Perşembe, Mayıs 26, 2011

HORASAN NASIL ÇÖZÜLÜR

1- 10 CM KALINLIĞINDAKİ BİR HARASIN İÇİN, 1 KG LİMON SUYU 1 KG ÜZÜM SİRKESİ YARIM KG SAF ALKOL YARIM KG ASİT

YUKARIDAKİ MALZEMELERİ KARIŞTIRARAK HORASANIN ÜZERİNE DÖKÜLÜR VE İKİ SAAT BEKLENİR, YALNIZ BUNU YAPARKEN ELLE VE GÖZLE TEMASTAN SAKININ.

2- HORASANLI BÖLGEYE SADECE SAF ALKOL DÖKÜLÜR İKİ SAAT SONRA PİKNİK TÜPLÜ PÜRMÜZLE ISITILIRLARAK ÇEKİÇLE VURULUR.

3- BOL MİKTARDA TUZ RUHU DÖKÜLÜR 3-5 SAAT SONRA YUMUŞADIĞI GÖZLENMİŞTİR.

Tarihi yapıların restorasyon ve koruma çalışmaları büyük bir titizlik ve dikkat ister.
Eski yapıların sağlıklı olarak onarılabilmesi ve yaşayabilmesi için restorasyon aşamasında yapıya yeni girecek malzemelerin mevcut özgün malzemelerle uyumlu olması gerekir. Aksi takdirde yapılan restorasyon yapının ömrünü kısaltabilir hatta yapıya zarar verebilir. Ne yazık ki yapılan bir çok restorasyon çalışmasında özgün malzemeyle uyumlu olmayan harç ve sıvaların kullanılması sonucu restorasyon sonrasında bir çok problemle karşılaşılmaktadır. Örneğin bağlayıcı olarak piyasada kolaylıkla bulunabilen, işlenebilirliği ve prizlenme süresi kısa olan portland çimentosu kullanılmaktadır. Yoğunluğu ve ısıl iletkenlik katsayısı yüksek olan bu tür ürünler yoğuşmaya yol açarak rutubet oranının artmasına neden olmaktadır. Ayrıca yapı malzemesine suda çözünebilen tuzlar yüklenmektedir. Dolayısıyla özgün malzeme bundan zarar görmekte ve anıtın yıpranma hızı da artmaktadır.
Bu kapsamda onarım malzemelerinin özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir. Onarım aşamasında gerek özgün malzemeler gerekse yeni kullanılacak malzemeler tüm özellikleri bakımından sınıflandırılmalıdır. Harç ve sıvalarında kimyasal içerikleri ve fiziksel özellikleri saptanmalıdır. Bu durum yeni malzemenin yapının özgün malzemeleriyle uyumlu olması için önemlidir.

HARÇ VE SIVALAR

Harç ve sıvalar dönemlerinin yapı teknolojisi hakkında bilgi veren önemli kaynaklardır. Çünkü bölgelere göre değişen geleneksel yöntemler ve malzemelerle hazırlanmışlardır.

Yapının özgün malzemesiyle uyumlu ya da ona benzer malzeme kullanımı için özgün malzemenin yapıldığı dönemdeki hazırlama-uygulama tekniklerini, bağlayıcıları ve katkı maddelerini iyi bilmek gerekir.
Çimentonun bulunmasına kadar geçen süreçte yapıların inşasında kireç harç ve sıvaları kullanılmıştır.

Kireç ve Özellikleri

Kirecin hammaddesi kalsiyum karbonat minerallerinden oluşan kireç taşlarıdır. Karbondioksit gazının ısıl etken sonucu yapıdan ayrılması sonucunda sönmemiş kireç diye bilinen calsiyum oksit oluşur. Sönmüş kireç ise calsiyum oksitin havada bulunan nem ile reaksiyona girerek kalsiyum hidroksite dönüşmesi ile elde edilir.

