Cumartesi, Mayıs 07, 2011

ANADOLU'DAN KAÇIRILAN ESERLER

ANADOLU'DAN KAÇIRILAN ESERLER

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ9. YÜZYILDA ANADOLU’DAN KAÇIRILAN

BELLİ BAŞLI TARİHİ ESERLER



ELMALI SİKKELERİ

Elmalı Sikkeleri’nin Tarihi

M.Ö. V. Yüzyılda Perslerin Yunanistan'ı istila etmelerinden sonra Atina Şehir Devleti'nin önderliğinde Akdeniz çevresi şehirlerinden oluşan bir birlik kurulmuştu (Atik - Delos Deniz Birliği). Birliğin bir merkezi ve bir bütçesi vardı. Her ülke kendi bastığı gümüş sikkeden kendi gücü oranında katkıda bulunuyordu.



Elmalı Sikkeleri’nin Bulunması ve Kaçırılması

984 yılında Antalya'nın Elmalı İlçesi'nde kaçak kazılar sonucu bulunan yüzyılın definesi Elmalı Sikkeleri o bölgede bulunan bütün şehir devletlerinin paralarını içeriyordu. Yaklaşık1900 adet sikkenin binden fazlası ise Likya bölgesindeki şehir devletlerinin parası idi ve içlerinde şimdiye kadar bilinmeyen hanedanların sikkeleri de vardı.

Söz konusu sikkelere yüzyılın definesi denmesinin en önemli nedeni; Yunanlılar Persleri yendikleri için bir anı parası çıkarmışlardı. Normal olarak o zaman para birimi bir drahmi, en fazla 4 drahmi iken anma nedeniyle 10 drahmilik para çıkarılmıştı (10 drahmilik para =Dekadrahmi). Bu sikkeler çok az sayıda basılmıştı ve 1984 yılına kadar dünyada sadece 13 tanesinin varlığı bilinmekte idi. Elmalı Definesi'nde ise bunlardan 14 tane bulunmaktaydı.



Elmalı Definesi'nin bulunmasıyla insanlık tarihinin bilinmeyen önemli bir bölümü aydınlanmış ve dünyada bilinen Dekadrahmi sayısı iki katına çıkmıştır.



Aralarında metal detektör yapan bir TV tamircisinin bulduğu üç kişi 1984 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesinde yaklaşık 1900 antik gümüş sikkeden oluşan bir gömüt buldu. Gömütün satışı için kaçakçılar bir konsorsiyum, alıcıları da Boston’da bir ortaklık kurdular. Yüzyılın definesi denilen bu gömütte 14 yunan antik dekadrahmisi vardı.oysa,İÖ 5.yüzyıldan günümüze bu sikkelerde sadece 7 tane kalmıştı.Elmalı gömütündeki dekadrahmilerden biri,Amerikalı bir TV yapımcısına 600 bin kalanları ise üç ortak 3.5 milyon dolara aldı.Türk hükümeti alıcıları Boston’da dava etti.(ÖZGEN ACAR).



Elmalı Sikkeleri’nin Geri Getirilişi

Elmalı Sikkeleri ile ilgili tüm bilgi ve gelişmeler 16 Şubat 1998 tarihinde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında görülmüş ve Elmalı Sikkeleri'nin uzlaşma suretiyle geri alınması için gerekli çalışmaların yapılması konusunda Kültür Bakanlığı'na yetki verilmiştir.1998 yılı içince yapılan yoğun görüşme ve çalışmalar sonucu Elmalı Sikkeleri'ni elinde bulunduran taraflara anlaşma noktasına gelinmiş, ve anlaşma 01 Şubat 1999 tarihi itibari ile tüm taraflarca imzalanmıştır. Uzlaşma yoluyla sikkelerin geri alınması için davayı adımıza yürüten avukatlık firması tarafından hazırlanan ve taraflarca imzalanan sözleşmede ülkemizin çıkarları azami düzeyde korunmuştur.



Yapılan anlaşma sonucunda söz konusu sikkeleri iyi koşullarda ülkemize iade eden Amerika'lı işadamı William I. Koch'a, bu olumlu davranışı nedeniyle 04 Mart 1998 günü ABD/Washington Büyükelçiliğimizde düzenlenen bir törenle bir rozet verilmiştir.



Elmalı Sikkeleri 28 Nisan 1999 tarihinde Kültür Bakanı sayın İstemihan TALAY tarafından ülkemize getirilmek üzere teslim alınmış ve 29 Nisan 1999 tarihinde Ankara'ya getirilmiştir. Söz konusu Sikkelerin kamuoyuna tanıtılması amacıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesinde düzenlenen törende eser sağladığı katkılardan dolayı Gazeteci-Yazar Özgen ACAR'a, eserlerimizin getirilişi sırasında sigortalanma işlemini gerçekleştiren Başak Sigortaya Kültür Bakanı İstemihan TALAY tarafından bir teşekkür plaketi verilmiştir. 1984 yılında ülkemizden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılmış olan bu değerli eserlerin yurda getirilmesi için çok yoğun bir hukuk savaşı verilmiş, sergilenen kararlı tutum ile konunun peşinin bırakılmayacağı ve ülkemize ait her türlü kültür mirasına mutlak suretle sahip çıkılacağı tüm dünyaya gösterilmiştir.Yüzyılın definesi olarak tanımlanan bu sikkelerin, 21. yüzyıla girerken Türkiye'ye kazandırılmasından insanlık adına onur duymaktayız.



KARUN HAZİNELERİ

Karun Hazineleri’nin Tarihi

Parası, malı, mülkü çok fazla olana "Karun kadar zengin" derler. Kimdir Karun? Ve zenginliği nereden gelmektedir? Karun, "Lidya'nın son kralı." "Anadolu'nun Batı'sında" bir bölge. Güney'i "Karia", Kuzey'i "Mysia", Doğu'su "Frigya", Batı'sı "Ionia ve Aiolia" bölgeleriyle çevrili olan alan, Antik Çağ'ın"Lidya'sıdır."Lidya İmparatorluğu, parayı icat ederek, insanlık tarihinin önemli buluşlarından birini gerçekleştirdi. Bu buluş, İlkçağ dünyasının ekonomik gelişmesini hızlandırdı. Karun, Lidya'nın son kralıydı.(Milattan önce 560-540 yılları arasında krallık yaptı).



Karun Hazineleri’nin Yağmalanması

İşte sözünü ettiğimiz Karun hazineleri Uşak'a 25 kilometre uzaklıkta Güre Köyü’ndeki beş köylü tarafından gerçekleştirildi. Bu soygunlar defalarca devam etti. Bu arada Güre köylüleri İkiztepe’de bir başka tümülüsten buldukları yine aynı döneme ait bir başka değerli hazineyi aynı aracılara sattılar. Hazine önce İzmir oradan da New York’a ulaşır. Metropolitan sanat müzesi 1966-68yılları arsında uşak ve Manisa’daki dört tümülüsten gelen bu eserlere 1.7 milyon dolar öder ve hazineyi 18 yıl kasalarında gizledikten sonra 350 parçadan 50’sini Doğu Yunan adıyla sergiye çıkarttılar.



Karun Hazineleri’nin Geri Getirilişi

Türk hükümeti, Cumhuriyet tarihinde ilk kez tarihsel ve kültürel miras olan Karun hazinesinin geri alınması yurtdışından bir yasal dava açtı. New York Federal Mahkemesinde açılan dava 6 yıl sonra sonuçlanmak üzere iken MET hazinenin önemli bölümünü kararı beklemeden eylül 1993te Türkiye’ye geri göndermek zorunda kaldı. Hazine bugün Uşak Müzesi’nde sergilenmektedir. (özgün acar)





TRUVA HAZİNELERİ

Truva Hazineleri’nin Serüveni

Troya(Truva) kralı Priamos'a ait olduğu söylenen Truva hazineleri 1873 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından Türkiye'den kaçırıldı ve Almanya'ya götürüldü. Heinrich Schliemann burada bir hazinenin yattığını nereden mi bilir? Homeros'un İlyada ve Odessa masallarını okuyan pek çok kişi bu civarda bir hazinenin saklandığını öğrenir ve 18. yüzyıldan itibaren hazineleri aramaya koyulurlar. Kitapları okuyan arkeolog Schliemann 1870 yılında Çanakkale'ye gelir. Hisarlık tepesini kazmaya başlar. Homeros'un Troya'sını bulur. Troya Kralı Priamos'un hazinesini ele geçirir.



Eserler başta Almanlar'ın elindeyken daha sonraları Rusya'ya kaçırıldı. Hazine şu anda Moskova'daki Puşkin müzesinde sergilenmektedir. Bu hazineler için Türkiye, Almanya, Rusya ve Yunanistan rekabet içindedir. Hazine sergiye açıldığında toplum hazinelere büyük ilgi göstermiş ve müze yetkililerinden Irana Antonawa bir günde ancak sınırlı sayıda ziyaretçi alabileceklerini söylemiştir, bunun yanı sıra hazineler için yapılan ülkeler arası sürtüşmelere de Rusya Truva Hazineleri yasal olarak bizim malımızdır şeklinde bir açıklama getirmiştir. Ayrıca Truva Hazineleri'nin İkinci Dünya Savaşı tazminatı olarak Almanya'dan alındığı bildirmiştir. Ayrıca TIME dergisi bu konuyla ilgili geniş içerikli bir yazı yayımladı ve yazıda Schliemann'ın kazıları Osmanlı Hükümeti'nden izinsiz gerçekleştirdiğini, kazılar sırasında bugün hisarlık olarak adlandırılan bölgeye büyük ölçüde zarar verdiği ve bölgeden pek çok tarihi eser kaçırdığı yayınlandı. Dergide hazinelerin kaçırıldıktan sonraki öyküsü ise şöyle anlatılıyor:



Tarihi eserler Almanya'ya kaçırıldığında 1945 yılına kadar bir hayvanat bahçesinde gizlendi, daha sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verdi ve savaşta Almanya'nın yenilmesi üzerine Sovyet Kızılorduları Berlin'e geldi ve eserleri Moskova'ya götürmek istedi. Bunun üzerine hazine koruyucusu Wilhem Unverzagt eserleri sandıklarla Kızılordu'ya verdi. Daha sonraları hazineler Berlin Hükümeti’nce kayıp ilan edildi. Almanya Hükümeti'nin hazineleri geri alma adına yaptığı çalışmalar sonuçsuz kaldı. Ayrıca Almanya ile Sovyetler Birliği arasında yapılan dostluk anlaşmasında kaçırılan ya da kayıp ilan edilen eserlerin iadesi ile ilgili bir madde bulunmamaktadır. Fakat olaylar sadece bu iki ülke arasında sürmemektedir. Hazinelerin Atina'da sergilenmesine Yunanistan adeta can atmakta ve Türkiye'de hazinelerin ana vatanına gönderilmesi için Kültür Bakanlığı aracılığıyla pek çok görüşme gerçekleştirmektedir.



Öte yandan Truva Antik Kenti'nin milli park haline getirilmesi Türkiye'de halen bir istek iken Almanya bu konunun üstüne fazlaca eğiliyor. Ayrıca Rusya'nın çıkardığı yeni yasayla da ele geçirilen tarihi eserlerin iadesinin söz konusu olamayacağı bildiriliyor ve Almanya'nın bu konudaki girişimlerine kısaca "hayır" deniyor.





BERGAMA’DAKİ ZEUS SUNAĞI

Bergama’daki Zeus Sunağı’ndan söz etmeden önce şunu ifade etmemiz gerekir. Maalesef ülkemizde bir çok insan kaçırılan eserlerden haberdar olmadığı gibi yanlış bilgilere de sahipler. Ülkemizden kaçırılan eser Kütahya Çavdarhisar yakınlarındaki Aisasos antik yerleşim yerinde bulunan Roma İmparatoru Hadrian (M.S. 2. yüzyıl) döneminde yapılan Zeus Tapınağı değil, Bergama’daki Zeus Tapınağı’dır.Araştırmamızda daha önce yapılan çalışmalarda böyle hatalar olduğunu görmek bizi çok şaşırtmıştır.



Zeus Sunağı

Bergama’da Hellenistik dönem mimarlığının en önemli anıtlarından biri; Bergama kralı II. Eumenes tarafından, Galatlar’a karşı kazanılan zafer anısına yaptırılmıştı. Zeus ve Athena’ya adanan sunak, Athena tapınağının güneyindeki teras üzerine, geniş bir alanın ortasına herhangi bir tapınakla bağlantısı olmadan kurulmuştur. Üç basamaklı bir podyum üzerindeki mermer sunak, üç yandan, at nalı biçiminde, sütunlu galerilerle çevriliydi. Kaideyi süsleyen, yüksek kabartma friz Hellenistik heykelciliğinin ve Bergama heykelcilik okulunun en başarılı örneğini oluşturur. 120 m uzunluğunda 2,30 m yüksekliğindeki frizde tanrılar ve devler savaşı işlenmiştir ve kabartmalarda tüm tanrı ve tanrıçalar yer alır. Sütunlu galerinin iç duvarında Bergama krallığı’nın atası sayılan Telephos’un öyküsü betimlenmiştir. Bu sunak daha sonra Roma’da Augustus tarafından yaptırılan Arapacis anıtına örnek olmuştur. Sunak hakkında ilk bilgi verenlerden biri Romalı yazar L. Ampelius'tur. Dünya Harikaları adlı yapıtında "Bergama'da mermerden kırk ayak yüksekliğinde, görkemli kabartmalarla süslü büyük bir sunak vardır. Tanrılarla Gigantların savaşını göstermektedir." demektedir.



Zeus Sunağı’nın Kaçırılışı

Alman arkeoloğu Human 1871 yılında izinsiz kazılar yapmış ve Zeus Tapınağı gizlice, 1874 Tarihî Eserler Kararnamesine uygun olmayan bir şekilde Berlin’e taşınmıştır. Türkiye bu konuyu da Alman Hükümeti’nin bilgisine sunmuştur.



Zeus Sunağı’nın Geri Getirilemeyişi

Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın internet sitesinde Humann`ın 1871`de yaptığı kazıların izinsiz olduğunu ve sunağı Tarihi Eserler Kararnamesi`ne uygun olmayan şekilde 1874`te Berlin`e kaçırdığı belirtiliyor. Oysa Berlin Pergamon Müzesi`nin kitapçığında kazılar için dönemin yetkililerinden izin alındığı ve bir anlaşma karşılığında buluntuların Berlin`e nakledildiği yazılı.Bu durumda dönemin yöneticilerinin sorumsuzluğu yine karşımıza çıkmaktadır. Bugün Bergama`da yalnızca birkaç basamağa ait temel izleri görülebilirken, sunak Berlin`de yeniden inşa edilmiş. Müzede sergilenen Bergama`ya ait tek eser bu sunak değil. Athena Tapınağı`nın sütun ve architrav parçaları ile II. Eumenes`in Seleukoslar, Galatlar ve Makedonyalılarla yaptığı savaşların anısına inşa ettirdiği iki katlı giriş kapısı da aynı müzede sergileniyor. Propylon`un ikinci katının korkuluğu savaş ganimeti olarak alınan silahların kabartmaları, üstteki frizi ise krala bu zaferi getiren tanrıça Athena`nın kutsal baykuşları, boğa başları ve kartallarla süslü. Fakat bu anıtın restorasyonu sırasında müzede yer yokluğundan akroterlerinin eksik yapıldığını, gerçek derinliğinin de ancak yarısına kadar gösterildiğini belirtmeliyim. Müzeyi gezerken bu yapıların Bergama akropolündeki konumlarını hayal etmek olanaksız. Bergama`yı gezerken Helenistik Çağ`daki ihtişamını hayal etmenin imkansız olması gibi. Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal 1990 yılında Alman Hükümeti`nin Bergama Sunağı`nın kopyasını yaptırarak Türkiye`ye hediye etmesinin yerinde olacağını söylemiş.Henüz bu konuyla ilgili bir gelişme yok.





BOĞAZKÖY SFENKSİ*

Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta(günümüzdeki Boğazköy) yapılan Sfenks 1917 yılında Almanlarca “geçici” olarak sergilenmek amacıyla alındı ve bir daha geri verilmedi. UNESCO bünyesinde faaliyet göstererek kaçakçılık ya da başka yollardan ülkelerinden çıkarılan kültürel eserlerin yeniden ait oldukları ülkelere iade edilmesi konusunda çalışan bir komite, 1917 yılında bir süreliğine sergilenmek üzere Türkiye’den alınarak Almanya’ya götürülen Boğazköy Sfenksi’nin Türkiye’ye iadesi konusundaki görüşmelere devam edilmesi çağrısı yaptı. Komite, Almanya’ya götürülen Boğazköy Sfenksi’nin Türkiye’ye iadesi konusundaki görüşmelere devam edilmesi çağrısı yaptı.


Berlin’deki Staatliches Müzesi’nde sergilenen Hitit dönemine ait pek çok tarihi eserle birlikte sergilenen Boğazköy Sfenksi’nin orijinalinin bir çift olduğu belirtilirken, bu sfenkslerden birinin 2.Dünya Savaşı sırasında Türkiye’ye iade edildiği kaydedildi.



Alman yetkililer ile Türk hükümeti arasında sürdürülen görüşmelere rağmen ikinci sfenksin Türkiye’ye iadesi ise bugüne kadar sağlanamadı.



*Sfenks: Kafası koç, kuş, veya insan, gövdesi ise uzanan bir aslan şeklini alan heykel(Erhat, Arkeoloji Sözlüğü)





DİYARBAKIR MÜZESİNDEN KAÇIRILAN SFENKS FİGÜRÜ

Diyarbakır Müzesi’nden çalınan sfenks figürünün envanterlere 1958 tarihinde geçtiği

görülmektedir.Ancak ne zaman çalındığı dahi bilinmemektedir.Diyarbakır Müzesinden 1979 yılında çalınan bronz sfenks figürü Danimarka'da David's Samling Koleksiyonu'nda bulunuyor.







ÜLKELERE GÖRE KAÇIRILAN ESERLER

Yurdışına giden ya da kaçak yollardan çıkarılan tarihi eserlerimizin listesi ülkelere göre aşağıdaki gibidir.



A.B.D.

16 adet yazılı Lidya mezar ve adak steli
Herakles heykeli
Kumluca eserleri
2 adet Kremna heykeli
Dionysos mozaikleri
Frig rahip heykeli
Elmalı sikkeleri
Afyon'dan erken Hıristiyanlık devri heykelleri
Çeşitli lahit parçaları

Perge'den kaçırılan Herakles heykelinin alt bölümü Antalya Müzesi'nde.


Almanya

*

Bergama Zeus Sunağı
*

Boğazköy Sfenksi
*

Aphrodisias, İhtiyar Balıkçı heykeli
*

Hermann Historica'daki Urartu kazanı
*

480 parça altın, Troya eseri
*

Konya, Beyhekim Camii mihrabı
*

Hacı İbrahim Veli Türbesi sandukası
*

Hitit mezar steli
*

Tararlı tümülüsüne ait parçalar
*

Aydın Dikmen'den el konulan 1100 adet eser
*

Lidya sikkeleri ve Manisa Müzesi'nden sikkeler



İngiltere

*

Nuruosmaniye Kütüphanesi'nden Kuran-ı Kerim
*

Karun Hazinesi'nden gümüş kepçe
*

79 sikke



Danimarka

*

Diyarbakır Müzesi'nden çalınan sfenks figürini
*

Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi'ne ait sanduka
*

Cizre Ulu Camii kapı tokmağı



Fransa

*

II. Selim Türbesi'nden çalınan İznik çini pano
*

Karun Hazinesi'nden altın takılar
*

Eyüp Sultan Türbesi'nden İznik çinileri



İtalya

*

Lidya yazıtı



Rusya

*

Troya eserleri
*

Bizans haç, bilezik ve altın kemik kutusu
*

Altın Bizans haçı
*

Tunç çağı ve Roma dönemine ait 28 eser
*

Trakya sikkeleri



Hırvatistan

*

115 sikke, 7 yüzük, 9 kurşun madde ve 2 ok ucu



Ukranya

*

1. ve 4. yüzyıllara tarihkenen 4 amfora, 7 amfora parçası



Bulgaristan

*

328 sikke ve 23 adet arkeolojik eser
*

Tunç Çağı ve Roma eserleri


Konumuz Anadolu'da Tarihi Eser Yağmacılığı. Bizim için çok önemli bir konu. Devletimiz de yaptığı yatırımlarla kaçırılan eserlerin geri getirilmesini sağlıyor. Burada bizim görevimiz sadece sizi bilgilendirmek ve bu konuyu tanıtmak. Geri size ve devletimize kalmış.

Bu konu sadece projelerle kalmıyor tabii.
Şairlerimize de yansımış bu konu.

"Bütün o yollardan tek başıma geçtim
Dilek bezleri asılı ağaçların altından
Yazıtı çalınmış çeşmelerin başından
Gümüş yüzüklü parmaklarından Anadolu'nun…"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder