Cumartesi, Mayıs 07, 2011

YIĞMA TEPE-BERGAMA

YIĞMA TEPE-BERGAMA

Bergama evlerinin güneyinde 1-2 Km yakınında bulunan küçüklü büyüklü tepeler, Akropol'den bakıldığı zaman öteye beriye serpilmiş bir durumda göze çarparlar. Bu tepelerden büyükleri bugün Maltepe, Yığmatepe ve Tavşantepe adlarını taşırlar.

Bergama'ya girerken yolun sağında yükselen tepe Maltepe'dir. 20 metre yüksekliği olan bu tepenin çapı 170 ve çevresi 500 metredir. Bu tepenin Akropol'e bakan bir kapışı vardır. Çökmüş olan bu kapı çok eskiden açılmış ve tümülüsün içindeki eşya soyulmuş olduğundan 1900 yılında içine girmek ve temizlemek güç olmuştur.

Kapıdan, büyük yontma taşlarla örülmüş 45 metre uzunluğu olan bir koridora girilir. Bunun yüksekliği 4.45 ve genişliği 3.15 metredir.

Bu koridora dikey olarak 17 metre uzunluğunda ikinci bir koridor vardır. Her iki koridor da yontma taşlardan yapılmış bir fıçı kemerle örülmüştür, iki fıçı kemer, haç kemerlerde olduğu gibi, iki dik açı halinde birbirini kesmektedir.

Küçük koridora açılan üç kapıdan da aynı tarzda üzeri kemerli üç ölü odasına girilmektedir. Bu odalar arasında bulunan dar kapılardan da birbirine geçilmektedir.

Kama şekilli 13 taştan meydana gelen kemerler cepheden görünmeyen, harçla inşa edilmiştir. Bu yontma taşların ortası çakıl taşı ve kireç harcı doldurulmuştur.

Bu tepenin planı, içindeki koridorun tepenin ortasında olmadığını göstermekledir. Bu yüzden tepenin başka yerlerinde de mezar odaları yapıldığını ileri sürenler olmuştur.

Bunun için içten ve dıştan bazı yoklamalar yapılmıştır, içten yapılan yoklamalarda gizli odaların bulunması olasılığı üzerinde durulmuş ve bazı yerlerden taşlar çıkartılarak yoklama yapılmıştır. Dıştan ise, tepeyi saran duvarın adi taş ve kireç harcıyla örüldüğü görülmüştür. Burada pencere ve kapı gibi bir ize rastlanmamıştır. Bu dış duvarın da yontma taşlarla kaplı bulunduğu ve bunların sökülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Esas olarak, çakıllı toprak dökülerek meydana getirilen bu tepenin içinde başka bir mezar oda inşasına teknik bakımdan olanak yoktur. Bu itibarla önce koridor ve odalar yapılmış, sonra da üstüne toprak yığılmış olduğuna şüphe yoktur. Tepenin üstünde bir oyuk vardır. Bunun burada bulunan bir anıtın temellerindeki yontma taşların sökülmesinden ileri geldiği anlaşılmaktadır. Buradaki mimarlı mermer parçalarının kalıntıları "Sardes ' cîvarındaki tümülüslerin taçlandırılmasında olduğu gibi bu tepenin bir anıt île süslendiğini anlatmaktadır.

Yontma taşlardan örülen duvarların tekniği ve tepenin bir anıt ile zenginleştirilmesi bu tümülüs'ün Bergama krallığının mezarı olduğu savını ortaya atmıştır.

Oda ve koridor ölçülerinin kısmen Philetairos ölçüsüne uygun döşmesi de bu fikri kuvvetlendirmiştir. Mesela, uzun koridor 6 endaze genişliğindedir. ( Bir endaze 0.52 m. dir). Kemerin tepesine kadar 6 endaze yüksekliği vardır. Orta dikey olan koridorda aynı tarzda .6 endaze genişliğinde ve 32 endaze uzunluğundadır. Odanın derinliği ise 8 endazedir.

Fakat koridorlarda görülen yontma taş işçilik özelliği, yani taşlann yüksekliklerinin 0.35 ve 0.53 m. arasında değişmesi, yontma taş kenarlarının eğimli kesilmesi, temel ve aralarının kireç harcıyla doldurulması gibi teknik vasıflar, imparatorluk devrinin Bergama binalannda görüldüğü için, mezarın inşaa tarihinin daha önceki zamana götürme olanağı vermektedir. .

Aynı zamanda, üç mezar odası içinde insan ve kurban kemikleriyle birlikte bulunan mumya ve lahit parçaları da daha erken bir tarihe götürülememektedir.

Bununla beraber tepenin çok eskiden açılmış ve soyulmuş olması yüzünden mezarın kimliğini anlamak mümkün olmamıştır.

Yığma tepe Bergama'daki sun'i tepe mezarlarının en büyüğü dan Yığma Tepe, Maltepe'nin 700 metre kadar güney doğusundadır.

Toprak seviyesinden 35 metre yükselen tepe kalınlığı 2, yüksekliği 2.25 ve uzunluğu 500 metre olan bir duvarla çevrilmiştir. Büyük yontma taşlarla harçsız örülmüş ve sıradan meydana gelen bu duvarlardan bugün ancak bir kısmı kalmıştır.

Yığma tepe, kuzeybatı tarafındaki yarma yüzünden çift tepe gibi görülmektedir.Aslında tek olan bu tepenin orta çağda açılmak istenmesi yüzünden bu hale geldiği sanılmaktadır.

Tepenin eteklerini çeviren duvarın dışında da bir hendek açılmış ve buradan çıkan toprakla tepe meydana getirilmiştir. Hendeğin derinliği 5, genişliği 60 metredir. Bu hendek yüzünden, tepe olduğundan daha yüksek gelmektedir.

Prof. Dörpfold'in yönetimi altında Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından bu tepede 1905-09 yıllarında kazı yapılmıştır. Önce tepeyi saran duvar çevresini meydana çıkarmak için duvar dibinden küçük bir hendek açılmıştır. Fakat burada pencere ve kapıya benzer iz bulunamamıştır. Bu anlaşıldıktan sonra eskiden kazılan, yarma yerinden kazıya başlanmıştır.

Bu yarma da 35 metre kadar açılan tünelin kenarları kuvvetli ağaçlarla desteklendiği halde, çakıllı topraktan meydana gelen tepe yıkılmak ve işçileri altında bırakmak tehlikesi gösterdiğininden kazıyı zamanından önce bırakmak zorunda kalınılmıştır. Bu kazı mezarı bulunmak için tepenin tamamıyla kaldırılmasından sonra daha 4-5 metre kadar derinliğe inilmiştir.

Nitekim 15.9.1939 gecesi Dikili büyük depreminde bu tepenin doğu tarafında büyük bir boşluk olmuş ve tepenin içindeki bu boşluğa toprak aktığı görülmüştür.Bunun üzerine bazı yoklamalar yapılmış ve bir horasan tabanı varlığı anlaşılmış ise de toprak çökmesi yüzünden esaslı bir işe girişmek mümkün olmamamıştır

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Peki zeus yeniden yapilamazmi .tarihi eser evet tabi berlin onay verirse yeniden zeus kalesi ,bence muze buna bi cozum bulması lazım

    YanıtlaSil
  3. Zaten zeus tapınağı Alamanlar almış:))

    YanıtlaSil