Kireç taşlarının büyüklüğü, gözenekliliği, su/kireç oranı, sıcaklık, karıştırma gibi faktörler kirecin özelliklerini etkilemektedir.
Kireç harçları ve sıvalarının hazırlanmasında çeşitli katkı maddeleri kullanılmaktadır. Agregalar bunlardan biridir. Dolgu malzemesi olarak kullanılan agregalar dere ve taş ocaklarından elde edilmektedir. Bunun yanında eskiden ustalar harç ve sıvaların dayanımlarını arttırmak için içine kan, yumurta, albümin, peynir, reçine gibi organik veya pişmiş toprak gibi (Kırılmış ve öğütülmüş olarak) inorganik maddeler katarlarmış. Bu maddelerden bazıları sertleşmeyi sağlamak bazıları sertleşmeyi geciktirmek bazıları ise sertleşmeden sonra dayanımı arttırmak için kullanılmışlardır.
Bazı yerlerde ise saman, bitki lifleri, hayvan kılları hatta insan saçı kireç ve alçı sıvalarda (kıtıklı sıva) bağlayıcı olarak kullanılarak bu malzemelerin dayanım güçleri arttırılmıştır.

Kireç Harçları

Kireç harçları dolgu malzemesi olarak kullanılan agregaların kireç ile reaksiyona girip girmemesine göre hidrolik ya da hidrolik olmayanlar diye sınıflandırılabilir. Hidrolik olmayanlar taş ocaklarından ya da dere yataklarından toplanan agregaların kullanılmasıyla yapılan ve kirecin havadaki karbondioksit ile sertleşmesi sonucu oluşan harçlardır.

Hidrolik harçlar ise dolgu maddeleri olarak kum, puzzolana, kırılmış taş, mermer ve tuğla parçacıkları ile hazırlanan ve su ile kimyasal reaksiyona girerek sertleşen harçlardır. Puzzolana kireçle birleşerek su karşısında sertleşme özelliği kazanan ve bağlayıcı olarak kullanılan bir çeşit volkanik topraktır. Daha çok Romalılar tarafından kullanıldığından Roma Çimentosu olarak da bilinir. Harç ve sıvaların dayanımları dolgu maddelerinin ebatları ve kalitesiyle yakından ilgilidir

Horasan Harcı

Horasan kırılmış ya da öğütülmüş pişmiş toprak ürünleridir. Horasan harcı ise tuğla, kiremit vb maddelerin kireç ile karıştırılması ile elde edilmiştir. Bazı uygulamalarda içine kum da katılmıştır.

Eski Türk yapım teknolojisinde en çok kullanılan harçlardan biri horasan harcıdır. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinde hidrolik özelliklerinden dolayı özellikle sarnıç, su kemeri, hamam gibi yapılarda yaygın olarak horasan harcı kullanıldığı bilinmektedir.

Yapılan teknik araştırmalar sonucunda İyi kalitede bir horasan harcı yapımını etkileyen faktörler şu şekilde sıralanabilir;

Kullanılan tuğla veya pişmiş toprağın iyice pişirilmiş ve yeni olması,
Tuğla cinsi
Puzzolanik etkiyi arttırmak için horasan tanelerinin ince olması,
Pişmiş toprağın miktar ve tane büyüklüğünün doğru saptanması
Kireç-horasan birleşim oranı
Sertleşme süresi
Suya karşı mukavemet

SONUÇ

Eski eserlerin restorasyon çalışmalarında kullanılacak malzemeleri doğru seçmek ve uygulamak eserin tarihi belge niteliğini korumak açısından önemlidir. Kültür mirasımız olan eski eserlerin korunmasındaki temel tutum korumanın kalıcı olmasını, sürekliliğini sağlamak olmalıdır.

Bunun için eskiden kullanılan yapım sistemlerini ve malzemeleri tanımak sağlıklı ve kalıcı bir restorasyon çalışması için gereklidir.

Horasan harcı, eski dönemlerde yapı ustalarının, kullandıkları malzemelerin mukavemetini arttırmak için; malzemenin içine yumurta akı, kan, peynir, reçine, pişmiş toprak gibi katkı maddeleri katarak meydana getirdikleri harçtır.

Bazı uygulamalarda saman, bitkisel lifler, insan kılları vb. bağlayıcı maddeler karıştırılmış ve mukavemetin artması amaçlanmıştır.

Horosan harcı olarak bilinen harç, içine pişirilmiş ve öğütülmüş toprak ürünleri katılan bir malzemedir. Bazı uygulamalarda kireç, kum ve çakıl karışımıda gözlenmiştir.

Dayanımı yüksek olan bu harç, birçok Türk yapısında kullanılmıştır. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinde geniş ölçüde kullanılmış olan Horosan harcı, özellikle 15. yüzyıldan sonra kullanım alanını genişletmiştir.

Günümüzde restorasyon çalışmalarında, restorasyonun aslına uygun olarak yapılması için, modern Horasan harcı kullanılmaktadır.

"Tuğla kırığı ve kireç kullanılarak hazırlanan horasan harcı ve sıvaları tarihi yapıların inşasında kullanılan en önemli bağlayıcı malzemelerdendir. Tarihi yapıların korunmasına yönelik yapılacak müdahalelerden önce bunların özelliklerinin bilinmesi ve bu özelliklere sahip harç ve sıva üretilerek koruma çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Çimento gibi bilinçsizce seçilen malzemelerle yapılan müdahaleler, tarihi yapıların bozulma sorunlarını artırmaktadır. Bu nedenle, çok sayıda araştırmacı tarihi yapılarda kullanılan harç ve sıvaların özellikleri üzerine çalışmıştır. Bu çalışmalar Eric Hansen ve arkadaşları (2003) tarafından toplanmış ve sınıflandırılmıştır. Bu bibliyografya, konu ile ilgili araştırma yapanlar için önemli bir kaynaktır.

Horasan harçlarının özellikleri birçok tarihi yapıdan alınan örneklerde incelenmiştir. Bunlardan Rodos, Venedik ve Girit’teki bazı Bizans ve daha geç dönem yapıları ile İstanbul’da Ayasofya’da kullanılan horasan harçlarının, kireç/ tuğla tozu oranlarınn 1:4 ile 1:2 arasında değiştiği saptanmıştır. Bu harçların XRD analizlerinden bağlayıcı malzemenin, kirecin karbonatlaşması sonucu oluşan kalsit kristalleri ve tuğla tozu ile kirecin reaksiyonu sonucu oluşan kalsiyum, silikat ve alüminat hidratlardan oluştuğu gözlenmiştir. Bu örneklerin 200-600 °C da kalsiyum silika ve alümina hidratlarda bulunan su kaybından ve 700-900 °C da kalsitte bulunan karbondioksit kaybından meydana gelen ağırlık azalmalarının oranlarından, harçların hidrolik özellikleri hakkında bilgi edinilmektedir.
[/i]
Agrega olarak kullanılan tuğlaların yoğunlukları; kireç taşı, granit, bazalt vb. agregalardan daha düşüktür. Bu nedenle, horasan harçları daha hafif ve daha yüksek çekme dayanımına sahiptir. Ayasofya’nın kubbesinde kullanılan horasan harçları bu durumu örneklemektedir. Horasan harçlarının yanısıra kubbede kullanılan yapı tuğlaların da çok gözenekli ve düşük yoğunlukta olması kubbenin depreme daha dayanıklı olmasını sağlamaktadır.
Ülkemizde horasan harçları ve sıvaları üzerine yapılmış çalışmalar sınırlı sayıdadır.

Konu ile ilgili ilk çalışma, Süheyl Akman ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, Bizans devrinden kalma bir sarnıçta kullanılan horasan harçlarının basma dayanım değerleri belirlenmiş ve onarım amaçlı horasan harçları üretilerek bunların basma dayanım özellikleri incelenmiştir. Bu çalışma, aynı zamanda horasan harçlarıyla ilgili eski yazılı kaynakları içermesi açısından da önemli bir çalışmadır. Horasan harcı ve sıvaları üzerine daha sonra yapılan çalışmalarda, bazı tarihi yapılardan toplanan örneklerin fiziksel özellikleri, kullanılan hammadde oranları belirlenmiş ve laboratuvar koşullarında horasan harcı üretilmiştir. Onarım amaçlı horasan harcı hazırlamaya yönelik olan çalışmaların kısa süreli olması ve kireç ile karıştırılan tuğlaların doğru seçilememesinden dolayı amacına ulaştığını söylemek güçtür.

Osmanlı döneminde horasan harcı hazırlamada kullanılacak tuğlaların yeni ve iyi pişirilmiş olması koşulu şartnamelerde belirtilmiştir. Bize göre, buradaki iyi pişirilme, tuğlanın hammaddesi olan killerin tamamının amorf hale dönüşümün sağlanmasının gerekliliği ile açıklanabilir. En fazla amorf malzemenin elde edildiği sıcaklığın 550-600 °C da gerçekleştiği bilinmektedir. Yeni pişirilmiş olması ise tuğlanın su ile temas etmeden kullanılarak reaktifliğini yitirmemesinin gerekliliği ile açıklanabilir.
Çünkü, su ile aktif hale gelen amorf silikalar, silisik asit üreterek tuğlada olması muhtemel karbonatlarla reaksiyona girerek reaktifliklerini yitirmektedir. Bu koşulların eski şartnamelerde yer alması, horasan harcı ve sıvası hazırlanması ile ilgili oluşan yılların deneyimini ve birikimini ifade etmektedir. Bu birikim, çimentonun yapı malzemesi olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte yok olmuştur.

Konuyla ilgili, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde TÜBİTAK tarafından desteklenen bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmada tarihi horasan harcı ve sıvalarında kullanılan tuğlaların puzolanik özellikleri araştırılarak, onarımlar için hazırlanacak yeni horasan harcı ve sıvalarında kullanılacak tuğla malzemelerin özellikleri belirlenecektir.
Çalışma kapsamında, daha önce temel fiziksel özellikleri belirlenmiş üç tarihi hamam yapısından toplanan harç ve sıvalarda kullanılan tuğlalar incelenmektedir. Bu yapılar; 14. yüzyıl yapılarından Bursa’da bulunan Ördekli Hamamı ile 15. yüzyıl yapılarından Edirne’de bulunan Saray ve Beylerbeyi Hamamlarıdır.

İncelenen horasan harcı ve sıvalarında kullanılan kireç ve tuğla kırıkları oranları 1/1 ve 1/2 arasında değişmektedir. Harçlarda kullanılan tuğla kırıklarının boyutlarının sıva katmanlarında kullanılandan daha büyük olduğu görülmüştür. Örneklerin dokuları incelendiğinde, kireç ile tuğla kırıklarının birbirine iyi bağlandıkları gözlenmektedir. Bu, kireç ile tuğla kırıklarının çok iyi karıştırıldıklarını göstermektedir. Aynı şekilde horasan harçları ile yapıda kullanılan tuğlalar da birbirlerine iyi bir şekilde bağlanmıştır. Horasan harcı ve sıvaları hidrolik özelliklerinden dolayı suya karşı dayanıklıdır. Hamam yapılarındaki sıvalar, su ile doğrudan veya yüksek nemin duvarlarda yoğunlaşması sonucunda sürekli temas halindedir. Sıvanın yapısında bulunan kalkerleşmşl kireç (CaCO3), gözenek suyunun içinde çözülmekte ve yeniden çökelmektedir. Bu süreçte, sıva tabakası bozulmaya uğrayarak tabakalara ayrışmasına karşın, çöken kalsiyum karbonat sayesinde kopmamaktadır. Bu gözlemler, horasan harcı ve sıvalarının ıslak mekânlar için kullanılabilecek en uygun malzemeler olduğunu göstermektedir.

Tuğla kırıkları içinde bulunan amorf yapılar kireç ile reaksiyona girerek kalsiyum silikat hidratları ve kalsiyum alüminat hidratları oluşturmaktadır. İncelenen örneklerde bu oluşumların saptanması kullanılan tuğla kırıklarının puzolanik özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. Bu ürünler harcın basma dayanımını artırmaktadırlar.

Çalışma sürecinde Saray Hamamı’ndan alınan bazı geç dönem horasan sıva örneklerinin daha fazla bozulmaya uğradıkları gözlenmiştir. Bu bozulmanın sıvalarda oluşan etringit kristallerinden kaynaklandığı saptanmıştır. Etringit kristalleri, alçının varlığında yüksek sıcaklıklarda ve nemde tuğla içinde bulunan metakaolin ile kirecin reaksiyonu sonucu oluşmaktadır. Bu gözlem, alçı katılan horasan sıvaların, hamam sıvası olarak kullanılmasının uygun olmadığını göstermektedir. "
Uzun bir araştırmadan kısa notlar: Bu çalışmayı hazırlayan hocalar;Dr. Hasan Böke
Doç.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Mimari Restorasyon Bölümü
Öğretim Üyesi
Dr. Sedat Akkurt
Yrd. Doç.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Makina Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi
Dr. Başak İpekoğlu
Doç.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Mimari Restorasyon Bölümü
Öğretim Üyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder