilmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur.
“Bismillahirrahmanirrahim ile başlayan her iş bereketsiz ve güdüktür.” Hz.Peygamber (s.a.v) bir çok iş münasebetiyle BESMELE çektiği hadis kitaplarında mevcuttur. Ayrıca belli ibadetlerde ve hayvan kesiminde besmele çekmenin gerekli olduğu da bilinmektedir. Bizler de O’nun sünneti gereğince her işe başlarken BESMELE çekeriz. Bunun yararına inanırız. Abdest alırken, gusle başlarken, namaza başlarken, giyinirken, yerken, su içerken, hayırlı bir işe başlarken hep besmele çekeriz.
Bir Müslüman herhangi bir işe başlamadan önce besmele çekmekle, “Nefsim veya başka bir varlık adına değil, Allah adına, O’nun rızası için ve O’nun izniyle başlıyorum” demek ister. O’nun rahman ve
rahim isimlerinin tecelli etmesini beklediğini, böylece hem dünya hem de Ahiret saadeti dilediğini, giriştiği işe güç yetirebilmesi için gerekli olan kudretin yüce Allah tarafından ihsan edilmesini temenni ettiğini ve kendisinin devamlı olarak O’nun yardımına muhtaç olduğunu bildirmiş, böylece ezeli kudretin yardımını celbetmiş olur.
Aziz Cemaat !
Kur’anı Kerim’de Tevbe suresi dışındaki bütün surelerin başında BESMELE bulunmaktadır. Yapacakları bütün işlerden önce besmeleyi okuyan Müslümanlar da böylece Kur’anın bu yönteminin takip etmektedirler. Cahiliyye döneminden kalma adetlerine bağlı olan İslam dışı gruplar da bir iş yapmadan önce kendi ilahlarının ve putlarının isimlerini anarak onlardan yardım isterlerdi.
Yüce Allah da Müslümanları uyarırcasına Kur’an surelerine BESMELE ile başlayarak onların yapacakları işlere BESMELE ile başlamalarını ve böylece putperestlere muhalefet etmelerini istemektedirler. Zaten Kur’anı kerim putperestlere edindikleri ilahların kendilerine fayda veya zarar veremeyeceğini ifade ederek bu yolu takip edenleri kınamaktadır.
Bu hususta Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır; “Kafirler O’nu bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, bizzat kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye,hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilahlar edindiler” (Furkan 3)
Yapacağı işe BESMELE ile başlayan Müslüman işini daha başlangıçta sağlam tutmuş olur. Böylece o kişi her şeye gücü yeten Yüce Allah’tan işini kolaylaştırıp sonucunun da faydalı ve bereketli olmasını dilemektedir. Hz. Peygamber (s.a.v) bu meyanda şöyle buyurmaktadır. “Besmele ile başlanmayan bütün işler yarım kalmıştır” bu hadisi Şeriften de anlaşılacağı gibi Hz.Peygamber, işlerine besmele ile başlamayanların işlerinin kemale eremeyeceğini ifade etmektedir. Bu hadisten Yüce Allah (cc)’ın besmele ile işe başlayanlara yardım edeceği müjdesini de çıkarabiliriz.Ancak besmeleyi okuyan kişi bunu sadece bir söz olarak okumamalıdır. Bir Müslüman yapacağı her işten önce okuduğu besmele ile Yüce Allah’ın adına iş yapacağına dair söz vermektedir. Bu sözüne o işin başlangıcından sonuna kadar uymalıdır. Allah adına yaptığını hiç unutmamalıdır....
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir başka hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır.
“Her kitabın anahtarı Bismillahirrahmanirrahim’dir “ böylece Cenabı Hakkın adıyla yapılan her iş, yazılan her kitap O’nun razı olacağı bir konumda gerçekleşeceği için bütün varlıklara fayda verecektir.
Hz.Peygamber Efendimiz (s.a.v) Müslümanlardan her zaman besmeleyi okumalarını istemiş ve bunun çok mükafatlı bir iş olduğunu da şu hadisinde dile getirmiştir. “Her kim Bismillahirrrahmanirrahim’i okursa besmelenin her bir harfi için o kişiye dört bin sevap yazılır. Yine okuyan kişinin dört bin hatası affedilir ve o kişinin derecesi dört bin defa yükseltilir.”
Hz. Peygamber (s.a.v) bir başka hadisi şeriflerinde besmele hakkında soru soran Osman bin Affana şöyle cevap vermiştir;
“O Allah’ın isimlerinden bir isimdir.Onunla Allahın büyük ismi arasındaki uzaklık gözün içindeki beyazlık ve siyahlık arasındaki mesafe kadardır”
Yine sevgili Peygamberimiz (s.a.v) başka bir hadisi şeriflerinde besmelenin kendisine ve Hz.Süleyman’a vahyedilip diğer Peygamberlere vahyedilmemiş olmasının Cenabı Hakktan kendilerine özel bir ikram olduğunu şu ifadelerle dile getirmiştir.“Bana bir ayet indirildi ki bu ayet Bismillahirrahmanirrahim olup benim ve Süleyman bin Davud’un dışında hiçbir nebiye indirilmemiştir.”
Besmele insanları istenmeyen şeylere karşı koruyan bir kalkan gibidir. Besmelenin bu koruyucu vasfı Hz.Peygamber (s.a.v) in şu hadisi şerifinde de ifade edildiği gibi ahirette de geçerlidir. “Her kim cehennemdeki ondokuz zebaniden korunmak istiyorsa BİSMİLAHİRRAHMANİRRAHİM’i okusun “ Besmele, okuyan kişiye barış ve esenlik sağlar, onun için bir güvenlik ortamı oluşturur. Bu konuyla ilgili olarak İbn-i Abbas (r.a) şöyle bir olay anlatmaktadır.
Bir gün Hz.Ali’ye Tevbe suresinin başında niçin besmelenin olmadığını sordum. Kendisi bana şöyle cevap verdi.”Besmele’de güvenlik vardır, halbuki Tevbe suresinde savaş emirleri vardır.”
Hz. Ali yine bir başka sözünde besmele ile ilgili olarak şöyle demektedir “Besmele her isteyen kişiye şifadır.”
Hz. Ali yine bir başka sözünde besmele ile ilgili olarak şöyle demektedir: “BesmeIe bütün sürelerin tacıdır.”
Sohbetimizin buraya kadar olan kısmında besmelenin faziletinden kısaca bahsettim, bu konuyu sohbetimizin ilerideki dakikalarında anlatmaya devam edeceğim. Besmelenin faziletini Yüce Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatlarını gördüğümüzde daha iyi anlamış olacağız. Şimdi besmeleyi Kur’an-ı Kerim’deki konumu itibariyle inceleyelim.
Kur’an-ı Kerimde Besmele:
Dersimizin başında da ifade ettiğimiz gibi besmele-i Kur’an-ı Kerimde Tevbe süresi dışındaki bütün sürelerin başında yer almaktadır. Bunun yanında Besmele Neml Süresi’nde de bir Ayet-i Kerime içerisinde şöyle geçmektedir.
“O Süleyman’dan (geliyor) ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla (başlamakta)dır.” Bu ayette görüldüğü gibi besmelenin başında: ibaresi yer almaktadır. Bu durum ise besmelenin başlı başına bir ayet olmasını engellemektedir.Besmelenin Kur’an’dan bir ayet mi, yoksa bütün surelerden bir ayet mi olup olmadığı hususlarını sohbetimiz daha sonraki bölümlerinde ele alacağız. Biz şimdi besmelenin Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından nasıl ele alındığını ve Hz. Peygamberin besmele hakkındaki uygulamalarının ne olduğunu kısaca temas edeceğiz;
Hz. Peygamber ve Besmele:
Hz. Muhammed (s.a.v)’in Besmele Hususundaki Görüşü ve Uygulamaları Şöyledir: Hz. Peygamberin besmele hakkındaki uygulamalarının yani, onunla Kur’an-ı Kerimi okumaya başlaması, ve aynı şekilde Müslümanlarında Kur’an okumaya besmele ile başlamalarını emretmesi hususunda farklı rivayetler vardır. Başka bir ifade ile Hz. Peygamberin uygulamasında besmelenin bir ayet mi, yoksa sadece Fatiha süresinin başında bir Ayet mi olup olmaması hususu bu konuda gelen çeşitli ,rivayetler sebebiyle ihtilaflıdır.
Mesele İmam-ı Şafiye göre;
1-Her sürenin başından bir ayettir.
2-İmam-ı Malik ve Evzaine göre her sürenin başından bir ayet değildir.
3-Ahmet İbn-i Hanbel ve hanefi kavline göre ise bir ayeti fezzedir, yani müstakil bir Ayettir, başka surelerden değildir görüşündedirler.
Hz. Osmanın istinsah ettirdiği ve bütün sahabelerin kabul ve tasdik eylediği ana mushafların hepsinde bütün sürelerin başında Besmele yazılıdır. Bu besmelenin Kur’an’dan olduğuna en kati delildir. Zira Ashab-ı Kiram, Kur’an-ı Kur’andan olmayan her şeyden tecrid ediyorlardı. Mushafın iki yan kapakları arasına Kur’an’dan olmayan hiçbir şey yazmıyorlardı.
Kitabullah’ı muhafaza etmek ve kendilerinden sonra gelenlerin şüpheye düşerek Kur’andan olmayanı Kur’andan zannetmelerine meydan vermemek için son derece ihtiyatlı ve şiddetli hareket ediyorlardı. Mushafın deffeteyni yani, iki taraftaki kapakları arasında onlar Kur’andandır, diye hüküm ediyorlardı. Kur’andan olmayan bir şeyi asla yazmıyorlardı, hafta sürelerin adları ile ayetIerin sayısını bile yazmamışlardı. Mushaf-ı Osmanda bunlar yazılı değildir. Sonraları bunlar kuşe içinde yazılmaya başlanmıştır.
Eş-Şa’bi ve el-A’meş şöyle bir rivayette bulunmaktadırlar “Allah’ın Rasulü önceleri yazışmalarında (Bismikellahümme) Ey Allahım senin isminle başlarım, ibaresini yazdırıyordu.Daha sonra (Bismillah) Allahın adıyla başlarım ibaresinin yazılmasını emretti ve öylece yazıldı. Ancak İsra Suresinin 110. ayetinde Cenabı Hak;
“De ki: İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın, hangisi ile çağırırsanız nihayet en güzel isimler Onundur....” ayeti nazil olunca, bu sefer (Bismillahirrahman) “Rahman olan Allah’ın adıyla” şeklinde yazılmasını emretti. Daha sonra Nemi süresinin 30. ayeti nazil olunca da, besmelenin bugün okuduğumuz şekliyle yazılmasını emretti.
Asıl itibarıyla Hz. Peygamber (sav) besmelenin okunması hususunu geniş bir yelpaze de tutmuştur.Mesela: Fatiha süresinin okunduğu zaman besmelenin de okunmasını Hz. Peygamber (sav) şu ifadeleriyle dile getirmiştir:
“Fatihayı okudunuz zaman besmeleyi de okuyunuz. Çünkü 0 Ümmü’l-Kitabdır, Ümmü’l -Kur’andır. Seb’uI-Mesanidi”
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber (sav) besmelenin faziletini sürekli olarak ifade ederek onun her vesile ile okunmasını müslümanlara emretmektedir.
Besmeledeki Allahu Telanın isimlerinden; er-Rahman lafzı hayrı başkasına ulaştırmak anlamına gelir. Ve Allah’tan başkası için bu isim kullanılmaz.Bu dünyadaki kafir ve mümin ayırımı yapmadan herkese nimet veren demektir. Yani bu dünyada bütün canlıları rızık verilmesi, inkarcılara bile rızık verilmesi, her canlının birbirine acıması, Cenabı Hakkın bu Rahman sıfatının bir tecellisidir. Dünyada herkes bu nimetten faydalanır.
Bir de er-Rahim sıfatı vardır. Er-Rahim ise Cenabı Hakkın ahirette sadece müminlere nimet vereceği ve rahmetinin sadece onlara mahsus olacağını ifade etmektedir.
İbn-i Mübarek (r.a) bu iki isimle ilgili olarak şöyle demiştir. “Rahman; istenildiği zaman nimet veren demektir. Rahim ise; istendiği, dua edildiği zaman gazab edendir. Yani yüce Allah istemeyen, dua etmeyen kuluna gazap eder. O ister ki kulu istesin, dua etsin, halini Allah’a arzetsin de yüce Allah da kuluna ikramda ve ihsanda bulunsun, hatalarını bağışlasın, günahlarını affetsin.
Bir hadisi kudside Cenabı Hak şöyle buyuruyor.
“Kim bana da etmezse, ona gazab ederim”
Muhterem Müslümanlar !
Besmele içeriği ile Cenab-ı Hakkın insanlara bir rahmetidir, bundan dolayı besmele bütün varlıklar için bir sığınak gibidir. Allahın rahmeti olmaksızın hiçbir varlığın dünyada yaşaması mümkün değildir. O bu sıfaları ile bu dünyada yarattığı bütün varlıklara nimet vereceğini vaad ediyor.
Bir müslüman yapacağı işe başlamadan önce besmeleyi okurken bir gerçeği peşinen kabul etmiştir ki, o da eğer kendisi birşeyi elde etmek için çalışırsa ancak o zaman hedefine ulaşabilecektir. Aynı zamanda bu kişi besmeleyi okumakla yapacağı işte Cenab-ı Hakkın rızasını gözeteceğine dair yine Ona söz vermektedir. Nasıl ki bir hakim hukukun adına iş yaparsa besmeleyi okuyan kişi de Cenab-ı Hakkın adına iş yapmaktadır. Artık bu müslüman yapacağı her işte Allah’ın rızasını gözetecek, şartlar ne olursa olsun doğruluktan ayrılmayacaktır. Çünkü besmele ile işe başlayan kişi Allah’a O’nun adına iş yapmaya söz verirken Kur’anın bütün emirlerine de uyarak iş yapacağına söz vermiş olmaktadır.
Eğer bir müslüman Allah’ın adına iş yapmaya niyet etmiş, bu niyetini de besmeleyi okuyarak pratiğe dökmüşse o insan artık yapacağı işlerde takip edeceği sistemi ve yolu Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Muhammed (s.a.v)in sünnetinden almak zorundadır Çünkü besmele bir andlaşmaya imza koymak, taraf olmak ve söz vermektir Besmeleyi okumak bundan dolayı çok ciddi bir iştir. Bir müslüman besmeleyi okuyarak işine başlamışsa çok büyük bir sorumluluğu üzerine almış demektir. Zaten Kur’an-ı Kerime uygun bir metod takib eden ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in ümmeti olmaya söz veren bir kişinin besmelesiz bir işe başlaması ve onun içeriğine bağlı kalmadan iş yapması düşünülemez. Yaptığı işin Allah’ın rızasına uygun olması için azami gayret gösterecektir. Çünkü bu kişi daha başlangıçta besmeleyi okumakla bu gibi şeyleri yapmaya söz vermiştir. Tabiatıyla sözünde durmakta müslümanın en bariz özelliklerinden birisidir. Müslüman mutlaka sözünde duran kimsedir!..
Muhterem mü’minler! Besmele üzerinde ne kadar konuşulsa azdır. Mü’minin hayatının her safhasında besmele vardır ve olmalıdır. Yatağa yatarken besmele, kalkarken, besmele, elbiseyi giyerken besmele, çıkarırken besmele, abdest almaya başlarken besmele, yemek yerken besmele, su içerken besmele, otururken besmele, kalkarken besmele, evden çıkarken besmele, eve girerken besmele, dükkanın kapısını açarken besmele, tezgahın başına geçerken besmele, memur masasına otururken besmele, yazı yazarken besmele, okurken besmele! Hep işlerine besmele ile başlaması lazımdır.
Bir hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur.
Ömer ibn-i Ebü-Seleme (r.a)dan: Rasül-i Ekrem (sav): “Bismillah de sağ elinIe ve önünden ye.”
Başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurmaktadır.
Aişe (ra) den Rasül-i Ekrem (sav): “Yemek yediğiniz zaman Allah’ın adını yadediniz. Eğer yemeğin evvelinde Besmeleyi unutursanız evveli için de sonu için de “Bismillah deyin”
Yine başka bir hadisi Şerifte Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. “Herhangi bir hayırlı işe eğer besmele ile başlanmazsa o iş ebter olur”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder